Kobane Davası ertelendi: Bu durumda bırakın cevap vermeyi günahımızı vermeyiz

Kobane Davası ertelendi: Bu durumda bırakın cevap vermeyi günahımızı vermeyiz
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobane Davası duruşması bugün görüldü.

ARTI GERÇEK- IŞİD’in Suriye’nin Kobane kentine yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te yapılan eylemlerden 6 yıl 3 ay sonra, aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 28’i tutuklu 108 kişi hakkında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilk duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü. Bir sonraki duruşmayı 3 Mayıs'a erteleyen mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin iletilmesi için Demirtaş, Yüksekdağ ve Tuncel'e süre verilmesine, diğer sanıkların ve avukatların reddi hakim talebinin ise bu aşamada reddine karar verdi.

HDP'li siyasetçiler hakkında 29 ayrı suçlamayla 38'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 19 bin 680'er yıl hapsi istenen Kobane Davası'nın ilk duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.

POLİSTEN, BASIN MENSUPLARINA KALKANLI ENGELLEME

Duruşma öncesi Sincan Cezaevi önünde HDP'li isimlerin açıklamalarını görüntülemek için hazır bulunan basın mensupları, polisin kalkanlı engellemesiyle karşılaştı. Polis, kalkanlarını havaya kaldırarak kameraların önünü kapatmaya çalıştı.

Artı Gerçek'e konuşan HDP Milletvekili Hüda Kaya, "Duruşma salonuna girmeden önce basın açıklaması yapmak istedik. Ancak polis tarafından kuşatılmış şekilde kendimizi bulduk. Basının görüntü almasına izin vermediler. Başkanlarımızı açıklama yaptı, biz kendi imkanlarımız ile açıklamayı çektik" dedi.  

Dava sürecini de değerlendiren Kaya, "6 yıl aradan sonra böyle bir davanın gündeme getirilmesi, iktidarın tüm tuttuğu dalların çürümüş olmasını gösteriyor. İktidar, HDP üzerinden kendisine alan açmaya çalışıyor. Toplum nazarında partimiz terörize edilerek çürümüş dallarını onarmaya çalışıyor iktidar mensupları. O kadar insanın katledilmesinden kimlerin sorumlu olduğunu çok iyi biliyor aslında. Bu dava gündemi değiştirmek, manipülatif bir dava dışında başka bir şey ifade etmiyor. Sadece HDP'ye dönük bir dava çünkü biliyorlar onların önündeki en büyük engel HDP'dir" ifadelerini kullandı.

'TERÖRİZE EDİLEN BİR DURUM VARDI'

Basın açıklaması sırasında polisin tavrını eleştiren Kaya, "Terörize eden bir durum vardı. Her adımımız takip edilen, baskılanan bir durumdu. Polisler 'böyle talimat aldık' diyorlar. Bugüne kadar nasıl terörize iddialarına fırsat vermediysek, bugün de en insani şekilde, demokratik şekilde duruşumuzu sergileyeceğiz." şeklinde konuştu. 

'BUNU HEP BİRLİKTE BOŞA ÇIKARACAĞIZ'

Polis baskısı altında yapılan açıklamada HDP Genel Başkanı Mithat Sancar, "intikam" davası olduğunu belirtilerek, "IŞİD’in Kobanê’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş iktidarın ürünü olan bir davadır. Bunu hep birlikte boşa çıkaracağız" dedi.

Açıklamanın engellenmesine "Sesimizi kısmaya çalışıyorlar" diyerek tepki gösteren Sancar, şunları söyledi: "Duruşma başlamadan önce bir araya gelmek istiyorduk ama gördüğünüz gibi aramıza duvarlar ördüler. Bu hakikatten korktuklarının bir başka kanıtıdır. Sesimizi bastırabileceklerini sanıyorlar, yanılıyorlar. Bu davada bizi sindirebileceklerini düşündüler yanıldılar. Bugün de bundan sonra da göstereceğiz. Bu bir siyasi kumpas davasıdır. Özgürlük umudunu, barış özlemini yok etme davasıdır. Bizde barış için, demokrasi için, özgürlük için, hakikat için direnmeye devam edeceğiz. Bu bir intikam davasıdır. IŞİD’in Kobanê’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş iktidarın ürünü olan bir davadır. HDP’nin bu iktidara yaşattığı yenilginin ürünü olan bir intikam davasıdır. Bunu hep birlikte boşa çıkaracağız. Demokrasi mücadelesini büyüteceğiz, iktidarın hesaplarını bozacağız."

