Prado Müzesi Madrid’de ziyaretçileriyle 'yeniden buluşuyor'

Prado Müzesi Madrid’de ziyaretçileriyle 'yeniden buluşuyor'
Sergi, dünyanın en güzel müzelerinin birine ait başyapıtları ziyaretçilerin beğenisine sunuyor üstelik kalabalıklardan uzak bir ortamda

Çeviri: Evren ÖZEN


Tüm dünyayı saran pandemi sebebiyle üç aydır kapalı olan Prado Resim Müzesi bünyesindeki sanat eserlerinden en ilgi çekenleri sürekli sergi salonlarında ziyaretçilerle buluşturuyor. 

Prado Müzesi 6 Haziran’da Madrid’te kapılarını yeniden açtı. 

Manu Fernandez AP‘in haberi 

Diego Vélasquez’in "Saygıdeğer hanımlar" Tablosu’nun önünde eskisi gibi kemikleşmiş bir kalabalığı görmek ne mümkün! Francisco de Goya’nın Dos de Mayo isimli Tablosu’nun karşısında da küçük gruplaşmalardan eser yok artık. El Greco’nun şövalyeleri resmettiği yedi portresini içeren bir mozaikle baş başa sakin bir zaman geçirebiliriz. Rubens’in Üç Güzeller Tablosu’nu seyre dalarak kendi başınıza rahatsız edilmeden huşu içinde kalabilirsiniz. 6 Haziran Cumartesi günü "yeni" Prado Müzesi kapılarını ziyaretçilere açtı. Geçtiğimiz üç ay boyunca kapalı olan Müze İspanya İç Savaşı’nın yaşanmakta olduğu 1936’dan beri bu denli uzun süre kapalı kalmamıştı. Müze’nin tarihi bakımından bu üç aylık süreyi bir rekor olarak değerlendirebiliriz. 

Bu ünlü Resim Müzesi de pandeminin zorunlu olarak benimsettiği kurallara uymak durumunda kaldı. Ziyaretçi kapasitesini aşağı yukarı %70 oranında azalttı ve geçici sergileri bütünüyle kaldırdı. Bunun yerine sürekli sergilenen koleksiyondan bir seçki yaparak yeni bir sergi yarattı ve buna da «Reencuentro», yeniden buluşmalar ismini koydu. Alışıldık sergi alanının dörtte birini kullanan Müze iki yüzyıl önce, 1819’da, açıldığı günkü yüzölçümüne geri döndü. İlk başta kulağa garip gelse de söz konusu durumu bütünüyle olumsuz olarak değerlendiremeyiz. 

Goya ve Murillo’nun eserleriyle dolu merkezdeki anıtsal galeri ve bu galeriye bağlanan salonlardaki 249 eser küratörler tarafından özenle seçildi. Bunları belirlenen alanda toplayabilmek için 190 tablonun yeri değişti. Jérôme Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi isimli Tablosu gibi bazı eserlerin yer değiştirme için oldukça hassas bulunmalarına karşın başyapıtların ciddi bir bölümü sergide yerini aldı. Müze’nin Müdürü Miguel Falomir’e göre «eşsiz sanat eserlerinden oluşan bu konsantre seçki» «Prado Koleksiyonu’nun DNA’sı» olarak tanımlanabilir. Müdür’ün söylediğine göre «Müze daha önce hiç bu şekilde görünmedi ve bundan sonra da büyük ihtimalle böyle görünmeyecek». 

Bir takım özgürlükler

Sürekli olarak sergilenen koleksiyondaki eserlerin geleneksel askısıyla bu muhteşem sergi bazı özgürlüklere kapı aralıyor. Serginin kanatları Charles Quint’in bronz heykeline doğru açılırken Leone ve Pompeo Leoni’nin öfke patlaması ile karşılaşıyoruz. Hiç de alışıldık bir manzara değil çünkü bu. İmparator portatif saklama kabından kurtulmuş çıplak olarak karşımızda arz-ı endam ediyor. Coğrafi ve tarihsel ayrımların ötesine geçen Müze tarihinde ilk defa ressam Quattrocento Fra Angelico’nun L’Annonciation isimli Tablosu’yla ilk dönem Flaman sanatçı Rogier van der Weyden’in İsa’nın haçtan indirilmesini resmettiği Tablosu’nu birlikte sergiledi. Ayrıca Rubens ve Goya’nın Satürn’ün oğullarından birisini yuttuğunu gösteren ortak konulu korkutucu tabloları yan yana asıldı. IV. Charles’ın Ailesi isimli tablo yine aynı salonda asılırken Goya’nın Dos de Mayo ve Tres de Mayo Tabloları da aynı alanda kendilerine yer buldular. Normal zamanda tüm bu eserlerin bir araya gelmesi büyük gürültü kopartırdı. 

