Can Dündar: Gazetecinin görevi devletin kirli sırlarını saklamak değil, onları afişe etmektir

Can Dündar: Gazetecinin görevi devletin kirli sırlarını saklamak değil, onları afişe etmektir
Gazeteci Can Dündar, Artı TV'de yayınlanan 'Ustura' programında Ahmet Nesin'in sorularını yanıtladı.

ARTI GERÇEK- Artı TV'de ekranan gelen "Ustura" programının konuğu gazeteci Can Dündar oldu. Dündar, programda Ahmet Nesin'in sorularını yanıtladı. 

Nesin, "Özgür bir ükeyi savunmak, illa ki bir örgütü savunmak anlamına geliyor. Biz her anlamda özgürlüğü savunduğumuz için örgütümüz de bol oluyor. Birbirlerine tezat olmaları da sorun değil bu örgütlerin onlara göre. Kendileri dışındaki örgüt, kötü örgüttür onlara göre," diye açtığı programda "Can Dündar MİT tırları haberinden neden ceza yedi?" diye sordu.  

"Bence burada temel sıkıntı, Erdoğan'ın kalkıştığı işi eline yüzüne bulaştırması ve bunu örtmeye çalıştıkça dünya çapında haber haline getirmesi. İşin özü bu," diyen Dündar, şöyle devam etti:

'GAZETECİNİN GÖREV DEVLETİN KİRLİ SIRLARINI SAKLAMAK DEĞİL, ONLARI AFİŞE ETMEKTİR'

"Türk hükümeti orada bir karar almış belli ki, 'oradaki Kürt direnişini ezmek için bir İslamcı, şeriatçı grupları destekleyeceğiz. Onlara silah, para yardımı yapacağız, silah transferine izin vereceğiz.' Bu bir politika ama devlet bunun adını 'politika' diye koyamadığı için illegal yollardan yapmak zorunda kaldı ve suç üstü yakalandı. Ben ODTÜ'de doktora tezimi bu konunun üzerine yapmıştım, 'Devlet sırlarına karşı basın özgürlüğü' diye. Oradaki topladığım malzeme yıllar sonra çok işime yaradı. Bütün devletlerin kirli sırları vardır, bütün devletler illegal operaasyon yapmaya kalkışır. Ama eline yüzüne bulaştırıp ortaya çıktığı zaman artık orada üstünü örtmeye çalışmak debelendikçe batmak anlamına gelir. O yüzden hükümetler ya istifa eder ya bunun sızdrılmasını sağlayan bürokratı görevden alır. Ama bunu yazdı diye gazeteciyi cezalandıranları çok azdır. Gazetecinin görevi devletin kirli sırlarını saklamak değil, onları afişe etmektir. Biz yayınladığımızda sır niteliğini kaybetmişti. Sadece Türkiye'de değil, uluslararası alanda da biliniyordu."

Nesin'in, söz konusu haberi ilk yayınlayan Doğu Perinçek'in yayın organı Aydınlık için "Devlet sırlarını ilk onlar yayınlamış olmuyor mu?" sorusuna Can Dündar şu yanıtı verdi:

'BASIN SUÇLARINDAN MAHKUM OLMADIM'

"Burada Cumhuriyet gazetesi adına biraz kendimize övgü payı çıkaracağım. Kimin yazdığının bir önemi var. Senin ne kadar ağırlığın varsa yaptığın haberin o kadar etkisi oluyor. İkincisi biz bir video yayınladık. Videoda yaşanan şeyin ne kadar vahim olduğunu yani sadece silahların yakalanmasını değil, bütün o süreç, istihbaratçıların kamyondan indirilmesi, o tırlarda jandarmayla neredeyse yumruklaşmaya varan çatışma, birbirlerine silah çekmeleri, daha polisin gelmesi ve devletin üç silahlı gücünün birbirine girmesi. Bunların bilinmesi, görülmesi hoşa gitmedi. Basın suçlarında savcılığın 40 gün içinde soruşturma açması lazım. Bunu atladılar. O yüzden ben basın suçlarından mahkum olmadım. Onun üzerine işi büyütmeye karar verdiler, casusuluk, terör örgütüne yardım gibi. Yani ben bunun yayınlamasından beraat ettim, belgeyi teminden ceza verdiler. Yani olayı bir casusuluk örgütne vermedim, bir gazetenin manşetinden verdim."

Programın devamında "Adana’da tırları neden polis ve MİT takibe almadı?", "Sırrını hemen haber yapan Can Dündar nasıl ajan oldu?", "Gazeteci-ajan olmak çelişmiyor mu?", "Adalet ve demokrasi", "100. yıla yaklaşırken demokrasiye adım atmak ne demek?", "Neden demokrasi hep darbelerden sonra geliyor?" gibi sorulara yanıt arandı.

Öne Çıkanlar