İnternet ortamındaki tıklamalar ve sosyal sınıflar üzerine
Evren ÖZEN'in çevirisiyle Nicolas CELNIK'in Libération'da yayınlanan makalesi
Akıllı telefonlar ile basılmış gazete ve dergilerin dijital nüshalarına erişim hızla yaygınlaşırken, web sitesi halen toplumsal bir "kendi aramızda kalalım" mecrası olarak kalmaya devam ediyor. Bu mecrada geldiğimiz ortama ve eğitim durumumuza göre farklı sayfalarda geziniyoruz ve her şeyin en fevki özenle işleniyor. Buna güvenceden yoksunluk ve ekonomik istismar eşlik ediyor.
NICOLAS CELNIK’in kaleminden
Web sitelerinin bazen çamurlanan sularında dolaşmaya çıkmak için herkes aynı model tekneye sahip olamayabiliyor. Aynı şekilde herkes aynı limana demir atmak da istemiyor. Bazıları dolaşmaya bile çıkmıyorlar hatta. İşte elektronik bir aleti kullanmaktan bile aciz bu son kategoridekiler için ünlü bir terim bulundu: Elektrokabiliyetsizler. Insee’nin (Institut national de la statistique et des étues – Ulusal istatistik ve araştırmalar enstitüsü ç.n.) yaptırdığı bir araştırmaya göre sayıları toplumun %17’sine tekabül eden bu "elektronik beceriksizler" çoğunluğun söylediği üzere yeni bir "toplumsal kırılmanın" odağını oluşturabilirler. Her ne kadar elektrokabiliyetsizlerin oldukça masraflı olan bilgisayarları edinme gücü olmayan toplumun görece alt katmanlarında barındıklarını düşünsek de istatistikler gösteriyor ki esas itibariyle bu kategoriyi oluşturanlar 70 yaşını aşmış bireyler
Akıllı telefonların kullanılmaya başlanmasıyla birlikte dijital olana ulaşmak son derece sıradan bir hal alırken bu durum dar gelirli aileler ve varlıklı aileler arasındaki gecikmeyi de telafi ediyor. Dar gelirli ailelerin internet ile olan bağlantısı üzerine bir araştırma yapmış olan sosyolog Dominique Pasquier Libération’a yaptığı açıklamada şu tespitte bulundu: «Hiçbir zaman tam anlamıyla bir bilgisayara sahip olamadılar. Ancak tabletler ve akıllı telefonlar dokunmatik ekranlarıyla fare ve klavye engelini ortadan kaldırdı. Bu durum teçhizat ve bağlantıyı yaygınlaştırdı.» (Söz konusu anket Presses des Mines yayınlarında 2018’de basıldı ç.n.) Neye tıkladığımız, hangi videoyu izlediğimiz, hangi iletiyi paylaştığımız ya da dijital ortamda okuduğumuz bir makale, kısacası internet üzerindeki her eylemimiz bizler hakkında derin bilgiler veriyor. Artık klişeleşmiş yaygın kanının aksine interneti kullanma şekilleri yaşlı ve gençler arasında dar gelirli ve varlıklı kesimler arasında yarattığından çok daha az bir ayrım yaratıyor.
Dominique Pasquier’nin yaptığı araştırmalara göre çevrimiçi etkileşimler toplumsal anlamda kendi aramızda kaldığımızı gösteriyor. Dar gelirli sınıfların internet kullanıcıları bir iletişim aracı olarak elektronik postayı ender olarak tercih ediyorlar. CAF’ın sayfasına göre Facebook’ta ya da Le Bon Coin’da kendilerini daha rahat hissediyorlar. (Le Bon Coin, Fransa’da alıcıdan satıcıya doğrudan mal ya da hizmet satışı yapılabilen bir web sitesidir. CAF, Fransa’da öğrencilere ve sosyoekonomik durumu tam bir kira ödemeye uygun olmayan herkese devletin verdiği sosyal yardım kurumudur ç.n.) «Sosyolog Pasquier, birebir görüşme yaptığı insanların internette kendileri için gerekli olanı almakla yetinme eğiliminde olduklarını belirtiyor. Bugün için özellikle bu kişilerin zorluk yaşadıkları alan ise idari hizmetlerin dijital hale gelmesi. Kamu gücünü elinde bulunduranlara toplumun tüm kesimlerini kapsayacak bu dijitalleşmenin ergonomik zorluklarının aşılması bakımından önemli bir sorumluluk düşüyor.» Emmanuel Macron’un 2022’ye değin tüm kamu hizmetlerinin elektronik ortama taşınmasına yönelik isteği başlı başına endişe yaratan bir durum olarak önümüzde duruyor.
Toplumsal baskı
İnternetin ilk çıkış noktası bile bize bu icadın herkes için aynı şekilde kullanılmadığını göstermeye yetiyor. World Wide Web (Dünya Çapında Web) ileri derecede eğitimli Amerikalı mühendisler tarafından tasarlandı. Bu mühendisler toplumsal düzlemde çoğunlukla bir maden işçisiyle tam bir ters açıda konumlanıyor. Bu noktada Bourdieu’ye bağlanıyoruz. Ona göre Web dünyasının sahip olduğu tonlarca bilgi içerisinde adeta bir balık gibi kıvrakça yüzebilenler hep kültürel sermayesi en yukarıda olanlardır. Bu tespite bağlı olarak internetin özel alanda kullanılmasıyla mesleki ilgi arasında bir bağlantı bulunuyor. Araştırma, inceleme ve istatistik verilerinin Yönetimi’nin (Dares) 2018 yılında yaptığı bir araştırmaya göre üst düzeyde zihinsel etkinlik gerektiren işlerde çalışanların %98.8’i dijital araçları mesleki amaçlar için kullanıyorlar. İşçilerde ise bu oran ancak %34.8’e kadar çıkabiliyor.
