Cumartesi Anneleri ve Kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 39 yıl önce gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu. Kayıp yakınları, Diyarbakır ve Batman’da eylem yaptı. Cizre’de 1991 yılında gözaltına katledilen Cemal Geren’in faillerini sordu.

Cumartesi Anneleri ve Kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu

Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybettirilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemin 932’ncisini online gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri bu haftaki eylemde, 2 Şubat 1984’te Ataşehir Küçükbakkalköy semtinde arkadaşının evine gittikten sonra polislerin açtığı ateş sonucu yaralanan ve gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamayan Maksut Tepeli’nin (28) akıbetini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları ise, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 730’uncu haftasında Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Eylemde, 10 Şubat 1991’de Şırnak’ın Cizre ilçesinde gözaltında kaybedilen Cemal Geren failleri soruldu.

‘DEVLET CEZANALDIRMAK İSTİYOR’

Cumartesi Anneleri’nin açıklamasını 12 Eylül kayıplarından Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu. Eren sözlerine, devletin yıllardır kayıplar konusunda yargı makamlarıyla gerçeği örtbas ettiğini ve faillerin cezasız bıraktığını kaydederek “Bütün bunlar yetmezmiş gibi adalet talep edenlerin seslerini bastırmaya ve cezalandırmaya dönük pratik sergiliyor. Hukuki dayanaktan yoksun, siyasi iklimin etkisiyle açılan davalarla biz adalet talep edenleri cezalandırmak istiyor” dedi.

Eren, 28 yaşındaki Maksut Tepeli’nin kayboluş hikayesini okudu. Tepeli’nin genç bir öğretmen olduğunu aktaran Eren, 2 Şubat 1984 tarihinde bir arkadaşının ziyaretine gittiği esnada polisler tarafından açılan ateş sonucu yaralandığını dile getirdi. Tepeli’nin polisler tarafından hastaneye götürülmesi gerekirken bir battaniye içinde Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldüğünü aktaran Eren, “Aynı tarihte gözaltında tutulan üç tanığın beyanlarına göre Tepeli; 5 Şubat 1984 tarihinde Gayrettepe Siyasi Şube’de gördüğü ağır işkence sonucu koma halinde hastaneye kaldırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı” ifadelerini kullandı.

‘BUGÜNE KADAR ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMEDİ’

Tepeli’nin izini süren ailesi ve avukatlarının, olaydan 22 yıl sonra 6 Şubat 1984 tarihinde Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde öldüğüne dair resmi belgelere ulaştığını kaydeden Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üç yıllık ısrarlı girişimler sonucunda da resmi makamlar, Maksut Tepeli’nin Helvacıdede Kimsesizler Mezarlığı’na defnedildiğini kabul etti. Ancak defin yeri bilgisi açıklanmadığı için Maksut Tepeli’nin mezarı hala bulunamadı.

Maksut Tepeli’nin gözaltında kaybedilmesi ile ilgili bugüne kadar etkin bir soruşturma yürütülmedi. Tanıklara rağmen, belgelere rağmen ailenin şikayeti üzerine açılan üç soruşturma da takipsizlikle sonuçlandı. Maksut Tepeli’nin yaralanması ve işkence ile sorgulanmasında görevli polislerin kimlikleri tespit edildi ancak haklarında takipsizlik kararı verildi.

DAVA ZAMAN AŞIMINA UĞRADI

Adalet arayışından vazgeçmeyen ailesi ve İHD Avukatlarından Gülseren Yoleri tarafından tekrar yargı önüne getirilen dosya ise 2014 yılında zaman aşımı kararı ile kapatıldı.

DİYARBAKIR

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları Bağlar ilçesinde 1991 yılında kaybedilen Cemal Geren failleri soruldu. Diyarbakır İHD Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Akdeniz, Geren ailesinin ikamet ettiği Cizre ilçesine bağlı Çağlayan köyünün 1990’ların başında askerler tarafından yakıldığını hatırlattı.

