CHP'li Tanal, İkizdere direnişine katıldı, kadınlarla türkü söyledi

CHP'li Tanal, İkizdere direnişine katıldı, kadınlarla türkü söyledi
İkizdere'deki çevre direnişine katılan Mahmut Tanal, 'Eğer köylüler de kabul ederse ben 17 günlük kapanma süresince burada kalırım. Benim babam çobandı' dedi.

ARTI GERÇEK- Rize'nin İkizdere ilçesine doğayı tahrip ederek yapılmak istenen taş ocağına karşı, bölge halkı "çevre direnişi" başlatmış, iş makinelerinin önüne geçmişti. Cengiz Holding'in projesine karşı direnen yurttaşlar, güvenlik güçlerince darp edildi, biber gazına maruz kaldı.

Müdahalelere ve engellemelere rağmen "çevre nöbetine" başlayan İkizdereliler'e destek olmak için CHP milletvekili Mahmut Tanal da İkizdere'ye gitti. 

Tanal, burada direnen köylülerle birlikte ARTI TV yayınına bağlandı. 

DEMOKRATİK HAKLARINI KULLANAN KADINLARA KÖTÜ MUAMELE

Nöbet alanından izlenimlerini paylaşan CHP’li vekil Mahmut Tanal, barışçıl yöntemlerle demokratik haklarını kullanan İkizdereli kadınların joplanarak, biber gazı sıkılarak kötü muameleye tabi tutulduğunu söyledi.

TELEFONLARI ZORLA ALARAK SUÇ İŞLİYORLAR

Jandarma müdahalesinde vatandaşların elinden zorla telefonları alınarak çekilen görüntülerin silindiğini belirten Tanal, "Bir defa telefona el koymak mahkeme kararıyla olur. Görüntüleri silmek, suç delillerini yok etmektir. Zorla telefonu almak suçtur. Bu vesileyle cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum" dedi.

DEVLETİN VATANDAŞI ÖDÜLLENDİRMESİ LAZIM

Taş ocağı açma bahanesiyle yok edilmek istenen İskencedere Vadisi’ne sahip çıkan vatandaşların aslında kamu görevi ifa ettiğini dile getiren Tanal, "Devlet, Çevre Kanunu’nun 30. maddesine göre hareket eden İkizdere direnişçilerini ödüllendirmesi, madalya vermesi lazım. Devletin korumadığı alanları vatandaş koruyor. Anayasa’nın 56. Maddesine göre çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin görevidir. Çevreyi yok etmenin hiçbir gerekçesi olamaz. Hiçbir hak yaşam hakkının üzerinden değildir. Vatandaşın yaşam hakkı ihlal ediliyor. Sağlıklı çevrede yaşamak herkesin hakkıdır. Doğayı kullanmak, çevreyi yok etme hakkı vermez. Çevre hiçbir şeye feda edilemez" ifadelerini kullandı.

Tanal, bölgede tahrip edilmek istenen yaşam alanlarını gösterdi, bölgede yaşayanları etkileyecek tarım ve hayvancılık faalityetlerini saydı ve direnişe destek veren "Diren" isimli köpeği gösterdi. 

Tanal, Karadeniz bölgesinin kendine has özellikleriyle dünyaya örnek olduğunu belirterek, sözü direnişte yer alan kadınlara bıraktı. İkizdereli kadınlar da direniş sırasında besteledikleri türküyü seslendirdi. 

Türkünün sözleri ise şöyle:

Köye baraj yapturdun bir şey demeduk saa
Milletin bedduası elbet tutacak saa
Sattınız köyümüzü biz neree gideluk
Köyümüz yok olacak biz şimdi ne edelum
Suyumuz yok olacak biz şimdi ne içelum
Katliam yeru mudur İkizdere dağları
Cengiz İnşaat için hep katlettin bu dağlari

'KÖYLÜLER İSTERSE 17 GÜNLÜK KAPANMA SÜRESİNCE BURADA KALIRIM'

Bugün ve yarın İkizdere’de olacağını belirten Tanal, "Halkın milletvekili isem halkın arasında kalacağım. Ben sokağın milletvekiliyim. Halk da ‘kalın’ diyor, ‘misafirimiz olun’ diyor. Eğer köylüler de kabul ederse ben 17 günlük kapanma süresince burada kalırım. Benim babam çobandı. Köy yerinde yapılabilecek her türlü işten anlarım." dedi.

