'5 Haziran katliamındaki ihmaller zinciri tesadüf ile açıklanamaz'

'5 Haziran katliamındaki ihmaller zinciri tesadüf ile açıklanamaz'
IŞİD'in Diyarbakır’daki seçim mitingine yaptığı saldırının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen karanlıkta kalan birçok nokta aydınlatılmayı bekliyor.

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden 2 gün önce Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği 'Büyük İnsanlık' mitingine yönelik bombalı saldırının üzerinden 3 yıl geçti.

IŞİD üyesi Orhan Gönder'in 2 bin 360 polisin görevli olduğu ve yüzbini aşkın kişinin katıldığı miting alanına 2 bomba yerleştirerek saldırıyı gerçekleştirmesi sonucu Ramazan Yıldız, Necati Kurul, Şehmuz Kaçan, Civan Arslan ve Ali Türkmen adlı yurttaşlar hayatını kaybederken 400’ü aşkın kişi de yaralandı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise katliamın ertesi günü soruşturma hakkında 'gizlilik kararı' aldı.

Katliamın sorumlusu Orhan Gönder’in birkaç gün sonra Antep’te yakalandığı bizzat dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından açıklandı. Ailenin 2014 yılında oğullarının 'IŞİD'e katıldığı' gerekçesiyle Adıyaman Emniyet Müdürlüğü’ne başvuruda bulunduğu ve Gönder’in IŞİD kamplarında 6 ay eğitim aldıktan sonra 26 Mayıs 2015’te Türkiye’ye giriş yaptığı ortaya çıktı.

SKANDALLAR ZİNCİRİ İDDİANEMAYLE ORTAYA ÇIKTI

Ama katliamdaki asıl ihmal zinciri yaklaşık 11 ay sonra hazırlanan iddianameyle ortaya çıktı. Katliamın faili olan gönder ile birlikte İsmail Korkmaz, Mustafa Kılınç ve Burhan Gök tutuklu olarak yer alırken, katliam emrini veren IŞİD'in sınır emiri İlhami Balı ise firari şüpheli olarak yer aldı. Tutuklu Gönder, Korkmaz, Kılınç ve Gök ile firari sanık İlhami Balı hakkında 5’er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 4 bin 101’er yıldan 6 bin 318’er yıla kadar hapis cezası talep edildi.

IŞİD üyelerinin Antep’ten Suriye’ye gidip gelişlerinin polis tarafından izlendiği de ortaya çıkan sakandallardan biri olarak iddianamede yer aldı. Dava ise 'güvenlik' gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi.

Sincan Batı Adliyesi 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 25 Temmuz 2015’de görülen davanın 6’ncı duruşmasında davanın sanıklarından Burhan Gök tahliye edildi. Burhan Gök Antep’te içinde Sami El Bakravi ve Mustafa Kılıç’ın bulunduğu araçta yakalanmıştı.

Burhan Gök ile Mustafa Kılıç, 5 Haziran katliamı sebebiyle tutuklanırken, Brahim el Bakraoui (Sami El Bakravi) sınırdışı edildi. Bakravi sınırdışı edildikten sonra Brüksel Havaalanı’nda üzerindeki bombayı patlatarak katliam gerçekleştirdi.

‘GİZLİLİK KARARI NEDENİYLE DOSYANIN İÇERİĞİNİ ÖĞRENEMEDİK'

Davayı en başından beri takip eden bazı mağdur avukatlarından Nadide Kurul, davadaki ihmalleri, karanlıkta kalmış noktaları ve davanın geldiği aşamayı değerlendirdi. Patlamanın ardından Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın olayla ilgili gizlilik kararı olması nedeniyle ihmaller zincirini sonradan öğrendiklerini ifade eden Kurul, gizlilik kararı nedeniyle yaklaşık 9 ay boyunca dosyanın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olamadıklarını belirtiyor:

"Soruşturma sürecine müdahil olmaya çalıştık ancak gizlilik kararı nedeniyle ne belgelere ulaşabildik ne de soruşturmanın genişletilmesi yönündeki birçok talebimiz dikkate alınıp değerlendirildi. Gerçekten de olayla ilgili etkin bir soruşturma yapılmadı. Etkin bir soruşturma yapılmadığı için de yargılamaları yapılan sanıkların telefon kayıtları ve HTS kayıt araştırmaları daha devam etmekte. İddianame hazırlandıktan sonra biz dosyanın içeriği ile ilgili bilgi sahibi olduk."

‘POLİSİN İHMALİ KAYLİAMA NEDEN OLDU’

Olayla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Başmüfettişlerinin hazırladığı raporda katliamın nasıl göz göre göre geldiğini gördüklerini ifade eden Kurul, "Olayın bir numaralı faili olan Orhan Gönder, aranan kayıp şahıs olduğu halde olaydan önce otele gelerek kimlik kontrolü yapan polislerce herhangi bir işlem yapılmadan serbest bırakılıyor. Sanık Orhan Gönder’in bombayı alana nasıl bıraktığı görüntülere çok net olarak yansımıştı. Bu olayın en can alıcı noktası da sanık Gönder’in çöp kutusuna koyduğu bombanın her nedense arama sırasında bulunamaması. Polisler alanı boşaltıldığı sırada Gönder’in çöp sepetine bıraktığı bomba bulunsaydı bu olay olmayacaktı. Yani bu davada birbirini takip eden ihmaller zincirinin halkalarını birer birer görüyoruz.  Soruşturmayı yürüten savcılığın araştırıp bulması gereken hususları olayı araştıran müfettişler yapmış" diye kaydetti.  

