Adalet, bilgelik ve güzellik kurtaracak insanlığı

Adalet, bilgelik ve güzellik kurtaracak insanlığı
Yaklaşık 250 yıldır devam eden sanayi kapitalizmi şimdiye kadar yaşadığı dört büyük buhranı aşarak bugüne gelmeyi başardı ama,  beşinci büyük krize hızla toslamaktan kurtulamadı.

Cemal ÇAĞLI


Neoliberal düzen savunucuları ve onların iktidarları adalet, bilgelik ve güzellik kavramlarının getireceği sonuçları bildikleri için daha çok adaletsizlik, bilime düşmanlık ve çevreye zarar vererek çirkinlik yayıyorlar.

Bunun için çevrecileri, hak-hukuk diyenleri, bilimsel özerklik ve demokratik bir ülke isteyenleri "düşman" ilan ediyorlar.

Adalet kurtaracak insanlığı; bu yüzden kuvvetler ayrılığına son verdiler. Bu yüzden  kanun, hukuk tanımazlık. Bu yüzden Anayasa’nın eşitlik ilkesinin çiğnenmesi anlamına gelen infaz düzenlemeleri…

Bilgelik kurtaracak doğayı; bu yüzden müfredattan kaldırdılar Evrim Teorisi’ni… KHK’lar ve olağanüstü hal yasalarını kullanarak, bilimsel eğitimi savunan akademisyenleri üniversitelerden bu yüzden ihraç ettiler ve üniversiteleri iktidarın emrine verdiler. Üniversitelere Türk–İslam sentezli kafaları yerleştirerek bilimsel düşünceyi felç ettiler; gençlerimiz bilimin ve mantığın peşinden gitmesinler diye.

Güzellik yıkacak düşmanlıkları; çünkü güzelliğin olduğu yerde ayrımcılık, ırkçılık, bağnazlık yaşayamaz. Bu yüzden yasaklıyorlar konserleri, direniş türkülerini, tutukluyorlar türkü söyleyenleri… Bu yüzden tiyatrosuz, sanatsız, edebiyatsız bir toplum yaratmak istiyorlar. Bu yüzden şehirleri betonlaştırıp,  şehirlerin tarihi dokularını tahrip ediyorlar ve nefes alınamaz hale getiriyorlar rant ekonomisiyle.

Biliyorlar adalet, bilgelik ve güzellik bir araya geldiğinde, insana, doğaya, özgürlüğe düşman iktidarların sürmeyeceğini.

Biliyorlar adalet, bilgelik ve güzellik kol kola girdiğinde, onları iktidara getiren, iktidarda tutan asıl gücün neoliberal düzen olduğunun görüleceğini ve sermaye sınıfının gizlenen yüzünün ortaya çıkacağını.

Biliyorlar adalet, bilgelik ve güzellik korkunun yaydığı ölü toprağı kaldıracak ezilenlerin üzerinden ve cesaret bulaşacak emekçi sınıflara.

Yaşadığımız küresel salgın, küresel bir krizin sonucudur. Sayın Fikret Başkaya’nın "Çöküş"  adlı eserinde belirttiği gibi, bu kriz kapitalist üretim biçiminin içsel krizidir; "Kâr ederken hasta etmek, tedavi ederek kâr etmek" şeklinde ifade edilebilecek sistemin yapısal krizi. Sayın Başkaya bu krizin önceki 4 krizden çok farklı  olduğunun altını çizerek, bu küresel sistemin, "yatay ve dikey" gelişmesini tamamladığı, dolayısıyla daha fazla genişleme, büyüme, daha fazla üretme ve daha fazla tüketme imkânlarına sahip olmadığının altını çizmektedir.

 

Neoliberal düzenle birlikte işsiz sayısı ve temel tüketim mallarının fiyatı arttı, çalışanların alım gücü düştü. Böyle olunca da arz-talep dengesi bozuldu, dolayısıyla  daha fazla tüketim dönemi geride kaldı. Diğer yandan daha fazla üretimin koşulları da ortadan kalkıyor; çünkü daha fazla üretim demek daha fazla enerji, kömür, petrol, su; demir, bakır, çinko, altın, gümüş gibi metaller gerekli ama, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının kullanımı çoktan tepe noktasını yaptı ve düşüşte. Böyle olunca da; ‘sürekli büyüme’ anlamına gelen neoliberal ekonomi, büyük bir daralma sürecine girdi ve anlaşılan o ki bu daralma artarak devam edecek son korona salgınıyla birlikte. 

Kaynakların sınırlı oluşuna karşılık kapitalist sistemin sınırsız büyüme eğilimi ve dinamiği toplumsal hayatı ve ekolojik sistemi felaketin eşine getirdi.

İhtiyaca göre üretim yerine, tüketime ve sürekli büyümeye yönelik üretim, ‘sürdürülemezlik’ gerçeğiyle karşılaştı.

 

Yaklaşık 250 yıldır devam eden sanayi kapitalizmi şimdiye kadar yaşadığı dört büyük buhranı aşarak bugüne gelmeyi başardı ama,  beşinci büyük krize hızla toslamaktan kurtulamadı.

 

Buharlı makinenin bulunması ve pamuklu mamüllerin üretilmesiyle  1. büyük kiriz(1790-1849),

Demir çelik sanayinin gelişmesi ve demiryollarının yaygınlaşmasıyla  2. büyük kriz(1850-1896),

Kimya, elektrik ve elektronik  mühendisliğinin devreye girmesiyle 3.büyük kriz (1896-1945) ve nihayet petrokimya ve otomobil sanayinin gelişmesiyle 4. büyük kriz(1945-2010) aşıldı  ve nihayet bilişim teknolojinin tepe yaptığı 5. büyük krize gelip tosladı.

 

Sonuç olarak: Neoliberal kapitalist üretim biçimi bitiş noktasına hızla yaklaşmakta. Bu durumda Sayın Başkaya’nın da altını çizdiği gibi; sadece iki seçenek duruyor insanlığın önünde:

  1. "Çöküşün altında kalmak", bunun sonucu olarak da daha baskıcı, tüm demokratik hakların gaspı anlamına gelen daha otoriter rejimlerin yaygınlaşması, hatta giderek birçok ülkede küresel faşizmin uygulamaya sokulması, nükleer savaş ya da ekolojik felaketlerle insanlığın büyük bir yıkımla karşılaşması.

 

  1. "Çöküşü yönetmek, fırsata çevirmek, insanlığın ve uygarlığın geleceğini kurtarmak"; küresel dayanışma ve demokratik esaslara dayalı, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm emekçileri içine alacak bir örgütlenmeyle topyekün bir mücadele sonucunda; ‘ihtiyaca göre üretim, harcanan emeğe göre bölüşüm’ esasına dayalı yeni bir dünyanın kurulması. 

 

Adalet, Bilgelik ve Güzellik Kazanacak!

Öne Çıkanlar