İliç’te talan sürüyor: 'Faaliyetleri durduruldu' denilen şirket yeni alanlar açıyor

İliç’te talan sürüyor: 'Faaliyetleri durduruldu' denilen şirket yeni alanlar açıyor
Bakanlığın faaliyetlerini durduğunu açıkladığı Anagold şirketi faaliyetlerini sürdürüyor. Şantiye alanında hummalı bir çalışma var. Siyanür solüsyonun aktığı alana yeni borular taşınıyor.

Remzi BUDANCİR


+GERÇEK- Erzincan'ın İliç ilçesi Çöpler köyünde faaliyette olan Kanada ve Çalık Holding ortaklığındaki Anagold altın madeninin siyanür borularından birisinin patlaması sonucu, Fırat Nehri’ne 20 metreküp, yani yaklaşık 20 ton civarında zehirli madde aktı.

Erzincan Valiliği, siyanür borusunun patlamasının üzerinden 4 gün geçtikten sonra açıklama yaptı. Valiliğin ardından Çevre Şehir ve İklim Değişikliği Bakanlığı da bir açıklama yaptı. Siyanür solüsyonun akar durumda olan dereye bulaşmadığını iddia eden bakanlık, akıntının kuru alana aktığını iddia ederek, söz konusu şirketin faaliyetlerinin durdurulduğunu açıkladı.

DERSİM EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ İLİÇ’TE

Bakanlık faaliyetinin durdurulduğunu açıklasa da altın madeni ile ilgili tartışmalar bitmiş değil. Çevre örgütleri, yurttaşlar altın madeninin tamamen kapatılmasını istiyor. Dersim Belediyesi, Barosu, İHD, DEDEF’in içinde yer aldığı Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri bir heyetle patlamanın yaşandığı Çöpler köyüne geçerek incelemelerde bulundu.

Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Akpazar Belde Belediyesi Eş Başkanı Orhan Çelebi, Baro Başkanı Kenan Çetin, İHD Dersim Şube Başkanı Gürbüz Solmaz, DEDEF Genel Başkanı Özkan Tacer’den oluşan heyete ilk siyanür borusu patlamasını duyuran İliçli yurttaş Sedat Cezayirlioğlu’da eşlik etti.

Dersim'den İliç'e gelen heyet...

+Gerçek, heyetle birlikte altın patlamanın yaşandığı, siyanürlü karışımın Fırat Nehrine aktığı alanı görüntüledi.

YOL BOYU KİMLİK SORGUSU

Heyet Erzincan'dan İliç’e hareket ederken birçok kontrol noktasında engellemelerle karşılaştı. Programın emniyet ve jandarmaya bildirilmesine rağmen Erzincan çıkışı, Dumanlı Jandarma karakolu kimlik ve GBT kontrolü yaptı. Kontrol yol boyunca devam etti.

Dumanlı’dan 25 metre sonra Kemah ilçe girişi ve İliç ilçe girişinde 3 noktada jandarma kontrolü kurulmuştu. Aynı rutin burada da gerçekleşti. Heyete eşlik eden Sedat Cezayirlioğlu bu duruma tepki göstererek, "Yıllardır buradan gidip geliyorum. İlk defa böyle birşeyle karşılaşıyoruz. Bu yıldırma politikasıdır" dedi.

HEYETİN İLÇE MERKEZİNE GİRİŞİNE İZİN VERİLMEDİ

Kimlik kontrolü, GBT ve engellemelerin ardından Çöpler köyüne heyetle bieraber ulaştık. İlçe girişinde de jandarma ve polis ekipleri konuşlanmıştı. Heyetin ilçeye girişine izin vermeyen jandarma, maden bölgesine kadar heyete eşlik etti. Açıklamanın yapılacağı alanda da jandarma konuşlanmıştı. Bölgede çok sayıda sivil polis de vardı. Heyetin tüm etkinlikleri kayıt altına alındı.

