Kobane Davası | Ayla Akat Aka: Burada kişisel olarak biz değil, HDP fikriyatı yargılanmaya çalışılıyor
ARTI GERÇEK-HDP eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 siyasetçisinin yargılandığı Kobane Davası’nın ara verilen 2’nci duruşması başladı.
Duruşmada ilk sözü alan eski milletvekili Ayla Akat Aka "Faşizmin bugün dünyada geldiği nokta popülist rejimlerdir. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu popülist rejim yükseldi ve bugün biz bu rejimle mücadele ediyoruz. Burada kişisel olarak biz değil, HDP fikriyatı yargılanmaya çalışılıyor. Şu an arkamdaki sıralarda ötekileştirilen bütün insanlar. Heyetin her üyesini ayrı ayrı reddediyorum." dedi.
'YARGI İKTİDARIN OYUNCAĞI OLMUŞTUR'
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak ise mahkeme heyeti ve yargılamanın hukuksuzluğunun altını çizdi. Kışanak, "Yargı iktidarın oyuncağı olmuştur" dedi. Mahkeme Heyeti Başkanı'nın Ayla Akat Ata’nın sözlerine yönelik "keşke bunları mecliste konuşsaydınız" sözlerine de tepki gösteren Kışanak, "Bu dava HDP’yi meclisten atma davasıdır, siz de bunun bayraktarlığını yapıyorsunuz" dedi. Kışanak şöyle konuştu:
"Bu dava demokratik siyaseti Meclisten atma davasıdır. (Mahkeme heyetini kastederek) Siz buna hizmet ediyorsunuz, konuşmamızı keserek, "keşke mecliste konuşsaydınız" diyerek bize burada demogoji yapmayın. Bugün yargının içinde olduğu durum büyük yapısal bir krizdir. Yargı iktidarın oyuncağı olmuştur. Yolsuzlukların, arsızlıkların, mafyatik ilişkilerin üstü örtülüyor. Ama tek bir tweet attığı için insanlar tutuklanıyor. Biz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da bu ülkenin sorunlarının çözümü için kendimizi muhatap olarak görüyoruz. Siz ne kadar bizi siyaset dışına atmaya çalışırsanız çalışın. Biz halkın desteğiyle yine karşınıza çıkarız. Önümüze getirilen şey bir iddianame değil. Bir senaryo, bir kurgu. Siz bu senaryoda aktör olmak istiyor olabilirsiniz ama biz olmayacağız. Biz barışı, demokrasiyi, kadın haklarını savunmaya devam ederek bu iddianameyi size iade edeceğiz. Bu mahkeme başladığında beri tutukluluğumuz hakkında iki karar verdiniz. Hakkımda yazılan karardaki haberlerin ikisi ben gözaltındayken Eş Genel Başkanlarımızın açıklamaları. Üçü ben tutukluyken yine partililerimizin açıklamarı. Kalan haberlerden beşi aynı. İşte iddianame ve kararlar böyle doldurma metinler. İnternete Gültan Kışanak yazıp, çıkan ne varsa eklenmiş. Kürtleri yeri gelince gerici diye, yeri gelince terörist diye yargılıyorsunuz. Bu sıfatların hepsini bize yakıştıranlara iade ediyoruz. Biz Kürdüz, bunu kabul etseniz, insan haklarını kabul etseniz bir sorun kalmayacak. 7 Haziran’da Türkiye’de bir umudun mümkün olduğunu, farklı kimliklerin yan yana siyaset yapabileceğini gösterdik. Hemen bir siyasi darbe fitili ateşlendi, o gün bugündür HDP ile uğraşıyorlar. HDP cinsiyet eşitliği bayrağının taşıyıcısıdır. Siz kadınla erkek eşit değildir diyorsunuz. HDP talancılara karşı ekoloji hareketinin bayraktarlığını yapıyor, siz onu yargılıyorsunuz. Faşizmin önünde engel kalmasın istiyorsunuz."
GÜNAY KUBİLAY: SİZE ZEKERİYA ÖZ'Ü HATIRLATIYORUM, ALTINA ZIRHLI ARABA VERİLMİŞTİ ŞİMDİ NEREDE?
HDP’li Günay Kubilay ise Zekeriya Öz'ü hatırlattı. Kubilay, "Siz yönünüzü siyasi iktidara dönmüşsünüz. Bunu yapıyorsanız cübbenizi çıkarıp gidin. Bu kumpası yürüten mahkeme heyeti bugün sırtını sağlam kayalara, Ağrı Dağı’na dayadığını düşünüyor olabilir. Size Zekeriya Öz’ü hatırlatıyorum, altına zırhlı araba verilmişti şimdi nerede?" dedi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER: SİYASET YARGISALLAŞMIŞTIR
İstanbul’dan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılan İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, "'Yargı siyasallaşmış' demek gerçeği açıklamaya yetmiyor bugünün şartlarında söylenmesi gereken şudur: 'siyaset yargısallaşmıştır'. Dün de öyleydi bugün de öyle. Bugün Filistin konusunda gösterilen hassasiyet neyse dün Kobanî konusunda gösterilen hassasiyet aynıydı. Bunu yargılamaya çalışarak 6 milyonu olağan şüpheli haline getiremezsiniz. Et ve süt kurumunun temsilcisi de orada, soruyorum: Ben size ne yaptım? Etinizi mi çaldım, sütünüzü mü döktüm? Bana ve arkadaşlarıma 38 müebbet istenen bir davada müşteki olacak kadar ne geldi başınıza? dedi.
KÜRTÇE SAVUNMA ÇEVRİLMEDİ
HDP eski Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, reddi hakim gerekçelerini Kürtçe açıkladı. Mahkeme salonunda tercüman bulunmadığı için Yıldırım'ın savunmaları çevrilmedi.
Tercüman olmadığı için uzun değerlendirme yapmayacağını dile getiren Yıldırım, "Kobanê Davası diyorlar ama biz bunu kabul etmiyoruz. Bu Kürt halkının siyasetinin engellenmesinin davasıdır. Bu zulüm tek adam rejiminin zihniyetidir. İnkar üzerine kurulu bir zihniyet. Bu zihniyet devam ettikçe bu sorunlar da devam edecek. Ahlak ve vicdan ve azıcık hakikat arayışı olan varsa mahkum ediliyor. Bugün başlayan bir durum değil, 100 yıllık tarih boyunca bu böyle devam etti. AKP-MHP faşist ittifakı devam ediyor. Onlar bizi nasıl yargılayabilir? İnkar siyasetinin sözcüleri mi bizi yargılayacak? Bütün haklarımız ayaklar altına alınıyor. Bunlar ne dinde ne de imanda var. AKP dini kullanıyor, Müslümanız diyor. Ama bu kadar Müslümanlıkla alakası olmayan şeyler yapıyor. Ezelden beri Kürt halı üzerinde katliam yürütülüyor. Kürt halkı Müslüman değil mi?" dedi.
ÖZGÜRLÜK İÇİN MÜCADELE
HDP’nin ideolojisinde, fikrine sahip olduğu için gurur duyduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: "İnsan sevgisi, doğa sevgisi, kadın hakları gibi bir ideolojiyi bana sevdirdiği için teşekkür ediyorum. Sevgili başkanım Figen Yüksekdağ Türk olmasına rağmen başkanımız oldu. Herkes inancı ile HDP çatısı altında birleşti ve herkes kendi inancını yaşattı. Bizi bir araya getiren bu inanç, bu ideoloji bu felsefedir. Bu tüm dünyadaki ezilen halkların hakkını savunuyor. HDP ile iktidar arasındaki farkın bilincinde olan kimin neyi hak ettiğini de bilecektir. 7 Haziran’da Türkiye ve Kürt halkı HDP’ye sahip çıktı. İktidarı korkutan ise halkların birlikteliği idi. Özgürlük, barış ve demokrasi halklar içindir. İktidar ise çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Dün yoksulluktan geldik diyenler bugün halkların kanının üstüne oturuyor. Bunlar saltanatlarını sürdürüyor, bu hak ve adalet değildir. Bu hastalıklı bir zihniyettir. Biz de eşitlik, adalet, özgürlük için mücadele ediyoruz.
MAHKEME HAKİKATİ YANSITMIYOR
İktidarı yaratanlar karşısında konuşuyorsak bu HDP fikriyatı sayesindedir. Bizi duvarlara hapsederek esir almak istiyorlar. İslamiyet’te o kadar bağlı olsalardı bunları yapmazlardı. Bu mudur inanç, bu mudur İslamiyet? Biz dürüst bir siyaset yürütüyoruz. Türkiye halkları için siyaset yürütüyoruz. Zalimler karşısında demokrasiyi savunuyoruz ve savunmaya da devam edeceğiz. Vicdani muhasebeni ver ve savunduğun şeyin neye karşı olduğunu söyle. Ben bu muhasebeye girince vicdan azabı çekebileceğim bir şey olmadığını görüyorum. Tüm muhalif kesimler iktidarın elinden çeken tüm kesimlere sahip çıkmamız gerekiyor. İnsani şeyleri yaşatmamız lazım. Halklar arasında kardeşliği oluşturmamız lazım savaşı değil. Bu topraklarda kadınlar katlediliyor. Kimi insanların talimatları doğrultusunda gerçekleşiyor her şey. O nedenle de bu mahkemenin hakikat yansıttığına inanmıyorum. Kürt halkının düşmanlığı demokratik görülemez."
TERCÜMAN OLMADAN TALEP ALINDI
Yıldırım’ın konuşmasından sonra söz alan avukatlar, "Duruşma salonunda tercüman bulunmadığından reddi hakim talebinin gerekçelerini anlamadınız. Ama birazdan bu konuda bir karar vereceksiniz. Gerekçelerini duymadığınız bir duruma dair karar vereceksiniz. Kürtçe konuşacak başka arkadaşlarımız da var. Bu nedenle tercümanın bulundurulmasını istiyoruz" dedi. Mahkeme başkanı ise, "Ne karar vereceğime dair şimdiden bir kanaat oluşturmayın, biz SEGBİS kayıtlarını dinlemeden reddi hakim talebini bir karara bağlamayacağız" diye belirtti.
Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Zeynep Ölbeci de Kürtçe konuştu. Ölbeci, "IŞİD’i savunan bir dosya hazırlanmış. Hukuka, insanlığa uygun bir şey yok. O nedenle de bu mahkemeyi kabul etmiyorum. Avukatım bunları ayrıntılı bir şekilde ortaya koyacaktır. Bütün deliller ANF’den toplanıp buraya sunulmuş. Heyetin bu dosyayı kabul etmesi ne kadar yanlı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle mahkeme heyetini reddediyorum" dedi.
Ardından söz alan yerine kayyım atanan Kars Belediye Eşbaşkanı Ayhan Bilgen, "Yargılanmaktan kaçmamak için kendi irademle belediye başkanlığını seçtim. ‘Dokunulmazlıktan yararlanmaya ihtiyacım yok’ dedim. Kaçma şüphesinden bahsediyorsunuz. Dosyadaki arkadaşlarımızın bir kısmı siyaseti bıraktı, 4 yıldır bu arkadaşların çoğunu görmedim, bir kısmı özel işleriyle ilgileniyor. Bize sadece bir suç makinesinin mekanik dişleriymişiz gibi davranılıyor, bu yönde bir otomatik karar veriliyor. Bu dosyada tutuksuz yargılanan arkadaşlarımız var. Tutuksuz yargılanan arkadaşlarımız bir kaçma şüphesi sergilemediler" dedi.
Sağlık sorunları olduğunu ve avukatlarının mahkemeye başvurduğunu ifade eden Bilgen, tedavi olabilmek için tutuksuz yargılanma talebinde bulundu.
MAHKEME BAŞKANI: UYAP'I KULLANMAYI BİLMİYORUM
Kobanê Davası’na bakan mahkeme başkanı, UYAP sistemini iyi bilmediği için AİHM’in Demirtaş hakkında verdiği kararının çevirisini yanlışlıkla "muharebe"ye eklediğini ve bir kısmını da evine götürüp okuduğunu söyledi.
HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Alp Altınörs, reddi hakim gerekçelerini açıkladığı sırada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Daire’nin Demirtaş-Türkiye kararının çevirisinin dosyada olup, olmadığını sordu.
Mahkeme başkanı ise dosyada olduğunu ancak UYAP’ı iyi bilmediğini açıkladı.
Altınörs ile mahkeme başkanı arasında yaşanan diyalog şöyle:
"Altınörs: AİHM Demirtaş kararı bu dosyaya girmiş midir?
Mahkeme Başkanı: 4 Ocak 2021 tarihinde girmiştir.
Altınörs: Çeviri mi?
Mahkeme Başkanı: Çeviri.
Altınörs: Neden UYAP’a eklemediniz?
Mahkeme Başkanı: UYAP’ı çok iyi kullanmayı bilmediğim için muharebe (Adalet Bakanlığı’ndan Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi almak amaçlı gönderilen yazışmaların tevzi işleminin yapıldığı ekrandır) dosyasına eklemişim yanlışlıkla. İddianame hala benim evimde ve okuyorum. İki klasörü benim evimde."
Duruşma Altınörs’ün reddi hakim gerekçelerini açıklamasıyla devam etti.
Altınörs, "En kritik unsurdur AİHM kararı. Avukatların buna erişememesi en temel reddi hakim talebinin gerekçesidir. Bunun dışında en temele reddi hakim gerekçesi bu kararı uygulamamış olmanızdır" dedi.
Altınörs ardından AİHM kararını okudu. İlk tutukluluk incelemesinde haklarında tahliye kararının verilmesi gerektiğine vurgu yapan Altınörs, "HDP MYK tarafından atılan tweetin de Kobanê halkıyla dayanışma çağrısı olarak atıldığı da AİHM kararında kesinleşmiştir. Bu karar elinizde olduğu halde iddianameyi bilerek kabul ettiniz. 367’nci maddeyi okuduğunuz halde tahliye etmediniz. Reddi hakim talebimin birinci gerekçesi budur" diye belirtti.
PARMAKSIZ: TARAFLISINIZ VE ÖZGÜR DEĞİLSİNİZ
HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız yaptığı savunmada "Sizden kişisel olarak hiçbir talebim ve beklentim yok. Sadece kendi inşa ettiğiniz hukuksal normlara uymanızı öneriyorum. Taraflısınız ve özgür değilsiniz.
Tutukluğumun devamına neden olan şey evimde bulunan Abdullah Öcalan’ın 7 kitabıdır. 21. yüzyılda kitap yasaklama ve bunu tutuklanma gerekçesi yapmaktan, kendi adınıza bu utançtan vazgeçin." dedi.
YORULMAZ: HDP VE HDP'Lİ OLMAK YARGILANMAYA ÇALIŞILIYOR
HDP eski MYK Üyesi Bircan Yorulmaz savunmasınd "Burada HDP’nin attığı twitler sonrası çıktığı iddia edilen olaylarda HDP sorumluluğu yargılanmıyor. HDP ve HDP’li olmak yargılanmaya çalışılıyor. HDP hiçbir zaman şiddete özendirmemiş ve şiddetin tarafı olmamıştır.
HDP Eş Genel Başkanı’nın Meclis çatısı altında yaptığı bir konuşmanın linkinin bana maille iletilmesi 38 kez müebbetle yargılanmama neden oluyor." ifadelerini kullandı.
ODUNCU: HDP'DE OLDUĞUM İÇİN BURADAYIM
HDP eski PM üyesi Pervin Oduncu "Kadınım, Sosyalistim, Kürdüm. Sorunlara Çözüm gücü HDP’de olduğu için burdayım. 6 milyon insan da bu çözüm gücüne onay verdi. Parti ve bir dönem yargılanmak isteniyor. Bu kabul edilemez." dedi..
