'Karaköy sahilini otelin kapatması Anayasa'ya aykırı'

'Karaköy sahilini otelin kapatması Anayasa'ya aykırı'
Tartışmalı Galataport kapsamında şubatta açılması planlanan Peninsula Oteli, Karaköy sahilinin en değerli noktalarından birini kapattı. Peki bu alanın sadece otel müşterilerine ayrılması yasal mı? Kent hafızası ve kamusal alan açısından ne anlama geliyor?

Mazlum BUCUKA


Artı Gerçek - "Deniz Senin, Şehir Senin" ve "İstanbul'un sahilini halka açıyoruz" sloganlarıyla açılışı yapılan Galataport'ta, Hong Kong merkezli lüks bir oteller zincirine ait olan Peninsula Oteli'nin kıyı şeridinin önemli bir kısmını kapatmasına ilişkin tartışma sürüyor.

Mimarlar Odası'nın yanı sıra birçok sivil toplum örgütünün ve bilim insanının itirazlarına rağmen hayata geçirilen Galataport Projesi, işletmeyi üstlenen Doğuş Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk'in "200 yıldır halkın erişime kapalı olan sahil şeridini halka açıyoruz” sözleriyle açılmıştı.

Ancak biri yeni, üçü tarihi binadan oluşan ve inşaatı devam eden Peninsula Otel'in sahil şeridini kapattığı görüntüler ve lüks proje planları, İstanbul tarihinin ve kent hafızasının en değerli noktalarından birinde kıyının ne kadarının kamusal alan olarak düzenlendiğine dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

peninsula.jpeg

'KAMUOYUNU YANILTTILAR'

Şehir ve bölge planlama uzmanı mimar Korhan Gümüş, projenin tanıtımında kullanılan sloganların kamuoyunu yanılttığını belirterek, "Projenin tanıtımında hatırlarsanız 'Deniz Senin, Şehir Senin' diye bir slogan vardı. Bu yaklaşım tanıtım konseptini ihlal ediyor. Kamuoyunun yanıltılmış olduğu bir parça diyebiliriz bu duruma" dedi.

'ŞEHRİN EN DEĞERLİ ALANI'

Gümüş, Galataport'a ilişkin kamusal alan tartışmasını şu sözlerle özetledi: "Karaköy Sahili, 1957'de merkezi yönetim tarafından alınan bir kararla antrepolalıştırılarak İstanbul'un ekonomik olarak ithalatını denetlemek için gümrüklü saha ilan edilmişti. Bu gümrüklü saha Beyoğlu'nu, şehrin en canlı merkezini kapatıyordu. Beyoğlu'nun o zaman İstanbul'un finans ve kültür merkezi olmasına rağmen orası bir duvar gibi kapalıydı. 80'i yıllarda burası işlevsiz kalınca buranın kamusal alan olarak değerlendirilmesi gerekti. Şehrin en değerli alanı olmasına rağmen yıllarca şehrin kamusal alanına katılamadı bu alan. Sonra bu dönüşümü, 'Burayı halka açıyoruz, denize kavuşacaksınız' gibi tanıttılar ama buna karşılık sonuç öyle olmadı. Çünkü bütün bu açık kamusal alan şeklinde düzenlenmiş yerler kapatılıyor.”

'AYNI DURUM GEZİ PARKI'NDA HİLTON OTELİ'NDE DE YAŞANDI'

Galataport'ta yaşanan bu durumun geçmişte Taksim ile Şişli arasında bir yaya bağlantısı oluşturmak için yapılan projede de yaşandığını söyleyen Gümüş, "Taksim Gezisi'nin Hilton Oteli'yle arasına bir bölüm kuruldu. Çünkü Gezi'nin konsepti şuydu; 19. yüzyıl modernleştirmesinin dönüştürdüğü Pera ile 20. yüzyılın modern semti Şişli arasında bir yaya bağlantısı oluşturmak. Elektrikli tramvay çalışınca bu bölge atıl kalmıştı. Bu bölgeyi şehrin kamusal hayatına katmak için uğraştılar. 1939'da yapılan projenin konsepti buydu. Sonrasında Taksim Hilton Oteli yapılınca bahçesinin halka açık olacağı ilan edildi. Fakat sonraki dönemde bahçe kapatıldı. Gezi ikiye bölündü ve orası otelin özel bahçesine dönüştü. Halbuki Belediye Meclisi'nin aldığı kararla orası halka açık olarak görünüyordu. Şimdi de aynı durum Galataport'ta görülüyor” diye konuştu.