 Heyet yoğun önlemler, jandarma eşliğinde alanda incelemede bulundu. İliç ilçe merkezine sıfır, Fırat Nehri’nin kenarında kurulu olan altın madeni Çöpler köyüne ise 300 metre mesafede bulunuyor. Maden geniş bir alana kurulu durumda. Maden etrafı, ana yollarda çok sayıda jandarma, polis konuşlanırken, madeninin etrafında ise şirkete ait özel güvenlik personeli duruyordu.

YERLEŞİM YERLERİNDE ZEHİRLİ ATIK

Anagold altın madeninin ilçeye ve doğaya verdiği zarar gözle görülüyordu. Madenin su ihtiyacının karşılanması için Fırat Nehri’nde ayrıca bir baraj inşa edildiğini de gözlemledik. Nehrin yaklaşık 100 metre yüksekliğinde ise atık suyunun biriktiği göletler bulunuyor. Fırat Nehrinden yüksek yerde bulunan bu göletlerden sızıntının olmaması ise imkânsız gibi görünüyor.

İliç maden alanı

Altın madeni ile ilgili sıkıntı bununla sınırlı değil. Maden, Çöpler köyüne yaklaşık 300 metre mesafede bulunuyor. Kazı çalışması ise köyün hemen yanına. Çevrede ise atık suyun bulunduğu göletten yayılan rahatsız edici bir koku yükseliyor.

ALTIN ŞİRKETİ FAALİYETLERİNİ DURDURMADI

Bakanlık şirketin faaliyetlerinin durdurulduğunu açıklamıştı ancak gittiğimde şirkette hummalı bir çalışmanın olduğu görülüyor. Madenin Çöpler köyü tarafında yol genişletme çalışması yapılırken, siyanür solüsyon borusunun patladığı alanda ise iş makinalarının aktif çalıştığı net bir şekilde görülüyor. Patlamanın olduğu alana devasa borular taşınıyor.

Devasa boruların da taşındığı faaliyet alanı...

Bu çalışmanın arızanın yaşandığı bölgedeki tadilat çalışması olduğu ifade ediliyor. Şirkette çalışmaların olduğunu gören heyet, bakanlığın açıklamasının gerçeği yansıtmadığı, normal şartlarda şantiyede hiçbir çalışmanın olmaması gerektiğini dile getirerek hukuka aykırı faaliyetlerde bulunulduğunu dile getirdi.

'KANSER HASTALARI ÇOĞALDI'

Maden'in üst tarafında, yapılan faaliyetler ile ilgili heyete bilgi veren Sedat Cezayirlioğlu, şu anda yapılanın hukuksuz olduğunu söyledi. Çöpler köyünün 80 haneli olduğunu ifade eden Cezayirlioğlu, 2008 yılından bu yana ilçe merkezinde ve köyde çocuklarda kanser ve koah hastalıkları görülmeye başladığını anlattı. 

Sedat Cezayirlioğlu

Söz konusu borunun patlaması sonrası çevreye 20 tondan fazla siyanürlü solüsyonun nehre aktığını anlatan Cezayirlioğlu, "Önce kabul etmediler. Kamuoyu oluşunca bu defa 8 kilogramlık bir akıntının olduğunu söylediler. Bakın bu dev borulardan yaklaşık iki buçuk saat akıntı oluyor. Basınçlı bir akış var. Bu basınçta nasıl sadece 8 kilo akıntı olabilir? Doğruyu söylemiyorlar. Net söylüyorum. Akıntı daha fazla. Yüksek alanda patlama oldu. Bunun hepsi Fırat nehrine aktı" diye konuştu.

'KORKUNÇ BİR TALANLA KARŞILAŞTIK'

Çevre duyarlılığı için İliç’e gelirken birçok engelleme ile karşılaştıklarını ifade eden İHD Dersim Şube Başkanı Gürbüz Solmaz, ilçeye geldiklerinde gerçekleştirilen doğa talanı ile karşılaştıklarını söyledi.

