Artan yoksullukla birlikte uyuz hastalığı zirve yaptı

Artan yoksullukla birlikte uyuz hastalığı zirve yaptı
Türkiye'de pandemiyle birlikte uyuz vakalarında ciddi artış oldu. Halk Sağlığı Uzmanı Çatak: “Zenginlerde uyuz vakaları tesadüfidir ama yoksul ülkelerde bir salgın niteliğindedir."

Esra ÇİFTÇİ


Türkiye'deki uyuz vakalarında pandemi ve artan yoksullukla birlikte ciddi artışlar görüldü. Giysilerden ve her türlü temasla bulaşan uyuzun piyasadaki ilaçlara direnç gösterdiği belirtiliyor.

+Gerçek’e konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Binali Çatak, yapılan akademik çalışmalarda uyuzun dünya çapında her sınıftan insanda görülebileceğini ancak yoksul ülkelerde salgınlar halinde seyrettiğini söylüyor.

Dr. Çatak, uyuzun gelişmekte olan ülkelerde en yaygın dermatolojik durumlardan biri olduğunu, küresel olarak, herhangi bir zamanda 200 milyondan fazla insanın etkilendiğinin tahmin edildiğini, güncel literatüre göre de dünyadaki sıklığının yüzde 0,20 ile yüzde 71,0 arasında değişmekte olduğunu belirtiyor.

Uyuzun bir sınıf hastalığı olduğunu söyleyen Dr. Binali Çatak, "Zenginlerde uyuz vakaları tesadüfidir ama yoksul ülkelerdeki uyuz vakası bir salgın niteliğindedir" diyor. 

'EN DEZAVANTAJLI GRUP YOKSULLAR'

+Gerçek’e konuşan Dermatoloji Uzmanı Dr. Hamza Aktaş da, uyuz vakalarında en dezavantajlı grubun yoksullar olduğunu söylüyor.

Dr. Aktaş, uyuzun tüm etnik ve sosyoekonomik gruplarda görülmekle birlikte esas olarak tropikal bölgelerde, 3. Dünya ülkelerinde, kırsal bölgelerde, sosyoekonomik anlamda geride olan gruplarda daha çok görüldüğünü, hijyen koşullarının yetersiz olduğu ya da temizlik ürünlerine ekonomik nedenlerle yeterince ulaşamayan toplumlarda görülme riskinin çok daha fazla olduğunu belirtiyor.

Dr. Aktaş, bu nedenle uyuzda artışın diğer nedeninin tedavideki yetersizlikler, hem hekime hem de ilaçlara ulaşmada yaşanan zorluklar olduğuna dikkat çekiyor. Dr. Aktaş,  "Uyuzun tedavisinde tüm aile bireylerinin aynı zamanda tedavi alması ve rutin bir tedavi prosedürü uygulaması gerekiyor; bunun yapılamaması durumunda tedavinin yetersiz kalacağı,  aile ve grup içi bulaşın sürekli bir hal alarak kısır döngü oluşturacağı aşikar" diyor.

‘İŞSİZ AİLELERİN ÇOCUKLARINDA DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR’

Ülkenin içinde bulunduğu pandemi ve ekonomik durum nedeniyle yoksulluğun giderek derinleştiğine dikkat çeken Dr. Binali Çatak, Türkiye’de ilkokul çocuklarında yapılan bir araştırmada anne-babası işsiz olan ailelerin çocuklarında uyuzun daha fazla görüldüğünün belirlendiğini söylüyor. Çatak, "Özellikle işsizlik nedeni ile günübirlik işlerde çalışanlar ya da birkaç günlüğüne evden ayrılıp başka yerlere çalışmaya giden aile bireyleri tedaviyi yetersiz alır veya zamanında alamazsa uyuzun tam olarak tedavi edilmesi mümkün olmayabilir" diyor. 

DÖRT KAT ARTIŞ

Dr. Hamza Aktaş da, Dr. Binali Çatak gibi pandemiyle uyuz vakalarında artış olduğunu belirtiyor.

"Hem medyada hem sosyal medyada, halk arasında da bunu görüyoruz, izliyoruz. Poliklinikte de çok ciddi anlamda vakalarda artış olduğunu gördük" diyen Aktaş, 3 veya 5 yıl önce haftada bir iki vaka görebiliyorken şu anda günde 3-5 vaka görmeye başladıkların anlatıyor. Aktaş, "Son dönemde Türkiye’de ve İspanya’da yapılan bir çalışmada, pandemiyle birlikte uyuz vakalarında 4 kat artışın olduğu tespit edildi. Bu çok ciddi bir artıştır" diyor.

Dr. Hamza Aktaş uyuzun artmasında etkili olan bir başka sebebin ise savaşlar ve göçler olduğun söylüyor. Dr. Aktaş, "Savaşın etkileri ile yaşanan göçler, zorunlu olarak bir arada yaşama, sağlık hizmetine ve ilaçlara yeterince ulaşamama bu artışta en önemli faktörlerdir" diye konuşuyor. 

‘İNSANLAR ÖĞÜN ATLIYOR’

+Gerçek’e konuşan Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo ise uyuzun artışının insanların bağışıklık sisteminin zayıflaması ve çökmesiyle de ilintili olduğunun altını çiziyor.

Ekonomik krizle birlikte ailelerin öğün atlamaya başladığını söyleyen Foggo, "Özelikle süt, yumurta, yoğurt ve et gibi gıda maddelere aileler ulaşamıyor" diyor. Foggo sadece kuru gıdayla beslenme sonucunda yeterli vitamin alamadıklarını ve bağışıklık sisteminin çöktüğünü belirtiyor.

Foggo özellikle pandemi döneminde ve sonrasında ziyaret ettiği evlerde çocuklarda uyuz ve benzeri deri hastalıklarında artışa tanıklık ettiğini, evlerin birçoğunun çok kötü durumda ve hijyen malzemelerine bile ulaşmanın çok zor olduğunu ifade ediyor. 

HİJYEN TEMEL KOŞUL

İyi tedavi olunmazsa uyuzun kronikleşme ihtimalinin çok fazla olduğunu belirten Dr. Binali Çatak, hijyenin çok önemli olduğunu vurguluyor. Dr. Binali Çatak, sadece uyuzla ilgili değil, birçok bulaşıcı etkenlere karşı da banyonun, yıkanmanın önemli olduğunu söylüyor. Çatak, uyuz vakalarının aylık banyo sayısı 9’dan az olanlarda banyo yapanlara göre kat be kat fazla olduğunun altını çiziyor ve genital bölgelerin her gün yıkanmasını, haftada en az iki kez banyo yapılmasını öneriyor.

Uyuz vakalarında en önemli şikayetin kaşıntı olduğunu söyleyen Dr. Hamza Aktaş ise kaşıntının şiddetinin değişken olduğunu ancak gece yatağa girdikten sonra arttığını ve uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabileceğini belirtiyor. 

Aktaş şu uyarılarda bulunuyor: "Parmak aralarından başlayan kaşıntı, bileklere, dirseklere, koltuk altına, genital bölgelere, kadınlarda meme çevresi gibi bölgelere yayılabilir. Bulaş insandan insana en az 15-20 dakika süreli deriden deriye yakın fiziksel temasla oluşabileceği gibi cinsel ilişki ile de olabilir. Uyuz sarkoptunu taşıyan yatak, çarşaf, yorgan, giysi, halı gibi cansız objeler yoluyla da bulaş olabilir."

Öne Çıkanlar