ÜSTÜN: TAHLİYE ETSENİZ DE BİZ KAÇMAYACAĞIZ
HDP eski milletvekili ve akademisyen Beyza Üstün "Söylemekten yorulduk ama bizi tahliye etseniz de biz kaçmayacağız. Bugün tahliye edilsek yarın gelir buraya devam ederiz, çünkü biz burada yargılanan değiliz. Biz bu ülkede yok edilmek istenen demokrasi için çaba sarfediyoruz.
Bugün hanginize ben sorsam, 'Kobanî olayları nedir' diye her biriniz ayrı olguyla tanımlarsınız. Herhangi bir mafya liderinin, içişleri bakanının ya da 'mafya lideri yoldaşımdır' diyen parti yetkilisinin sözlerini uyguluyorsunuz." dedi.
Bu savunmaların ardından Kobane Davası yarın 9.30'da devam edilmesi üzerine ertelendi.
SANCAR DA DURUŞMA SALONUNDA
Duruşmada yüzlerce avukat, siyasetçileri savunmak için hazır bulundu. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır duruşmayı izleyenler arasında. Duruşmayı, çok sayıda HDP milletvekili ve il, ilçe yöneticileri ile kadın örgütleri temsilcileri izledi.
‘BOMBA ARAMASI’
Duruşma öncesi salonda "bomba araması" olduğu gerekçesiyle avukat ve gazeteciler kapıda bekletildi. Avukatların polislerle yaptığı tartışma ardından içeri alımlar başladı.
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Mayıs ayında görülecek duruşmalarına hazırlanmak için mazerette bulunarak, duruşmaya katılmadı. HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, Gültan Kışanak, Zeynep Ölbeci Ses Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.
TUNCEL SALONDA
Duruşma salonuna Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, KJA eski sözcüsü ve eski milletvekili Ayla Akat Ata, Emine Beyza Üstün, Pervin Oduncu, Ayşe Bağcı, Sibel Akdeniz, Bircan Yorulmaz, Berfin Özgü Köse hazır bulundu.
İDDİANAME
IŞİD'in Kobane'ye saldırısına karşı 6-8 Ekim’de gerçekleşen protestolardan 6 yıl 3 ay sonra hazırlanan 3 bin 530 sayfalık iddianame, 324 klasörden oluşan eklerle birlikte 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemeye sunuldu. İddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021 tarihinde kabul edildi.
108 kişi için "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza istenen iddidnamede; mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve gizli tanık beyanları da eklendi.
28 SİYASETÇİ TUTUKLU YARGILANIYOR
Öte yandan 9 Ekim 2014 tarihi ve devamında dönemin HDP Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri hakkında açılan birden fazla soruşturma Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 2 ana iddianamede birleştirildi. 19 Haziran 2018 yılında genişletilerek çok sayıda siyasetçi hakkında soruşturma başlatıldı ve 20 Eylül 2019’da Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Kobane davası kapsamında ikinci kez tutuklandı.
24 Eylül 2020 tarihinde ise aralarında Sırrı Süreyya Önder, Ayla Akat Ata ve Emine Ayna’nın da bulunduğu dönemin MYK üyesi 20 siyasetçi gözaltına alındı. 2 Ekim 2020’de Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya adli kontrolle serbest bırakılırken, diğer 17 siyasetçi tutuklandı.
Tutuklu bulunan Eski HDP milletvekilleri Aysel Tuğluk, Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel hakkında da Kobane dosyası kapsamında tekrar tutuklama kararı verildi. HDP’li eski milletvekili İbrahim Binici ve partinin çeşitli kademelerinde görev alan siyasetçiler dosyaya sonradan eklenerek tutuklandı. Dosya kapsamında tutuklu yargılanan siyasetçi sayısı 28’e çıktı.
CMK'YA AYKIRI DURUŞMA GÜNÜ
Davanın ilk duruşmasında avukatların reddi hakim taleplerini içeren dilekçeleri 'itiraz yolu açık olmak üzere' denilerek reddedildi. Bir sonraki duruşma günü 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği 7 günlük itiraz süresi dolmadan CMK'ya aykırı biçimde verilmiş oldu.