10 Ekim Davası'nda tanık: İHH üzerinden gelen yardımları dağıtıyordum, silahım vardı

10 Ekim Davası'nda tanık: İHH üzerinden gelen yardımları dağıtıyordum, silahım vardı
10 Ekim Katliamı davasında, tanık olarak dinlenen Merve Dündar, Suriye'de bulunduğu sürece İHH üzerinden gelen yardımları dağıttıklarını ve silahlı olduğunu söyledi.

Ankara Garı’nda 10 Ekim 2015’te IŞİD’in bombalı saldırısı sonucu yaşanan katliama ilişkin 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan sanık Erman Ekici yönünden devam eden davanın 11’inci duruşması görüldü. Ankara 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada İlhami Balı, Savaş Yıldız, Edremit Türe, Deniz Büyükçelebi, Yakup Selağzı, Kasım Dere, Nusret Yılmaz, Mustafa Delibaşlar, Walentina Slobodjanjuk, Muhammet Zana Alkan, Ömer Deniz Dündar, Cebrail Kaya, Ahmet Güneş, Kenan Kutval, Bayram Yıldız ve Hasan Hüseyin Uğur ise firari sanık olarak yargılanıyor. Duruşmaya, katliamda yakınlarını kaybeden ve yaralananların yanı sıra CHP ve HDP milletvekilleriyle 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu’ndan dava avukatları katıldı.

TANIKLAR SALONA GETİRİLMEDİ

Kimlik tespitiyle başlayan duruşmaya sanık Erman Ekici tutuklu bulunduğu cezaevinden, yıllarca Suriye’de yaşamış olan ve kaçak yollarla Türkiye’ye dönüş yapan Hülya Yıldız, Merve Dündar ve Serpil Dere isimli kadınlar yaşadıkları illerde tanık olarak dinlenmek üzere Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS)  ile bağlandı. Sanık avukatı ise duruşmaya katılmadı.

SANIKLARIN ÇOĞUNU TANIDI

Sanık Ömer Deniz Dündar'ın kardeşinin eşi olan tanık Merve Dündar dinlendi. Dündar, sanıklardan Rus Ayşe ismiyle bilinen Walentina Slobodjanjuk, Ömer Deniz Dündar ve Muhammed Zana Alkan'ı tanıdığını, 2018'den beri kendilerinden haber almadığını, yaşayıp yaşamadıklarını bilmediğini söyledi. Sanıkların çoğunun takma isimlerini de bilen Dündar, sanık Ömer Deniz Dündar’ın kardeşi Mahmut Gazi Dündar ile 2013 yılından internet üzerinden tanıştığını belirtti. Dündar, "Ben Almanya’da okuyordum. Orada tanıştım sonra Türkiye’ye gelip evlendik. 30 Ağustos 2013 yılında dini nikahla evlendik. İnternet üzerinden tanıştık. Almanya’da 10'uncu sınıftaydım. Evlendikten hemen sonra Suriye’ye gittik. Ben eşim ve Ömer Deniz Dündar birlikte Suriye’ye geçtik. Adıyaman’da bizi bir dolmuş aldı onunla gittik, Antep’ten gittik" dedi.

‘İHH ÜZERİNDEN YARDIM GELİYORDU’

Evli olduğu Mahmut Gazi Dündar’la birlikte Suriye’de bulunduğu sürece İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) üzerinden gelen yardımları dağıttıklarını söyleyen Dündar, "IŞİD bölgesinde kalıyorduk eşim Suriye’de bir iş yapmıyordu. Gelen erzakları ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorduk. Eşim şuan YPG’de esir ve bildiğim kadarıyla sağ. Ömer Deniz Dündar’dan da yıllardır haber yok. En son 2017’nin sonlarında gördüm. Bizim eve gelmişti" diye aktardı.

IŞİD'DEN MAAŞ ALIYORLAR

Suriye’de IŞİD bölgesinde kaldıklarını ve herkeste silah olduğunu kaydeden Dündar, "Evde de silah ve el bombaları vardı, keleş vardı. Orada bir süre belirli bir maaş veriyorlardı. IŞİD veriyordu büyüklere 50 dolar küçük çocuklara da 35 dolar veriyorlardı" dedi.

