Elazığ Cezaevi'nde tutuklulara kitap verilmiyor

Elazığ Cezaevi'nde tutuklulara kitap verilmiyor
DBP eski Pertek İlçe Eşbaşkanı Erdal Kotan, Elazığ Cumhuriyet Savcılığına yaptıkları başvurulara cevap verilmediğini belirtti.

Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklu DBP eski Pertek İlçe Eşbaşkanı Erdal Kotan, Coronavirus önlemleri gerekçe gösterilerek kendilerine kitap verilmediğini belirterek, tecrit altında tutulduklarını söyledi. 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Pertek İlçesi eski Eşaşkanı Erdal Kotan, 25 Ocak 2018 yılında "Örgüt üyeliğinden" 7 yıl, "Örgüt propagandasından" 1 yıl 10 ay olmak üzere toplam 8 yıl 10 hapis cezası verildi. Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde tutuklu Kotan, yaşadıkları hak ihlallerini gönderdiği mektupla anlattı.

‘İKİ KİŞİYLE GÖRÜŞ YAPABİLİYORUZ’

Hak ihlallerine ilişkin bilgi veren Kotan, 2016 yılında yaşanan askeri kalkışma sonrası getirilen kısıtlılıkların koronavirüs salgını gerekçesiyle devam ettirildiğini ifade etti. Kotan, Mart’ta başlayan ve Haziran’da biten 4 aylık görüş yasağına dikkati çekerek, şunları yazdı: "Sadece iki kişiyle aylık kapalı görüş yapabiliyoruz. Mart ayı itibariyle tarafımıza 15 adet kitap verilerek, bir ay sonra değiştirileceği söylendi. O günden bu yana yaklaşık 7 ay kitaplarımız verilmedi. Geldiğimiz son aşamada ise şahsımıza ait kitaplar 2 ayda sadece bir kitap verileceği söylendi. Yılbaşı, doğum günü ve dini bayramlarda ise bir tane hediye kitap alabileceğimiz tarafımıza iletildi. Bu da demek oluyor ki bizler bir yılda sadece 10 adet kitap okuyabileceğiz. Bunun içinde kitaplarımızı almamız içinde bahsettiğimiz günlerin gelmesi gerekiyor. Çünkü birçok arkadaşımızın depoda buluna kitapları kendilerince okunmuştur. Aylardır PTT kargo ile gelen ya da yayın evlerinin göndermiş olduğu kitaplarımız bilgimiz olmadan geri gönderilmiş. Hala da gönderiliyor."

‘TEK ÖNLEM BİZLERE KİTAP VERMEMEK’

Kotan, Elazığ Cumhuriyet Savcılığına yaptıkları başvurulara cevap verilmediğini vurgulayarak, şunları iletti: "Adalet Bakanlığından gelen cevap ise çok ilginçtir ki ‘Bilim Kurulunun’ tavsiyesine uydukları şeklindedir. Fakat bizler bugüne kadar ne böyle bir açıklama, nede bir genelge gördük. Bilim Kurulu dışındaki insanlara pandemi süreci boyunca evde kalıp kitap okumalarını önerirken, biz tutsaklara neden yasak koyuluyor. Bununla birlikte hijyen konusunda da sıkıntılar çok.

Temizlik malzemelerini kendi paramızla alıyoruz. Sıcak sular çoğu zaman arızalı diye akmıyor, aktığı zaman tazyiksiz veya soğuk akıyor. Yemekler keza proteinsiz ve az veriliyor ve bir biriyle alakasız yenilmeyecek yemekleri bir arada veriyorlar. Bizler sağlıklı beslenemiyoruz. Ben ve birçok arkadaşımda mide ve bağırsak sorunları baş göstermiş durumda. Hastaneye gitmek sorunlu ve sıkıntılı. Çünkü hastane dönüşü 14 günlük bir karantina sürecine tabi tutuluyoruz. Fakat çoğu zaman tekli odalarda yer olmayınca da üç kişilik odalarda iki ya da üç kişi karantinada kalabiliyor. Bu aşamada bile her hangi bir önlem ve tedbir alınmıyor. Karantinada olanlar mektup alıp, göndere biliyor, dilekçe veriliyor. Böyle olunca hem personelle sosyal mesafe korunmuyor, hem de risk daha da artıyor. Çünkü personelde maske ve eldiven kullanımı pek nadir.  Karantinadaki kişilerle aynı telefonu kullanıyor, aynı kalemlerle forma imza atıyoruz. Anlayacağınız bu kadar tedbirsizlik varken tek önlem bize kitap verilmemekle alınıyor. Buda bizleri tamamen bir tecrit anlayışına mahkum ediyor." 

‘SOSYAL AKTİVİTEMİZ BULUNMAMAKTADIR’

Havalandırma kapılarının saat 17.00’de kapatıldığına dikkati çeken Kotan, mektubunu şöyle tamamladı: "Özellikle bu pandemi sürecinde daha çok hassas olunmalı. Kitaplarımızın verilmesi gerekiyor. Zaten Yeni Yaşam Gazetesi'ne ulaşımımız mucize. Bazı kitaplarda yasaklı, hiçbir mahkeme kararı gösterilmeden İdare Gözlem Kurulu tarafından verilmiyor. Herhangi bir sosyal aktivitemiz bulunmamakta. Sadece telefona çıkınca yan yana odadaki arkadaşlarımızın yüzünü görebiliyoruz. Yaşamımız, koşullarımız, şartlarımız bu şekildedir." (MA)

Öne Çıkanlar