‘DEFALARCA GÖZALTINA ALINDI’

Akdeniz, Geren ailesinin de koruculuğu kabul etmediği için ilçe merkezine taşındığını belirtti. Aileye karşı baskıların ilçe merkezinde de devam ettiğini ve aile bireylerinden Mehmet Geren’in defalarca gözaltına alındığını ve işkence gördüğü bilgisini paylaşan Akedeniz, şöyle devam etti:

“İlçede görev yapan itirafçı Abdülhakim Güven ve Bedran kod adlı Adem Yakin, Mehmet Geren’i Cizre’den ayrılması yönünde tehdit ediyordu. Tehdit edilmesinin hemen ertesi günü, Mehmet Geren Cizre’yi terk ederek, eşiyle birlikte İstanbul’a yerleşti. Mehmet Geren, İstanbul’da tekrar gözaltına alındı ve 12 gün boyunca kendisinden hiç haber alınmadı. O sırada oğullarını ziyaret etmek için İstanbul’da bulunan ailesi, Mehmet Geren’i sormak için karakola gitti. Kendilerine önce Mehmet’in orada olmadığı söyleyen karakol yetkilileri, daha sonra gözaltında olduğuna dair aileyi bilgilendirdi. 12’nci günün sonunda serbest bırakılan Mehmet Geren, İstanbul’dan ayrılarak Malatya’ya taşındı. Malatya’da birkaç yıl kaldıktan sonra tekrar gözaltına alındı ve işkence gördü. Bu olaydan sonra Mehmet Geren ailesiyle birlikte tekrar İstanbul’a taşındı.”

‘GEREN’İN CESEDİ KÖYLÜLER TARAFINDAN BULUNDU’

Mehmet Geren’in annesi, babası ve kardeşi Cemal’le birlikte Cizre’de yaşamaya devam ettikleri sırada işe giderken bir daha kendisinden haber alamadıklarını anımsatan Akdeniz, “25 gün boyunca ailesi Cemal’den hiçbir haber alamadı. Cemal’in kayboluşunun 25’inci gününde civar köylerden bir kişi tarlasının yakınında bir ceset bulmuş ve durumu polis merkezine bildirmişti” dedi

“Polis merkezinde bulunan yetkililer, cesedi bulan köylülere, ‘bir çukur kazıp cesedi içine atmasını’ söyler ancak cesedin üzerinden çıkan nüfus cüzdanından Cemal’in olduğu anlaşılır” diyen Akdeniz, “Köylülerden Geren ailesini tanıdıkları için cesedi bir battaniyeye sararak hastaneye getirmişlerdi. Geren’in cenazesi hastanede ailesine teslim edilir. Aile, o dönemde tehdit edildikleri ve can güvenlikleri olmadığı için hiçbir hukuki girişimde bulunamaz. Cemal Geren dosyası o tarihten günümüze faili meçhul olarak tozlu raflarda kalır” ifadelerini kullandı.

BATMAN

Batman’da ise İHD Şubesi ile kayıp yakınları, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" eyleminin 566'ncısı için Gülistan Caddesi'nde bir araya geldi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eylemde İHD yöneticisi Yunus Bağış konuştu. Bağış, Cumartesi Anneleri’ne yönelik saldırılara yönelik açıkla yaptı.

Bağış, Cumartesi Anneleri’ne yönelik her saldırının toplum vicdanında ve aklında anında mahkum edileceği ifade ederek şunları söyledi:

“Anayasa, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına aykırı bu yasak kararları ulusal mahkemelerde olmazsa uluslararası mahkemelerde mutlaka cezalandırılacaktır. Cumartesi Anneleri/İnsanları da gözaltında kayıplarını aramaktan ve adalet istemekten asla vazgeçmeyeceğini, bizler insan hakları savunucuları olarak, Cumartesi Annelerinin her zaman hakikat ve adalet taleplerinin sesi, soluğu olmaya devam edeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.”(HABER MERKEZİ)