‘HALEN KARANLIKTA KALAN BİRÇOK NOKTA VAR’

Olayla ilgili etkin bir soruşturma yapılmaması nedeniyle dosyada karanlıkta kalan birçok nokta olduğuna işaret eden Kurul, "Orhan Gönder’in olaydan önce Diyarbakır’a geldiğini biliyoruz.  Diyarbakır’a gelerek 4-5 gün kalan Gönder’in böyle bir eylemi yaparken kimden ya da kimlerden yardım aldığı konusu halen karanlıkta. Bunu bilmiyoruz. Bu konuda hiçbir araştırma yapılmadı.  Görüntülerde IŞİD sanığı Gönder ile bir süre mavi gömlekli bir şahısla sohbet ediyor ve birlikte alandan ayrılıyor. Bu kişinin kim olduğu halen tespit edilemedi. Dosyada bunlara ilişkin hiçbir ilerleme sağlayamadığımız için birçok nokta karanlıkta. Dosyanın diğer sanıkları, Türkiye’de görülen birçok İŞİD davasında, İŞİD sanıkları ile telefon görüşme kayıtları ve soruşturmaları olan kişiler. Bu kişiler ortak görüştüğü kişiler ama bu kişilerin kim olduğunu bilmiyoruz. Dosyada bu konuda hiçbir bilgi yok. Orhan Gönder’in olaydan sonra yakalanması da o kişilerin telefonlarının teknik takiple dinlenmesi sonucunda oldu.  Aslında takipte olan kişilerin telefonları patlamadan önce dinlenmesine rağmen nedense bu olay engellenemiyor. Karanlıkta kalan başka bir nokta ise Orhan Gönder’in, ilk ifadesinde İstasyon Meydanı'ndaki seyyar çaycı Y.S.Z. ile irtibatlı olduğunu söylemesi ardından ring aracına giderken polisin sorusu üzerine ifadesini değiştirmesi. Bu konu çok karanlık çünkü bu kişinin bu kişilerle bağlantısı var mı yok mu bilemiyoruz" diye belirtti.

‘BU KADAR İHMAL TESDADÜF İLE AÇIKLANAMAZ'

"Bu olayda bu kadar ihmal ve skandalın üst üste gelmesi açıkçası tesadüf ile açıklanamayacağını gösteriyor" diyen Kurul, "Ancak bunun belli bir plan çerçevesinde yapıldığı konusunda maalesef elimizde bilgi yok. Şu anda sanıkların birbiriyle olan örgütsel ilişkileri, HTS kayıtları, yapılan görüşmeleri toparlayıp aydınlatmaya çalışıyoruz. Bu da kayıtların hepsi daha dosyaya gelmedi.  Bugüne kadar bizim zorlamamız ve bu bilgilerin tek tek dosyaya gelmesini istememizle bu dava ilerliyor. Ancak yargılama istediğimiz gibi değil ağır ilerliyor, bu çok net. Olayda ağır yaralanan Lisa Çalan halen dosyada katılan olamadı. Çünkü iddianamede ismi geçmiyor. Halen iddianamede ismi olmayan birçok müşteki var.  Bu durum,  olayda sağlıklı ve etkin bir soruşturma yürütülmediğinin bir göstergesidir" şeklinde konuştu.

‘GÖNDER’İN BULUDUĞU SINIR TRAFİĞİ DİNLENMİŞ AMA…’

Gerekli önlemler alınmadığı için katliamın gerçekleştiğini yineleyen Kurul, "Orhan Gönder’in ailesinin çocukları konusunda yaptığı kayıp başvurusu dikkate alınsaydı, Gönder Diyarbakır’a geldiğinde otelde gerekli araştırma yapılmış olsaydı, bu katliam olmayacaktı. Bu dosyada 2014 yılında İŞİD üyelerinin sınırdan geçişleri nasıl yaptığını, kimlerin yaptığını, kimlerin geçtiğini ilişkin yaptıkları bütün telefon görüşmeleri mahkeme kararıyla dinlenmiş. Bunlar polis tarafından biliniyor. Ancak bu konuda sadece dinleme yapılmış, İŞİD üyelerine yönelik bir operasyon yok. Orhan Gönder de muhtemelen İŞİD’lilerin dinlenen bu sınır trafiği içerisinde gidip gelmiş. Dosyanın firari sanığı İlhamı Bali var.  Onun ismi Ankara patlamasında da geçiyor. Orada sanık. Burada aslında çok ciddi bir ihmal var" diye vurguladı.

‘OLAYI BÜTÜN YÖNLERİYLE AÇIĞA ÇIKARMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’

"Yargıdaki cezasızlık pratiği ne yazık ki bu dosyada da işliyor" ifadesini kullanan Kurul, "Olaydan sonra gizlilik kararı alındı.  Hemen dosyaya ulaşamadık.  Ne olduğunu anlayamadığımız bir kararla dosya Ankara’ya nakledildi. Davanın, katılanı, mağduru olan birçok insan bu dava Ankara’ya nakledildiği için davayı takip edemedi. Bu da çok ciddi bir problem oldu. Bu dosyayı takip etmeye devam edeceğiz. Bu dosyada bombayı koyan kişinin arkasındaki kişi ve kişiler ile bağlantılarını ortaya çıkarmak için elimizden geleni yapıp, hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bunun yanında olay yerinde görevli polisler hakkında ihmalleri nedeniyle Diyarbakır’da yürüyen bir dava var.  5 kişinin öldüğü yüzlerce kişinin yaralandığı bir olayda bu polislerin ağır ceza mahkemesinde yargılanması yönündeki talebimiz kabul edilmedi" dedi.

(Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar