İnşaat İşçileri Sendikası: İşçinin hasta olması ölüme terk edilmesi demek

İnşaat İşçileri Sendikası: İşçinin hasta olması ölüme terk edilmesi demek
İnşaat İşçileri Sendikası, İstanbul'daki inşaat şantiyelerindeki genel durumu mercek altına alarak rapor haline getirdi.

ARTI GERÇEK - Alınmayan önlemler ve ihmaller nedeniyle yayılımını arttıran yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınının  İstanbul'daki inşaat şantiyelerindeki genel durumu ve hak gasplarını mercek altına alarak raporlaştıran İnşaat İşçileri Sendikası, 200 ve üzeri işçinin çalıştırıldığı şantiyelerin dışında, özellikle mahalle aralarında bulunan irili ufaklı 10 ila 50 işçinin çalıştığı şantiyelerde, koronavirüs vakalarının görülmeye başlanmasının ardından, bırakalım salgına karşı önlem almayı en insani ihtiyaçların bile esamesinin okunmadığını tespit etti.

'İŞÇİLERİN NEREDEYSE YÜZDE 70'İ SİGORTASIZ ÇALIŞMAKTADIR'

Mahalle aralarında bulunan 'yap-sat' şantiyelerin salgın hastalığın görülmediği dönemlerde de inşaat işçisinin en kuralsız ve en vahşice sömürüldüğü alanlar niteliğindeydi. Dağınık bir yapıda olmaları nedeniyle, iş cinayetleri dışında gündemde pek yer alamazdı. Hiçbir iş güvenliğinin olmaması, bırakalım iş güvenliği önlemini, iş güvenliği uzmanlarının dahi ayda bir iki kez adım attığı şantiyelerdir buraları. İşçilerin neredeyse yüzde 70’i sigortasız çalışmaktadır. İnşaat sektöründe kaçak işçiliğin en yoğun olduğu alanlarda buralarıdır. Bu bağlamda, yapsat şantiyelerinde bugün açısından salgına karşı hangi önlemler alındı sorusunun tek cevabı kocaman bir "hiçbir önlem alınmadı" olabilir.

Inşaat işçileri sendikası'nın sosyal medya hesaplarından paylaştığı, şantiyelerin genel durumu, koronavirüs ve hak gaspları başlıklı raporunda, şu bilgiler yeralıyor:

"İstanbul’da bulunan mega şantiyeler ve 200 ve üzeri işçinin çalıştırıldığı şantiyelerin korona virüs salgınının yaygınlık kazanmasının ardından aldığı sözde önlemlere gelecek olursak. Şantiyelerde salgına karşı önlemlerin alınmaya başlanması Mart ayının ortalarında, birçok şantiyede ise Nisan ayının başlarında başlanmıştır. Bu tarihler ise, ülkemizde yüzlerce korona virüs vakasının görülmesinin sonrasına denk düşen tarihlerdir.

Bu şantiyelerin neredeyse tamamında şantiyeye giriş ve çıkışlarda işçilerin ateşlerinin ölçülmesi gelmektedir. İlk bakışta iyi bir önlem gibi görülen bu uygulama görülenin tam aksine, üretim çarkının pürüzsüz dönmesi anlamında bir önlem niteliğindedir. Ateş ölçerle ölçüm sırasında işçinin ateşinin yüksek çıkması demek, işçinin hiçbir tedavi sürecinden geçmeden hızla işten atılarak kendi kaderine terk edilmesi anlamına gelmektedir. Bir nevi, üretimi aksatacak olan tortuların üretim sürecinden ayrıştırılması anlamına gelmektedir bu uygulama.

Bu şantiyelerin tamamında sağa-sola yerleştirilen dezenfekte makineleri, yemekhane, yatakhane vb. yerlerin gün aşırı ilaçlanması genel bir önlem olarak görülmektedir. Salgın hastalığın ilerlemesi ve vaka sayısının artması noktasında birçok şantiye yemekhanede oturma sistemini sosyal mesafeye uygunluk, yatakhanelerdeki işçi sayının düşürülmesi, ilaçlamaların sıklaştırılması vb. önlemleri uygulamaya soktu.

Tüm yetersizliğine rağmen alınan bu önlemler dahi bütünsel anlamda aynı şantiye içerisinde farklılıklar göstermektedir. Birçok şantiyede ana firmanın yatakhanelerinde ilaçlamalar gün aşırı ve odalardaki işçi sayısı düşürülürken, anlaşma gereği taşeronun denetiminde bulunan apartmandan bozma yatakhanelerde durum tam bir vahamet düzeyindedir. Bu apartmandan bozma yatakhanelerde tek bir odada 20-30 işçi barındırılmaktadır. Aynı uygulama taşeronun denetiminde bulunan yemekhaneler içinde geçerlidir. Kamplara gidiş geliş sağlayan servis araçlarında ise hiçbir sosyal mesafe kuralına uyulmamaktadır.

