İHD 31 yaşında
17 Temmuz 1986’da 98 kişinin imzasıyla kurulan İHD, 'Nitekim sıkıyönetimde kurulan bir dernek 31 yıl sonra OHAL’e karşı mücadelesini sürdürmektedir' dedi.
ANKARA - 31 yıldır Türkiye’de insan hakları hareketinin merkezinde yer alan İnsan Hakları Derneği bugün 31 yaşında. İnsan Hakları Derneği Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada, derneğin 17 Temmuz 1986 tarihinde 98 kişinin imzasıyla kurulduğundaki şartlar, ilkeleri, bütüncül bakışı değerlendirildi. 31. yıl açıklamasında şu noktalara dikkat çekildi:
İHD NASIL KURULDU?
İHD, 17 Temmuz 1986’da 98 kişinin imzasıyla kuruldu. Kurucularının arasında mahpus yakınları, yazarlar, gazeteciler, yayıncılar, akademisyenler, avukatlar, hekimler, mimar ve mühendisler, öğretmenlerin vardı. 12 Eylül 1980 tarihinde askeri darbe olmuş, 650 binden fazla insan gözaltına alınmış ve işkenceye maruz kalmış, 173 kişi işkence yapılarak öldürülmüş, gazeteler, dergiler, sendikalar, dernekler, siyasi partiler kapatılmış, siyasi partilerin genel başkanları ve milletvekilleri gözaltına alınmış ve bazıları tutuklanmıştı.
Sıkıyönetim askeri cezaevlerinde tutulan on binlerce mahpus, işkence ve kötü muamelelere maruz kalmış, buna karşı mahpusların açlık grevleri ve ölüm oruçları gündeme gelmiş ve pek çok mahpus da yaşamlarını bu koşullarda yitirmişlerdi.
Sol görüşlü tutuklu ve hükümlülerin anne ve babaları, eşleri ve kardeşleri özgürlüğünden yosun bırakılan insanların sorunlarından hareketle örgütlenme ihtiyacı duymuşlar ve 80’li yılların ortalarından itibaren arayış içersinde olmuşlardır. Bu durum İHD’nin kuruluş sürecinin mağdur hareketi özelliğini gösteriyor. Mahpus yakınları yukarıda mesleklerini andığımız kişilerle temas kurmuş, çeşitli evlerde, ofislerde bu konular konuşulmuş, tartışılmış ve süreç bir insan hakları hareketine evrilmiştir.
Dernek formatında bir örgütlenmeye gidilmesi, derneğin adının İnsan Hakları Derneği olması, şubeli ve tüm insan haklarını ilgi alanında tutan bir yapıda olması benimsenmiştir. Özellikle 1985 ve 1986 yılları bu görüşme ve tartışmaların yoğun olarak yaşandığı yıllar olmuştur.
İHD’nin kurulduğu 1986 yılında 12 Eylül askeri darbesi, etkilerini sürdürüyor ve ülkenin bir bölümünde sıkıyönetim uygulanıyordu.1987 yılından itibaren de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı kentlerinde yürürlükte olan sıkıyönetim askeri rejimi yerini olağanüstü hal (OHAL) rejimine bırakıyordu. Bölge şubelerimiz de işte bu dönemde 1988 tarihinden itibaren kurulacak 30 Kasım 2002 tarihine kadar OHAL rejimi altında insan haklarının korunması ve geliştirilmesi mücadelesini verecekti.
İNSAN HAKLARI HERKES İÇİNDİR
İHD, insan haklarının evrenselliğini, bölünmezliğini savunmaktadır. Bugün ulusal üstü insan hakları belgelerinde medeni, siyasi ve kültürel, dayanışma ve halkların hakları olarak 111, ekonomik ve sosyal haklar olarak da 72 hak bulunmaktadır. İHD bütüncül bakışının sonucu olarak toplamdaki 183 hak ve özgürlüğün tümünü savunmakta ve yaşama geçmesini istemektedir. İnsan, haklarıyla insandır. İnsan hakları, insan onurunun korunması için gerekli olan standartlardır. O nedenle bu listede yer alan hakların tanınması, korunması, kullanılabilmesi ve geliştirilmesi mücadelesini vermektedir. İHD İnsan haklarının kaynağının hayat olduğunu, hayatın ise dinamik olduğunu kabul eder. Bu özellikleri nedeniyle insan hakları sürekli gelişir. İnsan hakları dinamik karakterlidir. İHD, insan haklarının evrenselliği tezini kabul etmesi nedeniyle her yerde geçerli olduğunu ve ülkelerin iç sorunu olmadığını, yaşama geçmesi ve korunabilmesi için uluslararası bir ilgi ve dayanışmayı gerektirdiğini savunur. Dolayısıyla mücadelesinde bu perspektife sahiptir. İHD, insan hakları hukukuna göre kurulmuştur. Buna göre, İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesinin giriş ve 2.maddelerinde de belirtildiği gibi, devletler ihlallerden birinci derecede sorumludur. Bununla birlikte İHD, devletten kaynaklı dikey ihlaller yanında kişilerden, şirketlerden ve politik gruplardan kaynaklı yatay ihlaller konusunda da devletlerin pozitif yükümlülüklerini (önlem alma yükümlülüğü) yerine getirip getirmediklerine de bakmaktadır. Kadına yönelik şiddet, işçi işveren ilişkileri, çalışma koşulları gibi konular bu bağlamda sayılabilir.