'YABAN HAYVANLARI KAÇIYOR'

İkizdere’deki İskencedere Vadisi’nin UNESCO tarafından dünyada korunması gereken 254 vadi listesine eklendiğini aktaran Tanal, İskencedere Vadisi’nde taş ocağı için başlatılan çalışmaların telafisi imkansız zararlara yol açtığına dikkat çekerek, şunları anlattı: "Balıkların geçiş yolu kapatıldı. Yazın ve kışın yer değiştiren balıkların yumurtlama, yaşam alanlarına zarar verildi. Bu yörede ilaç olarak kullanılan bal üretimine darbe vuruluyor. Arıcılık bitiriliyor. Çay bahçeleri yok ediliyor. Vatandaşın evi tahrip ediliyor. Doğa harikası olan vadi, yaban hayatının en yoğun olduğu bölgelerden biridir. Çengel boynuzlu dağ keçisi, geyik, karaca, bozayı, yaban domuzu, saka, kızılgerdan, doğan, tilki, bu yöreye özgü kuş türlerinden dağ horozu… Yaban hayvanları gürültü sesinden dolayı yaşam alanlarını terk edip başka yerlere gidiyorlar. Yabancı oldukları yerlerde de hayata tutunamıyorlar. Rize’nin simgesi atmacalar dahi gidiyor."

'MUSLUKLARDAN ÇAMUR AKIYOR'

Gürdere, Cevizli ve Ilıca gibi köylerde yaşayan vatandaşların içme suyu ihtiyaçlarını taş ocağı çalışmalarının yürütüldüğü vadiden temin ettiğini belirten Tanal, "Borulardan kirli, çamurlu su akıyor. Vatandaşlar parayla su alıyor. Yine hayvanlar da çamur akan suyu içemiyor. Bu yüzden köylüler besledikleri hayvanları için de su satın alıyor. Hayvancılığı öldürüyorlar. Su yatakları da yön değiştiriyor. Bu gidişle vatandaşlar köylerinden göç etmek zorunda kalacak. Su temel, öncelikli bir haktır. Doğada bulunan tüm canların hakkıdır. Bu hak feragat edilemez, bu hakka dokunulamaz. Devletin yeterli ve kaliteli su sağlama görevi vardır" ifadelerini kullandı.

'BÜTÜN MİLLETVEKİLLERİNİ DAYANIŞMAYA ÇAĞRIYORUZ'

CHP ve HDP milletvekillerinin İkizdere direnişine verdiği desteği değerlendiren Avukat Yakup Okumuşoğlu ise "Direniş alanına milletvekillerinin gelmesi her açıdan iyi oluyor. Jandarma müdahale etmeye çekiniyor, iş makinaları keza aynı. Kolay kolay çalışmıyor. Bu açılardan milletvekillerinin direniş alanında olması çok iyi. Her gün bir milletvekili direniş alanında olursa çok iyi olur. Sadece CHP’li vekiller değil tabi ki. Bütün milletvekillerini dayanışmaya çağırıyoruz, İkizdere’ye bekliyoruz" dedi.

CHP’Lİ BAŞKAN SALTUK: TÜM KARADENİZ SALDIRI ALTINDA

CHP Rize İl Başkanı Saltuk Deniz de sadece İkizdere’nin değil Karadeniz’in tüm doğasına karşı bir saldırının başlatıldığını vurgulayarak, "Yaylalar, dereler, ormanlar, Karadeniz’de yeşile, doğaya ait ne varsa hepsi saldırının, yağmanın işgali altında. Çok uzun zamandan beri devam eden bir hadise. Etrafta kesilmiş ağaçları görüyoruz" bilgisini verdi.

'MEVCUT TAŞ OCAĞI VARKEN VADİ ISRARININ SEBEBİ NE?'

İkizdere Dernekler Federasyonu Başkan Yardımcısı İsmet Ekşi, daha uygun bir noktada mevcut ruhsatlı bir taş ocağı varken maliyet ve ulaşım zorluğuna rağmen İskencedere Vadisi’nde taş ocağı açılmak istenmesinin akıllarda soru işareti yarattığını kaydederek, "Daha ötede devletten ruhsat alınan bir taş ocağı var. Ama o ocak değil de niye burası? 30 kilometre yukarı gelip de bu vadiyi yok edip… Buradan nakliyesi daha pahalı, lojistik zorluğu var. Mevcut olan taş ocağı kullanılsa çevre tahribatına bu kadar sebebiyet verilmez. 100 dönüm tahrip olacak. Bu yeşilliğin hiçbirisi olmayacak. Mevcut yer varken neden burası?" diye sordu.

Öne Çıkanlar