Emekli Koramiral Kıyat: 'Askerin emeklisi sivil olmaz' diyorlar da, affedersin geri zekalı mıyız?
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin iktidar tarafından tartışmaya açılmasına ilişkin açıklama yaptığı için ayağına elektronik kelepçe takılan emekli Koramiral Atilla Kıyat, "Ölünceye kadar beynime hiçbir güç kelepçe takamaz" ifadeleriyle tepkisini dile getirdi.
Montrö açıklamasını imzalayan amirallerden olan ve ifadesi alınan emekli Koramiral Atilla Kıyat'ın ayağına önceki gün elektronik kelepçe takıldı. Sözcü’den İsmail Saymaz’a konuşan Kıyat, elektronik kelepçenin utancının kendisine ait olmadığını belirterek iktidara tepki gösterdi.
Kıyat’ın Saymaz’a yaptığı değerlendirmeler şöyle:
■ Kelepçe önceki gün mü takıldı?
Evet, öğleden sonra geldiler. İki kibar arkadaş elektronik kelepçemi taktı. Kelepçenin kullanımını tarif ettiler. İstanbul dışına yalnızca sağlık, hastane ve mahkeme nedeniyle çıkabileceğimi söylediler.
'ATATÜRK'ÜN YATININ KOMUTANLIĞINI YAP, SONRA HİZMETLERİNİN KARŞILIĞI OLARAK BACAĞINA KELEPÇE TAKILSIN'
■ Hissiyatınız nedir?
43 yıl üniforma giy, Türkiye'yi NATO Karargahı'nda Türk askeri temsil heyeti başkanı olarak en üst düzeyde temsil et. Kıbrıs gazisi ol, Balyoz ve Ergenekon davalarında kanal kanal dolaş ve arkadaşlarını savun, darbenin her türlüsüne karşı olduğunu söyle, "Darbelerin haklı gerekçesi olamaz" de, Türkiye'ye ama özellikle TSK'ya büyük zarar verdiğini anlat, Atatürk'ün yatı Savarona'nın komutanlığını yap, sonra da bütün hizmetinin karşılığında bacağına kelepçe takılsın!
'HAKLI OLDUĞUMUZ DAVAYI SAVUNACAĞIZ'
Tabi ki insan üzülüyor. Ama dediğim gibi, utancı bana ait değil. Yaşla ilgili söylemiyorum. 80 yaşında olabilirim. Tamam, ne olacak ki yani? Daha büyük yaşta komutanlarımızın da imzaları var. Şunu bilmiyorlar: Bunları yapmış olan bir insan olarak ben, "Bunu adam zannederdik, bıraktı Türkiye'yi, ödü koptu, kaçtı" dedirtir miyim ya! Ölürüm de dedirtmem. Bizim kaçma ihtimalimizi düşünmeleri insanın içini acıtıyor. Tabi ki seni teselliye çalışsalar da civarında çoluk çocuğunun üzüntüsünü görüyorsun. O da kahrediyor insanı. Dediğim gibi, beynimize kelepçe vurulmadığına göre, ölünceye kadar vurulamayacağına göre haklı olduğumuz davayı savunacağız.
■ Duyuruyu hangi düşünceyle imzalamıştınız?
Ben söylemeyeceğim de kim söyleyecek? Benim son görevim, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'ydı. Sorumluluk alanım Kuzey Ege, Marmara ve Karadeniz'di. Dolayısıyla bu, kritik durumda Türkiye'nin tarafsızlık politikası için elini güçlendiren bir doküman olarak alınmalıydı. Nitekim bir gece sonra Cumhurbaşkanı, Montrö'nün onlar için de hassas olduğunu ve değiştirmeyi düşünmediklerini söyledi.
'AFEDERSİN DE GERİ ZEKALI MIYIZ?'
■ Fakat darbecilikle itham edildiniz.
İnsanın çok ağrına gidiyor. Hem darbeye bu kadar karşı ol. Arşivlerde sözlerin olsun, sonra kalkıp hala bizleri… "Askerin emeklisi sivil olmaz" diyorlar da, affedersin, geri zekalı mıyız? Elimizde bir güç olması lazım, böyle bir şey yapabilecek.
■ Talat Aydemir örneği veriliyor.
O zaman açsınlar, okusunlar, nasıl yapmıştı. Yapmış mıydı, yapamamış mıydı… İlkini yaptığı zaman pazarlıkla serbest bırakılmıştı. Harp Okulu öğrencilerinin okulla ilişkileri kesilmesine rağmen hiçbiri hapse atılmamıştı. İkincisini yapmaya kalktıkları zaman muvaffak olamayınca Fethi Gürcan, "Bu salonda herkesi bırakın, tek sorumlu birinci sırada Talat Aydemir, ikinci sırada benim, asın bizi, emir kullarını bırakın" dediğini arşivlerde okusunlar.