HDP'li Ümit Dede: Kobane yargılaması yasadışı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinin de aralarında olduğu 28’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2’nci duruşması, Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülmeye devam edilecek. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, duruşmaya dair değerlendirmelerde bulundu.
Kobanê Davası’nın ikinci duruşmasının ilk duruşmaya göre daha az gergin geçtiğini vurgulayan Dede, ancak mahkeme heyetinin kimi engellemelerinin devam ettiğini söyledi. Dede, "Bu kez avukatların müdahalesi sonucunda yapılan eksiklikler giderilmeye çalışıldı. Bir nebze bile olsa görevini yapan bir heyet ile karşı karşıyaydık. Basın mensuplarının duruşma salonuna alınmasına izin verilmedi. Mahkeme heyeti ile yapılan görüşmeler neticesinde alınabildiler. İzleyicilerin bir kısmı alınmadı, onlarda yapılan görüşmeler sonucunda alınabildi. Oysa ki yargılamanın temel ilkesi açık ve herkes tarafından izlenebilir olmasıdır. Bu nokta mahkemeyi kimlerin izleyeceği konusunda hiçbir engel çıkarması mümkün değilken, bu engelleme yoluna gitmiş olması kabul edilebilir değil" dedi.
HUKUKSUZLUKLAR
İlk duruşmada avukatların salona girmelerine, ikinci duruşmada ise gazetecilerin duruşmayı takip etmelerine izin verilmemesinin yargılamanın adil olmadığının göstergesi olduğunu belirten Dede, "Gerçekte yasadışı bir yargılamanın yapıldığını söylemek mümkün. Çünkü hakim duruşmayı idare ederken, bir sürü yasadışı karar aldı. Avukatların yokluğunda yargılamayı devam ettirdi. Hatalarla bir duruşmaydı ilk duruşma. Dolayısıyla ikinci duruşmaya da damgasını da vuran temel hususlardan biri de ilk duruşmada yaşanan hukuksuzluklardı" dedi.
REDDİ HAKİM SÜRECİ
Dede, yargılanan siyasetçilerin ilk duruşmada heyetin tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulunduklarını ve bu sürecin hala devam ettiğini belirtti. Reddi hakim sürecinin henüz tamamlanmadığını ancak buna rağmen mahkemenin yargılamayı sürdürdüğünü dile getiren Dede, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu aşamadan sonra heyetin acil olarak yapması gereken işler dışında başka hiçbir işlem yapmaması gerekirken, yargılamaya devam etti. Mahkemenin yapması gereken yargılanan arkadaşlarımızın tutukluluk değerlendirmesiydi, ama yapmadı. Böyle bir garabetle karşı karşıya kaldık. Reddedilmiş bir heyet olduğu için mahkemenin duruşmayı yapmaması gerekirdi. Geçen celse mahkeme heyetini reddedeceğini belirten Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel’e söz vermemişti. Bu sürenin gereği olarak onlara ikinci duruşmada söz verdi. Söz verdikten sonra da detaylı bir şekilde heyeti neden reddettiklerini ifade ettiler. Heyetin bağımsız, tarafsız ve siyasi saiklerle yürütülen bir kumpas davasının görevli mahkemesi olduğunu belgeleriyle birlikte anlattılar. Hakimin neden bu yargılamayı yapamayacağı çok net bir şekilde anlatıldı ikinci duruşmada."
İDDİANAME İNCELENMEDİ
Avukatlar olarak da bu heyetin kesin reddedilmesi gerektiğini vurgulayan Dede, "3 bin 530 sayfalık bir iddianame ve ekleriyle birlikte binlerce sayfayı bulan bir iddianame. Bu iddianameyi heyetin inceleyip, okuyup, delilleri değerlendirip, kabul edip etmeyeceğine öyle karar vermesi gerekiyordu. Mahkeme 3 gün içinde bu iddianameyi okuduğunu ve kabul ettiğini söylüyor. Bunun bilimsel olarak gerçekleşebilmesi mümkün değil. Mahkeme incelemediği bir iddianameyi kabul etmekle zaten tarafsız ve bağımsız olmadığını, kendisine verilen talimatlar doğrultusunda hareket etmiş olduğunu ortaya koydu. Mahkemenin iddianameyi incelemediğini tensip tutanağı ile birlikte sonradan delil toplamasından anlıyoruz. Bu aşamada delil toplamak mahkemenin işi değil. Oysa iddianamedeki delil eksiklikleri, iddianamenin reddi gerekçesiydi. Eğer mahkeme inceleseydi iddianameyi iade ederdi" şeklinde konuştu.
RESMİ BELGEDE SAHTECİLİK
Dede, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kobanê protestoları sırasında yaşananlardan arkadaşlarımızın niçin sorumlu tutuldukları dosyada yok. Savcı binlerce olayın faili ve azmettiricisi olarak arkadaşlarımızı yargılıyor. Ama arkadaşlarımızın bu olaylarla nasıl bir ilgisi var bunun hiçi bir şekilde iddianame ve ekinde somut ortaya koymamış. AİHM kararının uygulanmaması da mahkemenin adil, tarafsız, bağımsız olmadığını gösteriyor. AİHM kararı henüz bakanlık tarafından da bizler tarafından da çevirisi yapılmamışken, mahkeme tutukluluk devam kararında gerekçe olarak AİHM kararının bir paragrafını gerekçe olarak gösteriyor. Çeviri yapıldıktan sonra anlaşılıyor ki mahkeme AİHM kararını bilinçli olarak yanlış çevirmiş ve yanlış çeviriyi tutuklamaya gerekçe olarak göstermiş. Bu resmi belgede sahtecilik suçudur. Bu heyetin suç işlediğinin çok net bir kanıtıdır. Niye bu suçu işliyorlar? Yargılanan arkadaşlarımızı tutukluluk halini devam ettirmek için, onların özgürlüğünden mahrum bırakmak için suç işlemeyi göze almış bir heyetle karşı karşıyayız. İkinci duruşmada ortaya konulan belgeler, bilgiler bu davanın bir kumpas davası olduğunu gösterdi. 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan deliller doğrultusuna heyetin reddi talebinin kabul edilmesi gerekiyor."
YENİ BELGELER
Duruşmanın ilerleyen aşamalarında başka bilgi ve belgeleri de ortaya koyacaklarını belirten Dede, "Arkadaşlarımız, esasa ilişkin savunma yapmaya başladıklarında aslında gerçek faillerin kimler olduğunu, insanların yaşamını yitirmiş olmalarına dair siyasi sorumluluğun gerçekte kime ait olduğunu belgeleriyle birlikte ortaya koyacak. Bu olayların aydınlatılmasını isteyen HDP’dir. Nasıl ki AKP-MHP Kobanê olayları ile ilgili Meclis’te verdiğimiz önergelere verdikleri oylarla gerçeklerin açığa çıkmasını engelliyorsa, aynı şekilde mahkeme heyeti de verdiği kararla gerçek faillerin kim olduğunun açığa çıkmasını engelleme çabası içerisinde. Fakat ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın, Türk yargısı açısından en karanlık dönem yaşanıyor. Böylesi karanlık bir dönemde bile biz bu mücadeleyi yürütüyoruz, yürüteceğiz. Çünkü biz haklıyız" şeklinde konuştu. (Mezopotamya Ajansı)