peninsula2.jpeg

KAHİRE BENZETMESİ

Gümüş, Galataport'taki tartışmanın bir benzerinin Mısır'ın başkenti Kahire'de Nil Nehri kenarında yapılan otellerde de yaşandığını anlattı: "Kahire'nin en değerli yeri olan Nil kenarında lüks oteller yapıldığında halka açık yerlerin etrafını güvenlik nedeniyle duvarlarla kapattılar. Şimdi aynı şeyi burada kamusal alan ilan edilen Galataport'ta görüyoruz. Otel kendi özel arazisiymiş gibi oradaki halka açık olan kıyı tarafını kapatıyor."

'SEDAT HAKKI ELDEM'İN TASARIMINDAN GERİYE BİR ŞEY KALMADI'

Gümüş, sözlerine şöyle devam etti: "Mimar Sedat Hakkı Eldem'in 1958'de Karaköy'de Türkiye Deniz işletmecilikleri adına antrepolar projesini tamamladığında, arkaya ofis binalarını yaparken, insanları yağmurdan korumak için katlı geçiş tasarlamıştı. Tıpkı Avrupa şehirlerinde olduğu gibi. Yani siz Fındıklı'dan Karaköy'e kadar hiç ıslanmadan yürüyebiliyordunuz. Yani burası halka kapalı bile olsa bir yaya geçidi vardı. Şimdi o da yok. Bir tarafı otoyol gibi bir cadde, kenarında daracık bir alan, bir tarafı halka ait olması gereken Beyoğlu'nun can damarı olan özelleştirilmiş kıyı şeridi."

'BU TÜR BİR MÜDAHALE ANAYASA'YA AYKIRIDIR'

Bu tür bir müdahalenin Anayasa'ya aykırı olduğunun altını çizen Gümüş, “Anayasa'da çok açık olarak kıyıların halka ait olduğu belirtilir. Dünyada da böyledir. Fransa'da İtalya'da Yunanistan'da da kıyıda bir otel olsa bile halka açıktır. Hiçbir kıyı halka kapatılamaz. Bu durum anayasanın çiğnenmesi demek fakat bu durum çok yaygın bir hal aldı İstanbul'da. Bütün kıyılar özelleştirilmiş durumda" dedi.

'BEYOĞLU'NDA YAŞAYAN İNSANLAR KIYIYA İNEMEYECEKLER'

"Otelin müşterisi olmadan oraya giremezsiniz" ifadelerini kullanan Gümüş şöyle devam etti: "Bu korkunç bir şey, aynı zamanda da mantıksız bir şey. Yani Beyoğlu'na hayat veren kıyının kendisi, siz bu damarı kesiyorsunuz. Yani Beyoğlu'nda yaşayan insanlar kıyıya inemeyecekler. Oraya bir de kruvaziyer gemileri yanaştığı zaman, yani 7-8 katlı bir bina yüksekliğinde gemilerin geldiğini düşünün. Burası Sit alanı, Sit alanının ön görünümü böyle kapatılabilir mi? Bu durum otelin mantığına bile aykırı aslında. Oraya gemilerin yanaşması peyzajı ortadan kaldıran bir şey. Buna benzer olarak İtalya Venedik'te kruvaziyer gemilerin yanaşması engellendi. Yoksa büyük kanala girebilirler, oraya park edebilirler bizim Haliç girişi gibi ama İtalyanlar bu duruma izin vermediler; Venedik bu konuda karar aldı. Hiçbir zaman şehrin merkezine kruvaziyer gemileri sokmadılar."

penesula2.jpeg

AVUKAT ÖZEN: ÖZEL BİR ŞİRKET LEHİNE KAMULAŞTIRMA YAPILIYOR

Mimarlar Odası avukatlarından avukat Deniz Özen de, projenin Anayasa'ya aykırı olduğunu vurguladı:

