Yaşlılara sokağa çıkma yasağı: Tıpta yarım tedavi, yarım ilaç olmaz
İsa Uğur ERDOĞAN
ARTI GERÇEK- İçişleri Bakanlığı genelgesi ile koronavirüs (Covid-19) salgını sebebiyle yüksek risk grubunda buluna 65 yaş üstü yurttaşlar ve kronik hastalıkları olanların sokağa çıkmaları kısıtlandı. Gece yarısına yakın yayımlanan genelge basında ‘sokağa çıkma yasağı’ olarak duyuruldu.
Takip eden zaman zarfında polis, yaşlı nüfusun bulunabileceği parklarda, cami avlularında denetim yaptı. Hatta Nevşehir Belediyesi ‘Yaşlı İhbar Hattı’nı kurduğunu duyurdu. Dün ise Isparta’da bankta oturan iki kişinin üzerine su atıldı. Nefret suçuna dahil edebilecek bu saldırı, basının bir kısmı tarafından ‘yaşlılara su ile müdahale’ olarak duyuruldu. Sosyal medyada yaşlı insanlara dair hakaretler ard ardına geldi.
Elbetteki genel halk sağlığına dair önlemler gündelik yaşamın olağan akışını etkiler vaziyette. Ancak yaşlı nüfusa salgın anlatıldı mı, anlatılabildi mi? Virüse karşı önlem alınmaya çalışılırken sabahında ekmek yada farklı bir ihtiyacı için çıkacak yaşlı insanlara gece yarısı genelgesinin etkisi düşünüldü mü? Ya da ilerleyen yaşına rağmen çalışmak zorunda olan insanlar nasıl etkileniyor? Bakanlık genelgesini ilgililere sorduk.
TIPTA YARIM TEDAVİ OLMAZ, YARIM İLAÇ OLMAZ
65+ Yaşlı Hakları Derneği Başkanı Dr. Gülüstü Salur Çinli’lere yönelik nefret söyleminin benzerinin 65 üstü yaş grubuna yönelebileceğini belirterek, "65 artı ve risk grubu ve onlara hastalığı taşıyabilecek herkesin evde kalması gerektiğini savunuyoruz. Ama bu yasağın getiriliş biçimi ve bazı detayların nasıl uygulanacağı ile ilgili endişelerimiz var. Zaten ABD’de Çinli’lere gösterilen düşmanlık burada da sokağa çıkan yaşlılara mı gösterilmeye başlanacak diye bir korkumuz var. Bu yasağın uygulanma biçiminin zorluklarının getireceği bir ek sosyal ve kamusal bir yükte olmasından korkuyoruz açıkçası" dedi.
Tek başına yaşlı nüfusa yönelik kısıtlamanın yarım tedavi olacağını öne süren Salur, "Ya hep beraber evde kalacağız, ya da kısmi evde kalmalar, özellikle bu hafta riskli olduğu için bu salgını kontrol altına almaya yetmeyebilir. Yaşlıların yalnız olanları var. Onlara çok önemli destek gerekecek. Böyle bir organizasyona çok hızlı gitmemiz gerekiyor. Afet ve destek koordinasyonu kurulacağı söylendi. Onun detaylarını bekliyoruz. Gençlerle birlikte, diğer kuşaklarla birlikte yaşayan yaşlıları korumaya onları evde tutmak yetmeyecektir. Tıpta yarım tedavi olmaz, yarım ilaç olmaz. Tedavi için ne doz gerekiyorsa o dozun uygulanması gerektiğini düşünüyorum" ifadelerinde bulundu.
Salur, sokağa çıkma yasağı doğru bir şekilde anlatabildi mi sorusuna ise, "Zannetmiyorum. Haberler geliyor insanlar sokakta diye. Bir para cezası uygulanması söylentisi var. Şu anda bizim sağlık sistemini ve tedarik, özellikle gıda ve ilaç, sağlayanları, evlerimizde bizi sudan ve elektirkten mahrum bırakmayanları destekleyecek bir koşturma, seferberlik içinde olması lazım. Kalanlarında evde oturmaları lazım" cevabını verdi.
'ÇOK ZEDELENMİŞ DURUMDALAR'
Kısıtlamanın hemen ardından sosyal medyada ki söylemler ve Nevşehir Belediyesi'nin 'Yaşlı İhbar Hattı’ gibi uygulamaların nasıl etkilediğine dair ise Salur, "Gerçekten inanılır bir şey değildi. Biz burada bir dayanışma ve el birliğiyle, kimseyi hedef göstermeden birlikte hareket etmek istiyoruz. Çocuklarımızı da korumak istiyoruz, yaşlılarımız da elbette korumak istiyoruz. Bir kısmımızı koruma kapasitemiz yok. Ya hep beraber korunacağız. Bunu anlatmamız lazım" dedi.
