'Bugün vefat sayısı 289 kişi, bu aslında şu sorunun cevabıdır; 128 milyar dolar nerede?'
'Eğer kaynakları doğru kullansaydınız, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi insanları evde oturturdunuz ve çalışma hayatına mahkum bırakmazdınız, vefat sayısı da bu kadar fazla olmazdı.'
ARTI GERÇEK-Erk Acarer, "128 milyar dolar nerede?" tartışmalarına ilişkin "Bugün Covid-19'dan vefat sayısı 289 kişi, bu rakamlar aslında şu sorunun cevabıdır; 128 milyar dolar nerede? İşte burada, ölen 289 vatandaşımızda. Eğer bu kaynakları doğru kullansaydınız, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi insanları evde oturturdunuz, ek ödeneklerini verirdiniz ve çalışma hayatına mahkum bırakmazdınız. Bu vefat sayısı da bu kadar olmazdı" dedi.
Artı TV'de yayınlanan Celal Başlangıç ile Artı Gerçek programına Artı Gerçek yazarları Armağan Kargılı, İnci Hekimoğlu, Eser Karakaş, Koray Düzgören ve Artı TV programcısı Erk Acarer konuk oldu. Programda, CHP tarafından hazırlanan '128 milyar dolar nerede?' yazılı pankartların indirilmesi ve yasaklanması, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da aralarında bulunduğu 10 milletvekiline ait fezlekelerin Meclis'e sunulması, ittifak tartışmaları ve seçim güvenliği gibi konular gündeme alındı.
'ENKAZIN ALTINDA ÖNCE İKTİDAR KALACAK'
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'ndaki (TCMB) döviz rezerviyle ilgili CHP'nin gündeme getirdiği '128 milyar dolar nerede?' konusuna değinen Eser Karakaş, 128 milyar doların kasıtlı bir şekilde değil, cehaletten ve yönetememekten kaynaklı yok olduğunu ifade etti. Karakaş şöyle konuştu:
"Bir kasıt olabileceğini sanmıyorum. Bu ekonomik çökmenin kendilerine de faydası yok. Enkazın altında önce iktidar kalacak. Türkiye'de bu tür şeylerin altında hep bir şey aranıyor, bu cehaletten başka bir şey değil. Erdoğan Necip Fazıl'ın meşhur bir lafıyla büyümüş; 'Enflasyon faizin piçidir' diyor Necip Fazıl. Yani enflasyonu faiz yaratıyor, Erdoğan böyle büyümüş. Buna da bir itirazım yok. Faizleri baskıladın, bundan sonra bir de kuru baskılarsan... Bir buçuk senede 128 milyar dolar satmak ne anlama geliyor? Kurun artışını engelliyorsun, suni bir şekilde engelliyorsun. Elindeki dolarları kamu bankaları aracılığıyla piyasaya sürerek baskı yapıyorsun."
'ELEŞTİRDİĞİMİZ MUHALEFET İNSANLARLA TEMAS ETMEYE BAŞLADI'
Sarı, kırmızı ve yeşil renklerin ardından rakamların da yasaklandığını ifade eden İnci Hekimoğlu, CHP'nin 128 milyar dolar konusunu gündeme almasını 'akıllıca' olarak değerlendirdi. Hekimoğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Damat nerede? diye sormak kişiselleştirilmiş bir soru gibiydi. 128 milyar dolar şu yoksullukta, işsizlikte insanları yakından ilgilendiren bir soru haline dönüştü. CHP bunu akıllıca bir kampanyaya dönüştürdü. Afişler ve bunun cevabını veremeyen bir iktidar var. Aslında iktidar HDP'nin yanı sıra CHP'yi de hedef alıyor. CHP'nin siyaset yapmasını engelleyip, medya kanalıyla onları manipüle edip, muhalefete söz verdirmeyip, muhalefet halka ulaşamayacak ve derdini anlatamayacak sanıyordu. Ama uzun süredir eleştirdiğimiz muhalefet sokağa çıkmaya ve insanlarla temas etmeye başladı. Doğrudan sokaktaki yurttaşa ulaşacak yeni yöntem bulmaya başladı. O yüzden de, sarı, kırmızı, yeşil renklerinden sonra rakamlar da yasaklandı. Gelecek kuşaklar muhtemelen 'bu kadar da olmaz' diyecektir. Ama gerçek bunlar ve biz bu gerçeğin içinde nefes almaya çalışıyoruz. CHP'nin afişini indirmenin yanı sıra 3 tane de broşürünü yasakladı. CHP'nin 'Tek adam A.Ş, 25 soruda FETÖ kitapçığı ve kıdem tazminatı' broşürlerini yasakladı."