Suriye’de çok sayıda şehir ve ev değiştirdiklerini söyleyen Dündar, "Bulunduğumuz yerde çok fazla Türk aile vardı. Adıyamanlı Antepliler vardı. Rus Ayşe kayınım Ömer’in eşiydi ve ondan da 2018’den beri haber yok. Ben yakalandıktan sonra 10 ay kampta kaldım sonra kaçak yollarla çıktım. Suriyeli aileler yardım etti. Kaçakçıların yardımıyla çıktım 12 bin dolar verdim" diye belirtti. Mahkeme heyetinin "parayı kim verdi" sorusuna Dündar, "Annem Almanya’dan gönderdi. Onlarla internet üzerinden görüşüyorduk" diye yanıt verdi. Ailesi tarafından Almanya’dan gönderilen 12 bin doların nereden nasıl çekildiği sorusuna ise Dündar, "12 bin dolar parayı ailem western union sistemi üzerinden gönderdi. Eşim kuyumcudan alıyordu. Benim adıma eşim çekti" dedi.

TÜRKİYE’YE GERİ DÖNÜP TEKRAR GİTMİŞ

Suriye’den 2013 yılında hep beraber Türkiye’ye döndüklerini ve ardından 2014’un Eylül ayında Suriye’ye geri gittiklerini belirten Dündar, "2015 Ekim ayında Suriye’deydim. Ankara’daki patlamayı Suriye’deyken duyduk. Türkiye hepimizi listeye koymuştu ben de internetten araştırdım öyle gördüm. Bulunduğum çevrede patlamadan sonra çok konuşuldu. Sonra 2020 Ocak ayında Türkiye’ye döndüm. Minbiç’ten Cerablus’a geçtik sonra bizi orada Türk askerlerine teslim ettiler. Cerablus’ta bekledik Ankara’dan gelip ifade aldılar. Daha sonra Adıyaman emniyetinde 9 gün ifade verdim. Hakkımda açılan dava Adıyaman 2'nci Ağrı Ceza Mahkemesi’nde sürüyor" dedi.

İddia makamının, "Suriye’de telefon kullandığınızı söylediniz, ne oldu onlara neredeler" sorusuna Dündar, "O telefonları çoktan kırdık. Tabka şehrini boşaltırken bir telefonu kırdık bir de esir olmadan önce kırdık. Sim kartları Suriye hattıydı çarşıda satılıyordu" yanıtını verdi.  

‘ALMAYA’DA  GİTTİĞİM MESCİD VARDI’

Türkiye’de kiralık bir evde çocuklarıyla birlikte yaşadığını söyleyen Dündar, "Eşimin ailesi ve benim ailem bana bakıyor. Bir yerde çalışmıyorum. Rus Ayşe’yi evlenmeden önce tanıyordum Almanya’da tanıştık bir mescid vardı benim de hep gittiğim o da oraya geldi öyle tanıştık" diye belirtti. 
"Türkiye’deyken size IŞİD’ten para geliyor muydu" sorusuna önce "evet" diyen  Dündar,  sonrasında "Hayır gelmiyordu" dedi.

‘FACEBOOK’TAN TANIŞTIK’

Avukat Senem Doğanoğlu, "İfadenizde telefon üzerinden dini nikah kıydığınızı söylediniz doğru mu" sorusuna, "Evet telefon üzerinden kıydık ama sonra Adıyaman’da yine kıydık" dedi, "Bu nikahları kim kıyıyordu" sorusuna, "Kasım Dere şahit oldu biri de nikahı kıydı. İki gün bir evde kaldık ama kimin evinde olduğunu bilmiyorduk" dedi. Doğanoğlu’nun "Ayşenur İnci’nin IŞİD’lilerle kadınların bir  program vasıtasıyla tanıştığını söylemişti. Bu programın adı ne"  Dündar, "Öyle bir şey olmadı. Facebook üzerinden tanıştık" dedi.

IŞİD’E KATILDIĞINI İTİRAF ETTİ

Facebook üzerinden eşi Dündar ile nasıl tanıştığını anlatan Dündar şunları söyledi: "Dayım vardı 2012’de Suriye’ye gitti orada öldü. Ben de onu araştırmak için birkaç kişiyi takip ettim. Sonra yazıp dayımı sordum. Onlar da araştırırız dediler. Sonra ben de gitmek istiyorum Suriye’ye dedim."

Dündar, "Araştırma ekibinde Ömer Deniz Dündar’ mı vardı" sorusuna "Hayır  o zaman IŞİD değil El Kaide vardı onun paylaşımları vardı. Ben Almanya’dan çıktıktan sonra ilk başta El Kaide’ydi ama sonra IŞİD’e katıldık" yanıtını verdi. 

TÜRKİYE’DE 1 AY CEZAEVİNDE KALDI

Doğanoğlu’nun "Türkiye’ye geçişte yakalandınız Rus Ayşe sınır dışı edilerek Almaya’ya gönderildi sizinle ilgili işlem yapıldı mı" sorusuna Dündar, "Hayır 10 dakika ifademizi aldılar sonra serbest bıraktılar. Yanımızda Kasım Dere, eşim vardı başka ailelerde vardı" dedi. Dündar, "2014 Ocak’ta Türkiye’ye geldik 2014 Eylül’de geri döndük. Rus Ayşe Almanya’ya sınır dışı edildi sonra Suriye’ye geri geldi" dedi. 

"Ömer Deniz Dündar'ın arada Türkiye’ye geldiği doğru mu" sorusuna Dündar, "Evet geldi" dedi.  Dündar, Türkiye’de 2020 Ocak ayında 1 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye olduğunu söyledi.

IŞİD PARASIYLA TÜRKİYE’DE TEDAVİ OLDU

Doğanoğlu’nun "Bir ara bir hastalık geçirdiniz ve Türkiye’de olduğunuz tedavinin masraflarını IŞİD'in ödediği doğru mu?" sorusuna Dündar,"Evet doğru Türkiye’de tedavi oldum. Hep kendi kimliğimle gittim Elazığ ve Antep’te tedavi oldum. Antep’teki hastanenin adı Sevgi Hastanesi. Burada kendi kimliğimle gittim. Arada özel muayenehanelere gittim. Elazığ dışında tüm tedaviler kendi kimliğimle yapıldı. Bu tedavi masraflarını bir kısmını IŞİD bir kısmın ben ödedim. Suriye’den parayla geldik. Paraları kimin verdiğini bilmiyorum ama eşim getiriyordu" yanıtını verdi.

‘SURİYE’DE SİLAHIM VARDI’

"Ayşenur Ekici’yi tanıyor musunuz" sorusuna Dündar, "Herkes künye kullanıyordu bu nedenle gerçek isimlerini çıkaramıyorum" diye belirti. Doğanoğlu sanıkların takma isimlerini söyledi. Bunun üzerine Dündar, sanık Ahmet Güneş’i tanıdığını belirtti. Dündar, "2015 yılında Tabka’da gördüm onun dışında ailesini tanıyordum. Ailesini tanıyordum" dedi.  "Suriye’de sizde keleş var mıydı" sorusuna Dündar,  "Benim vardı. Serpil Dere’nin yoktu. Herkese dağıtıldı" dedi. "Serpil Dere neden almadı" sorusuna Dündar, "Çatışmak isteyen çatışsın teslim olmak isteyen olsun diye. Serpil Dere, ‘ben yapamam’ dedi o yüzden almadı ben keleş aldım" ifadelerini kullandı.

ALMANYA TARAFINDAN ARANIYOR

Doğanoğlu’nun, "Sizin evlenmeden önceki soyadınız Taş ve şuanda Almaya sizi arıyor biliyor musunuz" sorusuna Dündar, "Evet biliyorum" dedi. Doğanoğlu "Bu nedenle mi Almanya’ya dönmüyorsunuz" sorusuna, Dündar, "Hayır ben Türk vatandaşıyım ve Almanya’ya dönmek istemiyorum. Almanya’da bir kere anneme gelmişler ben cezaevinden tahliye olduktan sonra gelip davayı sormuşlar. Annem de ‘Merve’nin buraya gelmesi zor gelirse burada tekrar dosya açılır demiş" dedi. Doğanoğlu, "Evet çünkü burada ceza almıyorsunuz" dedi.

İFADELER KONSOLOSLUKTA ALINDI

Doğanoğlu Suriye’den Türkiye’ye dönüş sırasında ifadelerinin nasıl alındığına dair sorular yöneltti. Dündar, "Ankara  MİT’ten  gelip herkesin ifadesini alıyorlardı. Biz kalabalıktır girdiğimizde Türkiye’ye. 45 kişi vardık. İfadeyi Cerablus’ta Türk bölgesinde aldılar. Kaçakçı bizi Türk konsolosluğunda bıraktı orada 48 gün kaldık orada ifademizi aldılar. Sonra 31 Ocak 2020 de ifade verdim. Geldikten sonra tutuklandım. Şubat 28 de çıktım cezaevinden. İfademde Adıyaman dosyasını gösterdiler" dedi.  

İddia makamının soruları da yanıt veren Dündar, firari sanıklardan Ahmet Güneş'in Emir olduğunu, Cüheyman olarak bildiği firari Mustafa Delibaşlar'ın ise Antep Emiri olarak bilindiğini ve şu anda esir kampında olduğunu duyduğunu söyledi.

Firari sanıklardan Savaş Yıldız’ın eşi Hülya Yıldız dinlendi. Firari sanıklarından Bayram Yıldız’ın da kayını olduğunu belirten Hülya Yıldız, diğer firari sanıkları tanımadığını ileri sürdü. Sanık Savaş Yıldız ile bir bağlantısının kalmadığını iddia eden Yıldız’a mahkeme heyeti, "Kayıtlarda hala evli görünüyorsunuz" dedi. Savaş Yıldız hakkındaki sorulara yanıt vermeyeceğini söyleyen Yıldız, eşi Savaş Yıldız’ın çocuğunu zorla götürmeye çalışması üzerine Suriye’ye gittiğini belirti. Yıldız, "Ben 6 yıldır Savaş Yıldız’ın Suriye’de olduğunu biliyorum. 2 yıldır Türkiye’ye geldim. Gidiş tarihimi tam olarak bilmiyorum. 4 sene Suriye’de kaldım" dedi. Mahkeme heyetinin "Suriye’ye nasıl gittiniz" sorusuna Yıldız, "Eşim, çocuğumu götürmek istedi ben de çocuğumu bırakmamak için gittim. O ara kızıma da hamileydim oğlum da 4 yaşındaydı. O zaman önce Adana’ya sonra İzmir’e geçtik. İzmir’e annemin yanına yerleştim" dedi. Mahkeme heyetinin "Önce kim gitti Suriye’ye" sorusuna, "Hiçbir bilgim yok. Eşimden dolayı gittim. Yargılandığım davadan da beraat ettim. Diğer sanıkları tanımıyorum" diye yanıt verdi. 

HOL KAMPINDAN TÜRKİYE’YE 

"Bayram Yıldız’ı ne zaman gördün" sorusuna ise Yıldız, "Bayram Yıldız ı hiç görmedim bir bağım yok. Suriye’de bir kere gördüm ama daha sonra ne oldu hiçbir bilgim yok" dedi. Suriye’de Tabka’da kaldığını belirten Yıldız, "Kırık dökük bir evde kaldık. Bizden başka kimse yoktu. Ben, bir oğlum eşim. Sonra eşim bizi bırakıp gitti. Oradaki insanların verdikleriyle, pazarda gaz satarak geçindim. Kaldığım yerde Türkiye’den gelen başka kimse yoktu hepsi Suriyeliydi ve dil bilmediğim için konuşamıyordum sadece hareketlerle anlaşıyordum" dedi. Türkiye’ye nasıl döndün sorusuna,  Yıldız, "PKK’nin elinde esirdim 2 sene. Sonra El Hol kampında 7 ay kaldım. Orada bir kaçakçı kadınla tanıştım o şekilde kaçtım" diye belirtti.

Savaş Yıldız’ın PKK’nin elinde olduğunu ifade eden Yıldız, "Türkiye’deyken hiç Adıyaman’a gitmedim. Eşim Savaş Yıldız Adana’da emlakçıydı" ifadelerini kullandı. Mahkeme heyetinin "Suriye’ye nasıl çıktınız?" sorusuna, "Kaçak olarak geçtik, araba tutmuşlardı. Hangi sınırdan geçtiğimizi tam olarak bilmiyorum ama Cerablus’tan geçtik. Pasaportumuz yoktu" dedi.

İZMİR'DEN SURİYE'YE GEÇİŞ

Ardından dava avukatları tanık Yıldız’ı çapraz sorguya aldı. Avukat Murat Kemal Gündüz, "Suriye’ye hangi yıl gittiniz?" sorusuna Yıldız, "Hatırlamıyorum" dedi. Gündüz’ün, "Hamileydim dedin, hangi tarihte hamile olduğunu biliyor olman lazım" demesi üzerine, "Çocuğum 2015’te doğdu. Giderken 2 aylıktı. Suriye’ye İzmir’den gittik" diye belirtti. Gündüz’ün "2015 Nisan ayında eşiniz birçok suça karıştı, o tarihte eviniz basıldı mı?" sorusuna Yıldız, "Ben o tarihte burada değildim. Ben tarih olarak net bir şey bilmiyorum. Eşim bunları burada yaparken ben o ara PKK’nin elindeydim, esirdim" ifadelerini kullandı. Gündüz’ün, "Suriye’den hangi yıl döndünüz?" sorusuna, Yıldız, "2 yıl önce" dedi. Mehmet Berkin Kanalp’i tanıyor musunuz sorusuna, "Hayır tanımıyorum" diye belirtti. Gündüz’ün "Size Suriye’den para geliyor mu?" diye sordu. Gündüz bu soruya, "Hayır gelmiyor" dedi. Gündüz, "Bu sorduğum şahıs eşinizin gönderdiği parayı İzmir’de çekiyor, size getirmiş olabilir mi?" dedi. Yıldız, "Hayır" yanıtını verdi.

EMNİYETLE İLGİLİ SORULARA ENGEL 

Avukat Senem Doğanoğlu da "Firari sanıkların kod isimlerin soracağım" diyerek birçok kod ismin sordu. Yıldız, sayılan hiçbir kod ismini tanımadığını ileri sürdü. Doğanoğlu’nun "El Hol kampına nasıl geçtiniz" sorusuna, Yıldız, "Zaten belli bir süre kaldıktan sonra kadınları El Holle atıyorlar. Ben orada başka hiçbir kadını tanımıyorum. Oradan Türkiye’ye geçmek için kaçakçıyla anlaştım" dedi. Doğanoğlu’nun, "Parasını nasıl verdiniz" sorusuna, Yıldız, "Ben zaten gaz falan satıyordum o parayla verdim" dedi.  Yıldız, Suriye’den Türkiye’ye geçtiklerinde emniyetin kendilerini aldığını belirtti. Bunun üzerine Doğanoğlu, "Nasıl nerede sorgulandınız" diye sordu. Mahkeme heyeti Doğanoğlu’nun sorusuna yanıt verilmesine engel olarak tanık Yıldız, "yanıt vermek zorunda değilsiniz" dedi.

Avukatların tepki göstermesi üzerine Yıldız, sorulara yanıt verdi. Yıldız, "Adana emniyetinde de mi sorgunuz yapıldı" sorusuna, "evet" dedi.  Daha önce iki çocuğunun olduğundan bahseden Yıldız, avukatların sorgusunun ardından ağlayarak, "Mahkeme başkanı siz de babasınız, ben 3 çocuğumla annemin yanında yaşıyorum artık bunlarla uğraşmak istemiyorum" dedi.