Salur çeşitli ayrımcı ifadelere ilişkin ise, "Yaşlılarla ilgili bu ayrımcı söylemler, belki sosyal medyada görünmez olarak çok vahşi şeyler yazabiliyorlar. Su yüzüne çıktığını, üzülerek görüyoruz sosyal medyada. Bir taraftan kendi büyüklerine saygı ile davranan ama bir grup olarak yaşılalara aslında saygı göstermeyenve yaşılıarın çok alınacağı şeyleri söyleyen insanlar var. Birde şu cepheden bakmanızı rica ediyorum. Dernek üyesi ve çevresindeki insanlarla konuştum. Çok büyük bir ayrımcılığa uğradıklarını hissediyorlar. Çok zedelenmiş durumdalar. Sallgın var onların gruru zedelenmesin diyecekler vardır biliyorum. Ama o iş öyle değil. bunun içinde hep birlikte korunmazsak zaten tedbirler kısa kalacak diye düşünüyorum" yorumunda bulundu.
'MAĞDUR OLACAK KESİM ÇALIŞAN EMEKLİLERİMİZ'
DİSK Emekli Sen İzmir Karabağlar ilçe Başkanı Bünyamin Yolal ise geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği ‘Koronavirüs Zirvesi’ne DİSK, KESK ve TTB’nin çağrılmamasını eleştirmenin yanı sıra, kararı olumlu bulduklarını fakat emeklilik yaşı geldiği halde çalışmak zorunda olan yurttaşların mağdur olacağını söyledi. Yolal, "Salgın kapitalist düzenin bir kurgusu. Kapitalist düzenin insanları ezme noktasında her zamanki uyguladıkları yöntemlerden birisi. Bana göre adeta soğuk bir savaş. Burada en fazla mağdur olacak kesim emeklilerimiz. Bunlarla beraber özel sektör bunu fırsat bilip, emekli olupta işten çıkaracak. Ailesini zorunlu olarak beslemek durumunda olan insanların mağdur olacağı kesin. Umarım ve arzu ederim ki kısa sürede, toplum yara almadan bu süreçten kurtuluruz. Bunları en iyi şekilde nasıl yerine getirebiliriz? Ama bu dünya düzenin de bu hiç bir zaman hiç bitmeyecek. Geçmiş dönemde kuş gribi gibi bir çok salgın yaşandı. Her şeye rağmen insan sağlığı çok önemli. Şu anda hepimiz bir handikap, şaşkinlık içerisindeyiz" dedi.
'OLAĞAN DURUMLARDA BİLE SOSYAL İZOLASYONUN İÇİNDELER'
Mezopotamya Psikologları İnisiyatifi'nden (Însiyatîfa Derûnnasên Mezopotamyayê- DER-MEZ) Öğretim Görevlisi Uzman Psikolog Masum Aydın salgına dair her insanın yaş, kültürel çevre, eğitim ve bilgi düzeyi gibi etkenlerle farklı pozisyonlar alabileceğini belirterek, "Yaşlılar özeline geldiğimizde onları fizyolojik, duygusal, düşünsel ve sosyal yapıları üzerinden değerlendirip o şekilde ele almanın yaralı olabileceği kanaatindeyim" dedi.
Aydın yaşlılık psikolojisine ilişkin," Yaşın ilerlemesi ölümle daha yüz yüze olmayı düşündürdüğü için depresif ve teslimiyetçi ( ne gelirse Allahtan gelir ), düşüncelerin hakim olması olasıdır. Ayrıca Yaşlılar zaten toplum içinde olağan durumlarda bile görünmeyen bir sosyal izolasyonun içinde ve yalnız bırakılmış durumdalar. Bunlar aslında yaşama dair sağlam bir hafiza birikimine sahip olan yaşlıların aynı zamanda hassas bir yapıya sahip olduklarının altını çizmektedir" şeklinde konuştu.
'BİRİNİN SİZE "SANA BULAŞIRSA ÖLÜRSÜN" DEDİĞİNİ DÜŞÜNÜN'
Yaşlı nüfusa salgın tehlikesinin yeterli düzeyde anlatılamadığını düşünen Aydın, "COVİD-19 algısı ve yaşlılara sirayetini incelediğimizde, aktarılan istatistiki bilgilerle hedef noktasına yaşlılar konuldu. Ölüm oranları verilirken direkt ölenlerin yaşlılar olacağı onlar yakalanırsa kurtulma şanslarının çok az olacağı hatta nerdeyse yok olduğu bilgisi sürekli işlendi. Bu bilgi verilirken yaşlılarda nasıl bir pozisyon alınacağının düşünülmediği kanaatindeyim. Birinin size ‘’Bu virüs çok hızlı yayılıyor sana bulaşırsa ölürsün!’’ dediğini düşünün ve bunu diyenlerin otorite olduğunu da ekleyelim. Verilen bilgilerin hedefindeki kişinin; kırılgan duygusal yapıda, dürtüsel, teslimiyetçi düşünce yapısı, azalmış muhakeme(bana bir şey olmaz/özellikle analitik düşüncede azalma) yeteneği olan birinin davranışları üzerindeki kontrol azlığı , ola gelen sosyal izolasyonunda birini hesaba kattığımızda bu kişilerin kendilerini dışarı atmaması için hiçbir geçerli nedeni yok diyebiliriz. Şu gerçeği bir kenara koyarak; elbette ılımlı kontrolu sağlayabilen, teslimiyetçi olmayan ve tedbirlere riayet eden yaşlıların varlığı azımsanamayacak kadar çok" ifadesinde bulundu.
