Prof.Dr. Dokgöz'den çocuk istismarı uyarısı: 'Çocuktaki davranış değişikliklerine dikkat edilmeli'
İstanbul Bağcılar'da çok sayıda çocuğun cinsel istismara maruz bırakılması Türkiye'yi sarstı. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz, çocuk istismara karşı yapılması gerekenleri Artı Gerçek'e anlattı.
Abidin YAĞMUR
MERSİN - İstanbul-Bağcılar’da sucu Metin Şenay'ın (60) dükkânında süngerli oda yaptırarak mahalledeki çocuklara yıllarca cinsel istismarda bulunduğu ortaya çıktı. Şenay'ın 2009 yılında da başka bir çocuğa cinsel istismarda bulunmak suçundan yargılandığı ancak 'delil yetersizliğinden' beraat ettiği tespit edildi.
'KIRMIZI PAZARTESİ' BENZETMESİ
Çocuk hakları ve çocuk istismarının önlenmesi gibi konularda çalışmaları bulunan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz, aileleri ve öğretmenleri uyardı. Dokgöz, "İstanbul’daki olayı ben Gabriel Garcia Marquez’in 'Kırmızı Pazartesi' romanına benzetiyorum. Herkes tarafından bilinen bir olay aslında ama herkes bilmiyormuş gibi davranıyor" dedi.
'AİLELER ÇOCUKLARIN SÖZLERİNİ DİKKATE ALMALI'
Ailelere uyarıda bulunan Dokgöz, "Eğer bir çocuk bir cinsel istismardan söz ediyorsa, cinsel içerikli bir durumdan söz ediyorsa bunu mutlaka ciddiye almamız gerekiyor. Çocukla yetişkin arasındaki cinsel istismar olayında bir kısır döngü vardır. Bu döngüyü kırmamız lazım. Fail çocuk üzerinde bir tahakküm kurar. Bu tahakkümü kurarken de elindeki tüm doneleri kullanır. Yaş farkı olduğu için, güç farkı olduğu için, eğitim farkı olduğu için bunu çok rahatlıkla kullanır. Çocuk örneğin bunu sevgi işareti sanabilir. Çocuk kandırılabilir, çocuk korkutulabilir” diye konuştu.
'NASIL OLSA CEZA ALMIYORUM DİYE DÜŞÜNEREK BAŞKA MAĞDURLAR BULUYORLAR'
Ebeveynlerin ve öğretmenlerin şüphelendikleri durumlarda çocukla iletişim kurmaları gerektiğini vurgulayan Dokgöz, “Bunu yapmadığımız zaman fail eylemlerine devam ediyor. Cinsel istismarın başka aşamalarına geçiyor hatta öldürebiliyor. Ya da başka mağdurlar seçiyor. 'Nasıl olsa kimse görmüyor, nasıl olsa ceza almıyorum' diyerek eylemlerini başka mağdurlar üzerinde sürdürüyor. İstanbul olayına buradan da bakmak lazım" dedi.
ÇOCUKTAKİ DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİNE DİKKAT
Cinsel istismara maruz bırakılan çocuklarda bazı davranış değişiklikleri olduğunu dile getiren Dokgöz, şunlara dikkat çekti:
"Çocuk eğer bir yabancı tarafından ya da tanıdığı, bildiği, sevdiği, güvendiği biri tarafından cinsel istismara uğradığını anlıyorsa çocukta davranış değişiklileri görebiliriz. Örneğin; yatağını ıslatma. Örneğin okula gitmeme, ders başarısında düşme. Yani çocuğun günlük rutininde değişiklik göze çarpıyorsa ailelerin kafasında 'ne oluyor?' diye soru işareti oluşmalı. Ailelerin, çocuklarıyla iletişim halinde olması gerekiyor. Çocuklarınıza kızarak, hakaret ederek, aşağılayarak bir davranış modeli geliştirirsek çocuklarımız bizimle bir şey paylaşmazlar. Ailenin çocuklarıyla konuşması, ebeveyn ilişkisini iyi kurması gerekiyor. Bu birinci nokta. İkincisi; çocukların aile yaşamında rutin dışı değişiklik varsa burada kuşkulanmak gerekir. Cinsel içerikli konuşma, erken kalkma ya da geç kalkma, uyumama gibi rutin dışı değişiklikler uyarıcı olmalı. Okullarda da özellikle ders öğretmenleri ve rehber öğretmenlerin dikkatli olması gerekiyor. Başarılı olan çocuğun birdenbire başarı düşüyorsa, devamsızlık yapıyorsa, sigara gibi maddelere yöneliyorsa burada da istismardan şüphelenmek lazım."
FAİLLERİN YÜZDE 85'İ YAKIN ÇEVREDEN
Çocuk istismarı faillerinin büyük çoğunluğunun yakın çevreden olduğunu belirten Dokgöz, şöyle devam etti:
"Bilimsel çalışmalar şunu gösteriyor. Faillerin yüzde 85’i yakınlar. Yüzde 15’i yabancılar. Yüzde 85 içinde aile bireyleri var, öğretmenler var, mahalle esnafı var. Eylemler çocuğun girip çıktığı yerlerde gerçekleşiyor ki bu eylemleri yapanlar da çocuğun tanıdığı kişiler. Nereden yararlanıyor fail? Çocuğu tanımaktan yararlanıyor. Çünkü çocuk ona güven duyuyor. Abi diyor, hocam diyor, amca diyor. Güvendiği için bu eylem gerçekleşiyor. Yani cinsel istismar eylemi tanıdığı bildiği mekanlarda, tanıdığı bildiği kişiler tarafından gerçekleştiriliyor. Yüzde 85 çok yüksek rakam. Önce yakınlarda aramanız lazım. Mesela çocuk her zaman ekmek aldığı yere gitmek istemiyorsa orada şüphelenmek lazım."
'İSTİSMARI ANLATIRSA ÇOCUĞU SUÇLAMAYIN'
Prof. Dr. Dokgöz, çocuğunun cinsel istismara uğradığından şüphelenen bir ailenin ne yapması, nasıl davranması gerektiğini de şöyle anlattı:
"Eğer aileler istismarından şüphelenirlerse çocuğu suçlamasın. Niye gittin oraya, ne işin vardı orada, gibi suçlayıcı yaklaşımlar çocuğun kilitlenmesine, içe kapanmasına ve eylemle ilgili buğuları yok etmesine yol açar. Biz hem faili tespit edemeyiz hem de çocuk saldırıya uğradı mı, uğramadı mı anlayamayız. Bu durumdan da fail yararlanır. Çocuğu anlamaya çalışmalıyız, değerlendirmeye çalışmalıyız. Okullarda rehber öğretmenlerden yardım almalıyız, mutlaka tıbbi destek almamız gerekir. Görmezden gelirsek cinsel istismar kartopu gibi büyür. Mümkün olduğu kadar erken müdahale etmemiz gerekiyor. Çocuğu ciddiye alacağız, suçlamayacağız ve yokmuş gibi davranmayacağız. Bunu yaparsak hem çocuğu kurtarırız hem de başka çocukların istismara uğramasını engelleriz. Bu artık sadece hekimlerin, hukukçuların sorunu değil. Bu artık toplumsal bir sorun. Ne kadar çok yargıya yansırsa insanlar o kadar harekete geçer. Çünkü şöyle bir algı var: Cezasızlık var, şikayet etsem de bir şey olmaz. Böyle bir şey yok. Türkiye’de cezalar oldukça yüksek. Şikayetçi olup süreci başlatmamız lazım."
İstanbul'da su satan dükkanda çocuklara cinsel istismar: Metin Şenay'ın yüzlerce yıl hapsi isteniyor
Malatya'da konteyner kentte çocuğa cinsel istismar: Valilik failin tutuklandığını açıkladı
Çocuk istismarından yargılanan imamın indirimli cezası onaylandı
Hiranur Vakfı'nda istismar davası: İstinaf mahkemesi cezayı az buldu, sanıklar yeniden yargılanacak