Hasankeyf’te tarih ve doğa sulara gömülüyor

Hasankeyf’te tarih ve doğa sulara gömülüyor
Hasankeyf’te yükselen baraj suyu sadece antik kenti değil, Dicle vadisinde bulunan yerleşelim yerlerini de yutuyor.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK- Dicle Nehri üzerinde yapılan Ilısu Barajı'nın tamamlanması ile birlikte 12 bin yıllık tarihe sahip Hasankeyf baraj sularının altında kalmaya başladı. Her gün biraz daha yükselen baraj suları, antik kenti yutuyor. Hasankeyf köprüsü tamamen sulara gömüldü. Tarihi köprünün ise sadece üst tarafı dışarıda kaldı.

TARIM ALANLARI YOK OLUYOR

Yükselen baraj suları sadece antik kent Hasankeyf'i değil, Dicle vadisi havzasını bulunan yerleşim yerlerini de etkiledi. Vadide bulunan 199 yerleşim yerinden çoğu şimdiden sulara gömüldü. Köylerin tarım alanları, gelir kaynağı olan meyve bahçeleri sulara gömülüyor. Yılların birikimi olan tarım alanlarını kaybeden yurttaşların çoğu kent merkezine göç etmek zorunda kalıyor.

BİRİKİMLERİNİ KAYBETTİLER

Suların yükseldiği Hasankeyf'in girişinde bulunan Urganlı köyü yavaş yavaş sulara gömüldü. Köyün temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Köyleri su altında kalan köylüler evlerini terk etmek zorunda kaldı. Yıllardır bin bir emekle yetiştirdikleri meyve bahçelerinde bulunan ağaçları kesmek zorunda kalan köy sakinlerine konut verilmedi. Daha önce köy için tahsis edilen arazi ile ilgili de hukuki sorunlar çıktı. Arazi ile ilgili mahkeme süreci deva ettiği için evleri sular altında kalan köy sakinleri araziyi kullanamıyor. Evsiz kalanlardan bazıları hayvanlarını satarak Batman merkeze yerleşmek zorunda kaldı. Hayvanlarını satmak istemeyenler çaresizce çadırlara yerleşti. Evsiz barksız kalan yurttaşlar tepkili.


Batman'a gönderilmeyi kabul etmeyen Urganlı köyü sakinlerinden Naif Yıldız, 'ortada kaldık' diyor. 

KÖYÜN ÖNÜNDE TEK SEÇENEK GÖÇ

Urganlı köyü sakinlerinden Naif Yıldız, evi sular altında kalan mağdurlardan. Bir yandan ev taşıma çalışması yapan Yıldız, diğer yandan yerleşecek yer arayışında. Hayvancılık ile uğraştığı için Batman merkeze taşınamadığını anlatan Yıldız, "Okullar kapandı. Köyün imamı çoktan gitti. Bazıları hayvanlarını satarak Batman’a taşınmak zorunda kaldı. Bizde böyle ortada kaldık. Hayvanlarımı nereye götüreceğim. Köy dışında bir yerde yaşayamam. Hayvanlar bizim geçim kaynağımız. Bahçelerimizi zaten kaybettik, birde hayvanları gözden çıkaramam" dedi.

GİDECEK YERLERİ YOK

Köyleri için yeni yerleşim yerinde ayrılan arazi ile ilgili sorun yaşandığını anlatan Yıldız çaresizliği, "Biri ekilmeyen tarlayı gidip temizlemiş, taşlarını toplamış. Hak iddia ediyor. Hak iddia ettiği yer köye ayrılan hazine arazisi. Normalinde oraya gidecektik. Şu an mahkeme devam ettiği için bize tahsis edilen araziye geçemiyoruz. Köy olarak gidecek bir yerimiz yok. Ne gidecek bir yerimiz, nede çalacak bir kapımız var" sözleri ile dile getirdi.


Urganlı köyü sakinlerinden İlham Er, çadırda yaşamaya mahkum edilmedin zulüm olduğunu söylüyor.

'ÇADIRLARDA YAŞAMAYA MAHKUM OLDUK'

Devletin kendilerine sahip çıkmadığını belirten köy sakinlerinden İlham Er'in tepkisi siyasi partileriydi. Siyasi partilerin seçim öncesi gelip köyde oy istediğini anlatan Er, "Seçimden önce partiler burada cirit atıyordu. Şimdi neredeler… Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 'seçime 15 gün kala kapı kapı dolaşın' diyor. Buyurun gelin… Bizim kapısını çalacak evimiz kalmadı artık. Seçim için su altına kalan evlerin kapılarını dolaşsınlar artık. Her şeyimiz gitti. Çadırlarda yaşamaya mahkum edildik. Bu zulümdür" dedi.