PANKART AÇARAK AÇIKLAMA SERBEST

HDP’lilerin açıklama yapmasına izin verilmezken kendilerini şehit aileleri olarak tanıtan bir grup pankart açarak açıklama yaptı. Duruşma salonuna girmek üzere cezaevi kampüsüne giren grup, davaya müdahillik talebinde bulunacaklarını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İstanbul Sirkeci Garı’nda İletişim Başkanlığının düzenlediği "Şehit Diplomatlar" sergisi ziyaretinde, "Türkiyeyi kendilerince istedikleri yola çekmek için terörden yaptırıma kadar türlü tehditlere başvuranlar, başarıya ulaşamadı, ulaşamayacak Allahın izniyle. Terör örgütü PKK’nın emri ve siyasi uzantılarının çağrısı sonucunda, özellikle sivil insanlara yönelik kanlı katliamlara sahne olan 6-8 Ekim olayları da yine böylesine bir girişimdir. Bu cinayetlerin failleri bugün hakim karşısına çıkıyor. Katiller için hesap vakti. Bizim adalete inancımız tam" diyerek davada yargılanan siyasilere 'Katil' dedi.

'DEFALARCA KATLİAMLARA UĞRAMIŞ BİR HALK OLARAK ASLA DİZ ÇÖKMEDİK'

Demokratik Bölgeler Partisi Genel Merkezi, davaya ilişkin basın metni yayımladı. Genel Merkez imzalı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

"Bugün görülen Kobani davası; asıl hedefin Kürt halkının özgürlük mücadelesinin kazanımlarını tasfiye etmek üzerinden, faşizmin yaşamsallaştırılması hedefidir. Bu hedefe varmak için AKP-MHP iktidarı siyasi operasyonlar, kayyım atamalar, zindanlarda hak ihlalleri ve tecrit uygulamaları, Rojava da işgal, talan ve yine Başur’da askeri operasyonlar, yayılma politikaları, Kürt halkına karşı düşmanlık ve topyekûn çöktürme planını uygulamaya çalışmaktadır.  Tüm bunlara karşın bizler ise yüzyıllardır bölgedeki devletlerin saldırılarına maruz kalmış, defalarca katliamlara uğramış bir halk olarak asla diz çökmedik, boyun eğmedik. Bundan sonrada diz çökmeyecek, boyun eğmeyeceğiz. Saldırılara karşı direniş ile cevap vereceğiz.

Ankara’da görülen Kobani davasına ilişkin ise; bu dava aslında Kürt halkının İŞİD zihniyeti ile mahkeme salonunda hesaplaşmasıdır. Dava sonucu; iftiralar ile kirletilmek istenilen Kürt siyasi hareketinin bir lotus çiçeği gibi temiz ve haklı bir şekilde kendisini aklaması, AKP-MHP iktidarının ise kirli yüzünün teşhiri olacaktır. Bundan hareketle bugün görülecek bu davanın yargılananı değil yargılayanı olarak bu davanın sonucunda kazanan biz olacağız diyoruz. Çünkü haklıyız ve bizler kazanacağız. "

DAVAYI TAKİP EDEN HEYETLER

Mahkemeyi takip eden kurumlar şu şekilde; Adalet İçin Hukukçular, Avukat Dayanışması, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Çağdaş Avukatlar Grubu (İstanbul ve İzmir), Demokrasi İçin Hukukçular, Kartal Hukukçular Derneği, Katılımcı Avukatlar, Toplumsal Hukuk, Sosyal Hukuk, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Özgürlükçü Demokrat Avukatlar, İzmir, Amed, Van, Şırnak, Urfa, Dersim, Hakkari, Ağrı, Bursa, Mardin Baroları,CHP, TİP, EMEP, KESK, TÜM BEL-SEN, Tarım Orkam-Sen, SES, DİSK, ABF, PSAKDER, DAD.

ULUSLARARASI DAYANIŞMA

Avrupa Parlamentosu Sosyalistler & Demokratlar Grubu'nda bulunan İsveç Sosyal Demokrat Parti ve İtalya Demokratik Partisi, Avrupa Parlamentosu Avrupa Özgür İttifakı/Yeşiller Grubu'nda bulunan Fransa Halklar ve Bölgeler Dayanışma Partisi ve Galiçya Ulusal Bloku (BNG), İlerici Enternasyonel bileşenlerinden Yunanistan MeRA25 Partisi ve Polonya Sol Parti (Razem), Fransa Sol Parti, Katalonya Cumhuriyetçi Sol Parti, Katalonya Halk Birliği Partisi (CUP), Birleşik Bask Partisi (EH Bildu).

AVUKATLAR SALONA ALINMADI

100’e yakın avukat mahkeme salonuna alınmadan, salona giren avukatların itirazlarına rağmen mahkeme başkanı duruşmayı başlattı. Avukatlar durumu masalara vurarak protesto etti. Tutuklu bulunan HDP MYK üyeleri, avukatların içeri alınmamasını tepki göstermek amacıyla, kimlik tespitinde hazır bulunup bulunmadıkları yönündeki soruları cevapsız bıraktı. İzleyiciler, mahkeme heyetini alkışarıyla protesto etti. 

