Bir asırlık muhasebe - 5 | Cumhuriyet ve Aleviler: Katliam, yasak, baskı…

Osmanlı tarihinde sayısız katliamlara uğrayan, baskılara rağmen var olma mücadelesini sürdüren Aleviler, cumhuriyet fikri ile eşit yurttaş olma hayali kurdular. Ancak baskı ve katliamlarla geçen bir asrın sonunda Aleviler Cumhuriyet’ten ne bekliyor?

Çimen CAN


Artı Gerçek - Osmanlı Devleti’nde Yavuz Sultan Selim’in Mısır'ı fethedip Memlûk Devleti'ne son vermesiyle birlikte halifelik makamı Osmanlı Hanedanı'na geçti. İslam’ın yeryüzündeki en önemli temsilcisi konumuna gelen Yavuz Sultan Selim’in İran hükümdarı Şah İsmail ile girdiği mücadele Anadolu’da Alevi katliamlarının da başlangıcı oldu.

Merkezi otoriteyle barışamayan Aleviler giderek daha kapalı bir toplum yapısına evrildi. Ta ki Cumhuriyet’in kurulmasına kadar. Osmanlı döneminde zulme uğradıklarını belirten Aleviler kurtuluşun Cumhuriyet ile mümkün olacağını düşündüler. Mustafa Kemal’e destekten geri durmadılar ve hem maddi hem de fikren desteklediler. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca Aleviler neler yaşadı? İkinci yüzyılda nasıl bir Cumhuriyet istiyorlar? Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe ile konuştuk.

'ALEVİLER SELÇUKLU’DAN OSMANLI’YA BÜYÜK KIYIMLARA UĞRAMIŞTIR'

Alevilerin tarihi katliamlarla dolu. İnançları dolayısıyla ayrımcılığa maruz kalan Aleviler, toplumun ön yargıları ile de uzun yıllar mücadele etmek zorunda kaldı. Cuma Erçe, bu ayrımcılığın ve inkarın tarihsel köklerine dikkat çekiyor:

“Aleviler Selçuklu döneminde başlayıp Osmanlı döneminde de devam eden çok büyük kıyımlara uğramış, yok sayılmış, inkar edilmiş, imha edilmiş, çok derin asimilasyon politikalarına maruz kalmış, sürgün edilmiştir. Başta Pir Sultan Abdal, Kalender Çelebi olmak üzere Alevi yol önderleri idam edilmiş, bir çoğu katledilmiştir. Aleviler bir anlamıyla ortadan kaldırılması gereken, yok edilmesi gereken bir topluluk bir inanç grubu olarak ifade edilmiştir.”

'ATATÜRK HACI BEKTAŞ ZİYARETİNDE CUMHURİYET FİKRİNİ DİLE GETİRDİ'

Anadolu’da yeni bir devletin kuruluş süreci Aleviler toplumunda heyecan yarattı. Mustafa Kemal’in Hacı Bektaş ziyaretini hatırlatan Erçe, Alevilerin bunu devrim olarak gördüğünü söylüyor:

“Mustafa Kemal'in Sivas Kongresi’nden sonra Ankara'ya gelirken Hacı Bektaş’a uğradığı, burada Cemalettin Ulusoy efendimiz ile görüşme yaptığı tarih kayıtlarında vardır. Mustafa Kemal’in o görüşmede Hacı Bektaş postnişini olan Cemalettin Ulusoy’a cumhuriyet fikrini açtığı ve bu fikride Cemalettin Ulusoy’un desteklediği bilinir. Osmanlı zulmüne, saray yönetimine, tekçi, imhacı ve inkarcı yönetime karşı Aleviler Cumhuriyet fikrine sıcak bakmışlardır. Aleviler Cumhuriyet fikrini desteklemişlerdir ve dolayısıyla hem saltanatın hem hilafetin ortadan kaldırılmasını hedefleyen bir rejimi, bir rejim dönüşümünü devrim olarak nitelendirmişlerdir. Cumhuriyetin arkasında yer almışlardır. Cumhuriyetin ilan edilmesinden de mutlu olmuşlardır. “

