Yüksel Genç: Kürt seçmenin ekseriyeti bu tür operasyonları desteklemiyor
Genç: 'Sınır ötesi askeri harekâtın iktidara zafer getirip getirmeyeceği net değil ancak askeri harekâta destek çıkan muhalefetin durumu kritik. Kürt seçmen askeri harekâttan rahatsız.'

+GERÇEK- Cumhur İttifakı partileri AKP ve MHP’nin hazırladığı seçim kanunun Mecliste kabul edilerek yasalaşmasının ardından adı konulmasa da Türkiye bir seçim atmosferine girmiş durumda. Kamuoyu araştırmaları iktidar bloğunun oy kaybettiğini gösterdiği bu dönemde Türkiye Irak Federe Kürdistan bölgesinde Zap, Metîna ve Avaşîn alanlarına yönelik ""Pençe Kilit" adında askeri harekât başlattı. Bununla eş zamanlı Irak ordusu Şengal’e, yine Türkiye ise Rojava’da Til Trmır’a yönelik askeri müdahalesi oldu. Ekonomik krizin yaşandığı bu dönemde böylesi geniş kapsamlı askeri harekâtın topluma yansıması ekonomik krizin daha da derinleşmesi olabileceğine ilişkin yorumlar var. İktidarın bu harekatı seçim endeksli yaptığı, buradan alınacak sonuçla baskın seçime gidebileceğine ilişkin yorumlar da yok değil.
Diyarbakır merkezli Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi Koordinatörü Yüksel Genç, sınır ötesi askeri harekâtın hedefi, olası sonuçları ve topluma yansıması ile ilgili +Gerçek’in sorularını yanıtladı.
HER İKİ İTTİFAK TEK BAŞINA SEÇİMİ KAZANAMIYOR. KÜRT SEÇMEN KİLİT ÖNEMDE
Bu askeri harekât kamuoyu araştırmalarında iktidarın oy kaybı yaşadığı bir döneme denk geldi. Bu askeri harekâtın siyasi hedefi açısından ne tür sonuçları hesaplanmış olabilir?
Savaşlar genellikle aşılması zor büyük krizlerin üstünü örtmek, zamanla da krizleri yöneterek kitleleri kontrol etmek işlevine sahiptir. Hele hele kritik zamanlarda egemen güç lehine oldukça verimli sonuçlar da doğurabilir, ilgili gücün egemenliği sürdürmesini kolaylaştırır. Buradan baktığımızda bu savaşın Türkiye’de ki çok ciddi krizleri örtmek ve hatta zamanla kontrol edilebilir kılmak gibi bir işlevi olabileceğini öngörmek gerekecek.
Öte yandan Türkiye seçim sathı mailinde. Üstelik kamuoyu yoklamaları hem iktidar ittifakının hem muhalefet ittifakının hükümet kurabilmesini sağlayabilecek, Cumhurbaşkanlığını kazanabilecek yeterlilikte bir seçmen eğilimine sahip olmadığını gösteriyor. Her iki ittifakta yer alan partilerin toplam oyları yeter şart oranın 10-11 puan altında görünüyor. Muhalefet ittifakı ile iktidar ittifakı arasında ki fark oldukça sınırlı, dolayısı ile her iki ittifak içinde eşit risk söz konusu ve her ikisi içinde Kürt seçmen kilit önemde.
'GERİLİMLİ BİR SEÇİM STARTI VERİLMİŞ GİBİ'
Tam da bu noktada aslında İktidar partileri sahip oldukları olanakları etkili kullanarak muhalefeti geriletme, iktidarda kalma yollarının mümkün olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu yollardan biri seçim yasası değişikliği iken ikincisi ise Kürt sorunu üzerinden oluşmuş bagajlara hitap edebilecek, toplumdaki kutuplaşmayı siyasetin hizmetine koşabilecek operasyonel durum. Buradan baktığımızda evet, operasyonel yönelimlerin bir seçim hesabı bulunuyor. Özellikle HDP’ye ve PKK’ye dönük eş zamanlı operasyonlar ile hem seçmeni yeniden konsolide edebilmeyi, hem muhalefetin "terörle mücadele" kisvesine hapsolarak vereceği tepkilerle Kürt seçmene hitap edebilme koşullarını zayıflatmayı, hem de Kürt seçmenin muhalefetten uzaklaşmasını sağlamak kadar sandığa gitme motivasyonu ve olanaklarını zayıflatmayı hedeflemiş görünüyor. Ayrıca Operasyonlarla 2015 Kasım seçimlerinde rastladığımız gerilimli bir seçim startını da vermiş olduğunu düşündürüyor.