Mahkeme salonundaki izleyiciler de avukatların protestosunu alkışlarıyla destekledi. Mahkeme Başkanı avukatların hiçbir itirazını yoğun taleplerine rağmen tutanaklara geçmedi.

Avukatların salona alınmaması ve savunma hakkının gasp edilmesi üzerine içerideki avukatlar da salonu terk etti.

'TEMEL NEDEN ASKER VE POLİS SAYISI'

Avukatlar adliye önünde basın açıklamasında bulundu. Avukatlar adına konuşan, hukukçu Mehmet Emin Aktar, "Biz bu hukuksuzluğa ortak olmamak adına salondan çıktık. Bu davada savunma görevi üstlenen avukatların tümü, bu salonda veya uygun görülen başka bir salonda, savunma görevlerini bağımsızca, serbestçe yapabilecekleri koşullar yaratılmadığı sürece biz o salona dönmeyeceğiz. asıl yer olmamasının temel nedeni içerideki asker ve polis sayısı. Yaklaşık 15 civarında tutuklu getirilmiş ama 200 civarında asker ve bir o kadar da polis var." ifadelerini kullandı. 

SELAHATTİN DEMİRTAŞ: BU DURUMDA BIRAKIN CEVAP VERMEYİ GÜNAHIMIZI VERMEYİZ

SEGBİS’Le bağlanan HDP’liler kimlik tespitine ilişkin soruları yanıtlamadı ve avukatların salona alınmamasına tepki gösterdi.

Kimlik tespiti sırasında HDP'lilerin açıklamaları şu şekilde oldu: 

Selahattin Demirtaş: Bütün bilgileri zaten mahkemeye vereceğiz" diyen Selahattin Demirtaş, "Buraya susmaya değil konuşmaya geldik. Yargılanmaya değil, yargılamaya geldik. Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için 3 avukat olsa da 100’den fazla avukat olacaktı. Mahkeme salonunun kalabalık olacağı önceden belliydi. Bu sorunu çözebilirdiniz. Gerçekten yargılamanın devam etmesini istiyorsanuz ara verip bu sorunu çözebilirsiniz. Bilgilerimizi tabi ki mahkemeye vereceğiz. Sormak istediğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz, biz de savunmamızı yapacağız. Yıllardır yargılama yapıyorsunuz. Bizi onlarla karıştırmayın. Sesinizi yükseltmeyin. Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubu eş başkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyorsunuz. Bizler medeni insanlarız. Daha önce darbecileri yargıladınız, bilemem nasıl yargıladınız. Ama bize o muameleyi uygulayamazsınız. Bir duruşma salonunda avukatların bulunması gerekir. Yargılama usulen uygun gibi gözüksün istiyorsanız avukatlar girsinler. Ben orada değilim. Yanımda avukat yok, duruşma salonunda avukat yok. Şu anda duruşma salonunda aleyhime bir şey tespit etme şansım yok. Baskı ortamında yargılamayı yapsanız da avukatların buraya girmesi gerekiyor.

Gültan Kışanak: Yüzyüzelik ilkesine riayet edeceksiniz. Ne kimse kimseyi görüyor, ne sizi görüyoruz. Bir de avukatlarımızı salondan çıkardınız. Saray’ın talimatıyla karar verilmiştir. Bu dava taraflı ve bu tiyatroda biz olmayacağız. Hukuk kurallarına uymuyorsunuz. Yüz yüzelik ilkeleri yerine getirilmemiştir. Dava hükme bağlanmıştır, Saray’ın talimatlarıyla hüküm veriyorsunuz. Siz hukuka hukukun temel ilkelerine riayet etmediğiniz sürece sorularınıza cevap vermeyeceğim 

Gülser Yıldırım (Kürtçe söz aldı): Duruşmayı izliyorum, hukuk namına bir şey görmüyorum. Bu nedenle de sorulara cevap vermek istemiyorum. Bu mahkeme talimatla kurulmuştur bu nedenle de bu mahkemenin sorularına cevap vermeyeceğim. Kimlik bilgilerim de zaten önünüzde var, bana sormanıza gerek yok.  

Günay Kubilay: Ben savunma hakkımı istiyorum. Avukatlarım olmaksızın konuşmayı düşünmüyorum. Avukatımı istiyorum. Kapıları açarsanız hepsi gelecek. Mahkeme başkanı olarak bir prestij sorunu haline getirmeyin. 

Mesut Bağcık: avukatlarım olmadan hiçbir soruya cevap vermeyeceğim. 

İbrahim Binici: Avukatlarım olmadan hiçbir sorunuza cevap vermiyorum. 

İsmail Şengül: Avukatlarım olmadan hiçbir aşamada sorulan sorulara cevap vermek istemiyorum. 

Nazmi Gür: Sizi hukuka davet ediyorum. 

Sırrı Süreyya Önder: Avukatlarım olmadan cevap vermeyeceğim.

Alp Altınörs: CMK hükümleri açıktır. Ben her hususta avukatlarımın yanımda olmasını istiyorum. Aynı şekilde CMK’ya göre müdafi desteği alma hakkım var. Avukatım olmadan kimlik tespitini yapmak istemiyorum. 

Ayla Akat: Bu koşullarda sorduğunuz sorulara cevap verebilmem mümkün değil. Şu an Türkiye siyaset tarihinin en önemli davalarından biri görülüyor. Bu dosya savunma makamı yerine oturmadığı için eksik başlamıştır. Yapmanız gereken ikinci sırada olan güvenlik personelinin çıkarılması, oranın savunmaya ayrılmasıdır. 

Ayşe Yağcı: Avukatım olmadan kesinlikle sorulara cevap vermeyeceğim.

Berfin Özgü Köse: Avukatlarım olmadan mahkemenin hiçbir aşamasında herhangi bir beyanda bulunmak istemiyorum"

Gülfer Akkaya: Avukatlar alınmadan konuşmak istemiyorum

Duruşma salonunda hiçbir sanık avukatı bulunmazken, bir tek baro gözlemcisi duruşmada yaşananları tutanaklaştırmak için kaldı. 

Mahkeme başkanı kimlik tespiti sırasında bazı sanıklara, "Türkçe okuma yazmanız var mı?" diye sordu.

Kimlik tespitinde savunma vermeyeceklerini söyleyen sanıklardan sonra, sabah salona alınmayan avukatlar dahil tüm avukatlar salona girdi, kimlik tespitleri devam etti.  

' #HDPYARGILANIYOR '

HDP Sosyal medya hesabından şu paylaşımda bulundu: Bugün Figen Yüksekdağ yine zulmün gözüne bakarak insanlık onurunu, hakikati ve adaleti savunacak. Ambargo altına aldıkları mahkeme salonundan, rehin tutulan yoldaşlarımızın dimdik duruşunu paylaşıyoruz. #HDPyargılıyor

DURUŞMAYA ARA VERİLDİ

Mahkeme heyeti saat 14.00'a kadar davaya ara verme kararı verdi. 

İDDİANAME OKUNURKEN PROTESTO EDİLDİ

Ara sonrasında avukatlar reddi hakim talebinde bulunacaklarını ve bunun gerekçelerini de sıralayacaklarını ifade ederek söz istemişti. Mahkeme heyeti iddianameden önce Demirtaş, Yüksekdağ ve Sebahat Tuncel'in ‘reddi hakim’ talebine karşı söz vermedi, iddianame okunurken salondakiler sıralara vurarak heyeti protesto etti. Avukatlar ikinci kez mahkeme salonunu terk etti. 

İddianamenin okunması sırasında Sebahat Tuncel mahkeme başkanının bütün taleplerinin reddedilmesine tepki gösterdi, mahkeme başkanı Tuncel’i dinlemeden iddianamenin okunmasına devam edilmesi talimatı verdi. Figen Yüksekdağ ise söz alarak 15 dakika bağlantının koptuğunu duruşma salonda ne olup bittiğini duymadıklarını, görmediklerini söyledi.

'YANGINDAN MAL KAÇIRMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ'

Sebahat Tuncel tekrar söz alarak avukatlar olmaksızın yargılamaya devam edilmemesi gerektiğini belirterek, "Avukatlar neden burada yok, neden yangından mal kaçırmaya çalışıyorsunuz?" diye sordu. Mahkeme başkanı "Buyursunlar gelsinler" dedi ve iddianamenin okunmasına devam edilmesini istedi.

Selahattin Demirtaş söz alarak, "Siz tam olarak ne yapıyorsunuz, hangi aşamadasınız?" diye sordu. Mahkeme başkanı ise "Duruşma yapıyoruz" diye yanıt verdi. İzleyici sıralarından ise "Hadi ya" sesleri yükseldi. Bunun üzerine mahkeme başkanı "O söyleyeni dışarı atın" dedi. 

Selahattin Demirtaş iddianamenin okunmasına devam edilmesi üzerine ise "Söz talebim tutanağa geçsin, ara karar verilsin" yazılı kağıt tuttu.

Mahkeme heyeti  reddi hakim talebinin iletilmesi için Demirtaş, Yüksekdağ ve Tuncel'e süre verilmesine, diğer sanıkların ve avukatların reddi hakim talebinin ise bu aşamada reddine karar verdi. Bir sonraki duruşma 18 Mayıs 2021 tarihine ertelendi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar