Olmadı Hızır'ı çağır
Av. Ömer Yiğit AKÇAY
Önce Muharrem İnce, daha sonra da Meral Akşener, TRT’nin propaganda dönemindeki "tarafsız, objektif, bütün adaylara eşit yaklaşım sergileyen, hele hele Demirtaş’a karşı adalet ve nezaket örneğinin en muhteşemini ortaya koyan" tutumunu protesto etmek adına TRT’de yapılacak konuşmalarından feragat ettiğini açıkladı. Bunlar kamuoyu nezdinde olağan bir tepki olarak karşılanmışken, yapılacak propaganda konuşmasına kısa bir süre kala Recep Tayyip Erdoğan da TRT’ye çıkmayacağını duyurdu.
Erdoğan’ın bu açıklamasının öncesinde "Mahalle Başkanları Toplantısı"nda "Bunu dışarıda konuşmam. Bunu sizlerle konuşurum" teşbibi ile başlayıp "Onların baraj altı kalması demek bizim durumumuzun çok daha iyi bir yere gelmesi demek" ve "Siz kim kimdir bunu biliyorsunuz… Alacaksınız önünüze seçmen listesini, kim kimdir bakacaksınız… HDP’lileri markaja alacaksınız" girizgâhı ile devam eden konuşması ve en son da Demirtaş’ın TRT’ye çıkması için YSK’ya talimat verdiğini beyan etmesi birlikte yorumlanmalıdır.
HDP’nin barajı aşıp aşmaması ayrı bir durum ancak cumhurbaşkanı seçilmesi düşük bir olasılık olan Demirtaş ile niye bu kadar uğraşıyor?
Çünkü AKP’li Recep Tayyip Erdoğan’ın bugüne kadar kaybettiği tek seçimin en önemli figürüdür, Demirtaş ve HDP... 7 Haziran seçimleri sonrası Meclis'te en çok koltuğa sahip birinci veya ikinci parti olamamıştır HDP ama Erdoğan’a o seçimi HDP kaybettirmiştir. Birisinin kullandığı araba ile kaza yaptıktan sonra onun kullandığı arabaya tekrar binemeyen insandır Erdoğan. HDP’nin veya Demirtaş’ın olduğu seçime, seçmenin kafasında kurduğu "terörist" HDP duvarına yaslanarak ‘Faili Meçhul’ patlamalar arasında girmesine rağmen o seçimi kaybetti. Elinden gelen her şeyi yaptı ve kaybetti. Şimdi elinden gelenin fazlasını yapmak zorunda olduğunu biliyor.
Aylardır birçok hukuksuzluk altında ezilmeye çalışılan HDP’nin veya Sayın Demirtaş’ın tek bir haberi yapılmadı. Böyle böyle HDP’yi ve Demirtaş’ı unutturmaya çalıştılar ama başaramadılar ve şu an yine her yerde olmasa da HDP var, Demirtaş var ve seçime giriyorlar. "Erdoğan’a seçimi kaybettiren lider" ve partisi her şeye rağmen itibarsızlaştırılamadı.
Bilindiği üzere çok büyük bir ego’ya sahip olan, Gazi, Başkomutan, Paşaların Paşası, Genelkurmay Başkanı, HSYK Başkanı, YSK Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yerel itibarı ilk kez 7 Haziran’da zedelendi. İlk kez bir seçimden sonra kendisini 3 gün evine kapattı. İlk kez 3 gün hiçbir şekilde televizyona çıkmadı, mikrofona konuşmadı. İşte bu nedenle Demirtaş’ı, HDP’yi her gördüğünde o günlere gidiyor. Zedelenen egosunun acısını çıkarmak istiyor. Onları da o 3 günkü Erdoğan gibi itibarsızlaştırmak istiyor.
İşte bu itibarsızlaştırma çalışmalarının son ürünüdür Erdoğan’ın TRT’ye çıkmaması. İnce ve Akşener’in çıkmayacaklarını açıklaması, daha sonrasında Başak Demirtaş’ın; Selahattin Demirtaş’ın TRT programına çok özel olarak hazırlandığına ilişkin olarak attığı "tweet"idir Erdoğan’ı TRT’ye çıkmaktan vazgeçiren.
"Zaten seçim kazanma ihtimali olan adaylar çıkmıyor" algısı yaratarak TRT’de yapılacak propagandayı yani halkın aylar sonra ilk kez Demirtaş’ı izleyip dinleyebileceği ortamı gereği olmayan, sıradan bir durum olarak gösteriyor. Böylece 'gelenekçi liderimiz' TRT’de propaganda yapma geleneğine uymayarak farkında olmadan TRT’yi de itibarsızlaştırmış oluyor. Korkuyor, diyaloga girmeyecek olsa da Demirtaş ile aynı program dahilinde olmaya bile korkuyor. Programa çok farklı bir şekilde hazırlandığı öğrenilen Demirtaş, ya yine onu zor durumda bırakırsa, ya onu itibarsızlaştıracak bir şeyler yaparsa, her ne kadar aksi için tüm gücü ile uğraşıyor da olsa ya Erdoğan’ın olduğu yerde programa damgasını Demirtaş vurursa?
O, Demirtaş’ı kendi itibarsızlığı olarak görüyor ve şaşırtıyor.
Peki, nasıl oluyor da Erdoğan seçim pusulasında Demirtaş ile yan yana gelmelerine bir itirazda bulunmuyor, derken bulundu. Şimdi de "Tutuklu Cumhurbaşkanı adayı mı olur? Bu konuda bir düzenleme yapmamız lazım" şeklindeki beyanları ile oy pusulasında bile yan yana gelmeye tahammül edemediğini gösteriyor.
Ancak Erdoğan’ın, onun prompterını düzenleyenlerin ve kulağına fısıldayanların daha önce de tecrübe ettikleri gibi milyonların iradesini temsil edenler; ucuz politikalarla, laf oyunları ile itibarsızlaştırılamamıştır ve itibarsızlaştırılamayacaktır. Bu "İki Ayyaş" beyanının karşılığı olarak da böyleydi bugün de böyle. Kim ne yaparsa yapsın 7 Haziran’da Erdoğan’ın kendi arenasında dahi yenilebileceğini gösterdiler bize. Hızır gibi yetiştiler bir gün yenilebileceği umudunun neredeyse tamamen kırıldığı en zor zamanlarda. Dolayısı ile seçime çok kısa bir süre kala; "Korkma bağır, olmadı Hızır’ı çağır, Hızır senin kalbindedir. Sen Hızır’sın be güzelim."