Pazarcıklı depremzede anlattı: Bir şişe su aldım, çocuklara üç gün 'Az az için' diyerek verdim

Maraş'taki 6 Şubat depreminin merkez üssü Pazarcık'ta kurulan çadır kentte kalan bir kadın yaşadıkları sıkıntıları anlattı: "Bir su şişesi elime aldım. Üç gün bunu verdim, dedim ‘az az için’ bununla idare ettim."

Artı Gerçek - Maraş'ta 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ilde yıkım ve can kayıplarına yol açan depremlerin ardından Pazarcık’ta kurulan çadır kentteki depremzedeler, günlerce aç susuz kaldıklarını anlattı.

Bir depremzede, "Üç gün arabada kaldık. Bir su şişesi elime aldım. Üç gün bunu verdim, dedim ‘az az için’ bununla idare ettim. Dedim ‘susuz kalmasın’ üç gün arabada kaldık biz. Yemek yemedik. Üç gün yemedik, sonra geldiler. Çocuklarla arabada kaldık. Buna şükür” diye konuştu.

'YER SIKINTISI VAR, SU SIKINTISI VAR, ODUN SIKINTISI VAR'

Bir depremzede çadırkentte, çadır eksiğinin devam ettiğini belirterek şunları söyledi:

“Yine de çadır eksiği var. Ben ablamla şu an kalıyorum. 8-10 kişi kalıyoruz. Ya konteyner lazım ya ilave çadırlar lazım. Çocuklar, üst üste yatıyoruz hepimiz. Kalacak yer sıkıntısı var. Su sıkıntısı var. Odun sıkıntısı var. Eksik çok. Biz onuncu günde, on birinci günde ancak banyo yapabildik. O da kendi imkanlarımızla dışarıda su kaynattık tencerelerle, o şekilde çocukları banyo edebildik, kendimizi banyo edebildik. Enkazda evimiz hasar gördü. Ben yedinci katta oturuyordum. İki kat da dükkân dokuz, dokuzuncu kattaydım. Çok kötüydü. Yatak dolapları üzerimize düştü. Çocukları aldım, telefon ışıklarıyla zar zor şekilde aşağı inebildik. Etrafımızdaki bütün binalar yıkılmıştı. İnsanlar yardım bekliyordu. Herkes per perişandı. Yardımlar mı? İlk iki gün yoktu. Üçüncü gün dördüncü gün artık çadır, yiyecek, içecek gelmeye başladı.”

'BUNLARIN İŞİ BİTMİŞ, BUNLAR YAŞAMIYOR' DEDİLER

Çadır kentteki bir başka depremzede de kurtarma çalışmalarının yapılmadığını anlattı:

“Hepimiz yataktaydık, sabaha karşı yer şiddetli sallandı. Biz hepimiz uykudan kalkıp dışarı kaçtık. Yıkıldı. Zor çıktık, kendi çabalarımızla çıktık. Yeğenim vardı, bir de çocukları vardı iki tane bir de eniştemiz vardı. Devlet çıkardı, dört gün sonra, geldiler dediler, ‘Bunların işi bitmiş, bunlar yaşamıyor. Bina çok hasarlı yerle bir olmuş, biz canlılara bakalım.’ Gelip, bakıp, kaçıp gidiyorlardı. Sonra çıkardılar dördü de rahmetli olmuş. Biz kurtarmaya çalıştık, koca betonu kaldıramadık. Demir, beton hep yıkıldı yere, kepçeler zor çıkardı. ‘Toz, toprak, duman olmuş bina burada yaşamak mümkün değil’ dediler. Bakıp, geçip gidiyorlardı. ‘Bunu sonra kepçe çıkarır’ diyordu. ‘Nasıl olsa yaşamıyorlar, kepçeyle çıkarırız’ 4 gün sonra çıkardılar. Dördü de rahmetli olmuş, bir de doktor vardı, avukat vardı binayı yapan kişi onlar da hepsi rahmetli oldu. O binada 10-15 kişi hepsi rahmetli oldu. Binanın müteahhitti de rahmetli oldu.” (ANKA)

Öne Çıkanlar