Covid-19 Bir Yoksul Hastalığı
Evren Özen'in çevirisiyle Natacha Tatu’nün kaleminden...
İster ABD’de ister Seine-Saint-Denis’de (Paris’in bir banliyösü) olsun koronavirüs salgınının ilk kurbanları hep daha fakirler oldu. Bir yorumcunun ifade ettiği üzere virüs, toplumumuzun fay hatlarına işledi ve bunları çok daha belirgin kıldı.
Baştan beri dile getirilen bu konu bundan böyle kesinlik kazandı. Öncelikli olarak Çin’de ortaya çıkan sonra dalga dalga diğer ülkelere yayılan bu salgın özellikle bir yoksul hastalığı. Hastalıkla ilk temas eden sağlık çalışanlarından hemen sonra virüse maruz kalanlar yükseköğrenim almamış olanlar, kasiyerler, temizlik emekçileri, evde hizmet verenler, evde temizlik hizmeti veren kadınlar, evlere servis yapanlar, görünmeyen herkes, en kırılgan olanlar, en çok ezilenler. Bu saydıklarımızın hepsinin yaşam koşulları daha ağır ve virüsün getirdiği en ağır yükü bu insanlar taşıyacak. Geçtiğimiz Pazartesi yaptığı konuşmada Emmanuel Macron bu konuda tedbir aldığının izlenimini verdi:
«Bugün kabul etmeliyiz ki ülkemizi bütünüyle ekonomimizin en kötü şekilde tanımladığı ve ücretlendirdiği kadınlar ve adamlar ayakta tutuyor.»
« Angaryanın önde gelenleri»
«Angarya işleri yapan başlıca meslek grupları» birden bire çok önem kazandı ve bu sektörlerde çalışanlar aynı zamanda virüse en açık olan insanlar. Bunun birden fazla sebebi var. Öncelikle bu işler özleri gereği insanlarla doğrudan temas halinde olunan meslekler. Buralarda çalışanlar için online olarak işleri yürütmek imkansız. Söz konusu insanlar enfeksiyon riski ile gelir kaybı arasında seçim yapmak durumunda kalıyor. Kovid mi sefalet mi? Seçim tereddütsüz yapılıyor. Bu insanların önemli bir bölümü oldukça dar alanlarda yaşamak zorundalar. Bu küçük sosyal konutlar aynı zamanda bulaşmayı kolaylaştırıyor.
Ayşe 52 yaşında, Carrefour mağazasında kasiyerdi, koronavirüs sebebiyle yaşamını yitirdi.
Şunu da hemen ilave edelim, ortalama ömrün en zengin %5 ile en yoksul %5 arasında 13 yıl kadar fark yaratabildiği – Avrupa’da farkın en yüksek olduğu ülkelerden birisi Fransa- bir ülkede koronavirüsün yıkıcı etkilerini tetikleyen diyabet, hipertansiyon, aşırı kilo gibi faktörlerin önemli bir kısmı yine yoksul kesime gözlemleniyor. Artık bugün bilinen bir gerçek var, kötü beslenmeden dolayı toplumun en alt katmanları obeziteye daha çok maruz kalıyor ve bu sorun salgından etkilenenler için ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Bu kişiler solunum cihazına bağlanma konusunda ciddi risk altındalar. Yoğun bakım ünitelerindeki hastaların %83’ü aşırı kilolu ya da obez. Oldukça iç karartan bir tespit. Bu belirleyici üzerinden konuşacak olursak, virüs toplumumuzun fay hatlarına girdi ve bunları çok daha belirgin kıldı.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Siyahlar salgının başlıca kurbanları
Doğrusunu söylemek gerekirse bu olgu küresel bir özelliğe sahip. Şimdiye değin yapılan pek çok araştırmaya göre Siyahlar salgının başlıca kurbanlarıdır. Hatta bazı eyaletlerde Siyahlarda beyazlara göre hastalığın bulaşma riski iki kat daha fazla. Ölüm riski de bu grup için üç kat daha fazla. Şikago’da Afrika kökenliler nüfusun %17’sini oluştururken koronavirüsten dolayı hastalananların %70’ini oluşturuyorlar. Michigan’da ise toplam nüfusun %14’ü Siyahlardan oluşurken hastalığa yakalananlarda Siyahların oranı %40. Fransa’da ise etnik ve sosyal anlamda bu tür verileri toplamak yasak. Ancak herkesin erişebildiği sağlık hakkı ve işsizlik oranının halen kısmi düzeyde kalmış olması sözünü ettiğimiz korkunç gerçeğin etkilerini azaltmakta yetersiz kalıyor.
Nisan ayının başında Seine Saint-Denis sağlık müdürü «ölüm oranlarının görülmemiş biçimde arttığını» açıkladı. Paris’in bu departmanı İle de France ismindeki yönetim biriminin en yoksul bölgesini oluşturuyor. Aynı zamanda nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu yer de yine bu bölgedir. Burada yerleşim koşulları oldukça dar sosyal konutlar, işçi konutları, gecekondu türü evler şeklindedir. Böyle bir habitat virüsün uygun yayılma alanı bulması ve enfekte etmesi açısından adeta biçilmiş kaftandır. Bu bölgede aynı zamanda az sayıda sağlık personeli görev yapar, hastanelerde komşu departmanlara kıyasla çok daha az sayıda yoğun bakım ünitesi yer alır. Tüm bu bilgiler bize ölümcül bir denklemi işaret ediyor. Bir haftada ölümlerin oranı %63’e kadar çıktı. Paris’in merkezinden ve komşu Val-d’Oise departmanından çok daha yüksek bir sayıdır.
Ortaya koyduğumuz toplumsal eşitsizlikler eve kapanma tedbirleri açıklanırken göz önünde tutuldu mu? Yoksul semtlerde oturanlar hedef tahtasına oturtuldu ve sosyal mesafe tedbirlerine uymamakla suçlandılar. Bu gelişmeler üzerine para cezaları yoksul insanların üzerine bir yağmur gibi yağdı. Sanki gerçekten seçim yapma hakları varmış gibi. Yoksullar için üçüncü bir külfet olarak belirdi bu idari para cezaları.
16 Nisan 2020’de Nouvel Obs’ta yayınlandı
https://www.nouvelobs.com/coronavirus-de-wuhan/20200416.OBS27586/le-covid-19-une-maladie-de-pauvres.html