'CUMHURİYET DÖNEMİ ALEVİLER İÇİN BÜYÜK BİR TRAVMADIR'

Cumhuriyet dönemi de Aleviler açısından katliamlarla başladı. Erçe, yüzyıllık Cumhuriyet tarihinin büyük bir hayal kırıklığı yarattığını anlatıyor:

“Cumhuriyet dönemi Aleviler için çok büyük bir travma dönemidir. Umut ettiklerine, hayal ettiklerine ulaşamadıkları, beklentilerine karşılık bulamadıkları için çok büyük bir hayal kırıklığıdır.
Cumhuriyet döneminde Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile beraber dedelik, babalık, postnişinlik gibi kavramlarımız, makamlarımız ortadan kaldırılmış, cem törenleri yasaklanmış, dergahlarımıza el konulmuştur. Cemlerin yapılması için Alevi köylerinde halk köylerini girişine çıkışına nöbetçi dikmek zorunda bırakılmıştır. Birçok cem töreni basılmış, insanlar gözaltına alınmıştır. Ne yazık ki bize mutluluk getireceğini düşündüğümüz Cumhuriyet dönemin de Osmanlı da yaşadığımız zulmün devam ettiğini gördük. Bunu üzülerek ifade ediyorum hayal kırıklığıdır. Cumhuriyet demokrasiyle, laiklikle taçlanmamıştır. Asla ve asla laiklik kurumsal olarak inşa edilmemiştir. Daha Cumhuriyet ilan edilmeden Koçgiri’de çok büyük kanlı bir hak kıyımı yaşanmıştır. Cumhuriyet ilan edildikten hemen sonra da 1935’te başlayan1938’lere kadar devam eden Dersim kuşatması ve Dersim katliamı yaşanmıştır. Onun akabinde Erzincan'da Zini Gediği’nde bir katliam yaşanmıştır. Sonraki yıllarda da zaten o tekçi, inkarcı anlayışın, bin yıllık devlet aklı diye altını çizdiğim aklın aslında hakimiyetini sürdürdüğünü gördük."

'ALEVİLER CUMHURİYETİ SAVUNUYORLAR AMA LAİK VE DEMOKRATİK OLMASI ŞART İLE'

İkinci yüzyılın arifesinde Aleviler nasıl bir Cumhuriyet istiyor? Cuma Erçe, bu sorunun yanıtını şu sözler ile veriyor:

“Bizlerin istediği ifade ettiğimiz biçimiyle ayvası üzümü inciri narı yarin yanağından gayri her şeyin ortak olduğu bir düzen. Bu düzen cumhuriyetten de ötedir. Cumhuriyetten de önemlidir. Cumhuriyetten de üstündür. Alevilerin rızalık şehri dediği yerdir orası. Aslında cumhuriyetin çok ötesinde bir şey talep ediyoruz. Çok büyük bir düzen, farklı bir düzen arzuluyoruz. Böyle bir şey murad ediyoruz ama buna rağmen cumhuriyete evet diyoruz. Aleviler cumhuriyeti savunuyorlar ama laik ve demokratik olması şart ile. İkinci Cumhuriyet’te bizim ne yapıp edip farklı dillerden, farklı kültürlerden, farklı, milliyetlerden, farklı inançlardan, farklı cinsiyetlerden herkesin ezilen, horlanan, ötekileşen herkesin, aydını, demokratı, ilericisi, sosyalisti, komünisti kim varsa hepimizin bir araya gelerek evet gerçek anlamda gerçek anlamda laik demokratik Cumhuriyeti inşası için el birliği, güç birliği yapmak durumundayız. İkinci yüzyılda laik demokratik cumhuriyetin önce temelini, sonra tuğlalarını örecek olan bizleriz. Bu ülkede gerçek manada bir özgürlük, eşitlik, laiklik, demokrasi olmasını arzuluyor ve istiyorsak bunu birlikte yapmaktan başka çaremiz yok."

Öne Çıkanlar