Gürbüz Solmaz

İliç’te gördükleri manzarayı "Korkunç" olarak nitelendiren Solmaz, "Siyanür havuzlarının açık olduğunu görüyoruz. Gördüğünüz gibi doğayla ve havayla temas halinde. Burada bir doğa talanı olduğunu görüyoruz. Bu doğa talanına yüzeysel olarak bakamayız. Burada yaşanan siyanür patlaması Keban’a kadar etkiliyor. Bu insan yaşamına, doğaya, tüm canlılara etki ediyor. Bu her tarafa zarar veriyor. Basından da duyuruyoruz. İşte cezai işlem yapıldığı ifade ediliyor. Sadece cezai işlem bunları durdurmaz. Bu onları daha fazla hırslandıracak ve daha fazla kazanmak isteyecekler. Daha fazla talan yapacaklar. Oysa bu katliama son verilmesi gerekiyor. Bu maden ocağının bir önce kapatılması gerekiyor" dedi.

'38 KİMYASAL ÜRÜN KULLANILDI, DÜNYADA İKİNCİ BİR ÖRNEĞİ YOK'

Söz konusu şirketin yüzde 80’inin Amerikalıların, yüzde 20’sinin ise Çalık Grubu’na ait olduğunu ifade eden Cezayirlioğlu, "Amerika Kanada ortak yapımı. 2010 yılında siyanür üretimine geçtiler. 2019 yılına kadar siyanür yüzde 30’unu alıyor. Sülfürik asit sistemine geçiş yaptılar. O da yüzde 96’sını alıyor. Siyanür ile birlikte 38 kimyasal kullanılıyor burada. Dünyada ikinci bir örneği yok. Bu şekilde bir çalışmanın dünyada benzeri yok. Atıkların kapalı tanklarda yerin yüzlerce metre altında olması lazım. Bu atıkların buhara, atmosfere suya karışmaması lazım" dedi. 

Doğaya verilen zararların 8 bin sayfalık ÇED raporunda yazdığını ifade eden Cezayirlioğlu, "Kullanılan maddelerin 23 tanesi kanserojen kimyasal. En tehlikelisi siyanür sülfürik asit. Bu madde taşı eritiyor. Resmi beyanlarına göre 122 bin ton sülfürik asit kullanıyorlar. Bu atık barajın bin 280 bin metre derinliğe ulaşacak. Bu kaçak nükleer tesisten daha tehlikeli" diye konuştu.

HAYVANCILIK BİTME NOKTASINA GELDİ, BİYOÇEŞİTLİLİK AZALDI

Dersim Baro Başkanı Kenan Çetin, söz konusu alanda yaşanan sızıntının adli makamlarca da kayıt altına alındığını söyledi. Söz konusu alanın genişletilmek istendiğini hatırlatan Çetin, "600 futbol sahasından söz ediyoruz. Yeni yol çalışması yapıldığı bir havuzdan bahsediyoruz. Bu alan Mezopotamya’dan, Dersim coğrafyasına,  Malatya’dan Elazığ’a kadar yayılan bir alanı etkileyecek. Kimyasal anlamda kansere kadar, koah gibi solunum hastalıklarını yayan bir durum" dedi.

Kenan Çetin

Söz konusu faaliyetin insan sağlığından doğaya her şeyi etkilediğini ifade eden Çetin, "Yakınımızdaki köy 84 hane. 40 bin büyükbaş hayvana sahipken, bugün 2 bin küçükbaş hayvana sahip. Kanada, Amerika ve Çalık Grubu sadece doğaya zarar vermiyor, insanları göçertiyor. Doğadaki biyoçeşitlilik azalıyor" dedi.