'KATLİAM AÇIĞA ÇIKMASIN' ÇABASI

Katliamda yaşamını yitiren Korkmaz Tetik’in annesi Zöhre Tetik söz aldı. Tetik, "Ben oğlumu kaybettim bir şey söyleyeceğim, az önce 'sorulara cevap vermek zorunda değilsiniz' dediniz. Biz katliamın açığa çıkması için buradayız ama siz sorulara cevap vermesine karşı çıkıyorsunuz. Ben oğlumu kaybettim yaralandım ama burada katliam açığa çıkmasın diye çaba harcıyorsunuz. Kadının konuşmasının önüne engel oluyorsunuz" diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi. 

RUS AYŞE’Yİ TANIDI

Ardından sanık Kasım Dere’ni eşi Serpil Dere tanık olarak dinlendi. Diğer sanıkları tanımadığını belirten Dere, sanıklardan Walentina Slobodjanjuk’u ise Rus Ayşe olarak tanıdığını belirtti.  2015 yılının Mayıs ayında Suriye’ye gittiğini dile getiren Dere, "2009 yılında evlendim Suriye’ye gitmeden önce 2 çocuğum vardı. Eşim inşaat işçisiydi. Ekim 2014’te eşim gitti. 7 ay sonra geri geldi ve beni ve çocukları zorla götürdü. Kilis’ten geçtik. Pasaportumuz yoktu. Erman Ekici’yi de tanımıyorum. Suriye’ye Cerablus’tan Tabka’ya geçtik. Eşim IŞİD’tendi. Eşim vefat etti. Kaldığımız yerde Türkiye’den gelen başka birileri de vardı. Demet Taşak, Merve Dündar, Ayşenur İnci vardı. Onlar bizden önce oradaydı" ifadelerini kullandı.

‘KAÇAK YOLLARLA TÜRKİYE’YE GELDİM’

Dere "2015 Mayıs ayında gittim 2020 Mart’ta geri döndüm. Eşim ölünce geri döndüm çocuklarımla beraber. Geri dönüşte PKK’nin kampında esir kaldım. Kaçak yollarla Türkiye’ye kaçak yollarla kaçtım. Rus Ayşe, Merve Dündar’ın eltisi" dedi. Mahkeme heyetinin aranızda bir hiyerarşi var mıydı sorusuna,  sorusuna Dere, "Hayır yoktu hepimiz ev hanımıydık çocuklarımıza bakıyorduk. Evde silah yoktu. Türkiye’deyken hiç Adana’ya gitmedik. Bir yerden gelirim yok. Suriye’den para gelmiyor. Hakkımda açılan dava Adıyaman 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor" diye yanıt verdi.

"Türkiye’ye nerden geçiş yaptın" sorusuna Dere,"Antep’ten geçiş yaptık. Ekim 2015 ayında  Suriye’deydim. Ankara’daki patlamadan bir bilgim yok. Türkiye’ye gelip gitseydi bilirdim hiç gelmedi. Eşim çatışmaya girerken uçak bombardımanıyla öldü. Minbiç’te olmuş. Cesedini görmedim. Kişisel eşyaları bana teslim edildi. Çantasını getirdiler. Çantasında şahsi eşyalar vardı" dedi.  

‘YARDIMLAR TÜRKİYE’DEN GELİYORDU'

Avukat Senem Doğanoğlu, "Daha önce verdiğiniz ifadede 2013 Eylül - Ekim gibi ilk kez Suriye’ye gittiğinizi söylediniz şimdi 2014 dediniz" dedi. Dere, "Biz evet 2013’te gittik. Yardım amaçlı gittik" dedi Doğanoğlu, "Yardım amaçlı gittiyseniz neden kaçak çıkış yaptınız?" sorusuna Dere, "Birkaç ay orada kalırken yardım dağıttık" dedi. Doğanoğlu’nun "Kimin adına, hangi dernek kurum adına dağıtıyordunuz?" sorusuna, Dere, "Yok eşim dağıtıyordu. Yardımlar TIR'larla Türkiye’den geliyordu" yanıtını verdi. Doğanoğlu’nun "Türkiye’den geçerken durdurulmadık diyorsunuz doğru mu" sorusuna Dere, "Evet doğru durdurulmadık" dedi.