Sergi, dünyanın en güzel müzelerinin birine ait başyapıtları ziyaretçilerin beğenisine sunuyor üstelik kalabalıklardan uzak bir ortamda 

Hiç kuşkusuz covid-19 sonrası güvenlik kuralları Müze’yi daha sakin bir ortamda ziyaret etmek için eşsiz bir fırsat sağladı. Normal zamanda müzenin günlük ziyaretçi sayısı 8000 ila 9000 kişi arasında değişirken ziyaretçilerin sosyal mesafeye uyabilmeleri ve muhtemel yığılmaların önüne geçebilmek adına salgın günlerinde günlük ziyaretçi sayısı 1800 kişi ile sınırlandırılmış. Her yarım saatte 90’dan daha az giriş kaydediliyor. Ayrıca normal fiyatın yarısı bir giriş ücreti talep ediliyor. Her ziyaret gününün son iki saatinde ise girişler ücretsiz. Tüm biletlerin zorunlu olarak dijital ortamda satın alınıyor. 

Sağlık kuralları 

Müze içinde maske takmak pek konforlu olmasa da zorunlu. Salgının en çok etkilediği ülkelerden birisi İspanya olduğundan ziyaretler sırasında temizlik ve sosyal mesafe kuralları tesadüfe bırakılmamış. Hemen girişte özel bir halı ziyaretçilerin ayakkabılarının tabanını dezenfekte ediyor. Bir görevli elektronik bir ateş ölçme cihazı ile her ziyaretçinin ateşini ölçüyor. 37,5 C° ve üzeri ateşi olanlar binaya kesinlikle giremiyor. İçeride ne danışma, ne kulaklıklı rehber ne de tabelalar var. Yalnızca her adım başı dezenfektan ve yerlere sosyal mesafeyi gösteren yazılar. İçeride solunan havanın «yoğun bakım ünitelerindeki kadar pür-i pak olabilmesi» için havalandırma sistemi baştan sona yenilenmiş. Biraz önce Müze’nin Başkanı iki müze görevlisi ile birlikte yanımdan geçti. Başkan Javier Solana, İspanya’da kültür bakanı olarak görev yapmış isimlerden birisi ve bir süre önce hastalığı yenerek sağlığına kavuştu. Ne yazık ki müzenin mali işlerinden sorumlu müdürü ise covid-19’a yenik düşerek yaşamını yitirdi. 

Serginin tanıtım toplantısında Bay Solana «Prado Müzesi’nin topluma verebileceği en iyi hizmet kapılarını halka açması ve böylece halkın yine sanat ve kültürden beslenmeye başlamasını sağlamaktır» diyor. Toplantının sonunda Başkan herkesten bundan böyle yalnızca geleceğe bakmasını talep ediyor. 

Madrid’de halkın kültür hazinelerinden faydalanması için Reina Sofia Müzesi ve diğer müzeler de kapılarını halka açtılar. Bu kültür hazinelerden birisi de Picasso’nun Guernica’dır. Kültür kurumları için kapıları açmak bir bakıma da finansal anlamda yaşamda kalabilme meselesi. Normal zamanda çoğunlukla turistler tarafından ziyaret edilen Prado 49 milyon avroluk bütçeye sahip olmasına karşın salgın sebebiyle şimdiye kadar 7 milyar avro kayba uğradı. 

 

İspanyolcadan Fransızcaya çeviren Sandrine Morel 

Bu makale, 08.06.2020’de Le Monde Gazetesi’nde yayınlandı 

 

Öne Çıkanlar