Erdal Doğan: Politikasız muhalefet iktidarın payandasıdır!
'Halkı küçümseyerek umutsuzluklarından politika üretirseniz hem ülkeye hem de coğrafyaya emin olun ki ihanettir. Çünkü samimiyetten yoksun politika iktidara payanda olmaktan öteye gitmez.'
Erdal Doğan Gazete Karınca’daki "Politikasız muhalefet iktidarın payandasıdır!" başlıklı bugünkü köşe yazısında muhalefetin sürekli eleştiri ve şikayetlerde bulunduğunu ifade ederek "Sürekli eleştiri ve şikayetle olacak o yeni şeyin olurluğu da olmaz. Halk yönetmeye ve hizmet etmeye aday kadro ve partilerden samimi bir program ister. ‘Yani biz gelince tüm bu problemleri çözeceğiz’ gibi soyut bir argüman yetinmez sayın beyler ve hanımlar!" diye belirtti.
"Özellikle ülke nezdinde kişi ve toplumların hayatlarını cehenneme dönüştürmüş mevcut ekonomik ve siyasal hayata alternatifin neler olması gerektiği adım adım anlatılmayan ve taahhüt edilmeyen samimi bir programın mevcut muhalefetin bu potansiyel yaklaşımın hiçbir mana ve önemi yok!" ifadelerini kullanan Doğan’ın yazısı şu şekilde:
"Sürekli eleştiri ve şikayetle geleceğin inşa edilemeyeceği gibi yaşamın da sürdürülmeyeceğini çok kez bu köşede hem yazdık hem de yazıldı.
Elbette ki yeni bir yaşamın inşası için olması gerekeni önererek eleştiriler önemlidir. Fakat sürekli eleştiri ve şikayetle olacak o yeni şeyin olurluğu da olmaz. Özellikle ülke nezdinde kişi ve toplumların hayatlarını cehenneme dönüştürmüş mevcut ekonomik ve siyasal hayata alternatifin neler olması gerektiği adım adım anlatılmayan ve taahhüt edilmeyen samimi bir programın mevcut muhalefetin bu potansiyel yaklaşımın hiçbir mana ve önemi yok! Halk yönetmeye ve hizmet etmeye aday kadro ve partilerden samimi bir program ister.
Mesela HDP dışında bir araya gelen 6’lı muhalefet grubundan güçlü bir parlamenter sisteme dönüleceğine ve AB’ye dönük adımların atılacağına dair soyut bir ortak kararlaştırma beyanın milyonlarca kişiyi neden bir şarkı kadar heyecanlandırmadığını düşündürtmelidir! Düşünürler mi? Çok zayıf bir ihtimal ama düşünsün istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki burunlarından kıl aldırmayanların, mevcut konumlarından taviz vermeyerek halk için hizmet etmeye samimiyetle yanıp tutuşmamalarının büyük bir sorun ve umutsuzluk teşkil ettiğidir! Çünkü samimiyet hissi halka yansımış değil.. Çünkü iktidar ve yönetmeye adaylık olgusunda samimiyet mevzusu yüzlerce hatta binlerce yıllık bir tarihin konusudur. O binlerce yıllık tarihin özü ise kişi ve topluluğa karşı hukuku eğip bükmeyenlerin paydasının gerçekleştirilmesi ve o samimiyetin koltuk ve kariyerle kendini var etmeyenlerin her koşulda hesap verebilmeyi içselleştirip, yeni şeyler söyleyebilenlerindir. Ve ayrıca "Bunlar gitsinler" diye oy vereceklerin peşine takılıp umut devşirmeyenlerindir.
Yoksa biliyoruz ki mevcut iktidar kaos ve gerginlik politikası ile her şeye rağmen seçmen kitlesini iktidara aday gibi gözüken mevcut muhalefette karşı muhafaza edebilmektedir.
Halk artık çok kısa zamanda ülkeye ve yaşama dair somut bir program istemektedir.
Halka parlamenter sisteme geçişin ne anlama geldiğini ve nelerin yapılacağı kendilerine anlatılmazsa parlamenter sistemin bir karşılığını anlamamakta hatta ne yazık ki önemsememektedir! Çünkü iktidar ülkedeki halkın yazı ve hafıza kültürünü gayet iyi bilmektedir. Aynen öncekiler gibi.
İktidara aday muhalefet cephesi olası ortak adayla Cumhurbaşkanlığını kazanacakları takdirde o konumun mevcut gücünü parlamenter sisteme geçişte nasıl kullanacağını dair yol haritasını tüm şeffaflığıyla anlatmazsa tüm bunların boş bir propaganda aracı olacağını artık yetişkin ve tecrübe sahibi olması gerekir. Yani güçlü bir parlamenter sistemden ne demek istendiği halk daha açık anlatmak zorundadır. Yani demokratik, çoğulcu bir parlamenter sistem mi yoksa statükocu baskıcı bir grup azınlığın parlamenter sistemi mi olacağına dair halkın kuşkularını giderilmesi gerekir. Parlamentoda kadın ve erkek temsilinin eşit sağlayıp sağlamayacağını halka açık bildirmek zorundadır. AB’ye tam üyelik için hangi somut adımlar atılacağını somutlaşmış bir program dahilinde bir takvim içinde sunmak zorundadır. Yalnızca bu mu? Tabii ki değil! Halk muhalefetin ekonomik programlarını, tarım ve sağlık politikalarının neler olacağını tüm şeffaflıyla açıklanmasını bekler. Yeni cezaevi yapmaya devam mı yoksa haksız hukuksuz cezaevlerinde rehin tutulan mahpusların sonlandırılarak cezaevlerini minimuma ya da kapatma noktasına mı getirip getirmeyeceklerini bilmek ister.
Öte yandan yargının bağımsız ve tarafsız nasıl işlev göreceğini en anlamaza anlatır gibi anlatmasını ve güvencesini ister. Çatışma ve şiddete havale edilmiş Kürt meselesinin barışçıl biçimde çözüleceğine dair inanılır biçimde anlatılmasını, KHK’larla işinden atılanların hukuki güvenceleri verileceğine dair somut programını görmek ister. Çocuk istismarlarından, kadın cinayetlerine kadar yaşanan vahşetin sonlandırılmasına dair somut programlarını duymak ve görmek ister. Yani biz gelince tüm bu problemleri çözeceğiz gibi soyut bir argüman yetinmez sayın beyler ve hanımlar! İşlevsiz mevcut bir mecliste akıntıya kürek çekilmesinden çok halka karışarak iktidara geldiklerinde ilk 100 ve 300 günde neler yapacaklarını dair programlarını duymak, bilmek ve inanmak ister. Yani samimiyetle buna heyecanla inanmak ve yaşamak isterler. Yoksa size güvensizlikleri emin olun ki iktidardan farksızdır. Halkı küçümseyerek umutsuzluklarından politika üretirseniz hem ülkeye hem de coğrafyaya emin olun ki ihanettir. Çünkü samimiyetten yoksun politika iktidara payanda olmaktan öteye gitmez…"