1000 seviyesinde durum ciddileşir: Türkiye'nin risk primi 700'e dayandı

1000 seviyesinde durum ciddileşir: Türkiye'nin risk primi 700'e dayandı
Türkiye'nin CDS primi 700'ler seviyesinde seyrediyor. Uzmanlara göre, bu seviye 500'lerdeyken ekonominin son derece kötü gittiği anlaşılır, 1000'de de tahta kapanır...

+GERÇEK - Dünya gazetesinde Hasan Ardıç'ın bugünkü yazısına göre, "Türkiye’nin CDS primi bugün 700’ler mertebesine kadar çıkış yaptı, beş yıllık Türkiye CDS primi de 677 düzeyinde. Bu değerler çok yüksek değerler. CDS primi 300’lere kadar bir derece kabul edilebilir, kredilendirilebilir ve 500’lerde ekonominin son derece kötü gittiği anlaşılır, 1000’de de tahta kapanır. Makroekonomi bağlamında, CDS primine göre Türkiye’nin yabancı platformlarda ekonomik kredibilitesi kalmamıştır" dedi.

Ardıç, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Türkiye’nin kredi borçlarını ödemesi, finans çevrelerince, CDS priminin de gösterdiği üzere, ödemesi mümkün değil kategorisindedir.

Dikkat buyurunuz; gecikmeli bir ödeme değil, ödeyememe durumunu vurgulanmaktadır…

12'ye çeyrek var misali, makroekonomik anlamda ülkemiz; iflasın tam eşiğindedir.

Esasen risk priminin yüksek, bu derece yüksek olması durumunda, faizler derhal yükselerek kredi maliyetlerini de artırır. Bu durum ekonominin kuralları içinde doğal bir etkileşimdir.

Ancak;

CDS primi ve beş yıllık CDS primi, yukarıda verdiğimiz sayısal mertebede seyir ediyorsa o zaman, artık faiz yüksekliği değil, öncelikle kredi bulunabilirliğinin ön planda olması gerekir, ki bu uluslararası finansman kuruluşlarınca kabul edilebilirlik çizgisinden uzaktır.

CDS priminin bu derece yüksek değerlerde adeta yerleşmesi, tabii ki bir anda olmamıştır ve zaten olağanüstü hal dışında da böyle bir hamle, zıplama olmaz.

Yani;

CDS primi bu düzeye çıkarken ekonomide olanların neler olduğunu anımsamak ve sorun olan, yanlışları tek tek düzeltmek, ekonominin kuralları içinde hareket ederek düzeltmek gereklidir.

Yapılmazsa;

İşte o zaman maliyet, gerçekten yüksek, hem de ciddi yüksek olur… 

Hem kredi faiz yüksekliğinin yarattığı borçlanma maliyeti, hem de bu durumun makro düzeyde ekonomiye olan maliyeti…

Birçok neden var. 

Öncelik sırasına bakılmaksızın bunları alt alta özetleyelim.

- İç ve özellikle dış piyasalarda oluşan güven kaybı

Hep hatırlatıyorum, Shakespeare’in ünlü sözü; Güven teni terk eden ruh gibidir, kaybolduğunda geri gelmez. Ekonomide ya da tüm konularda kolay kaybedilebilen güvenin yeniden kazanımı çok zaman alır ve ağır bedellere dayanır.

- Yüksek enflasyon

TÜFE 123.8 (Esasen resmî olan TÜİK sayısal değerleridir. Benim kullanım tercihim ENAG’ dan yanadır.)

- Enflasyon - Faiz - Kur üçgeni

Yüksek enflasyonla yaşayan ekonomilerde politika faiz oranlarının artırılması ve enflasyon oranının üzerinde belirlenmesi iktisaden gereklidir. Ancak ısrarla faizleri düşürerek enflasyonun düşeceğini beklemek maliyeti ağır olan bir kur belirlemesine neden olmaktadır.

- TL’nin diğer konvertibl para birimleri karşısında değer kaybı

Bir taraftan ekonomiyi zayıflatırken, diğer taraftan lokal para biriminin satın alma gücünün düşmesi demektir. Bu durumda tüketiciler parayı idareli kullanma yolunu seçer ve daha az tüketirler. 

- Stagnasyon, stagflasyon, slumpflasyon, taksflasyon ve diğer …flasyonlar

Dozajı giderek artan süreçlerde yaşanan …flasyonlar ekonomiyi ve ekonominin kredibilitesini düşürürken CDS Primleri hızla yukarılara çıkar.

- Petrol başta olmak üzere emtia fiyatlarında (PMI) artışlar

Brent petrol 130 dolar mertebesine çıkmıştır ki bu düzey son 13 yılın zirvesidir. Benzer şekilde diğer değerli madenler, emtia fiyatları da…

- COVID-19 pandemisi

2019 yılından beri, farklı versiyonları da dahil olmak üzere pandeminin yayılarak devamı neticesinde tüm dünyadaki can kayıplarının yanı sıra oluşan ekonomik yapılar…

- Ukrayna-Rusya savaşı

Süregelen gerginliğin sıcak temasla savaşa dönüşmesinin global ekonomilere etkisi.

- … ve tüm bunlara Türkiye Ekonomisinin kırılgan bir döneminde hep birlikte olması

Herhangi bir sıralama yapmamış olsam da bu gerekçelerin başında; güven ve liyakat unsurları bir arada gelmekte…

Güven azalması gibi bir tanım, belki bir derecelendirme ifadesi olabilir ama ben, bunu böyle düşünmüyorum. Güven; vardır ya da yoktur. 

Bir taraftan anlık ve beş yıllık CDS primleri, diğer taraftan da uluslararası finansman kuruluşlarının Türkiye ekonomisini değerlendirmeleri ve not düşürmeleri de dönüşümlü olarak CDS prim artışlarına ortam hazırlamaktadır.

Enflasyonla başlayan sürecin, hiperenflasyonla devamı, sonraki aşamalarda durgunluk, yüksek enflasyon altında durgunluk, ekonomik büyümenin olmaması ve ekonomide küçülme ve vergilerde yüksek artışlarla, sürekli büyüyen cari açığın kapatılmasına çalışılması, TCMB rezervlerinin 55+ milyar dolar mertebesinde eksik olması, bir türlü tutulamayan özellikle dolar kuru artışları (Doğrusu TL’nin ABD Doları karşısındaki değer kayıpları) bu sarmalın dönüşümünü oluşturan temeller…

Yapılması gerekli temel işler;

Güven tesisine çalışmak,

Liyakat sahibi kadrolarla ekonomiyi yönetmek,

Ekonomi yönetiminde ekonominin kurallarını uygulamaktır.

Bunlar orta ve uzun vadeli girişimler ve doğrular…

Daha kısa vadede; CDS primlerinin izin verdiği ölçüde, IMF ve diğer uluslararası finansman kuruluşları ile çalışmalara başlamak olabilir.

Zor, ağır koşulları ve reçeteleri olan bilhassa IMF ile kredilendirilmek esasen hükümetlerce çoğu zaman tercih edilmese de nihayette son çare de olsa kullanılmaktadır.

Ama burada; CDS primleri en önemli kriterdir. İşte bu yüzden de CDS primi konusu bu derece önem taşımaktadır."

Öne Çıkanlar