Aileler, uzaktan eğitim için eve kapanan öğrencilere nasıl davranmalı?
Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Eğitim Uzmanı Prof. Metin Pişkin, Coronavirus sürecinde uzaktan eğitimde öğrencilerin ve ailelerin yaşadığı sorunlara ilişkin "Cıvıl cıvıl çocukları 8 saat ekran başında tutmak mümkün değil. Yüz yüze eğitim olmayınca sosyal ve kişilik gelişimleri de sekteye uğruyor"dedi.
Prof. Pişkin, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’nda uzaktan eğitime ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Prof. Pişkin, şöyle konuştu:
"Okulda çocukların sadece akademik yönden gelişimini beklemiyoruz. Anı zamanda sosyal gelişimleri, kişilik gelişimleri gibi pek çok gelişim mümkün. Uzaktan eğitimin en önemli dezavantajı budur. Akademik yönden bakacak olursak yüz yüze eğitim ile uzaktan eğitim aynı değil. Yüz yüze eğitim sırasında soru sorabiliyorsunuz, arkadaşlarınızla etkileşime girebiliyorsunuz, teneffüse çıkıyorsunuz yani çok yönlü öğrenme söz konusu. Uzaktan eğitim sürecinde ya televizyondan izleyerek ve dinleyerek bir şeyleri öğrenmeye çalışacak ya da bazı okullarda olduğu gibi bilgisayar üzerinden eğitim veriliyor ise bir miktar etkileşime girmiş olacak."
'ÇOCUK GELİŞİMİ İÇİN ÇOK MANTIKLI DEĞİL'
"Hem ders veren hem öğrenmeye çalışan çocuklar açısından düşünmek lazım. Ekrana bakarak ne kadar süre durabilirsiniz? Belirli bir süre konsantre olabilirsiniz ama bu ne kadar sürebilir? Özel okullarda mesela haftada 30 saat ders var ise 30 saat de online eğitim yapıyor. Kendi çocuğum da dahil sabah 08:30’da online eğitime başlıyor, öğlenden sonra 16:00’ya kadar devam ediyor. Günde 8 saat bilgisayara bakacak ekrandan öğretmenini dinleyecek. Bence çok mantıklı değil. O cıvıl cıvıl çocukları o kadar saat bilgisayar karşısında tutmak mümkün değil. 4 Saat online ders olsa para verildiği için o zaman biz de az para verelim diyen veliler olmasın diye büyük ihtimal böyle bir çözüm bulmuş olabilirler ama çocuk gelişimi bakımından çok mantıklı değil."
'ÖĞRENCİLERE SORU SORMAMIZ LAZIM'
"18 milyon öğrencinin okula gittiğini düşünürsek bizim okullarımız Avrupa’ya göre sınıflarımız daha kalabalık. Avrupa’da sınıflar 20 – 30 kişi iken bizde 30 -40 civarında sınıfta öğrenci var. Biz üniversiteler de online eğitimle başladığımız için online ders başladığı zaman öğrencilerime bakıyorum katılım sağlanmış ama sadece ben ders anlatırsam onlar da bir süre sonra sıkılacaklar. Onlara soru sormamız lazım, kısmen de etkileşime girmek lazım. Dersi görsel içeriklerle zenginleştirmek lazım. Avrupa her ne kadar okulları açılmış olsa da birkaç hafta sonra ne olacağı da belli değil. Herkes bir deneme yanılma yönteminde. Çünkü birkaç hafta sonra durum bambaşka olabilir, yeni kararlar da alınabilir. Sadece ilkokul 1’leri almamız duruma göre diğer sınıfları da yavaş yavaş almamız edebilecek eğer bana da mantıklı geliyor."
'İNSANOĞLU BELİRSİZLİKTEN RAHATSIZ OLUYOR'
"Sadece çocuklar değil bizlerin de günlük rutinimiz bozuldu. Anne babaların evde çocukları için plan program yapmaları çok önemli. Süreç uzadıkça belirsizlik oluştu. İnsanoğlu belirsizlikten rahatsız oluyor. Önünü görememek, ne olacağını bilememek ve belirsizlik uzun sürdüğü zaman stres, kaygı, depresyon bile görülebilir. Anne babaların çocuklarına hoşgörülü davranması çok önemli.
Hepimiz evde olduğumuz için bazen evde bir kaos çıkabiliyor ve bu benim kendi ailemde de söz konusu. Yetişkinlerde de sorunlarını çözememe, stres yapma veya sinirlenme görülebilir. Şu anda yaşayan insanoğlu hayatında ikinci defa tecrübe etmediği hepimizin ilk defa başına gelen bir olguyla yüz yüzeyiz."