"İKTİDAR MUHALEFETİN ZAAF VE SINIRLARINI GAYET İYİ TANIDIĞINI GÖSTERİYOR"
Özellikle HDP’ye yönelik operasyonlar ile PKK’ye dönük operasyonlara muhalefetin göstereceği refleksin kendilerine eklemlenme biçiminde gelişeceğini, muhalefet partilerinin geleneksel bagajları ile uyumlu reflekslerle Kürt sorununu çözme iddialarını boşa düşüreceğini çok iyi hesaplayan iktidar, izleyebildiğim kadarıyla bu meramlarında şimdilik başarılı olmuş gibi görünüyor. Bu başarı da muhalefetin iktidarın politikalarının yanında hizalanması kuşkusuz belirleyici oluyor. Olanlar aslında iktidarın muhalefeti, muhalefetin zaaf ve sınırlarını gayet iyi tanıdığını da gösteriyor.
'MUHALEFET VE KÜRT SİYASETİNİ DİZAYN ETME GİRİŞİMİ'
Ayrıca bu tür operasyonlarla kapatma davası bulunan HDP’nin kriminalize edilme süreci hızlandırılmış güçlendirilmiş oluyor. Bu tür operasyonların muhalefeti dizayn kadar Kürt siyasetini de dizayn etme hedefleri olduğunu da eklemek gerekiyor. Yine bu tür operasyonların, iktidar içi güç odakları arasında ki kimi pazarlıkların, kimi gerilimlerin, hatta güçlerin birbirine dönük sınırlama, yeniden konum belirleme, etki alanını güçlendirme yâda sınırlandırma isteklerinin yansıması olabileceğini de belirtmek gerekiyor. Tüm bunlarla beraber kilit seçmen Kürtler bu süreçlerden nasıl etkileniyor derseniz; elbette olumsuz etkileniyor, muhalefete yüzünü dönmek istese de Kürt meselesinde iktidara oldukça eklemli ve çözüme dair samimiyetini, güvenilirliğini her defasında sakatlayan bir profil çiziyor. Seçmen nezdinde böylesi bir muhalefet elbette ki Kürt sorununu çözebilecek güçte bir alternatif olarak okunamıyor. Bu durumun devamı, muhalefetle Kürt seçmen arasındaki mesafeyi epey arttıracağa benziyor.
'SAVAŞ SORUNLARI DERİNLEŞTİRİR'
Türkiye hali hazırda ciddi bir ekonomik kriz içerisinde. Alım gücü düşmüş durumda, insanlar geçinemiyor. Böylesine kapsamlı bir askeri harekâtın ekonomik yansıması nasıl olur sizce? Mevcut koşullarda Türkiye’nin bu yükü kaldırma potansiyeli var mı? Sahada nasıl bir fotoğrafla karşılaşıyorsunuz?
Saha da en diri ve negatif anlamda arttığını ölçtüğümüz olgu; yoksulluk! Uzun zaman mutlak yoksulluğun pençesinde kalacak milyonlarca insanın varlığına işaret eden bir saha gözlemimiz var. Çalışanların %40’ı Asgari ücret ve altında ücretlere sahipler. Hane aylık gelirleri temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak. Son yaptığımız bir çalışmaya göre salt Diyarbakır da her 4 kişiden biri artık kredi kartı ile borçlanarak temel gıda ihtiyacına erişebiliyor! İşin kötü yanı insanlar mevcut politikalar yüzünden kısa vadede yoksullaşmanın durdurulamayacağı kaygısı yaşıyor. Başta da söylemiştim; Savaş çözülmesi güç sorun ve krizleri örtmek ve zamanla kontrol etmek için oldukça etkili bir silah. Ama aynı zamanda sorunları derinleştirir. Yaşanan son operasyonlar bu denli büyük ekonomik kriz ve yoksulluk yaşayan ülkedeki yoksulluğu, krizi elbette derinleştirecek özellikte. Ama öte yandan yoksulluğu kitleler nezdinde katlanılır kılmayı hedefleyen bir araç gibi de! Vatan, beka, milliyetçilik, terörizm… gibi kavramlar eşliğinde kitleler yoksulluklarının esas muhatabına yönelmek yerine bu kavramlarla motive edilirler. Bakın bu ülkede savunmaya ayrılan pay gelirin %20’sine denk geliyor! Bunca yoksullaşmış, rezervleri tüketmiş bir ülke için bu çok insafsız bir durum. Geçen yıl Türkiye PKK gerekçesi ile son 5 yılın en çok ve en yaygın operasyonlarını gerçekleştirmiş. Sonuç ortada, yoksulluğun düzlemi ortada. Unutmayın ki bu ülkeyi pahalılığı eleştirenlere "patatesçilere domatesçilere sesleniyorum o bir tane merminin bedelini biliyor musun sen? Bunlar nereden geldi biliyor musun sen? … Gabar’a, Cudi’ye helikopterlerimiz buraya uçarken yapılan yatırımların ne olduğunu hesapladın mı sen? "diye seslenen bir iktidar yönetiyor.