SOPHIE JEHEL
Sosyolog, gençlerin dijital ortamdaki etkinlikleri üzerine bir araştırma yaptı
Pek çok kalabalık demek pek çok dijital kullanım demek. Öyleyse bloglarda en fazla paylaşım yapanlar en eğitimli olan kişiler. Bunların profilleri gazetecilerle hemen hemen aynı. Dolayısıyla internetin kitle iletişim araçlarına erişimi olmayanların sesini duyurabilmeleri için uygun bir ortam olduğu düşüncesine ters bir durum ortaya çıkıyor. Sosyal ortamlardakine paralel olarak elektronik mecralarda da çevre her bireyin davranışlarına şekil veren ciddi bir baskı oluşturuyor. Paris-VIII Üniversitesi’nde bilgi ve iletişim bilimleri alanında öğretim üyesi olan sosyolog Sophie Jehel’e göre «sosyal kontrolün kıstasları ve şekilleri kişilerin geldikleri ortama göre farklılık gösteriyor, buna bağlı olarak da elektronik ortamda yapılan yayınlar da kişinin sosyoekonomik durumuna göre değişiyor.» Sosyolog Jehel, Facebook kullanımı üzerine yaptığı bir araştırmada iki farklı örneklem grubunu inceledi, bunlardan ilki dar gelirli ailelerden gelen gençler, diğer gruptakiler ise oldukça varlıklı bir çevreden gelenler. «Varlıklı gençlerden birisi şu soruyu soruyor: "Eğer New York’a gitsem ve Facebook’ta bu şehirde çekilmiş bir fotoğraf paylaşsam acaba sanal dünyadaki imajım zarar görür mü? Belki de insanlar benim hakkımda ilk defa New York’a gitmiş, diye konuşacaklar."» Dar gelirli ortamlardan gelen gençler de yaşamlarıyla ilgili kendilerini zedeleyebilecek unsurları fazla göze sokmak istemiyorlar. Çünkü sosyoloğa göre «sosyal mecralar potansiyel olarak kişinin sosyal ufkunu genişletebiliyor». Sokak sanatına tutkun bir genç, tasarımcılarla ya da sanatçılarla iletişime geçme fırsatı bulabiliyor. Oysa bu sanatçılar sözünü ettiğimiz gencin sosyal çeperlerine doğrudan doğruya değmiyorlar. Bu durumda sokak sanatçısının sosyal mecralarda paylaştığı bir resim ona zarar verecek nitelikte olamaz. Sophie Jehel’e göre «orta gelir» gruplarından gelenler toplumsal baskı karşısında interneti daha özgürce kullanabiliyorlar. Bu bağlamda çevrelerinde «daha geniş bir hoşgörüden» faydalanabiliyorlar.
Bisiklet pedalındaki ayaklar ya da çatal tutan eller
İnternet ve sosyal sınıflar arasında kurulan bağları daha iyi anlayabilmek için madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekiyor. Bununla birlikte de dijital dünyanın çevrimdışı yaşamı ne şekilde inşa ettiğiyle de ilgilenmemiz gerekiyor. UberEats gibi uygulamalar karşısında bisiklet pedalında ayaklar veya elinde çatal yediğini içtiğini sergileyenler var. Antonio Casilli Télécom Paris’te dijital dünya ve insanlık alanında öğretim üyesi ve Edgar Morin Araştırma Merkezi’nde çalışan bir araştırmacı. En son 2019 yılında büyük ses getiren bir araştırmaya imza attı – En attendant les robots, Enquête sur le travail du clic, Robotları beklerken, tıklama çalışması üzerine Araştırma Seuil Yayınları -. Dijital platformların toplumsal konulara etkisi Casilli’nin yaptığı çalışmaların merkezini oluşturuyor. Sosyoloğa göre «dijital» platformlar (özellikle dokunmatik teknolojiye dayalı olanlar) «güvenceden yoksun bir kesimin» ortaya çıkmasına neden oldu. Geçen sene Libération’a anlattığına göre sözü edilen dijital platformlar «daha da güvencesiz duruma getirilen iş gücüne daha da az ücret ödemek için işverenlere muhteşem bir fırsat daha veriyor, çalışanları bir iş sözleşmesinden mahrum bırakıyor, sınıf mücadelesinden miras kalan klasik anlamda iş kavramına bağlı çalışanların söke söke elde ettikleri tüm korunma kalkanlarını un ufak ediyor, maaşlı çalışanların oluşturduğu kesimi gün be gün daraltıyor ve bu kitleyi eritiyor.» Patronları tarafından sömürülen güvencesizlerle «yenidünyaya» hoş geldiniz.
Kaynak linki / 27 Nisan 2020:
https://bulb.liberation.fr/playlists/la-lutte-des-classes-refait-ecole/des-clics-et-des-classes