İstanbul'un kuzeyindeki sel: Su havzalarında mega projelerle yapılaşmanın sonucu

İstanbul'un kuzeyindeki sel: Su havzalarında mega projelerle yapılaşmanın sonucu
İstanbul’un kuzeyinde sele yol açan yağmurda en çok hasarlı bölgeler, dere yatakları ve çeperleriydi. Uzmanlar kuzeydeki mega projelerle birlikte yapılaşmanın sonucunun yaşandığını anlattı, "İstanbul afetlere karşı daha kırılganlaşıyor" dedi.

Osman ÇAKLI


İSTANBUL – İstanbul’un kuzeyinde 5 Eylül akşamı kısa süreli de olsa yoğun ve etkili olan yağmur, afet görüntülerine yol açtı. Sağanak yağış, Arnavutköy, Başakşehir, Küçükçekmece’de sele neden oldu. Onlarca işletmenin yanı sıra Çam ve Sakura Devlet Hastanesi, Başakşehir Millet Kıraathanesi, İstanbul Havalimanı ve otoyollarının alt geçitleri su altında kaldı.

Başakşehir’de taşkının yaşandığı Çam ve Sakura Devlet Hastanesi’ne gecenin ilerleyen saatlerinde yağmur durulduktan sonra gidebildik. Hastanede karşılaştığımız manzaranın benzeri üç ilçenin birçok noktasında ortaya çıkmıştı. Sel ve su baskını yaşanan noktalardaki lokal sorunlar kolayca tespit edilebilirken, Artı Gerçek'in ulaştığı uzmanlar, 'büyük resmin' nedenini, İstanbul’un su toplama havzası olarak işaret ettiği kuzey ormanlarının yok edilmesinin sonuçlarından biri olarak yorumladı.

ÇAM VE SAKURA'NIN AFETE MARUZ KALMASI TESADÜF MÜ?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Başakşehir Belediyesi'ne bağlı ekipler gece Başakşehir Çam ve Sakura Devlet Hastanesi'nde ki sel sularını tahliye etmek için çalıştı. Ekipler birkaç saat içerisinde yağmur sularını tahliye etti. Hastane yapıldıktan sonra ilk defa böyle bir baskınla karşılaşıldı. Hastane çevresinde can güvenliğiyle ilgili sorun yaşanmasa da taşkının bir dizi nedeni var. İkitelli Entegre Sağlık Kampüsü Projesi Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirmesi (Çam ve Sakura Devlet Hastanesi) raporunda proje inşa edilmeden önce şu ifadeler yer almıştı:

“Hastane alanı; büyük bir yüzey suyu kaynağı potansiyeline sahip olan ve güney kenarından Marmara Denizi’ne bitişik olan Küçükçekmece havzası içerisinde yer almaktadır. Proje sahasının yakınında kuzey güney doğrultusunda akmakta olan iki adet yüzey suyu akıntısı (Menekşe ve Hasanoğlu dereleri) mevcuttur ve Küçükçekmece Gölü de yaklaşık 5,3 km mesafede güneydoğu yönünde yer almaktadır. Hastane taşkın koruma geliştirme alanı içerisinde yer almaktadır. Menekşe ve Hasanoğlu dereleri proje sahasının sırasıyla doğu ve batısında yer almaktadır. Menekşe deresi ile proje sahasının sınırı arasındaki mesafe sınır boyunca 15 ile 130 m arasında değişmektedir. Her iki derenin yatağı da taşkın riskine karşı rehabilite edilmiştir.”

MİMARLAR ODASI BAŞKANI: ASLA YAPILAŞMAYA AÇILMAMALI DEMİŞTİK

Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen de “2009’daki çevre düzeni planında İstanbul’un kuzeyinin asla yapılaşmaya açılmaması gerektiğini söylemiştik” dedi. Nedeni ise Köymen’e göre orman alanlarının, su toplama havzalarının ve dere yataklarının olduğu yerde yapılaşma afete davetiye anlamına geliyor.

Ancak yıllar içerisinde kuzey ormanlarında çeşitli konut projelerinin yanı sıra İstanbul Havalimanı gibi projeler hayata geçirildi. Köymen, bu yapılaşmaların geçirimsiz tabaka oluşturduğunu ifade etti:

“Yani yağan yağmurların yeraltı su kaynaklarıyla buluşması engellendi. Çanak haline getirilmiş ‘ıslah’ dedikleri dereler, bu yoğunluğu kaldırmayınca, etrafına yaptığınız evlerde haliyle etkilendi. Bunun yanında ormansızlaştırmayı da düşünmek gerek. Yağmur toprakla buluşamayınca yüzeyde akar hale geliyor. Özellikle sokaklar dereye dönüşüyor ve iskan edilmiş bodrum katlarında can kayıpları yaşanıyor.”

