21 gazeteciye tahliye

29 gazetecinin yargılandığı davada savcı, Murat Aksoy ve Atila Taş'ın da aralarında bulunduğu 21 kişi tahliye edildi. Beş kişinin tutuklu yargılanmasına...

21 gazeteciye tahliye

29 gazetecinin yargılandığı davada savcı, Murat Aksoy ve Atila Taş'ın da aralarında bulunduğu 21 kişi tahliye edildi. Beş kişinin tutuklu yargılanmasına karar verildi.

ARTIGERÇEK- ‘FETÖ' üyesi olmakla suçlanan 29 gazetecinin yargılandığı davada savcı 13 gazeteci ile ilgili tahliye kararı isterken diğer 16 gazetecinin tutuklu yargılanmasını talep etti.

Gazetecilerden Murat Aksoy, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Oğuz Usluer, Abdullah Kılıç, Yakup Çetin, Yetkin Yıldız, Seyit Kılıç, Erkan Acar, Hüseyin Aydın, Ali Akkuş, Gökçe Fırat ile eski şarkıcı ve köşe yazarı Atilla Taş hakkında tahliye istendi.

Diğer gazeteciler Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Bülent Ceyhan, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Davut Aydın, Emre Soncan, Habib Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Muhammed Sait Kuloğlu, Mutlu Çölgeçen, Ufuk Şanlı ve Ünal Tanık hakkında tutukluluğun devamı istendi.

Mahkeme ara kararında 21 sanığın tahliyesine karar verdi. Ünal Tanık, Ufuk Şanlı, Mutlu Çölgeçen, Davut Aydın ve Emre Soncan'ın ise tutuklu yargılanmasının devamına karar verdi.

Sanık gazeteciler ve avukatları mahkeme heyetinin vereceği tahliye ya da tutukluluğun devamı yönündeki karar öncesi son savunmalarını yaptı.

Savunma yapanlardan Cemal Azmi Kalyoncu'nun avukatı, müvekkilinin hiçbir eyleminden terör örgütü üyeliği çıkarılamayacağını söyleyerek Kalyoncu'nun tahliyesini istedi. Kalyoncu'nun daha önceki ifadesinde, "Bana ahmak diyebilirsiniz ben FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğunu darbe gecesi öğrendim. Cumhurbaşkanı bile o gece öğrendi. Onların bilmediği şeyi ben nasıl bilebilirim" sözlerini hatırlatarak tahliye talebini yineledi.

‘BEN EN ÇOK ADALETTEN ALACAKLIYIM’

Savcının hakkında tahliye talep ettiği Cihan Acar savunmasında, "Ben gazetcilik yaparken düşüncenin ve fikir beyan etmenin suç olmadığını sanıp hayallerimi ve hayatımı bu mesleğe adadım. En çok adaletten alacaklıyım. Tahliyemi talep ediyorum" sözlerini sarf etti.

Acar'ın avukatı ise, "Müvekkilim sadece gazetecilik yapmıştır. Dava açmayı gerektirecek bir şüphe bile olmamasına rağmen dava açıldı. 8 aydır da tutuklu. Tahliyesini istiyoruz" diye konuştu.

‘AKŞAM BENİ İKİ ÇOCUĞUMLA KAVUŞTURUN’

Tutukluluğunun devamı istenen gazetecilerden Cuma Ulus ise kendisini, "En son Habertürk'te haber müdürüydüm. Kaçmadım kendim teslim oldum. Bu akşam beni iki çocuğumla kavuşturun. 7 yıldır aynı evde oturuyorum" sözleriyle savundu ve tahliyesini talep etti.

Avukatı Ömer Kavilli ise, AİHM standartlarına aykırı biçimde tutukluluğu sürdürülen, çorba, çuval olarak nitelenen ifadelere itibar edilmeyerek müvekkilinin tahliyesini talep etti.

‘BİRKAÇ BİN TAKİPÇİ İLE FUAT AVNİ'Yİ BEN Mİ FENOMEN YAPTIM?’

Merkür haber sitesinin sahibi, Fuat Avni ile ilgili ilk haberi yaparak onu fenomen haline getirmekle suçlanan gazeteci Davut Aydın iddiaları reddetti. Aynı zamanda Fuat Avni olmakla suçlanan Said Sefa'nın şiir kitabını ‘Osman Yağmur' müstearı ile tanıtmakla suçlanan Aydın, "Ben Sefa'yı tanımam bilmem, şiir kitabının tanıtılması suç sayılamaz" diye konuştu.