Doğanoğlu’nun "Eşinin 2016’da öldüğünü söyledin 2020’ye kadar tekrar evlendirilmedin mi" sorusuna Dere, "Hayır evlendirilmedim. Ben istemedim" dedi. "İstememe hakkı size tanındı mı" sorusuna Dere, "Evet tanındı" dedi. El Hol Kampı’nda bir yıl kaldığını söyleyen Dere, "Giderlerimizi çalışarak karşıladık" dedi. 

EŞİ GÖZALTINA ALINMADI

Avukat Murat Kemal Gündüz, "Verdiğiniz ifadede; '2013 yılında eşim evden ayrıldı ve bir süre gelmedi ben de Adıyaman’da kayıp başvurusunda bulundum' demiştiniz. Karakolda, sizi arayan numaranın Afganistan’dan olduğu söylemiş doğru mu? Eşiniz Adıyaman’a döndükten sonra hiç gözaltına alındı mı" sorularına Dere, "Evet başvuruda bulundum. Ama eşim Türkiye’ye döndüğünde hiç gözaltına alınmadı. Sonra eşimle Suriye’ye geçtik" dedi. "Hol kampında Türkiye’den gelenlerle mi irtibatınız vardı yabancı mıydı" sorusuna, Dere, "Türkler de yabancılar da vardı. Türklerden en son gördüğüm kadın Merve Dündar’dı" dedi.

TÜM TANIKLARIN DİNLENMESİ TALEBİ 

Duruşmaya verilen aranın ardından avukatlar söz aldı. Avukat Senem Doğanoğlu, bugün ve geçmişte dinlenen kadın tanıkların ifadelerine binaen, dosyadaki sanıklarla bağlantılı diğer tanıkların da sorgulanmasını istedi. Doğanoğlu, "Atılı suç tipleri ve 10 Ekim Ankara Katliamı yönünden sorumlulukları açısından tüm tanıkların dinlenmesini talep ediyoruz. Haklarında herhangi bir kovuşturma ya da soruşturma yürütülüyor ise getirilmesini istiyoruz. Nesibe Durmaz’ın dinlenmesini ve dosyasının celbini istiyoruz. Merve Dündar’ın ifadelerinden birçok kadının Türkiye’ye döndüğünü öğrendik. Bunların da dinlenilmesini istiyoruz" şeklinde taleplerini sıraladı.

Doğanoğlu, IŞİD içerisinde uluslararası düzeyde ajan olarak bilinen Kuteybe Hammet isimli kişinin 10 Ekim Katliamı dosyası sanıklarına ilişkin bilgi ve belgelere sahip olduğunu belirterek, tanık olarak dinlenmesini istedi.

76 POLİS GÖREVLENDİRİLDİ

Ardından konuşan avukat İlke Işık, 9 klasörden oluşan Mülkiye Müfettişleri raporuna göre, 10 Ekim 2015 öncesi ve miting günü gerekli önlemleri almayan, canlı bombaların isim ve resimleri ellerinde olmasına rağmen istihbaratlarını iletmeyen emniyet ve terörle mücadele amirlerine ilişkin beyanlarını sundu. Işık, "Canlı bombacılarının isimleri dahi biliniyor ama miting için gerekli hiç bir önlem alınmadı. Canlı bombalar arama noktalarından geçmeden miting alanına giriyor. Müfettiş raporu var orada emniyet, 'Miting için 2 bin 44 polis görevlendirdik' diyor. Gar bölgesinde ise sadece 76 polis görevlendiriliyor" diye belirtti. 

7 ÜST DÜZEY GÖREVLİ

Canlı bombaların hiçbir sorunla karşılaşmadan nasıl Ankara'ya girdiklerini soran Işık, "Bir polis noktasında durdurulsaydı, bu katliam yaşanmayacaktı. Bu rapora göre, 10 Ekim Ankara Katliamı'nda ihmali bulunan Güvenlik Şube Müdürü, Emniyet Genel Müdürü, İstihbarat Şube Müdürü vb. 7 üst düzey görevli hakkında soruşturma yürütülmesi mülkiye müfettişleri tarafından gerekli görülse de Ankara Valiliği aynı gün soruşturma izni vermediğini açıkladı" diye konuştu. 

