Cumartesi Anneleri: 31 yıldır soruyoruz Kenan Bilgin nerede?
Gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan Cumartesi Anneleri 1068'inci hafta eyleminde Kenan Bilgin için adalet istedi. Açıklamada, "31 yıldır Kenan Bilgin'in akıbeti karanlıkta bırakıldı, failleri korundu. Kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımız için, adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" denildi.

Artı Gerçek- Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı'nda 1068’inci eylemde bir araya geldi. Karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarını taşıyan Cumartesi Anneleri, bu hafta 12 Eylül 1994'te Ankara’da kaybedilen Kenan Bilgin’in akıbetini sordu.
Basın açıklamasını okuyan kayıp yakını Setenay Yarıcı, 1994'te 35 yaşındaki Kenan Bilgin’in Ankara-Dikmen’deki bir otobüs durağından gözaltına alındığını ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldüğünü belirtti. Bilgin ailesi ve avukatları ile İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) Kenan Bilgin’e ulaşmak için girişimlerde bulunduğunu söyleyen Setenay Yarıcı, “Ancak Ankara Emniyeti onun gözaltına alındığını inkâr etti. Bunun üzerine on bir tanık Kenan Bilgin’i şubede işkencede gördüklerini kamuoyuna açıkladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Bilgin ailesi, Kenan’ın bulunmasını istedi. Kenan’ı bulmak, faillere ulaşmak için girişimlerde bulunan Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Selahattin Kemaloğlu’nun görevini yapması engellendi ve Ankara’dan sürüldü. Soruşturmayı devralan Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Özden Tönük, ailenin ve tanıkların başvuruları ile ilgili gerekli girişimlerde bulunmadı. Tanık Ö. A. ve M.Y. 'Kenan Bilgin'i hücreden alıp götüren polisleri teşhis edebileceklerini' söylemelerine rağmen bu konuda hiçbir şey yapmadı. Tanıkların, polisi ve devleti küçük düşürmeye yönelik gerçek dışı iddialarda bulunduğunu içeren 3 sayfalık bir rapor yazarak dosyayı kapattı. Raporun gerçeği yansıtmadığı AİHM kayıtlarına geçti" dedi.
'31 YILDIR FAİLLER KORUNDU, BİLGİN'İN AKIBETİ KARANLIKTA BIRAKILDI'
İç hukuk yollarından sonuç alınmaması üzerine Bilgin ailesinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduğunu ifade eden Setenay Yarıcı, "AİHM yargıçları Ankara’ya gelerek araştırma ve incelemelerde bulundu. Tanıkları, savcıları, polis yetkililerini dinledi. Kenan Bilgin’in tutulduğu gözaltı merkezine giderek tanık beyanlarının mekânsal uyumunu kontrol etti. AİHM, Bilgin ailesinin iddialarının hiçbir şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu belirtmesine rağmen, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 'Kenan Bilgin’in Ankara Emniyeti’ne bağlı nezarethanelerden birine alındığına dair hiçbir veriye ulaşılamamıştır' dedi ve dosyada zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazlar da reddedildi. Hukuki yollardan bir sonuç elde edilemedi. 31 yıldır Kenan’ın akıbeti karanlıkta bırakıldı, bilinen failleri korundu. Kaç yıl geçerse geçsin; Kenan Bilgin için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, vazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.
'İNSANLIK SUÇLARINDA ZAMAN AŞIMI OLMAZ'
Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin de acılarının hala taze olduğunu belirterek, "Bu ülkeyi yönetenler, bu insanları katledenlere karşı sessiz kalmış ve hiçbir işlem yapmamıştır. Devlete verdiğimiz dosyalarda her şey açık olmasına rağmen, 'bu dosyada herhangi bir emareye rastlanmamış, bunun için davaya dönüşmemiştir' deyip dosyaları kapatmışlardır. Ama biz, 'insanlık suçlarından zaman aşımı olmaz' diyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar, bu insanlar unutulmayacaktır. 30 yıl değil, 100 yıl da geçse bu insanlar bizimle yaşıyor ve bizimle yaşayacak" ifadelerini kullandı.
'BARIŞ SÜRECİ GÖZALTINDA KAYIPLARLA BAŞLATILMALI'
Kenan Bilgin davasının tanığı Cavit Naci Tarhan’ın eyleme gönderdiği mektubu ise İHD üyesi Taylan Bekin okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı:
"Ben tanığım. Kenan Bilgin'in Ankara Emniyetinde gözaltında kaybedildiğine ve her anına tanığım. Aynı dönemde ben de Ankara Emniyetinde gözaltındaydım. Bugünlerde kurulan ve işletilmeye çalışılan 'Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu' bir şeyleri aydınlatacaksa, bir adım atacaksa kayıpların dosyalarını açmalı ve bütün sorumlular açığa çıkartılmalıdır. Her şeyi belgeleyen devlet bunları kamuoyunun ilgisine açmalı ve barış sürecini gözaltında kayıplarla başlatmalıdır. Kenan Bilgin ile birlikte gözaltına alınıp Ankara Emniyetine götürüldüğümüzün ve sonrasının tanığıyım. Tanıklık etmeye; bu insani görevimi yerine getirmeye devam edeceğim."