Dava sürerken Aydın'ın, Gülen grubu üyelerinin kullandığı iddia edilen ByLock'u telefonuna yüklediği yönünde polis raporu mahkemeye iletildi. Avukatı, iddiayı yalanlayarak belirtilen telefon hattındaki kimlik numarasının kendisine ait olmadığını söyledi.

Avukat savunmasında, "Hastam, ortopedik rahatsızlıklara sahip. Kemik erimesi ve böbrek rahatsızlığı var. Bu nedenle askerlik de yapmamıştır. Bu nedenden ötürü, pranga ya da ev hapsi dahil müvekkilimin tahliyesini istiyorum. Eylül ayına kadar bu halde cezaevinde tutulması mümkün değildir" dedi.

‘HAYALLERİMİ KELEPÇELEDİNİZ’

Tutuklanmadan önce Zaman gazetesinde muhabir olarak görev yapan Emre Soncan ise savunmasında şunları söyledi: Savcının hakkımda tutuklama talep ettiği mütalaaya katılmıyorum. Düşüncenin suç olmadığını bildiğim için savcının söylemi hakkında sert bir yorum yapmayacağım. Kaçtığım iddia edildi. Ancak bu doğru değil. Sosyal medya hesapları üzerinden defalarca tutuklanacağım yazıldı. Birinci dünya ülkesi hemen her ülkeye vizem var. Kaçmadım. Emniyete teslim oldum. Kaçacak olsam kaçardım. Şu kaçma şüphesi suçlamasından vazgeçilsin. İnsanların hayatında soylu adımlar atmasını engelleyen dürtü korkudur. Ben heyetinize, hakimlere korkmayın diyemem zaten hakimler korkmaz. Ben bekarım eşim, çocuğum yok. Sevdiğim bir kadın vardı. Sekiz ay bekledim hapishanede gelmedi. Hayallerimi kelepçelediniz, çıkınca yapacak bir şeyim yok. O yüzden sadece adalet talep ediyorum sizden.

GAZETECİYİM HABERDEN DEĞİL TWEET'TEN GÖZALTINDAYIM
Tutukluluğun devamı istenen gazetecilerden Habib Güler ise son savunmasında kaçma şüphesi olmadığını söyledi ve ekledi: 25 Temmuz günü hakkımdaki gözaltı kararını öğrenince Manisa'nın bir köyünden kalkıp İstanbul'a geldim. Kaçma şüphem kesinlikle yoktu. Savcı, "örgütün algı faaliyetlerine katılma" olarak açıklamış benim durumum. Oysa iddianamede hiç haberim yok sadece 11 tweetim var. Bunlardan üçü darbelere lanet içerikli. Üç tane kitap da aleyhime delil olarak sunulmuş. Ben gazeteciyim. Kütüphanemde farklı görüşlerden kitaplar olması kadar doğal bir şey olamaz. Bunlar devletin bandrollü olarak satışına onay verdiği kitaplar. Bomba mı bulmuşlar, nedir yani? kitap bunlar. Benim gibi biri terör örgütü üyeliği ile suçlanacaksa memlekette terörle suçlanmayan kimse kalmaz.
ZURNANIN SON DELİĞİ BİLE DEĞİLİM
Gazeteci İbrahim Balta da savunmasında, "Şaşırdım tahliye olmayacaklar listesinde adımı görünce. Gözaltı listesine nasıl eklendiğimi bile anlamadım. Çalıştığım Zaman gazetesi göz önünde bulundurulduğunda tutuklanmak için zurnanın son deliği bile değilim. Sıradan bir muhabirim. Ben kaçmadım. Polisin evime gelmesini bekledim. ByLock'u bile hapishanede duydum. ABD'ye bir kez bile gitmedim. Tahliyeye hakkım olduğunu düşünüyorum. Sekiz ay cezaevinde kaldığım sürede sağlığım bozuldu" sözlerini sarf etti.

