Yazarımız Nurcan Kaya'ya sosyal medya paylaşımlarından ceza

Yazarımız Nurcan Kaya'ya sosyal medya paylaşımlarından ceza
Artı Gerçek Yazarı Nurcan Kaya’nın 2014 yılından bu yana yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeni ile yargılandığı davada karar çıktı.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK - Artı Gerçek yazarı, insan hakları savunucusu Avukat Nurcan Kaya’nın, sosyal medyada paylaşımları gerekçe gösterilerek hakkında "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş-Direktörü avukat Veysel Ok, Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Diyarbakır Barosu Eski Başkanı Mehmet Emin Aktar’ın Kaya’nın savunmasını üstelendiği duruşmaya, İHD, TİHV temsilcileri yanı sıra çok sayıda avukat katıldı.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLAR SUÇ  SAYILDI

Avukat Nurcan Kaya’nın yargılanmasına gerekçe gösterilen suçlamalar sosyal medya paylaşımlarıydı. Söz konusu bu paylaşımlar arasında 2015 yılında IŞİD’in Kobane’ye saldırdığı tarihte atılan twitler ve TSK’nın Afrin’e yönelik başlattığı askeri harekatın ardından silahlı grupların uyguladığı hak ihalelerine ilişkin paylaşımlarda vardı.

KAYA: İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU VE BARIŞ AKTİVİSTİYİM

Öncelikle Afrin’de yaşanan ihaleler ile ilgili paylaşımı hakkında konuşan Kaya, "Ben bir insan hakları savunucusuyum. Aynı zamanda bir barış aktivistiyim. Herhangi bir siyasal veya toplumsal meselenin şiddet içeren yöntemlerle çözülebileceğine inanmıyorum. Ben de Türkiye’nin Suriye topraklarına yapacağı müdahalede hak ihlallerinin yaşanacağı konusunda duyduğum kaygıyı paylaştım. Maalesef bu kaygılarımda haklı da çıktım" diyerek Afrin’e askeri müdahalenin ardından yaşanan Türkiye’nin desteklediği silahlı grupların neden olduğu hak ihalelerine ilişkin uluslararası kuruluşların hazırladığı raporları mahkemeye sundu.

'MESELESELERİN ASKERİ MÜDAHALELERLE ÇÖZEBİLECEĞİNE İNANMIYORUM'

Dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir devletin ne kendi topraklarındaki bir meseleyi ne de başka bir devletle olan meselesini askeri müdahalelerle çözebileceğine inanmadığını ifade eden Kaya, "Bu tavrım 2001 yılında Afganistan’a, 2003 yılında Irak’a, 2011 yılında Libya’ya askeri müdahalelerde bulunulduğunda da böyleydi, Suriye’deki iç savaşa müdahalelerde bulunulduğunda da. Yapılan tüm bu askeri müdahaleler, müdahale edilen yerlerdeki çatışmaların son bulmasına ya da demokratikleşmesine katkı sağlamamıştır. Aksine deneyimler, müdahale edilen ülkelerde ağır hak ihlalleri gerçekleştiğini, müdahale eden devletlerin askerleri, veya rejim askerleri veya bir takım yerel askeri oluşumlar tarafından uluslararası hukuka aykırı eylemler gerçekleştiğini, çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğini, ayrıca barışın ve istikrarın bu ülkelerde maalesef sağlanamadığını göstermiştir" dedi.

 'ELEŞTİRİM DEVLETİN 100 YILLIK RESMİ İDEOLOJİSİNEDİR'

Davaya konu edilen bir paylaşımında ırkçı ideolojiden bahsettiğini belirten Kaya, iktidarları ve ideolojileri eleştirmenin düşünce özgürlüğü kapsamında olduğunu hatırlatarak, "Şahsen Türkiye'nin Ortadoğu politikasında ve bölgedeki Kürtlerle ilişkilerinde yüz yıllık bölünme paranoyasının ve Kürtlere yönelik negatif algının, güvensizliğin etkili olduğuna inanıyorum. Bu politika doğrultusundaki bazı kararların ırkçı saiklerle verildiğine inanıyorum. Türkiye ile tamamen dostane ilişkiler içinde olan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi tarafından düzenlenen bağımsızlık referandumunda Türkiye'nin aldığı tutumda da, Suriye'de Kürtlerin belirleyici güç olduğu bir entiti kurulma olasılığı karşısında da Türkiye’nin verdiği tepkide bu yaklaşımların etkili olduğuna inanıyorum. Yani Türkiye hem kendi sınırları içinde, hem de başka ülkelerde yaşayan Kürtlere duyduğu güvensizlik nedeniyle, yalnızca Kürtlere değil, Türkiye’ye de zarar veren kararlar almaktadır. Ve bana kalırsa Türkiye'nin sınırlarında gelişmekte olan oluşumda eğer hakim güç Kürtler değil de Türkiye’nin kendine yakın gördüğü bir topluluk, mesela Türkmenler olsaydı, Türkiye böyle bir tutum almayacaktı. Tweetimde bu duruma dikkat çekmek istedim. Eleştirim devletin 100 yıldır Kürtlere yönelik politikasına ve resmi devlet ideolojisinedir" dedi.

'GEÇMİŞE DÖNÜK YARGILANMAM HUKUKA AYKIRIDIR'

İddianamede yer verilen diğer diğer paylaşımlar Kobane ile ilgiliydi. 2014 yılında Kobane sınırlarına dayanan IŞİD’in daha önce Şengal’de Ezidileri kırımdan geçirerek kadınlara tecavüz edip köleleştirdiğini ifade eden Kaya, IŞİD’in  Şengal’de uyguladığı barbarlığın BM tarafından soykırım olarak nitelendirildiğini hatırlattı. IŞİD’in Kobane’ye saldırdığı zaman tüm dünyada ve Türkiye'de Kobane için destek çağrıları yapıldığını belirten Kaya, "Kobane hakkında konuşmak, Kobane’ye destek çağrısında bulunmak o dönem suç değildi.  İktidar bir dönem Kobane’de IŞİD’e karşı verilen mücadeleye destek olmuş, Kobane’den gelen sivilleri sığınmacı olarak kabul etmiş, Kobane’ye Peşmergelerin ve YPG’lilerin girişini sağlamış, YPG’lileri Türkiye'ye kabule etmiş, PYD ile resmi temaslarda bulunmuş, hatta PYD liderini Türkiye’de ağırlamıştır. Bugün ise iktidar bu konuda farklı bir politika uygulamaktadır. O dönem yaşanan iklim doğrultusunda ben de bazı paylaşımlarda bulunmuşum. Bugün politik atmosfer ve PYD ile YPG’ye yönelik tutum farklı olduğu için benim geçmişe dönük olarak yargılanmam hukuka aykırıdır. Aksi halde bahsettiğim dönemde hükümette olan herkesin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dahi yargılanması gerekir" ifadelerini kullandı. Kaya, iddianamede ve mütalaada yer verilen sosyal medya paylaşımlarımdan hiçbirinin propaganda suçunun unsurlarını taşımadığını söyledi.

OK: POLİSİN HAZIRLADIĞI FEZLEKE İDDİANAMEYE DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ

Kayanın ardından söz alan Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş-Direktörü Avukat Veysel Ok, müvekkilinin insan hakları savunucusu ve yazar olduğunu, Diyarbakır'da yaşananları Türkiye'nin batısına taşıdığı için yargılandığını söyledi. İddianamede yer alan suçlamaların hiç birinin delile dayanmadığını ifade eden Ok, polis tarafından hazırlanan fezlekenin iddianameye dönüştürüldüğünü ve bu iddianamenin ise mahkeme ce kabul edildiğini söyledi. Herhangi bir ihbar olmadan savcının resen soruşturma başlattığını hatırlatan Ok, "2014 yılından bu yana müvekkilimin sosyal medya hesabı takip altına alınmış. Arama motoruna ‘Kürt’ ‘Kobani’ ve örgüt isimleri yazılarak sorgulama yapılarak delil olmadan delil oluşturulmaya çalışılmış. Diyarbakır’daki gündemi batı kamuoyuna taşıması herhalde gözlerine batmış olmalı ki böyle bir çalışmaya gidilmiş. Kötü niyetli olduğunu görüyoruz. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlar şiddeti teşvik etmemiştir" dedi. 

EREN: ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYANLAR HAKKINDA DAVALAR AÇILIYOR

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, Avukat Nurcan Kaya’nın toplumsal olaylara duyarlı olması, savaş karşıtı ve avukat kimliğinden dolayı öğüt propagandasından yargılandığını söyledi. Birçok hukukçunun benzer şekilde yargılama ile karşı karşıya kaldığını belirten Eren, "Avukatların özgür olmadığı yerde hiç kimsenin özgürlüğünden bahsedemezsiniz. Avukatlar olarak biz adaletin özgürlüklerin savunucusuyuz. Toplumun özgürlüğü açısından teminatı ve güvencesiyiz. 2012-2014 yılında bir çözüm süreci yaşandı. Hükümet yetkileri bizlerle yaptığı görüşmelerde sizlerde elinizi taşın altına koyun dedi. Baro olarak sorumluluk aldık ve şimdi ise hepimize davalar açıldı. Savaş olmasın dediğimiz için. Bu devletin mantığı hep aynı. Süreç değişince sizi ifade vermeye çağırıyor" dedi.

AKTAR: KÜRT OLMAK ZORMUŞ

Diyarbakır eski Baro Başkanı Avukat Mehmet Emin Aktar konuşmasına "Kürt olmak zormuş. 1970’lerde yargılananlar Kürt olduğunu, Kürtçenin varlığını ortaya koymaya çalışıyorlardı" diyerek müvekkilinin ise şimdi ifade edilen sözün suç olmadığını kanıtlamaya çalıştığını hatırlattı. Müvekkili Nurcan Kaya’nın ifade özgürlüğü kapsamında olan ifadelerinin suç olmadığını kanıtlamak için uluslararası kuruluşların raporlarını, AYM kararlarını mahkemeye sunduğunu hatırlatan Aktar, "Hukuk sisteminde yurttaşlar delilleri sunma zorunda değildir. Kullandığı ifadeler ifade özgürlüğü kapsamındadır ve suç değildir" dedi.  Sosyal medya paylaşımında kullanılan ifadelerin suç olmadığını belirten Aktar, "Nurcan Kaya’yı cezalandırmak hepimizin yargıya, adalete inancını kaybetmemize neden olacak" diyerek müvekkili hakkında beraat kararı verilmesini istedi.

Yapılan savunmaların ardından mahkeme kararını açıkladı.  Nurcan Kaya’ya "Örgüt Propagandası" suçlaması ile 1 yıl 3 ay hapis cezası veren mahkeme, hükmün açıklanmasını geri bıraktı.

Öne Çıkanlar