'PANDEMİNİN NEDENİ ONLARMIŞ GİBİ HEDEF ALINDI'
Sosyal medya ve basında yaşlılara yönelik olumsuz algının perçinlendiğini vurgulayan Aydın, "Bir anda yaşlılar, hem ölüm tahtasına yatırıldı hem de sanki pandeminin nedeni onlarmış gibi medyada hedef haline getirildi. Muhabirler resmen yaşlı avına çıktı. Çok aşağılayıcı ve insanlık onuruna yakışmayan bir medya davranışı gördük. Bunun soncunda sokakta görülen yaşlıya muamele bir linç davranışına dönüştü. Ayrıca o yaşlıların bir evde yaşadığı unutuldu onlar bu kadar gündem haline getirilince kendi evlerinde bile lince uğramayacaklarının garantisini kimse veremez. Belki şu anda bir evde bir yaşlı bundan dolayı sözlü şiddet görüyordur."
"Bir diğer husus, yaşlılar kategorisinin oluşturulması yanlış bir algı, sanki dışarıda sadece yaşlılar dolaşıyor algısı oluşturuldu. Türkiye özelinde dışarıda dolaşanların yüzdesini tuttuğumuzda yaşlılardan fazla diğer bireylerin de olduğunu göreceğiz ve sanki onlar yaşlıların olduğu evlere gitmeyecekler gibi düşünülüyor. Sanki tüm yaşlılar dışarıdaymış evde hiç yaşlı yokmuş gibi yanlış bir algı oluşturuldu. Bu aynı zamanda asıl taşıyıcı olan a semptomatik ya da hafif semptomlarla bu süreci atlatan ve dışarıda dolşana kişileri unutturdu" dedi.
KORONAVİRÜS NASIL ANLATILIR?
Optimal bulaş yöntemleri alınmış bir ailede, bir zaman ayırıp var olan durumun ne olduğuna dair sistematik ve analitik bilgiler ile neden sonuç ilişkisi dahilinde ele alınmalı. Aile üyeleri bu konuda fikirlerini ve duygularını beyan etmeli. Herkesin eşit düzeyde bulaş riski taşıdığı ve bir birlerinin üzerinde sorumluluklarının olduğu teması işlenmeli. Evde bulunan en yaşlı üyenin fikri alınmalı ve fikirler işlevsiz ise bu uygun lisan ile kırıcı ve öfke içermeyen bir dille basit ve yalın bir şekilde referanslarla (TTB, Sağlık Bakanlığı, Dini ve kanaat önder uyarıları) kendisine sunulmalı. Unutulmaması gereken bir nokta var ki, bir davranış değişikliğinden söz ediyoruz ve davranış değişmesinin bizi biraz zorlayacağını bilmemizdir. Yaşlılarda davranış değişikliğinin biraz daha zaman aldığını ayrıca bilmekte yarar vardır.
'EV İÇİNDE SORUMLULUKLARA DAHİL EDİLMELİ'
Evde yaşlıları bir kenarda bekleyen biri olarak değil onlarla da özellikle bu dönemlerde iletişim kanallarını üst düzeyde açık tutmak ve onları ev içinde üstlenebilecekleri sorumluluklara( çocuklara masal anlatma vb) dahil etmek onlar için algılanmak ve işe yarar görmek açısından önem arz etmektedir. Öte yanda bir kenarda ‘’sen zaten yaşlısın bekle’’ gibi mesajlar onların yalnızlık ve yetersizlik duygularını arttırıp dışarı çıkmalarını tetikler.
Ara ara onların nasıl hissetikleri ve düşündükleri sorulmalı, kesintisiz iletişim devam etmeli
Dışarı çıkma davranışına ‘’hayır çıkmayacaksın’’ yerine neden çıkmak istediğine dair konuşmak ondan sonra neden çıkmaması gerektiğine dair bilgi vermek önemlidir.
Öyle görünüyor ki evde kalma sürecinin uzayacak. Zaman geçtikçe stres düzeyinin artma ihtimali olacak bunun için evde kalma süresinin uzayacağına dair zihinsel hazırlık yapmak gerektiğini de unutmamak gerekir.
Fotoğraf: İsa Uğur ERDOĞAN- Yağ Camii/ADANA