DAHA DEMOKRATİK, ÖZGÜR BİR TÜRKİYE İÇİN MÜCADELE ETTİM
Hakkında tahliye istenen gazetecilerden Murat Aksoy savunmasında, "Daha demokratik, daha özgür bir Türkiye hayalimdi. Bunun için mücadele ettim. Dışarı çıkar da yazma, konuşma imkanım olursa artık kendimden çok iki çocuğum için bu mücadeleyi yürüteceğim. Tahliyemi istiyorum" şeklinde konuştu.
Aksoy'un avukatı ise, "Ne örgüt üyeliği ne de tutuklama koşulu oluşmamıştır. müvekkilim gazeteci olduğu için yargılanmaktadır. Gazetecilik faaliyeti nedeniyle bir yargılama olamayacağı da açıktır" savunması yaptı.
DEMOKRASİNİN YERLEŞMESİ İÇİN 22 YIL KALEM OYNATTIM
Gazeteci Mustafa Erkan da benzer bir savunma yaparak, 22 yıllık meslek hayatı boyunca demokrasinin yerleşmesi için kalem oynattığını ve darbe davasında sanık durumuna düşmenin kendisini üzdüğünü söyledi ve tahliyesini istedi.
ÇOK İYİ BİR GAZETECİ OLDUĞUM İÇİN Mİ TUTUKLUYUM?
Mutlu Çölgeçen ise mahkemedeki savunmasında, "Kaçma şüphem olduğu iddiasıyla hakkımda tutukluluk istendi. Oysa ben kendi isteğimle teslim oldum. Yeşil pasaportum vardı, istesem yurt dışına çıkardım. Fuat Avni olduğu iddia edilen Said Sefa ile aramda nasıl bir bağ kuruluyor anlamış değilim. İster tahliye edin ister tutukluluğum devamına karar verin. Ne olursa olsun hiçbir şekilde pişmanlık duymayacağım. 23 yıldır gazetecilik yapıyorum ve bundan sonra da yapmaya devam edeceğim. Ben alanımda iyi bir gazeteciyim" diye konuştu.
BYLOCK KUMPASI ÇÖKMÜŞTÜR
Hakkında ByLock kullandığı iddiası bulunan ve savcının tahliye talep ettiği gazetecilerden Oğuz Usluer ise, "Hakkımdaki ByLock kullandı iddiasının resmi belgelerle çürütülmesinden memnunum. Tweetlerle ilgili iddia da çürütüldü. Gazeteciyim serbest bırakılmayı talep ediyorum.
Bir diğer tutuklu gazeteci Ufuk Şanlı ise, "İsmi ‘Yalanlar Üzerine' olan ve Leonardo Di Caprio'nun başrolünü oynadığı bir film var. Benim yaşadıklarım tıpkı bu filmde geçenler gibi yalan dolan üzerine kurulu. Örneğin, silahlı terör örgütüne üye olduğum iddia ediliyor ancak bununla ilgili tek bir somut delil yok. Örgütün haberleşme programı olduğu iddia edilen ByLock'un telefonumda yüklü olduğu iddia edilmişti. Ancak bu iddia da kurumlardan gelen raporlar neticesinde çöktü. Serbest bırakılmayı talep ediyorum."
GAZETECİLİK DIŞINDA HİÇBİR İŞ YAPMADIM
Hakkında tutukluluğun devamı istenen gazetecilerden Ünal Tanık, "Silahlı terör örgütü üyesi olarak karşınızda bulunuyorum. 35 yıldan bu yana gazetecilik hayatımda gazetecilik dışında hiçbir iş yapmadığımı, hiçbir örgüte üye olmadığımı açıkça beyan ettim size. Hiçbir somut delil ve belge yok suça karıştığıma dair. 13 gazetecinin tahliye edilmesi talebini alkışlıyorum ve tahliyemi talep ediyorum. Haber nedeniyle cezalandırılmanın basın özgürlüğünü ihlal ettiğine yönelik AYM'nin bir kararı var. Bu yılın 2. ayında alınan bir karar. Ben sadece gazetecilik yaptım. Dünyaya gazetecilik yapmanın suç olmadığını göstermenizi istiyorum."
Tanık, barodan avukat istediği halde avukat gönderilmeyen gazetecilerden biri.
Yakup Çetin de, "Tüm hayatımı didik didik araştırdınız. Bence yapılan soruşturmada masumiyetim tasdik edilmiştir. Mahkemeden tahliye talep ediyorum" savunması yaptı.
Yetkin Yıldız ise, "Ben sadece gazetecilik yaptım. Hukuka ve adalete göre davranacağınızı umut ediyorum" dedi ve savunmalar tamamlandı.

Ara veren mahkeme daha sonra 21 gazeteciyi tahliye ederken beş gazetecinin tutukluluğunun devamına karar verdi.

dava gazeteci tahliye murat aksoy