Kentin kuzeyindeki yapılaşmanın riskli olduğunu sözlerine ekleyen Köymen, Çam ve Sakura Hastanesi’nin yeni yapıldığını ancak bu tarz projelerin yer seçiminin sorunlu olduğunu anlattı:

“Bizler kendi meslek alanlarımızdan doğru raporlar hazırlıyoruz, imar planlarıyla ilgili davalar açıyoruz. Parsel bütününde sonsuz inşaat izni verilmesine, ormansızlaştırmaya, dere yataklarında inşaat yapılmasına dair mücadele yürüttük. Ancak afete dönen bir yağmurdan sonra biz aynı şeyleri söylüyoruz. Karar vericiler hiçbir şey söylemiyor.”

‘PROJELER YER SEÇİMLERİYLE BİRLİKTE DÜŞÜNÜLMELİ’

Bir yapının sağlam olmasının, en iyi teknoloji ile yapılıyor olmasının tek başına anlam ifade etmediğini vurgulayan Köymen, bütünlüklü planlamalar yapılmasının gerektiğini söyledi. “Bir havalimanı yapılmasın” demiyoruz diyen Köymen, şöyle devam etti:

“Fakat İstanbul Havalimanı’nın kuzey ormanlarının göbeğinde olmasının İstanbul’a vereceği zararı söylüyoruz. Bir konutu bulunduğu yerden bağımsız ele almak doğru değil. Dünyanın en mükemmel yapısını dere yatağına yaptığınızda bilmelisiniz ki yoğun yağmur yağışında bu yapı etkilenecektir. Yer seçimiyle birlikte projelerin ele alınması son derece önemli. İnatla bilimi ve tekniği dışarda bırakmaya çalışan bir zihniyetle mücadele etmeye çalışıyoruz. Bilimsel çalışmaların dışlanmasının bir sonucunu görüyoruz. Kent planlaması son derece bilimsel ve teknik bir konudur. Siz ormanları kesip oralara havalimanı yapıyorsanız, dere yataklarına rezidanslar inşa ediyorsanız, afetle karşılaştığınızda ‘taktiri ilahi’ diyemezsiniz.”

‘İSTANBUL AFETLERE KARŞI DAHA KIRILGANLAŞIYOR’

Yolların çöktüğü, köprü alt geçitlerinde metrelerce su birikintisinin olduğu, otomobillerin savrulduğu taşkında uzmanlara göre can kaybı daha fazla olabilirdi. Betonlaşma hızının bu seyirde devam etmesiyle birlikte afetlere karşı daha kırılgan bir İstanbul oluştuğunu söyleyen Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Doç. Dr. Pınar Pelin Giritlioğlu, daha büyük kayıpların yaşanabileceğine dikkat çekti.

‘DERE ISLAHINI BİLMİYORUZ’

Dün akşam yaşanan taşkınların nedeniyle ilgili mega projeleri işaret eden Giritlioğlu, “Projeler, su havzalarının olduğu alanlara yapıldı. Ayrıca biz bütün afetlerde güvenli yapıya odaklandık. Sadece güvenli bir yapı sizi afete karşı korumaz. Güvenli bir çevre de olması gerekiyor. Bakın bütün alt yapınız selde zarar gördü. Demek ki biz afetlere karşı güvenli bir noktada değiliz. Hala bir takım projelerle, planlarla kenti afetlere karşı daha kırılgan hale getiriyorlar. Dere yatakları üzerine rezidans yapılmayı öngören planlar hayata geçirildi” diye konuştu.

Kente sadece bir müteahhitlik alanı olarak bakılmamasının gerekliliğini belirten Giritlioğlu, 2009’daki Basın ekspres yolunda meydana gelen seli hatırlatarak şöyle konuştu: “Biz zaten dere ıslahı denilen şeyi bilmiyoruz. Biz dereleri zapturapt altına almayı planlayan bir takım ilkel projeler yapıyoruz. Bu yoğunlukta, doğayla inatlaşarak yapılan projelerin sonucunu çok daha ağır göreceğiz. En iyi ıslah edilmiş dere bile taşardı, çünkü bu kapasiteyi taşıyamaz. Sınırsızca yapılaşıp, sonra derenin, doğanın bize uymasını bekleyeceğiz. Bu mümkün değil.”

NERELERDE SEL VE SU BASKINLARI YAŞANDI?

Arnavutköy - Başakşehir- Küçükçekmece bölgesinde sel, taşkın ve su baskınları yaşanan belirgin noktalar özetle şunlar:

- Çam ve Sakura Şehir Hastanesi

- Başakşehir Devlet Hastanesi

- Başakşehir Millet Kıraathanesi

- İstanbul Havalimanı

- Halkalı Gümrüğü

- Küçükçekmece Gölü

- Küçükçekmece'de Hatboyu Caddesi

- Küçükçekmece Mehmet Akif Mahallesi'nde dere taştı

- İstiklal Mahallesi'ndeki dere taştı

- Boğazköy ve Bolluca'da dereler taştı

- İkitelli Masko Mobilyacılar sitesi

- Arnavutköy'de Anadolu Mahallesi'nde sokaklar dereye döndü

- Başakşehir metrosu

- Küçükçekmece Kaynarca Deresi

- Küçükçekmece Atatürk Mahallesi

Öne Çıkanlar