Muhalefet daha ne bekliyor?

Muhalefet daha ne bekliyor?
'İnsanlar, yaptıkları kadar, yapmadıklarından da sorumludur. Konuştuklarından olduğu kadar, sustuklarından da suçlanırlar.'

Can DÜNDAR


ARTI GERÇEK - Şehrin en işlek yerinde, onlarca güvenlik kamerası önünde 15 kişinin saldırısına uğradı Levent Gültekin… Saldırganlardan biri bile yakalanmadı. Onun şimdi muhalefet liderlerine sorduğu soruyu bir de biz soralım; sesini çoğaltalım:

"Harekete geçmek için daha ne bekliyorsunuz?"

İktidarda azınlığa düşmüş bir çete, adım adım Cumhuriyet’i tasfiye ediyor; yeni bir baskı rejimi inşa ediyor.

Kamunun malına, Hazinesine, halkın bütün birikimine el koyup bütçede son kalanları yağmalıyorlar.

Kadınların kazanılmış haklarına saldırıyorlar.

Partileri kapatıyor, vekilleri tutuklatıyorlar.

Meclis’i, belediyelerinizi çalışamaz hale getiriyorlar. Üniversiteleri ele geçiriyor, biraz itiraz edenin hayatını mahvediyorlar. Gazetecileri, siyasetçileri dövdürüyorlar.

Kenardan öyle izliyorsunuz. Arada kınıyor ya da çoktan düşmüş yargı kalelerine, Danıştay’a, AYM’ye filan gidiyorsunuz. Sözcüleriniz her gün 70 model basmakalıp laflarla boş eleştiriler yapıyor.

Onlar konuşadursun meydanda bir avuç kadın, haklarını savundu diye yaka paça gözaltına alınıyor; polis Meclis’i basıp halkın seçilmiş vekilini sürükleyerek götürüyor, öğrencilerin, insan hakları savunucularının gazetecilerin evleri basılıyor, onbinlerce insan zindanda adalet bekliyor.

İzliyorsunuz. Gidişatı pekala görüyor, müdahale etmiyorsunuz.

Haklı olarak soruyor Levent Gültekin:

"Mesela ne olursa, bir araya gelir, ortak tepki verirsiniz?"

Hilafetin mi ilan edilmesi gerekiyor? Lozan’ın ilgası mı? CHP’nin kapatılması mı? Tam diktatörlük mü?

Geç olmayacak mı o zaman?

Yapayalnız toplum;  yapayalnız…

İnsanlar saldırı altında… Sahipsizler, örgütsüzler, moralsizler, yoksullaşıyorlar. Sokağa çıkmaya, mesaj atmaya korkuyorlar. Gözlerini size dikmiş bir umut, bir işaret bekliyorlar.

Tek adam sisteminin durdurulması gibi, parlamenter rejim gibi, yargı bağımsızlığı gibi, laiklik gibi 3-4 temel madde üzerinde uzlaşıp, gün be gün karamsarlaşan milyonlara, "Merak etmeyin biz buradayız, biraradayız. Ülke sahipsiz değil" demek bu kadar mı zor?

İnsanlar, yaptıkları kadar, yapmadıklarından da sorumludur.

Konuştuklarından olduğu kadar, sustuklarından da suçlanırlar.

Harekete geçmeyerek bir baskı rejiminin inşasına ortak oluyorsunuz. Ülkenin kaderi elinizde, üstlenmiyorsunuz. Çok ağır vebal altındasınız. Yarın çok geç olacak; umarım farkındasınız.

 

Öne Çıkanlar