Demokratik cephe ihtiyacı
Türkiye’nin demokratik güçleri, tam faşizme gidişi durdurmak istiyorsa, Kemal Türkler’in 40 yıl önce önerdiğini bugün yapmak, bir demokratik cephede birleşmek zorundadır.

Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK - DİSK’in efsanevi başkanı Kemal Türkler’i, katledilişinin 40. yıldönümünde andık.
Türkler, bugün baskı altında yok edilmeye çalışılan devrimci sendikacılığın, kurucu isimlerinden biri…
Önce 1950’lerde Menderes’e karşı Türkiye Maden-İş’te, sonra 1961’den itibaren Türkiye İşçi Partisi’nde, ardından 1967’den itibaren, kurucusu olduğu Devrimci İşçi Sendikaları’nda, işçi sınıfı mücadelesini kararlılık ve cesaretle sürdürdü.
Almanya’da, İngiltere’de örneklerini gördüğümüz, sendikal tabana dayalı bir işçi partisi, ezilenleri iktidara taşıyabilir, Türkiye’nin kaderini değiştirebilirdi; bırakmadılar.
Demirel iktidarı, 1970’te Sendikalar Kanunu’nda değişiklik yaparak DİSK’in yükselişini engellemeyi denedi. DİSK, buna 15-16 Haziran’daki tarihi direnişle karşılık verdi. Devletin cevabı, 12 Mart darbesi oldu. Türkler hapsedildi.
Darbecilerden Memduh Tağmaç’ın ünlü deyimiyle "sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aşmıştı". Ekonomiyi kurtarmak için sosyal uyanışı bastırmak gerekiyordu. Ama ne yapsalar Türkler’in ve DİSK’in önünü kesemediler.
Darbeden sonra gelen Milliyetçi Cephe hükümeti, hukuku katletmek için Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurmaya kalkıştığında yine karşısında DİSK’i buldu. Türkler yine hapse girdi, ama yasa, Anayasa Mahkemesi’nden döndü.
Bunun üzerine 1977’de 1 Mayıs’a saldırdılar. Yine olmadı. DİSK, yeniden ayağa kalkıp bu kez yaygın grevlerle işçilerin hakkını savundu.
Ama Türkler, gidişatı görmüştü: "Milliyetçi Cephe"ye karşı tüm muhalefeti biraraya toplayacak bir "Ulusal Demokratik Cephe" çağrısı yaptı. Ne yazık ki bu çağrı, dönemin kısır tartışmaları içinde boğuldu.
Türkler’le baş edemeyeceklerini anlayınca infaz emrini verdiler ve onu, 19 yaşındaki kızının gözleri önünde öldürttüler. Üzerinden 38 kurşun çıktı. 1,5 ay sonra da asker yönetime el koydu ve işçi hareketini bir daha ayağa kalkamayacak şekilde budadı.
Cinayetin tetikçisinin adaletten kaçırılma tarihçesi, devletin Türkler’in öldürülmesindeki işbirliğinin ve bugüne dek uzanan elinin açık kanıtıdır.
Bugün hak arama mücadelesinin ezilmesine, DGM’lerin asli yargı kurumu haline getirilmesine ve ülkeyi yöneten milliyetçi cephenin cüretine bakınca, Türkler’in "Ulusal Demokratik Cephe" çağrısının hala ne kadar güncel ve önemli olduğu anlaşılıyor.
Türkiye’nin demokratik güçleri, tam faşizme gidişi durdurmak istiyorsa, Kemal Türkler’in 40 yıl önce önerdiğini bugün yapmak, bir demokratik cephede birleşmek zorundadır.