MÜFETTİŞLERİN DİNLENMESİ TALEBİ

Katliamda yaralanan, İçişleri Bakanlığına "yaşam hakkı ihlali" davası açan ve süreci Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıyan Hasan Kılıç hakkında AYM'nin "hak ihlali" kararını verdiğini hatırlatan Işık, "AYM kararı Mülkiye Müfettişleri raporunda yer alan ihmal tespitine katılmıştır. Bu kapsamda, eksiklerle iletilen bu raporun tamamının dosyaya gönderilmesini ve mülkiye müfettişlerinin dinlenilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.

KAMP YERLERİ ARAŞTIRILSIN

Ardından söz alan diğer avukatlar ise DAİŞ'in sınır emiri olan firari sanıklardan İlhami Balı'yla sınırda ilişkisi olduğu dosyada bulunan tapelere göre tespit edilmiş kişilerin mahkeme huzurunda dinlenilmesini, kamplarda tutulduğu bilinen firari sanıkların yerlerinin, dosyada yer alan sahte kimlik kullanımı bilgilerinin ve MASAK mali raporunda yer alan maddi kayıtların araştırılmasını istedi.

SAVCI TALEPLERİN KABULÜNÜ İSTEDİ

Avukatların savunmasının ardından ara mütalaasını veren iddia makamı, avukatların tüm taleplerinin kabulü ve sanık Erman Ekici'nin tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.

KADINLARIN DİNLENMESİ REDDEDİLDİ

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, mülkiye müfettişlerinin dinlenmesi yönündeki talebi, Suriye’de yaşamış olan, kaçak yollarla Türkiye’ye dönüş yapan ve firari sanıklarla bağlantısı olan kadınların dinlenmesine yönelik talepleri reddetti.

M.K.K. DİNLENECEK

10 Ekim Barış Derneği'nin katılma talebini kabul eden mahkeme, Erman Ekinci'nin dijital materyallerinin yeniden istenmesine, MASAK raporunun yeniden düzenlenmesine ve firari sanık İlhami Balı'nın sınırlarda sürekli iletişimde olduğu telefon numarası sahibi M.K.K.'nin bir sonraki duruşmada dinlenmesine karar vererek, duruşmayı 3 Eylül' e erteledi.

TANIKLAR 68’İNCİ AYDA DİNLENECEK 

Duruşma sonrası adliye önünde yapılan açıklamada, sık sık "Katil IŞİD işbirlikçi AKP" sloganı atıldı. 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Avukat Mehtap Sakıncı Coşkun, "Bugün geldiğimiz noktada ilk esas dava üzerinden dinlenmesini talep ettiğimiz tanıkların 68’inci ayda dinlenmesi sürecine geçtik. Bu tanıklar katliamın önemli isimlerinin yakını ve eşleri. Her bir kadının eşleriyle bu sürecin bir parçası olduğu gözlendi. Adalete olan inançla salonları doldurduk. Biz aileler bu davanın teminatı olarak, salonları doldurmaya devam edeceğiz" dedi.

Coşkun, herkesi yarın Ankara Garı önünde gerçekleştirilecek anmaya katılmaya çağırdı. 

'TÜM SORUMLULAR YARGILANSIN'

Dava avukatlarından İlke Işık da, "İnat ve sabırla adalet mücadelesini yürütüyoruz. Bugün 3 kadın dinledik, Suriye'ye gelip gitmişler ve ne kadar rahat gidip geldiklerini anlattılar. Ellerini kollarını sallayarak Türkiye' de dolaşıyorlar. Bunlar IŞİD'li kadınlar ve bizce sanıklar. Herkesin can güvenliği için de talebimiz var. Bu kadınlar, sanıklar serbest gezdikçe, kimse güvende değil. Ülkenin en büyük katliamında adalet istiyoruz. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Tüm sorumluların yargılanmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı. (MA)

Öne Çıkanlar