"Buranın ÇED olumlu kararı üzerine açılan davada önceki mahkeme devam edileceğine karar vermişti daha sonra Danıştay'a gittiğinde bu karar onandı ama onanırken beş kişilik Danıştay heyetinin ikisinin karşı oyuyla, ki birisi mahkeme başkanı, onandı. O tarihte verilen kararda inceleme yapan bilirkişi heyetinin yeterli uzmanlığı olmadığı vurgulanmıştı. Şimdi ise buranın tamamen kapatılıp kamu alanının dışında bırakılıyor olması ve ortaya bir havuz konulması meselesi gündemde. Bu anayasaya aykırı durum. Anayasaya göre kıyıların herkese açık olması gerekiyor. Burada özel bir şirket lehine kamulaştırma yapıldığı görülüyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Burası otel bölgesinin parsel sınırları içerisinde de değil. Yani aslında hazine arazisine yapılan kaçak bir projeden bahsediyoruz."

TAYFUN KAHRAMAN, CAN ATALAY VE MÜCELLA YAPICI HATIRLATMASI

Özen, Gezi Davası'nda 18'er yıl hapis cezası verilen Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Mücella Yapıcı'nın Galataport'a karşı hukuki mücadelenin en önemli isimlerinden olduğunu da hatırlattı: "Salıpazarı Kruvaziyer Limanı alanı ile ilgili olarak Mimarlar Odası ve çeşitli meslek odaları ilk günden bu yana mücadele ediyor. Şu anda cezaevinde olan Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Mücella Yapıcı gibi isimler bu mücadelenin en önde gelen isimlerindendi. Bundan sonra da Mimarlar Odası her türlü hukuki takibi gerçekleştirecek."

OTELİN İLETİŞİM DİREKTÖRLÜĞÜ YANIT VERMEDİ

Peninsula Otel'in internet sitesinde telefon numarası verilen pazarlama ve iletişim direktörlüğü ise Artı Gerçek'in konuyla ilgili sorularını yanıtsız bıraktı. Yapıların kıyı şeridini kapatması ve projenin son halini sormak için aradığımız ve SMS yoluyla ulaşmaya çalıştığımız otel, geri dönüş yapmadı.

YASALAR NE DİYOR?

"Kıyı Kanunu" olarak bilinen, 3621 sayılı "Kıyının Korunması, Yapı Yasağı, Kıyı ve Denizde Yapılacak Yapılar Kanunu"nunun 5. maddesinde, kamu yararı vurgusu yer alıyor:

"Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir."


İBB TARTIŞMANIN NERESİNDE DURUYOR?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir ve Bölge Planlama Müdürlüğü'nün internet sitesinde de, Galataport Projesi konusundaki endişelere yer veriliyor. Sitede şu ifadeler kullanılıyor:

"Salı Pazarı Limanı’na yönelik planlanan Galataport Projesi, 2005 yılında gündeme gelmiş ve kıyı kullanımının adil ve özgür kullanımının proje ile beraber yok olacağı ve ticarileşeceği, kruvaziyer limanın getireceği kentsel fonksiyonların, şehircilik anlayışına ve planlama ilkelerine aykırı olması gibi gerekçelerle itiraz ve davalara konu olmuştur. Ayrıca inşaat sürecinde endüstriyel miras niteliğindeki antrepoların, 1940’larda inşa edilmiş erken Cumhuriyet döneminin özgün yapılarından ve Türkiye’nin ilk modern deniz yolcusu uğurlama ve karşılama salonu olan Karaköy Yolcu Salonu’nun, 1. derece tarihi eser olan Paket Postanesi’nin yıkım kararı olmadan güçlendirilerek korunmasına dair raporlar bulunmasına rağmen dış duvarları hariç yıkılmış olması tepkilere yol açmıştır. Beyoğlu Kültür Yolu Projesinin ana noktalarından biri olarak planlanan ve 2021 yılında açılan Galataport, içerisinde otel, alışveriş merkezi, mağaza ve restoran gibi fonksiyonlar barındırmaktadır. Galataport’un orta ve uzun vadede bölgenin kentsel ve sosyal dokusunu da değiştireceği yönünde endişeler bulunmakta, yakınında bulunan konut alanlarında yaşayan mahalle sakinleri kiralık ve satılık ev fiyatların artmasıyla buradan gitmek zorunda kalacaklarını düşünmektedir. Projedeki yapıların kat yükseklikleri sebebiyle arkasındaki topografyanın kıyıdan algılanmaması ve bölgeye getireceği ek trafik yükü de diğer eleştiri konularıdır."

Öne Çıkanlar