Enes olayının perde arkası: Cemaat lideri 15 Temmuz’da gözaltına alınıp sonra serbest bırakılmış

Enes olayının perde arkası: Cemaat lideri 15 Temmuz’da gözaltına alınıp sonra serbest bırakılmış
Terkoğlu, cemaatin bölgedeki lideri Muhammed Orakçıoğlu’nun ‘FETÖ kumpasına’ karıştığı için 15 Temmuz’da gözaltına alındığını ancak araya birilerinin girmesiyle serbest bırakıldığını yazdı.

Elazığ’da tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’nın Nurculara ait cemaat evinde gördüğü baskıların ardından yaşamına son vermesinden sonra gözler Elazığ’daki cemaat yapılarına çevrildi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, bugün kaleme aldığı "Enes’i boğanları kim besledi?" başlıklı yazısında cemaatin bölgedeki lideri Muhammed Orakçıoğlu’nun 15 Temmuz’dan sonra gözaltına alındığını ancak araya birilerinin girmesi üzerine serbest bırakıldığını yazdı. Terkoğlu, Muhammed Orakçıoğlu’nun, FETÖ lideri Gülen’in Elazığ’daki Tahşiyecileri hedef göstermesinden sonra bu cemaate yönelik operasyonda da rol aldığını ileri sürdü.

Terkoğlu’nun yazısının ilgili bölümleri şöyle:

"…Nur cemaatinin Elazığ’daki "resmi abisi" Muhammed Orakçıoğlu. Tekstil işiyle ilgileniyor. Ona "abi" dedirten ise cemaat içindeki geçmişi.

Herkes biliyor, Nurculuğun kurucusu Said Nursi. Onun birinci talebesi ise asker kökenli Hulusi Yahyagil. Nurculuk yazınında Yahyagil’in ayrı bir yeri var. Zira Nurculuk yazını, Hulusi meselesini ordunun-devletin Nurculaşmasının ana motoru olarak görüyor.

Nursi, Beşinci Şua’da, gelecekte bir gün, Türk ordusunun "İslam ordusu"na dönüşeceğini söylüyordu. Bir başka yerde, Hulusi Yahyagil’in rüyasını yorumlayan Nursi, geleceğe dair bir "okuma"da bulunuyordu: "Sarıklı, küçük, genç bir zat ise Hulusi’yle omuz omuza verecek, belki geçecek birisi, naşirler ve talebeler içine girmeye namzettir." 

Haliyle Nurcular yıllarca Asker Hulusi ve ona omuz verecek küçük sarıklı hikâyeleriyle büyüdüler.

Gelelim Orakçıoğlu’na...

Orakçıoğlu ya da Nurcuların diliyle "Muhammed Abi", Yahyagil’in en yakınındaki isim, onun vârisi. Bugün Hulusi Yahyagil adına açılan siteye girildiğinde sizi şu ifadeler karşılıyor:

"Merhum Hulusi Bey henüz hayatta iken, kendisinde bulunan Bediüzzaman hazretlerinden gelen mektupları, kendi yazdığı mektupları, kendine gelen mektupları, kitap ve belgeleri vs. bu evrakların tamamını Muhammed Orakçıoğlu’na vermiştir."

Hulusi Bey’in Elazığ’da doğması ve ölmesi, mezarının burada bulunması nedeniyle her yıl onun adına çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ana konuşmacının Orakçıoğlu’nun olduğu etkinliklere kimler mi katılıyor? Vali, İl Emniyet Müdürü, AKP’li milletvekilleri, AKP’nin il ve ilçe belediye başkanları. Hulusi Bey’in ölüm yıldönümü olan temmuz ayındaki "büyük buluşma" bile özel harekât şube müdürlüğünün yanındaki alanda, Orakçıoğlu’na ait geniş arazide gerçekleşiyor. Kısacası cemaat; kurumlarıyla, etkinlikleriyle, evleriyle devletin gözünün önünde. İmkânları da çoğu zaman devlet kurumları sağlıyor.

FETÖ KUMPASININ ORTAĞI

Bu kadar değil...

Daha önce Nurcular hakkında çeşitli bilgileri bu köşede okudunuz. FETÖ, esas olarak Nurculuğun kolu olan bir cemaatti. Hizmet Vakfı gibi Nurculuğun çatısı olan kuruluşlar, Fethullahçılığı resmi olarak destekliyordu.

Örgütün kumpasları Ergenekon, Balyoz gibi davalarla sınırlı değildi. Tahşiyeciler adı verilen Fethullahçıların rakibi olan bir dini grup da FETÖ’nün operasyonuna uğramıştı. 22 Ocak 2010 tarihinde, Tahşiyecilerin lideri Molla Muhammed de dahil olmak üzere, 122 kişi gözaltına alınmış, bir kısmı tutuklanmıştı. FETÖ’ye yargı süreci açılınca Tahşiye kumpası da hâkim önüne çıktı.

İşte bu dönemde ilginç bir belge Orakçıoğlu’nun kumpasla ilişkisini gündeme getirdi. Tahşiye kumpasının ilk işaretini, 6 Nisan 2009 tarihinde, FETÖ lideri Gülen, Tahşiyecileri hedef göstererek vermişti. Ardından 14 Nisan 2009’da, Elazığ Emniyet Müdürlüğü’ndeki FETÖ’cü polisler, Tahşiyeciler hakkında bir istihbarat raporu yayımladı. Adeta Nurcu bir militanın diliyle yazılmış polis raporunun kaynağı, Elazığ’da Hulusi Yahyagil’in önde gelen talebeleriydi. İşte Tahşiyeciler, FETÖ’cü polislere kendileri aleyhinde ifade vererek kumpasa ortaklık edenin, bizzat Orakçıoğlu olduğunu iddia ediyor.

15 TEMMUZ’DAN SONRA GÖZALTI

İkinci detay daha da enteresan...

Orakçıoğlu, Nurculuğun Okuyucular grubuyla bağlantılıydı. Geçen aylarda vefat eden Hüsnü Bayramoğlu ile hareket ediyordu. Elazığ’da konuştuğum kaynaklar, 15 Temmuz’un ardından Orakçıoğlu’nun gözaltına alındığını anlattılar. Tekstil işiyle uğraşan Orakçıoğlu’nun Bank Asya’da yüklü bir hesabı vardı. Gözaltına alınan bazı FETÖ üyeleri de kendisiyle ilişkilerine dair ifade vermişti. Nurculara yapılan operasyonlarda devreye girdiğini daha önce de anlattığım Bayramoğlu, Orakçıoğlu için harekete geçmişti. Onun kendilerinden olduğunu anlatmıştı. Orakçıoğlu, kısa gözaltının ardından serbest bırakılmıştı.

Günlerdir Enes’in hikâyesi içimizi acıtıyor. Görmemiz gereken ise Enes’in içine düştüğü ağ. Emin olun, Enes’in ölümünden sorumlu olanlar asla soruşturulmayacak. Kaldığı cemaat evinin peşine düşen olmayacak. Muhalefetin "Enes sessizliği" de gösteriyor ki bu yapı, düzen değişmedikçe çocukları öğütmeye devam edecek. Zira anlattığım gibi, FETÖ giderken yerine kendi ağacından yapılmış sopalar bıraktı. Bir zamanlar FETÖ’yü himaye eden Nurcular, yine devletin içinde, yine devletin imkânlarıyla menzillerine yürümeye devam ediyor. Olan yine dişlilerin arasında kaybolan çocuklara oluyor."

Öne Çıkanlar