'KÜRTLERİN KAHİR EKSERİYETİ OPERASYONLARI DESTEKLEMİYOR'
Ekonomik krizin yakıcılığı devam ederken mevcut iktidarın özellikle milliyetçilik üzerinden en azından seçimi kazanma gibi bir arayışı olabileceğine yönelik yorumlar da vardı. İktidarın ancak bir ‘zafer’ söylemi yada kısmi bir başarı ile seçime gidebileceği yorumları yapılıyor. Bu askeri harekâtın ‘iktidarı kurtarma girişimi’ olduğunu söyleyenler de var. Bu görüşün doğruluk payı var mı? Sizce gerçekten bu iktidarı kurtarma operasyonu mu?
Evet, bu harekât elbette bir seçim stardı ve olası bir zafer söylemi ile iktidar ittifakının yeniden seçimi kazanmasının en önemli anahtarlarından bir olabilir. PKK’yi yenmiş "Terörü bitirmiş" bir parti olarak girilecek bir seçim kazanılmış bir seçim olabilir. Bu hesabı kuşkusuz yapıyor iktidar. Olası bir zaferde yanına dizilen muhalefete zırnık koklatmadan hem de! Milliyetçiliğin, kutuplaşmanın kör edici tüm etkilerini lehe kullanabilirler kuşkusuz.
Ama bazı şeyler unutuluyor; Birincisi PKK gibi hareketler askeri harekatla tümden bitirilemezler. Benzer dünya deneyimleri bu konuda incelenmeyi hak eder. Velev ki bitti, bu Kürt sorununun çözüldüğü anlamı taşımayacaktır. Bakın geçen yıl bu zamanlar Kürt sorunu araştırmamızda iki soru sorduk katılımcılara; Biri "Sizce TSK, PKK’yi askeri yöntemlerle etkisiz hale getirse Kürt sorunu çözülür mü?" idi. Kürtlerin %95’i bu soruya "hayır" yanıtı verdi. Ayrıca araştırmada "PKK silah bıraksa çözülür mü?" diye de sormuştuk. Ona da %80 dolayında "Hayır" yanıtı geldi. Yeri gelmişken, farklı siyasal yapılara sahip, çoğulcu bir siyasal görünüm arz etseler de Kürtlerin kahir ekseriyeti bu tür operasyonları desteklemiyor.
Ayrıca elde, koca bölünmüş bir toplum, çözülmemiş ve giderek yapısal karakter edinmeye başlamış pek çok temel sorun kalır. Bununla birlikte bu operasyonların iktidarın büyük partisi AKP’yi zora düşürme, güçsüzleştirme, bağımlı kılma gibi sonuçları da mümkün olabilir. Düşünülenin aksine operasyonu planlayan devlet içi kimi güçler olumsuz sonucu muhalefetin önünü açmak içinde değerlendirmeyi düşünüyor olabilir. Kürt seçmen konusunda önemine haizle görece çabasız ve giderek kayıtsız görünen muhalefet; belki Gare de olduğu gibi başarısız bir operasyonla zora sokulmuş bir AKP’nin yerine devlet içi kimi güçlere dayanarak da hazırlanıyor olabilir. Bu olasılıkları da yok saymamak gerektiği kanaatindeyim.
CHP 'ADETA KARAKOLDA DOĞRU SÖYLER MAHKEMEDE ŞAŞAR' DURUMUNDA
Muhalefet partilerinin de tutumu tartışma konusu. Özellikle ana muhalefet partisi CHP. En son TSK’nin sınır ötesi askeri harekat süresinin uzatılmasına ilişkin mecliste hayır diyen CHP, bu askeri harekatı olumlayan açıklaması oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve CHP'nin bu tutumuna tepkiler de var. Siz bu açıklamaları ve CHP’nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yaklaşımın sahaya yansıması nasıl olacak?
CHP’nin operasyonlar karşısındaki söylem ve tutumları, tezkereyi reddeden tutumları ile çelişkili. Adeta karakolda doğru söyler mahkemede şaşar durumu. Bu söylemler Kürt sorununu çözme iddialarını ilk dillendirdikleri zaman Kürtler nezdinde edindikleri krediyi tüketebilecek güçte görülebilir. Zaten CHP’nin Kürtlerden en fazla seçmen konsolide edebildiği zaman kamuoyu araştırmalarına göre "Kürt sorununu mecliste, HDP ile çözeriz" dediği vakitti. Aralık ayından bu yana söylemlerin altını doldurmadığı için, güven tesis etme sürecini sürdürmediği için sonraki kamuoyu yoklamalarında teveccüh ve eğilim gösteren seçmende azalma ile karşılaşıldı. Operasyon desteği bu azalmayı arttırabilir.