'Millet', bu maçı alabilir mi?
Can DÜNDAR
ARTI GERÇEK - Kılıçdaroğlu’nun işi zor.
Sözde iki ittifak maç yapıyor: Cumhur’a karşı Millet…
Ama Cumhur takımının forveti aynı zamanda hem antrenör, hem de hakem… Takımı ne zaman sıkışsa oyunun kurallarını değiştiriyor. Karşıdan oyuncu atıyor, atamadığını çalıyor, sahaya polisi sokup rakip oyuncuları dövdürüyor, mafyayı çağırıp tehdit ettiriyor.
Millet’in oyuncularına tekme-tokat girişmek serbest; ama onlar sitem etse kart yiyorlar.
"Millet", tam derleme takım; oradan buradan birbiriyle daha önce hiç oynamamış oyuncular, biraz mecburiyetten ve zoraki buluşmuşlar. Bir yandan oynarken bir yandan taktik tartışıyorlar. "O varsa ben oynamam" kaprisleri bir yandan…
Kılıçdaroğlu, birbirinden hiç hazzetmeyen, paslaşmayan oyuncuları bir arada tutmaya çabalıyor. Onlarla uğraşırken dönüp bakıyor ki bazı oyuncuları takımı terk etmiş, eski kalelerine gol atıyor.
Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nun bütün yatırımını yaptığı takım kaptanıydı. Kaptan’ın küfredip ayrıldığı takım olur mu; oldu işte…
Kimileri CHP’yi yeterince Atatürkçü bulmadığı için terk ediyor, kimileri fazla Atatürkçü olduğu gerekçesiyle… Kılıçdaroğlu’nun partide bir "Atatürk ayarı" yapması lazım, ama bunu yapmaya kalkışsa hepten karışacak işler… Bir eliyle karşıya kılıç sallarken diğeriyle kaleyi korumaya, takımı toplamaya çalışıyor. Takımı savunmadan saldırıya çevirmeye çabalıyor, ama olmuyor. Takım sürekli gol yiyor; karşı takım habire şike yapıyor, seyirci huzursuzlanıyor. Zemin kaygan, kurallar muğlak, maçın süresi belirsiz. "Var" sistemi var, ama yok.
Cumhur’un Millet’e karşı maçı değil bu; Millet’in çırpınışı…
UEFA, durumun farkında; ama artık yılmış durumda:
"Uluslararası maçlarda izin vermem, ama içerde ne haltınız varsa yiyin" havasında…
Bu maç döner mi?
Döner. Ama bu takımla, bu sahada, bu havada, bu kurallarla, bu taktikle imkânsız… Takımın toparlanıp kendi sahasında kendi kurallarıyla yeniden kurulması şart.
