Amasra maden katliamı davasında ailelerin tepkisini çeken sanık ifadesi: Pervaneyi değiştirmek 5 dakikalık bir şey

Amasra maden katliamı davasında ailelerin tepkisini çeken sanık ifadesi: Pervaneyi değiştirmek 5 dakikalık bir şey
Amasra maden katliamı davasının üçüncü duruşması devam ediyor. Duruşmada sanık Mehmet Tural katliamdan önce tamir edilmeyen ve metan seviyesinin artmasına yol açan pervaneye ilişkin ‘Onu değiştirmek 5 dakikalık bir şey’ demesine aileler tepki gösterdi.

Artı Gerçek - Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) ait müessesede 43 madencinin ölümüyle sonuçlanan 14 Ekim 2022 tarihli faciaya ilişkin yedisi tutuklu 23 sanığın Bartın 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davaya bugün devam ediliyor. Sanıklardan, madenin Müessese Müdürü Cihat Özdemir, işletme müdürü Selçuk Ekmekçi, iş güvenliği şube müdür vekili Volkan Soylu, işletme baş mühendisi Mehmet Tural 'olası kastla öldürme' suçundan bin 80 yıla kadar hapis istemiyle tutuklu yargılanıyor. Davanın üçü tutuklu diğer 19 sanığı ise, 'bilinçli taksirle öldürme' suçunu işledikleri iddiasıyla 18 yıla kadar hapsi isteniyor.

Davanın üçüncü duruşması öncesinde mağdur aileleri ve avukatları Bartın Adliyesi önünde basın açıklaması yaparak, adalet taleplerini bir kez daha dile getirdi. Açıklamaya CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bartın Milletvekili avukat Aysu Bankoğlu da katıldı.

Duruşma yine Bartın Adliyesi koridorunda yapılıyor. Aileler Zonguldak Maden Şehitleri Yaşatma Derneği’nin “Bir avuç kömür için can verenler” ve maden faciasında ölen madencilerin isimlerinin yazılı olduğu formayı giydi. Aileler duruşmayı bu forma ile takip ediyor.

‘ORAYA BİR YERE, DUVARIN DİBİNE KOYALIM’

Duruşmaya sanıklardan beşi katılmadı. Ailelerden biri madenci şehitlerinin fotoğraflarının yer aldığı tabloyu mahkeme başkanının önüne, sanıkların görebileceği şekilde koyulmasını istedi. Mahkeme başkanı, taleplerini reddederek, “Oraya bir yere, duvarın dibine koyalım” dedi. Ailelerin ısrarı üzerine “Sanıkların hemen önünde güvenlik olarak sıkıntı olabileceğini düşündüm” açıklamasını yaparak istemi reddetti.

‘İKİ AY SONRA İSTANBUL’DA GÖZÜMÜ AÇTIM’

Maden faciasında yaralanan işçilerden Erol Bulduk, üretim işçisi olduğunu ve 14 yıldır çalıştığını dile getirerek, patlamanın olduğu anı “Çalışıyordum orada. 2 ay sonra İstanbul’da gözümü açtım. Çalışıyordum, bir anda uyumuşum, 2 ay sonra İstanbul’da gözümü açtım” diye açıkladı. Bulduk, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti.

‘BİZİM BURADA OLMA SEBEBİMİZ KÖMÜR TOZU PATLAMASI’

Bulduk, “Belli bir tonajı doldurmamız için arıza olduğunda, gaz olduğunda makinayı çalıştırıp, müdahale edip. Tonajı doldurmak için fazla çalışıyorduk. Üretim baskısı vardı… Bizim burada olma sebebimiz kömür tozu patlaması. Gazın ardından kömür tozu tutuşuyor” dedi. Bulduk, üretim faaliyetlerindeki aksaklıkları şöyle anlattı:

“Dört tane vantüp (ocaktan tahliye) kuruldu. Demek ki sıkıntı var ki 4 tane kurmuşlar. Normalde bir tanedir… Gaz yine bizim çabalarımızla çıktığı için, dışarı çıkma diye bir şey yok. Oraya vantüp kurarız, devam ederiz. (Üretimin artırılması için) Belli bir tonajı tutturmamız lazım. Saatimiz gelse de bırakmazdık. Servisimize de geç kalırdık. Bir kısım işçi normal saatinde çıkardı, biz çıkamazdık. Güzel banyo yapamazdık. Geç çıkıyorduk, üretimi tamamlıyorduk. Posta çavuşu söylüyordu, ‘Az çıktı’ diye.”

‘GAZI TEMİZLEDİKLERİ İÇİN MADENDEN GEÇ ÇIKTIKLAR’

Bulduk, acil durumla ilgili “75 cm.’ye 75 cm. panoda çıkış yolları yazıyordu” dedi. Bulduk, patlamanın olduğu 320 kotta daha önce arkadaşlarının “Gaz vardı, o yüzden çalışamadık” dediğini ve gazı temizledikleri için madenden geç çıktıklarını aktardı.

İSG EĞİTİMLERİ YILDA İKİ GÜN, 2-3 SAAT

Bulduk, işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimleriyle ilgili “Yılda 2 gün alıyorduk, ocakta da olur aralıkta da olur. Gidiyorduk, 2-3 saat dersimizi alıyorduk” diye bilgi verdi. Bulduk, maden faciası öncesinde işçiler arasında havalandırma sisteminin değiştirileceği söylentisiyle ilgili “15 – 20 günlük ana aspiratörün değişimi için ocakta üretim olmayacağını duymuştum. Daha teknolojik herhalde. Elektronik midir, nedir? Hava sirkülasyonu da yavaş olabilir” diye konuştu.

Bulduk’un yanıtlarından madende iş güvenliği konusunda ihmallerin olduğu da anlaşıldı. Madenciler çalışırken ve onları gözlemekle sorumlu olan iş güvenliği uzmanını Bulduk’un tanımadığı görüldü. Bulduk, sanık avukatlarının “Çalıştığınız vardiyada iş güvenliği uzmanınız kimdi” sorusuna “Bilmiyorum ki” yanıtı verdi. Mağdur aileleri de Bulduk’un cevabının ardından “Yok ki” diye seslendi.

‘ADALETİ BİR BUÇUK YAŞINDAKİ KIZIMA BORÇLUYUM’

Buse Bulut, ölen madenci eşi Mehmet Bulut için adalet talep ederek, şunları söyledi:

“Fazla üretim için mobbing uygulandığını söylerdi. İşe gelmeyen işçilerin görevini de yaptıklarını duydum. Haddinden fazla iş yükü vardı. Benim eşim hasta dahi olsa izin almazdı. Nedenini sorduğumda, bir sonraki sefere daha kötü yere verildiğini söylerdi. Bazı kişilerin torpil kullanarak, madene girmediklerini, ancak madene giren eşimle aynı ücreti aldıklarını duydum. Son zamanlarda eşim havalandırmanın sıkıntılı ve yetersiz olduğu, o nedenle üretime ara verileceğini duydum. Daha sonra sendika seçimleri nedeniyle ertelendi… Eşim resmen ölüme terk edildi. Burada bulunan tutuklu, tutuksuz sanıkların hepsi sıyrılma peşinde. Ben hakkımı helal etmiyorum. Adaleti 1,5 yaşındaki kızıma borçluyum.”

‘BUNLARIN SUÇLUSU KİM?’

Ölen Mehmet Bulut’un babası Ali Bulut, “Burada 43 kişi, bunların hepsi. Bildiğiniz gibi. Bunlar serbest. Bunların suçlusu kim? Size bırakıyorum. Anlattılar, duyduğunuzun hepsi doğru” diyerek, gözyaşlarını tutamadı. Baba Bulut elinde madencilerin fotoğrafının yer aldığı portre ile mahkeme başkanına “Ben tutuklu olmasını istiyorum hepsinin” dedi.

‘ÇİZMESİ YIRTIKTI’

Hayatını kaybeden madenci Remzi Özçelik’in eşi Hanife Özçelik, madende torpille yeraltına inilmediğini eşinin sözleriyle aktararak, “Rüşvetle işlerin yürüdüğünü, daha rahat yere geçmek için derdi. İşlerin aşırı yoğunluğunda dolayı beli sürekli ağrırdı. İşyerinde çok büyük haksızlıklar oluyordu. Kıyafet, çizme gibi şeylerin verilmediğini bilirim. Eşim Remzi Özçelik’in çizmesi yırtıktı. Kaza sonrası öyle çıkarıldı. Bana su aldığını ve ayağının ıslandığını söylemişti. 2 yaşındaki kızım babasız kaldı. Benim eşim ihmaller sonucu öldü” diye konuştu.

‘PERVANE 15.30’DAN 17.00’YE KADAR DEĞİŞTİRMEMİŞ’

Remzi Özçelik’in kardeşi Cengiz Özçelik, olay günü bozulan pervaneyi hatırlatarak, “Bu pervanenin tamirinin ne kadar sürebileceğini sordum, soruşturdum. Kelepçe olmadığı halde o kelepçeyi alıp gelmek ve değiştirme işleminin maksimum 1,5 saat süreceği söyleniyor. O gün saat 15.30’dan 17.00’ye kadar değiştirmemiş. Fazlasıyla açık ihmal var. Baş mühendis Mehmet Tural’ın bunu öğrendikten sonra, altındaki görevliler bu işi savsaklamış. Ne yaptı merak ediyorum” dedi.

‘ONU DEĞİŞTİRMEK 5 DAKİKALIK BİR ŞEY’

Sanık Mehmet Tural, kelepçenin önceki vardiyada değiştirilmediğini aktararak, “Arıza değil, kelepçesinin sıkıntılı olduğunu söylemişlerdi bize. Onu değiştirmek 5 dakikalık bir şey. Gündüz vardiyasında 5 dakikalık bir şey. Gündüz vardiyasında değiştirilmemiş. Gaz değerleri normal değerler” diye Cengiz Özçelik’in sözlerine yanıt verdi.

‘ÖNGÖRMÜŞ OLSAK OLAY GERÇEKLEŞMEZDİ’

Özçelik, pervaneyi değiştirmeyenler hakkında işlem yapılmadığına dikkat çekerek, şunları söyledi:

“Bu pervanenin arızası giderilseydi, bu patlama olmayacaktı” diye vurguladı. Özçelik, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili gerekli önlemlerin alınıp alınmadığına ilişkin bu konuda görevli Recep Orhan’a soru sordu. İşçi sağlığı ve güvenliğinden sorumlu mühendis Recep Orhan, “Böyle bir şey öngörmüş olsak bu olay gerçekleşmezdi” dedi.

Orhan, Whatsapp üzerinden işçi sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu kişilerle haberleştiğini ve takip için vardiya mühendislerinden mesaj istediğini aktararak, “Bu da iş güvenliğinden hassas olduğumuz için... Bu (kaza) da tamamen cuma günü son vardiya olmasından kaynaklandı.”

FENALIK GEÇİREN BABA: ‘ALLAH HEPİNİZİN BELASINI VERSİN’

Ölen madenci Emrah Kaval’ın annesi ve babası ifade sırasında fenalık geçirdi. Baba Hasan Kaval, elindeki madencilerin fotoğrafını göstererek, sanıklara “Allah hepinizin belasını versin. Üç tane cenaze çıktı benim evimden” dedi.

‘DENETLEMEYE GELDİKLERİNDE 3-4 GÜN ÖNCEDEN HABER VERİRLERDİ’

Ölen madenci Deniz Baykal’ın eşi Meltem Baykal, “Eşim son zamanlarda gözleri kırmızı ve baş ağrısı ile gelirdi. Ara ara olurdu. Eve geldiğinde ‘Neden bu kadar başın ağrıyor?’ dediğimde, bilmiyorum diyordu. Denetlemeye geldiklerinde 3-4 gün önceden haber verilirdi. Her yer yıkanır, temizlenir ondan sonra denetlemeye gelinirdi ocağı… Olay günü oradaydım. Belediyeden yangın tüpleri istendi. Yangın tüpleri yeterli değildi. Oradaki insanların bu arkadakilerin yaptığı baskıdan dolayı böyleydi. Üretim baskısı vardı. Bunları sık sık yaşıyorduk. Ocak bakıma alınacaktı, yıllık izni verilmedi. Ocak bakıma alınsaydı, eşim şu anda yanımda olacaktı. 3 çocuk babası” diye konuştu.

‘BAKANLIKTAN ZİYARETE GELİNDİĞİNDE EŞİME KIYAFETLER VERİLMİŞTİ, ZİYARET BİTİNCE GERİ ALINDI’

Madenci Okan Akgül’ün eşi Tuğçe Akgül, şunları söyledi:

“İki kız çocuk babası, işine düşkün ve hayalleri olan insandı. Erken emeklilik ve iki kızına güzel gelecek için madende işe başladı. Son zamanlarda yoğun baş ağrıları vardı. Sürekli gözleri kanlanmış haldeydi. Eşim madende kömür üretim baskısı olduğundan sürekli söz ederdi. Bazen geç çıkardı, kömür çıkana kadar madenden çıkarmadıklarını söylerdi. Kolları mosmordu. İşe gelmeyen işçilerin de görev ve işlerini yüklendiklerini de anlatırdı… Eşim Okan’dan şeflere, mühendislere rüşvet ile kişilerin ocağı girmediklerini defalarca duydum. Madene bakanlıktan ziyarete gelindiğinde eşime kıyafet ve baret verilmişti. Ziyaret bittiğinde geri alınmıştı. Eşim iş kıyafetlerini dışarıdan kendisi alırdı.”

‘MÜSLÜMANIM DİYE GEÇİNENLER MÜSLÜMANLIĞIN KUYUSUNU KAZMIŞLAR’

Madenci Aziz Köse’nin annesi Hava Köse, madende alınmayan önlemlere tepki göstererek, “Müslüman diye geçinenler Müslümanlığın kuyusunu kazmışlar. Şikayetçiyim” dedi.

‘USTALAR VE ŞEFLERE İÇKİ AL, ONU O GÜN İYİ YERE KOYSUNLAR’

Madenci Rasim Bulut’un eşi Mehtap Bulut, “Beş araba kömür alınması lazımken, 10 araba aldırıyorlardı. Eşime iş veriyorlardı, şu işi yapın erken çıkarsınız diyorlardı. İşleri erken bittiğinde başka bir iş daha veriyorlardı, erken çıkmasınlar diye. Ustalar ve şeflere içki al, onu o gün iyi yere koysunlar. Eşimin eli mosmor geldi, ‘Direkleri tek kaldırdım’ dedi. Ben de eşime ‘Sen de içki al’ dedim. ‘Ben evime haram getirmem’ dedi” diye konuştu. Bulut, "Benim oğlum gece yıldızlara 'Baba bay bay' diyor" sözleriyle küçük oğlunun babasını özlediğini ifade etti.

Duruşmaya öğle arası verildi.(ANKA)

Öne Çıkanlar