'DURUM DEĞİŞİYOR, İKTİDARIN SALDIRILARI ANA MUHALEFET PARTİSİNE DOĞRU DA YÖNELDİ'
Koray Düzgören ise, iktidarın HDP'ye yönelik saldırgan politikalarına CHP tarafından yeterli tepki verilmediğini ifade etti. Düzgören, "HDP'ye uyguladıkları muameleyi CHP'ye uygulamaya çalışıyorlar. Bir türlü anlatamadık. 'Yarın bu sizin de başınıza gelecek, HDP'nin yanında olun' demiştik. Dokunulmazlığın kaldırılmasına oy verdiniz, sürecin başlamasına sebep oldunuz ama hiç olmazsa sonraki süreçte HDP'nin mücadelesinin yanında tavır koyun ve saldırıyı birlikte püskürtün. Bu bir demokrasi mücadelesidir. Meclis'in, seçmenin iradesine yönelik bir saldırıdır. HDP'nin belediyelerine kayyumlar atanırken yeterince tepki göstermediler. Bu tavırlarını bugüne kadar da sürdürüyorlar. Ama şimdi durum değişiyor, iktidarın saldırıları ana muhalefet partisine doğru yöneliyor ve daha da artarak yönelecek" dedi.
'KAYNAKLARI DOĞRU KULLANSAYDINIZ, BU KADAR İNSAN VEFAT ETMEZDİ'
128 milyar doların ve kaynakların doğru kullanılmadığını söyleyen Erk Acarer, pandemi sürecinin de kötü yönetildiğinin altını çizdi. Acarer şöyle konuştu:
"Artık AKP-MHP iktidarı zor aygıtlarını bile ikna edemiyor. Türkiye'de bütün her şey bir zincirle birbirine bağlandı. Adaleti konuşuyoruz, salgını konuşuyoruz, ekonomik krizi, yolsuzlukları, toplumsal çöküntüyü konuşuyoruz. Bunların muhattaplarına 'Türkiye nereye gidiyor?' sorusunu sorduğumuzda şu cevabı alıyoruz; 'AKP-MHP iktidarı Türkiye'den gitmeden, sorunların hiçbiri çözülmez.' Bugün vefat sayısı 289 kişi. Bu aslında şu sorunun cevabıdır; 128 milyar dolar nerede? İşte burada, ölen 289 vatandaşımızda. Ben niyet okumayacağım, yolsuzlukta kullandınız demeyeceğim. Usulsüzlük ve beceriksizlik olarak bakacağım. Eğer bu kaynakları doğru kullansaydınız, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi insanları evde oturturdunuz, ek ödeneklerini verirdiniz ve çalışma hayatına mahkum bırakmazdınız. Bu vefat sayısı da bu kadar olmazdı."
'CHP TABANI HDP İLE İTTİFAKTAN YANA'
CHP tabanının HDP ile ittifak tartşmalarında net olduğunu ve HDP ile ittifaktan yana olduğunu söyleyen Armağan Kargılı, CHP'nin üst yönetiminin de ikna olması gerektiğini ifade etti. Kargılı, "Son zamanlarda yapılan kamuoyu yoklamalarına göre Kılıçdaroğlu'nun ikna edilmesi lazım. Bence CHP tabanı HDP ile ittifaktan yana. Taban, 'AKP gitsin ve bunun yolu HDP ile beraberlikten geçiyor, nasıl İstanbul örneğinde yaptık unu yeniden yapalım' noktasında. Mesele CHP'nin üst yönetimi buna ikna olacak mı? Bence asıl sorun orada" dedi.
'ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ TÜRKİYE'NİN BİR DÖNEMECİDİR'
Seçim güvenliğinin önemine de vurgu yapan Erk Acarer, 'Bu, Türkiye'nin son düzlüğüdür' değerlendirmesinde bulundu. Acarer şöyle devam etti:
"Seçim güvenliği dediğimiz şey; Rabia Naz Vatan'ın yaşam hakkını sorgulamaktan geçiyor. Oy oranının çok fazla düştüğünü, MHP'nin barajı geçmekte zorlandığını biz de görüyoruz. Ama yapmamız gereken, 'AKP iktidarı gidiyor' demekten başka bir şey. Bu ittifaklarla yan yana durarak olacak. Elbette HDP ve CHP yan yana durmak zorunda. Türkiye sosyal demokrasiye ya da sola gönül vermiş bir kitleden oluşmuyor. Zaten halkın yüzde 50'sinin nereye oy verdiğini biliyoruz. Dolayısıyla bu hesapları yapmazsanız eğer bu sefer çok ağır bir geçmiş olsun dersiniz. Laikliği, demokrasiyi ve 128 milyar nerede diye soramayız, ağzımızı açamayız. Nerede bugün 128 milyar dolar nerede? diyecek medya kurumları. Önümüzdeki süreç Türkiye'nin bir dönemecidir. Bu, Türkiye'nin son düzlüğü. Yine de umutlu olalım, Almanya'da 75 sene önce 6 milyon insan gaz odalarında öldürüldü. Almanya toparlandı elbette ama yıllar sürdü toparlanması. Öğrenci hareketlerinin sayesinde toparlandı. Almanya'da o bürokrasinin, çarkların değişmesi yıllar aldı. Yani bizim kaybedeceğimiz her yıl çocuklarımızın kaybedeceği 10 yıl olarak geri dönüyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun da başka bir şansı yok. Bunu yapmazsa Kılıçdaroğlu hapisten bize mektup göndererek dileklerini belirtecek. Adalet Yürüyüşü bana göre çok hatalı bir yürüyüştü, Selahattin Demirtaş'a gitmediği için ama daha hatalısı şuydu; yönetime karşı yapılan hiçbir yürüyüş bürokrasi şehrinden başlayıp, bir fabrika şehrine doğru yol almaz."