İddia makamının mütalaası alınmadı: Kobane Davası 14 Haziran'a ertelendi
Çizim: Ercan Altuntaş
Avukatların reddi hakim talebinde bulundukları Kobanê Davası’nda mahkeme ara kararı iddia makamının mütalaasını almadan karar verdi. Duruşma 14 Haziran’a ertelenirken, tüm tutuklulukların tutukluluk hallerine devam kararı verildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları, MYK üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 2’nci duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki mahkeme salonunda görüldü.
Avukat Mesut Özer, dünkü duruşmada mahkeme başkanının iddianamenin iki cildinin evinde iki klasörün de dolabında olduğu yönündeki beyanlarını hatırlatarak, "‘Mahkememiz heyetince dosya titizlikle incelenmiş ve tutukluluk incelemesi yapılmıştır’ bunu diyen bir mahkeme o zaman 2 cildi evinde bırakmamış olması gerekirdi" dedi.
Mahkeme başkanı, "UYAP üzerinden incelemeyi sevmiyorum" dedi.
‘AİHM’İN TÜM PARAGRAFLARI SİZİ İLGİLENDİRİYOR’
Savunmasına devam eden Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mahkeme tutukluluk incelemesinde, ‘ben bu klasörleri inceledim ve ara kararları aldım’ diyor ve sonra aradan aylar geçince mahkeme heyeti, ‘ben bunu yeniden inceledim’ dememeli. AİHM kararı 454 paragraftan oluşuyor ama siz sadece 6. Paragrafını dosyaya koymuşsunuz. Ama AİHM’in tüm paragrafları sizi ilgilendiriyor."
‘SAVCI 6 YIL BEKLEMİŞSE BURADA BİR SORUN VAR'
Özer, davanın siyasi bir dava olma niteliğine dair de şunları söyledi: "Müşteki taraf da bilsin diye söylüyorum. Olaylar 2014 yılında oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 2020’de 3 bin 530 sayfalık iddianameyi hazırladı. İsnat edilen suçları görmüyor musunuz? Dünya kadar suçlama var. Bu kadar önemli suçlamaların olduğu bir dosyada, hakim, mahkemeniz, savcı 6 yıl 6 ay bekliyorsa burada sorun var demektir. Çözüm süreci masası neden kuruldu? Madem ‘teröristti’ bunlar, bu insanlarla neden konuştunuz? Bu bile bu davanın siyasi olduğunun bir kanıtıdır. Dava siyasidir ve mahkemenin siyasi bir davaya alet olmamalı. Aksi halde hepsi AİHM’e başvurur ve 18. Madde ihlal kararı alır. Ve Türkiye ve sizin açınızdan kötü bir durum olur. Tüm tutukluların tahliyesini talep ediyoruz ve mahkemeyi de tutukluluk devam kararı verdiği için reddediyoruz."
DURUŞMA BİNASININ TEPESİNDE KESKİN NİŞANCILAR
Avukat Maviş Aydın ise reddi hakim gerekçesine dair, "Müvekkillerle görüşmemiz için duruşmanın arkasında bir yer ayırdığınızı söylediniz. Biz müvekkillerle konuşurken buradaki silahlı çevik kuvvetleri bizi duyuyor. Aynı zamanda İçişleri Bakanlığının da avukatları burada duruyor. Dolayısıyla burada sadece avukatların yerine çevik kuvvetin oturması, reddi hakim talebinin gerekçesidir. Onun dışında duruşmanın yapıldığı binanın tepesinde keskin nişancılar yerleştirilmiş. Pandemi koşulları tecrit gerekçesi olduğu için tutuklular açısından ciddi risk oluşturuyor. Bu dosyada tutuk değerlendirmesini ciddi bir şekilde yapmadığınıza dair duruşmanın başından beri bizde bu kanaat oluştu" dedi.
‘BULAMADIĞINIZ DOSYALARI NASIL TİTİZ İNCELEDİNİZ?’