'İNSANLAR TEHDİT EDİLİYOR'

Bölgede yaşayan yurttaşların ekmek ve iş talepleri ile şirketin tehdidi altında olduğunu anlatan Çetin, "İnsanlar tehdit ediliyor. Evinizi, arabanızı, toprağınızı elinizden alacağız diyerek bir korku cumhuriyeti oluşturuyorlar. Ülkede 5’li çeteler olduğu gibi burada da Kanada Amerika ve onun uzvu olan şirketler var. İnsanların bu şirketler tarafından tehdit edildiğini biliyoruz" sözleri ile insanların tepki vermemesi için tehdit edildiğini söyledi.

'SIRA MUNZUR DAĞLARINA GELECEK'

Akpazar Belde Belediyesi Eş Başkanı Orhan Çelebi, İliç’te gerçekleştirilen doğa katliamının çıplak gözle görüldüğüne işaret etti. Talanın her yerde sürdüğünü, maden alanlarının ise yerleşim yerlerine kadar ulaştığını hatırlatan Çelebi, "Burası Munzur dağlarına sınır. Önümüzdeki süreçte Munzur’un tüm dağlarının maden alanları olarak açılacağını biliyoruz. Bu günden buna dur demek için, bu katliama dur demek için buradayız. Buna karşı çıkılmalı. Munzur dağlarının da böylesi katliamlarla yüz yüze gelmesini engellemek için mücadelemizi sürdürüyoruz. Tüm insanlığı doğaya, canlılara sahip çıkmaya çağırıyoruz" diye konuştu.

Orhan Çelebi

'BUHARLAŞMA DERSİM’E KADAR TÜM DOĞAYI ETKİLİYOR'

Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, son 500 yılın en kötü yüzyılının yaşandığına dikkat çekti. Son 70 yılda 500 yıldan daha fazla doğanın tüketildiğini ifade eden Maçoğlu, "Daha dün Marmaris’teki yangın alanındaydım. Orada hepimizin içi, canı yanıyordu. Bugün buraya geldiğimizde daha devasa büyük bir katliamın, zulmün olduğunu görmeye başladık. Dersim Ovacık ilçesi hemen durduğumuz yerin güneyi. Munzur dağlarının güney kısmında kalan bölge hemen kuzeyi İliç. Bu bölgenin köyleri ortak yaylaları kullanıyor. Şimdi burada yapılan tesisin buradaki buharlaşma sadece biz insanlara değil, doğanın bütün canlılarına zarar veriyor. Buradaki buharlaşma ve rüzgarın binlerce kilometre  uzak alanlara götürmesi mümkün" dedi.

Fatih Mehmet Maçoğlu (ortada, kırmızı tişörtlü)

MAÇOĞLU’NDAN DAYANIŞMA ÇAĞRISI

Kendisinin sağlık emekçisi olduğunu hatırlatan Maçoğlu, altın madeninin etkisini şu sözlerle anlattı:

"Mesela koah, astım ve benzeri genetik birçok hastalıkları tetikleyen ve insanların yaşamlarını daha da kalitesiz hale getiren, yaşamlarını zulme çeviren bir durum söz konusu. Bizlerde kapitalist sistemin bize dayatmış olduğu ranta ve üç beş kişinin dünyayı yönetme kabiliyetine karşı bütün ezilenlerin, bütün emekçilerin yaşamını, refahını düşünen sosyalistler olarak buna dur demek zorundayız.

Türkiye'deki bütün halklara, bütün dostlarımıza çağrımız şu; Bu topraklarda nerede olursa olsun bu tür durumlar geleceğimizi yok etme projeleridir. Yüz sene sonra bu topraklarda bir tek canlıyı  görmediğimizde bizim burada günahımızın olduğunu söylememiz lazım. Bizim burada suçumuzun olduğunu söylememiz lazım. Eğer müdahale etmezsek gelecekteki çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini garantiye almazsak sorumlusu biziz. Herkesi bu tür durumlara karşı mücadeleye çağırıyoruz."

Öne Çıkanlar