İHD’NİN İLKELERİ
İHD Tüzüğünün 2.maddesinde sahip olduğu "ilkeler"e de yer vermiştir. İHD, insan hakları hukuku yanında aynı zamanda insancıl hukuku da savunur. O nedenle de savaş ve silahlı çatışma durumlarında Cenevre Sözleşmelerinin ortak 3.maddesi ve 2.numaralı protokolde sayılan yasak eylemler konusunda izlemede bulunmakta ve aykırı davranışları kınamaktadır.
İHD’NİN KAMPANYALARI
İHD 31 yıl boyunca 7 kez ifade özgürlüğü için kampanya düzenlemiştir. İki kez ölüm cezasına karşı, 3 kez Devlet Güvenlik mahkemelerin kaldırılması için, 3 kez savaşa karşı barış için kampanya düzenlemiştir. İşkenceye karşı ve cezaevlerindeki hak ihlallerine karşı sürekli bir çalışma içersinde olmuştur. İşkence ile daha etkin bir şekilde mücadele için Türkiye İnsan hakları vakfının kuruluşuna öncülük etmiştir. Bugün TİHV işkencenin teşhis ve tedavisi konusunda dünya çapında bir otoritedir.
İHD’NİN BİRLEŞENLERİ
İHD, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu(FİDH) ile Avrupa Akdeniz İnsan hakları Ağının (EMHRN) üyesidir. Türkiye içersinde faaliyet gösteren İnsan Hakları Ortak Platformunun (İHOP) kurucusu ve üyesidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Türkiye Koalisyonunun (UCMK) kurucusu ve sözcülüğünü yürütmektedir. Mülteci hakları Koordinasyonunun kurucusu ve üyesidir. İnsan hakları alanındaki bu birlikteliklerin yanı sıra demokrasi mücadelesi vermenin gereği olarak başta Emek ve Demokrasi için güç birliği olmak üzere çok sayıda platform veya koordinasyonlar içinde yer almaktadır.
MÜCADELE KESİNTİSİZ SÜRÜYOR
İHD, insan hakları ve demokrasi alanındaki mücadelesini kesintisiz olarak sürdürmektedir. İHD, Türkiye’nin şu an içinde bulunduğu OHAL ortamında otoriter yönetim altında asgari dahi olsa ihlalleri belgeleme ve raporlama, mağdurlara hak arama yolunda yardımcı olma, adalet arama ve ihlallere karşı mücadele etme işlevini sürdürmektedir.
İHD 30. YILINI DARBE GİRİŞİMİYLE; 31. YILINI KARŞI DARBE İLE KARŞILADI
İHD, 30 yılında Türkiye’de bir darbe girişimi ile karşılaşmıştır. Darbeye karşı kurulan İHD hızlıca tutumunu açıklamış ve bu girişimi kınamıştır. Darbenin bastırılmasına rağmen 20 Temmuz 2016 günü OHAL ilan edilerek OHAL, KHK rejimine geçilmesi hak ve özgürlükleri neredeyse tamamen askıya almıştır. OHAL süreci bir karşı darbe sürecine dönmüştür. İHD, 31. Yılını karşı darbe sürecinde karşılamıştır. Nitekim sıkıyönetimde kurulan bir dernek 31 yıl sonra OHAL’e karşı mücadelesini sürdürmektedir. İHD, 31. Yılında Türkiye’de silahlı çatışmaların meydana getirdiği insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerinin neden olduğu ihlallerle baş etmek sorumluluğu ile karşı karşıya kalmış, barış hakkını her fırsatta hatırlatma görevini yerine getirmektedir.
BUGÜNÜN TALEPLERİ
Bugün Türkiye’de insan hakları açısından acilen yerine getirilmesi gereken tek bir talep vardır: O da acilen barışın tesis edilmesidir. Barışın sağlanamadığı koşullarda yaşam hakkı korunamamakta, yaşam hakkı olmayınca da diğer tüm haklardan söz etmek mümkün olamamaktadır. Demokrasinin ön şartı ifade özgürlüğüdür. Şu anda Türkiye’de ifade özgürlüğü otoriter yönetimin yargı baskısı altındadır. Dolayısıyla Türkiye’de asgari standartlarda dahi demokrasiden söz edilemez. Bu nedenle demokrasi mücadelemiz kaçınılmazdır.
Kürt sorunun savaşla çözülemeyeceği açıktır. Siyasal iktidarı 28 Şubat 2015 Dolmabahçe deklarasyonuna sahip çıkmaya ve 7 Haziran 2015 seçimleriyle ortaya koyduğu Türkiye halkının barış ve demokrasi iradesini tanımaya davet ediyoruz.
OHAL ve KHK rejimi bir karşı darbe rejimidir. Bundan derhal vazgeçilmelidir. Devam eden hak ihlalleri durdurulmalı, sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmeli, cezasızlık derhal terk edilmelidir.