Ayşe Yağcı ve Ayla Akat Ata’nın avukatı Şevin Kaya, ısrarla mahkeme başkanına bildirdiklerini söylemelerine rağmen hala UYAP erişiminde ciddi bir kısıtlamanın olduğunu dile getirdi. Kaya, duruşma tutanağına dahi UYAP üzerinden ulaşamadıklarını belirterek, "Diğer yandan tensip zaptından titizlikle inceleme yaparak iddianameyi kabul ettiğinizi söylediniz ama mahkeme heyetinden klasörleri talep ettiğimizde mahkeme kalemi bazı klasörleri bulamamıştı. Sonra biz bulmuştuk. Mahkeme heyetinin bulamadığı klasörler üzerinden nasıl titiz bir inceleme yaptığını da merak ediyoruz. Gizli tanık beyanlarını da tutuk gerekçesi yapıyorsunuz. Bunu yapamazsınız. Tahliye talep ediyoruz" şeklinde konuştu.
‘KİMSİNİZ? BU DAVAYA NASIL ATANDINIZ?’
Duruşmaya Diyarbakır’dan SEGBİS aracılığıyla katılan Kürt siyasetçi Gülten Kışanak’ın avukatı Cihan Aydın, mahkemeye heyetine "Bu dava size nasıl atandı?" sorusunu yönelterek savunmasına başladı. Aydın, şunları söyledi: "‘Kimsiniz, neyi temsil ediyorsunuz? Nedir tarihsel olarak varlık nedeniniz?’ Bir kitapta böyle geçiyor aynı soruyu ben de size soruyorum. ‘Kimsiniz? Bu dava size nasıl atandı ya da siz bu davaya nasıl atandınız? Bunu bize açıklamak zorundasınız. Bir kanunla ya da HSK kararıyla atandınız. Ama bu iddianame mahkemeye sunulduktan sonra bu davaya özel atandınız. Bu atama usulu, doğal hakim ilkesine uygun mudur? Siz böyle atanmadınız, bu dava kabul edildi öyle atandınız. HSK tarafından atandınız. HSK’nin 4 üyesini Cumhurbaşkanı, 7’sini AKP-MHP bloku atadı. Her gün müvekkillerimizi katil ilan edenlerin atadığı heyetinize neden güvensinler?"
‘TEORİK OLARAK MAHKEME DEĞİLSİNİZ’
Mahkemenin teorik olarak bir mahkeme olmadığını belirten Aydın, "AYM, bir kararında, yani doğal hakim konusundaki kararında ne demiş? Doğal yargıç ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden ya da meydana gelmesinden sonra yargıçların atanmasına engel oluşturur, yargıç atamasına imkan vermez. Şu anki heyetinizin Anayasa’ya aykırı kurulduğu ve iş yaptığı bu mahkeme kararıyla teşhir edilmiş durumda. İster müvekkillerimizi tahliye edin, ister devam edin, ister salıncak yapın, ister darağacı kurun ip elinizde. Ama hukuk adına ilk adıma, müvekkillerimizi tahliye ederek başlayabilirsiniz" diye belirtti.
‘ANF’YE ERİŞİMİ SAĞLAYIN’
Avukat Mesut Beştaş, hakimin reddi ile ilgili beyanlarda bulunarak, dosyaya konu olan olaylarla ilgili bir suç olduğuna dair bir şeyin olmadığını belirtti. İktidarın bir algı operasyonu oluşturduğunu belirten Beştaş, "Bunlar Meclis’te, sarayda, Türkiye’de yayınlanan tüm basın yayın araçlarında, TV kanallarında uluslararası alanda, sosyal mecralarda düşmanına uygulamak istedikleri hususları 5 yıl boyunca sürdürmüş. Deliller toplanmış ve kucağınıza itilmiş. Bizim ulaşamadığımız mecralardan toplanan her şeyi delil olarak kabul ettiniz. Bizim talebimiz, Fırat News (ANF) ajansına erişmemizi sağlansın. Çünkü bu delillerin hepsini oradan almışsınız. Şu ana kadar yapılan uygulamalar düşman hukukunun ötesindedir. Düşmanlık yaptığınız şahsı yargılamanın bir kanunu yoktur" diye konuştu.