'DEVLET MAĞDURİYETİMİZİ GİDERSİN'

Yükselen suların her şeylerini yuttuğunu ifade eden Nuri Gülmüş, "Bizim çektiğimizi kimse çekmedi. Çadırları getirip kurduk. Gidecek yerimiz yok. Bize yer de vermiyorlar. Gidip araziyi düzeltip yerleşmek istiyoruz ancak oda olmuyor… Çadırları buraya kurmayın, şuraya kurmayın diyorlar. Bizi yakında bu çadırlardan atsalar şaşırmam. Bize gidin diyorlar. Nereye gidelim? Biz Batman'a gidebiliriz ama hayvanlarımız ne olacak. Devletimizden rica ediyoruz. Lütfen mağduriyetimizi gidersin" çağrısında bulundu.

KÖYLER SULARA GÖMÜLÜYOR

Urganlı köyü gibi sulara gömülmeye başlayan bir başka yer Suçeken köyü. Köyün arazileri su altında kalmaya başladı. Köyde hummalı bir çalışma var. Bir yandan evler taşınıyor bir yandan da meyve ağaçları kesiliyor. Köy sakinleri ise taşınmak istememelerine rağmen başka seçenekleri yok. Köy sakinlerinden olan yaşlı bir teyze tepkilerini şu sözlerle dile getirdi:

"Bahçem vardı, meyve ağaçlarım vardı. Onları yetiştirmek için yıllarımızı verdik. Tüm geçim kaynağım meyve ağaçlarıydı. Hepsi gitti. Hepsi su altına kalıyor. Ben şimdi sormak istiyorum. Ben gideceğim yerde ne yaparım? Benim mağduriyetim bir ev vererek nasıl giderecekler. Üstelik evin ücretini biz ödemek zorunda kalacağız. Hakkımızı vermiyorlar. Her şeyimizi elimizden alıyorlar. Bu bir fermandır. Bizi göçertmek istiyorlar. Bende diyorum aha gitmiyorum. Su gelsin evlerimizle birlikte bizi de alsın."


Hasankeyf Yaşatma Girişiminden Rıdvan Aydın, göçle toplumun kontrol altına alınmak istediğini söyledi.

'HASANKEYF KARARI POLİTİKTİR'

Hasankeyf Yaşatma Girişiminden Rıdvan Aydın, antik kent Hasankeyf’in sular altında kalmasının nedeninin politik olduğu görüşünde. Bu projenin ihtiyaçtan dolayı yapılmadığını belirten Aydın, "Baraj yapımını, politik saiklerle bir kültürün ve tarihin yok edilmesi olarak görüyorum. 12 bin yıl tarihi olan bir kültür dahil Dicle vadisindeki sayısız yerleşim yeri su altına bırakılarak yok edilmek isteniyor. Burada yaşayan halk göçe maruz bırakılıyor. Mezopotamya coğrafyası insansızlaştırılıyor. Ben bunun nedenini şuna bağlıyorum. Cumhuriyet tarihinde insanlar yerlerinden edilerek bir yere toplanma sistemi hep denendi. Bunun da o politikaların devamı olduğunu düşünüyorum. Bu şekilde toplum kontrol altına alınmak isteniyor" ifadelerini kullandı.


Hasankeyfliler, 'su seviyesi sadece kentte değil, anılarımızın üzerinde yükseliyor' diyor.

'SADECE KENT DEĞİL, ANILARIMIZ SULARA GÖMÜLÜYOR'

Hasankeyf Yaşatma Girişimi ve Batman Demokrasi Platformu gibi STK'larda çalışmalar yürüten Deniz Topkan kendi köylerinin de sular altında kaldığını söyledi. Çocukluğunun geçtiği her yerin sulara gömüldüğünü anlatan Topkan yaşadıklarını, "Birçok insan Hasankeyf'e bakarken sadece bir tarihi görür, biz ise sadece tarihi değil, çocukluğumuzu, anılarımızı görüyoruz. Su seviyesi sadece kentte değil, anılarımızın üzerinde yükseliyor. Anılarımız, çocukluğumuz sular altına kalıyor" sözleri ile anlattı. Suların yükselmesinin her şeyin bittiği anlamına gelmediğini anlatan Topkan, mücadeleyi sürdüreceklerini söyledi.

Öne Çıkanlar