Cumartesi Anneleri/ İnsanları Tanış ve Deniz’in akıbetini sordu: 24 yıldır adalet işlemedi
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1035’inci hafta açıklamalarında 24 yıl önce karakola gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbetini sordu.
İSTANBUL- Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 1035’incisini gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde 24 yıl önce karakola gittikten sonra kendilerinden bir daha haber alınmayan HADEP'li Serdat Tanış ve Ebubekir Deniz’in akıbeti soruldu.
EBUBEKİR DENİZ VE SERDAR TANIŞ NASIL KAYBEDİLDİ?
Polis bariyerleri ile kapatılan Galatasaray Meydanı’nda Sebla Arcan tarafından yapılan açıklamada, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in kayıp hikayesi ve adalet mücadeleleriyle ilgili şunlar paylaşıldı:
“25 yaşındaki Serdar Tanış ve arkadaşları, 2000 yılında Silopi'de HADEP ilçe teşkilatı açmak üzere çalışmalara başladılar. Çalışma yürütenler, “Benim bulunduğum bölgede HADEP açılamaz, buna asla izin vermem” diyen Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehdit ve baskısıyla karşılaştılar.Tüm baskılara rağmen, 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe teşkilatı açıldı ve Serdar Tanış, İlçe Başkanı oldu. Ancak baskılar daha da arttı.
*25 Ocak 2001 tarihinde, Silopi Jandarma Komutanlığı'ndan Serdar Tanış’ı telefonla arayarak komutanlığa gelmesi istendi. Serdar Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı’na gitti ve bir daha onlardan haber alınamadı. Silopi Jandarma Komutanlığı, beş gün boyunca Tanış ve Deniz’i görmediklerini açıkladı.
Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, onların 25 Ocak'ta
Silopi Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini, ancak yarım saat kaldıktan sonra ayrıldıklarını
belirtti. Baba Şuayip Tanış ise kamuoyuna yaptığı açıklamada: Oğlum, ilçe teşkilatını açmaya çalışırken Levent Ersöz bizi sürekli tehdit etti. Beni, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Levent Ersöz, 'Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa sizin için iyi olmaz' dedi. Oğlum parti çalışmaları için Diyarbakır’a gittiğinde, Levent Ersöz beni telefonla arayarak, 'Oğlun Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam' dedi. Oğlum Diyarbakır’dan geldiğinde, Silopi İlçe Jandarma Karakolu'na çağrıldı. Gitti, bir daha da dönmedi" dedi.”
‘AİHM KARARINI UYGULAYIN, FAİLLERİ CEZALANDIRIN’
İnsan hakları örgütleri başta olmak üzere aydınların ve BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu’nun Tanış ve Deniz’in akıbetinin araştırılması için devreye girdiğini, ancak tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını anlatan Arcan, dosyanın 2015 yılında takipsizlik kadarı ile kapatıldığını, yapılan itirazın ise reddedildiğini söyledi. Bunun üzerine ailelerin 17 Ağustos 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğuna, AYM’nin de zamanaşımı gerekçesiyle başvuruyu reddettiğine dikkat çeken Arcan, “Oysa, 2005 yılında AİHM, “Yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılıyoruz” diyerek Tanış ve Deniz’in kaybolmasından devletin sorumlu olduğu sonucuna varmış ve Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etmişti. Ancak Türkiye, AİHM kararını tam olarak uygulamadı ve sadece tazminat ödemekle yetindi. Yaşam hakkı ve adil yargılanma hakkı ihlalleri ile ilgili yükümlülüğünü yerine getirmedi. 1035.haftamızda adli ve siyasi makamları göreve çağırıyoruz: AİHM kararını yerine getirin. Tanış ve Deniz dosyasında kayıplarımızın akıbetini açığa çıkaracak ve suçun fail ve sorumlularını cezalandıracak etkinlikte bir yargılama faaliyeti yürütün” ifadelerine yer verdi.
‘ÇOCUKLUĞUMUZ ALINDI, SAHİPSİZ BIRAKILDIK’
Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz’in gönderdiği mektubu ise kayıp yakınlarından Setenay Yarıcı okudu. Mektupta Deniz, babasının akıbetinin ortaya çıkarılmasını istedi ve şu ifadelere yer verdi:
“Ben Ebubekir Deniz’in kızıyım. 24 yıldır baba yolu bekleyen bir gün kapı açılır çıkagelir diye hiç büyüyemeyen kızıyım . Çocukluğundan çıkamayan hep 5 yaşında kalan Ceylan Deniz’im ben. Düşünsenize bir gün babanız çıkıyor ve onu son görüşünüz oluyor. O gün kolumuz kanadımız kırıldı, o gün çocukluğumuz bizden alındı. Sahipsiz kaldık. Ne yazık ki 24 yıllık süreçte ne adalet işlendi ne de kanun uygulandı. Failler belliyken meçhul bırakıldı. Bizler, yüzyıllar bile geçse failler hesap vermeden, kayıplarımızın akıbeti açıklamadan davamızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”