‘YA BU İDDİANAME HİÇ OKUNMADI YA DA…’
Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan siyasetçiler Gültan Kışanak, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş’ın avukatı Mehmet Emin Aktar ise şunları söyledi: "3 bin 530 sayfalık iddianamenin hemen kabul edilmesinden iki şey anlıyoruz. Ya bu iddianame hiç okunmadan kabul edildi ya da mahkeme bu iddianamenin hazırlık sürecine dahildi. Bunların ikisi reddi hakim talebinin gerekçesi olarak yeterlidir."
Ardından mahkeme başkanı, önceki oturumda Kürtçe konuşan tutuklu siyasetçilerin tercüme evraklarının dosyaya eklendiğini belirterek, yaptıkları konuşmanın Türkçe’sini okudu.
İDDİA MAKAMININ MÜTALAASI ALINMADI
Ara kararı iddia makamının mütalaasını almadan açıklayan mahkeme heyeti, avukatların reddi hakim talebini daha önce verdiği kararda atıfta bulunarak red talebinin geri çevrilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti, "Heyetimiz birden fazla kez reddedildi. Yargılama 26 Nisan’da başlamıştır, CMK’da düzenlenen işlemlere uygun işlemler yapılmıştır, ret sebebi olarak somut herhangi bir neden ileri sürülmediği görülmüştür" dedi.
Heyet şu kararları verdi: "Yargılananlar ve savunanların amacı yargılamayı sürüncemede bırakmak olduğu anlaşıldığından reddi hakim talebinin geri çevrilmesine, tutuklu yargılanan tüm sanıklara ilişkin delillere dair bir değişiklik olmadığından tutukluluk hallerini devamına, adli kontrol şartı uygulamasının devamına, tutukluların reddi hakim taleplerine dair üst mahkemenin kararının beklenmesine karar verildi. Ret taleplerinin geri çevrilmesine karar verildiğinden, 1 haftalık süre içinde itiraz yolunun açık olduğuna, devam eden günlerde duruşmanın 2 hafta aralıksız devam edecek şekilde bırakılmasına."
Bir sonraki duruşma 14 Haziran’a ertelendi.
İDDİANAME
IŞİD'in Kobane'ye saldırısına karşı 6-8 Ekim’de gerçekleşen protestolardan 6 yıl 3 ay sonra hazırlanan 3 bin 530 sayfalık iddianame, 324 klasörden oluşan eklerle birlikte 30 Aralık 2020 tarihinde mahkemeye sunuldu. İddianame Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından bir hafta içinde 7 Ocak 2021 tarihinde kabul edildi.
108 kişi için "devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma" ve 37 kez "insan öldürme" başta olmak üzere pek çok suçtan ceza istenen iddidnamede; mağdur müşteki olarak ise aralarında Adalet Bakanlığı, AKP, CHP, Hür Dava Partisi, MHP, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Savunma Bakanlığı’nın da bulunduğu 2 bin 676 isim yer aldı. İddianamede ayrıca 6-8 Ekim’de gerçekleştirilen eylemler ile tanık ve gizli tanık beyanları da eklendi.
Davanın ikinci duruşmasının görüldüğü iki günde; HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Ayla Akat Aka, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Günay Kubilay, Sırrı Süreyya Önder, Gülser Yıldırım, Alp Altınörs, Bülent Parmaksız, Pervin Oduncu, Bircan Yorulmaz, Beyza Üstün, Can Memiş, Günay Kubilay, Zeynep Ölbeci, Ayhan Bilgen, Nazmi Gür ve Ali Ürküt savunmalarını vermişti.