Şantiyelerde alınan tüm bu önlemlerin yetersizliği basına yansıyan işçi beyanlarından da anlaşılmaktadır. Bir bütün olarak ele aldığımızda, şantiyelerin doğası ve çalışma mantığı, hangi önlemin alınırsa alınsın hızla bulaşabilen böylesi bir salgınla mücadele edilemeyeceğinin kanıtı niteliğindedir. Yüzlerce, binlerce işçinin bir arada çalıştığı bu tip şantiyelerde tek önlem, şantiyenin hızla kapatılarak işçilerin ücretli izne çıkartılmasıdır. Bunun dışında şantiyelerde salgına karşı hangi önlem alınırsa alınsın dört ayaklı masayı tek ayağı üzerinde durdurmaya çalışmak anlamına gelir.

İSTANBUL'DAKİ MEGA ŞANTİYELERDE HAK GASPLARI

İnşaat baronları için kaçırılmaması gereken adeta allahın bir lütfü oldu korona virüs salgını. İşçilerin canı pahasına şantiyelerdeki inşayı devam ettiren inşaat baronları bu süreçte hak gaspları anlamında da zirve yaptı. İstanbul’da bulunan birçok şantiyede yaygın bir şekilde yaşanan hak gasplarının başında:

  • Haklı feshi hakkını kullanmak isteyen işçilere "tüm haklarımı aldım" yazılı kâğıt imzalamaya zorlamak
  • İşten kaçınma hakkını kullanan işçileri ücrette dahil tüm haklarını gasp ederek işten çıkarmak
  • İşçilere "korona virüs kaparsam sorumluluk bana aittir" ibareli kâğıt imzalatmaya zorlamak
  • İşten çıkartılan işçilerin tüm haklarını, ihbar, kıdem, yıllık izin, AGİ ve ücrette dahil olmak üzere gasp etmek
  • İşten çıkmak isteyen işçileri "ücretini vermem" diye tehdit ederek çalışmaya zorlama
  • Yeni işe girişlerde ücretlerin aşağıya çekilerek düşürülmesi
  • Ücretini ödemediği işçilere şiddet uygulama
  • Gurbetçi işçileri işten atarak memleketlerine dönüşlerini sağlamayarak sokakta kalmalarına sebep olma
  • İşten çıkartılan gurbetçi işçilere herhangi bir test ve karantina şartlarını sağlamadan memleketlerine gönderme, gelmektedir.

İstanbul'da ortalama çalışan inşaat işçisi sayısının 300 binin üzerinde olduğu ve son 15 gün içerisinde 10 binin üzerinde inşaat işçisinin işten atılması veya salgın nedeniyle işten ayrıldığı düşünüldüğünde, inşaat baronlarının salgını fırsat bilerek gerçekleştirdiği hak gasplarının boyutu da gözler önüne serilmektedir.

İSTANBUL ŞENTİYELERİNDE GURBETÇİ İŞÇİLER VE KORONAVİRÜS

İstanbul'da bulunan inşaat işçilerinin neredeyse yüzde 75'i Kürt ve Karadeniz illerinden İstanbul'a çalışmak için gelen gurbetçi işçilerden oluşmaktadır. Gurbetçi işçiler korona virüs salgınının hızla yayılmasının ardından inşaat sektöründe en fazla mağdur olan işçi kesimini oluşturmaktadır. Salgının şantiyelerde vaka bulmasının ardından inşaat baronları ilk elde işçi sayısını düşürmek amacıyla kitlesel işten atmalara başladı. İşten atmalar en fazla gurbetçi işçileri mağdur etti. İşten atılan gurbetçi işçiler gece vakitleri tıka basa doldurulan otobüslerle memleketlerine gönderildi. İşçilerin haklarının gasp edilmesi yetmezmiş gibi memleketlerine gönderilen yüzlerce, binlerce gurbetçi işçi hiçbir testten ve karantina önlemi uygulanmadan aileleriyle buluşturuldu. Gurbetçi işçilere adeta "şimdilik sizinle işimiz bitti, gidin ne yaparsanız yapın, sağ kalanlarınızla süreç bittiğinde yeniden çalışırız" denildi. İnşaat baronları bu uygulamayla aynı zamanda gurbetçi işçilerin ailelerinin yaşam haklarını da hiçe saydılar. Fakat gurbetçi işçilerin salgın sürecindeki mağduriyetleri bununla da sınırlı kalmadı. Birçok şantiyede işten atılan gurbetçi işçiler şehirlerarası karantinadan kaynaklı memleketlerine dönemeyerek sokaklarda kaldılar. Ve hala birçok şantiyede salgından kaynaklı çalışmak istemeyen gurbetçi işçi şantiyelerde mahsur kalarak beklemektedir."

'ŞANTİYELERDE NELER OLUYOR'

Koronavirüs vakalarının gün aşırı artmasının ardından şantiyelerde yaşanan insanlık suçu vakalarında da hızla artışlar yaşıdığını belirten raporda şantiyelerde yaşanan hak ihlalleri şöyle sıralanıyor:

  • Emaar Şantiyesi: 400’ün üzerinde gurbetçi işçi hiçbir önlem ve testten geçirilmeden, neredeyse tüm hakları gasp edilip işten çıkartılarak memleketlerine gönderildi. Birçok işçiye "tüm haklarımı aldım" yazılı kâğıtlar imzalatıldı. Özellikle taşeronların denetiminde bulunan koğuşlarda işçiler 20-30 kişilik odalarda kaldılar. Asansör kuyruklarında hınca hınc bir şekilde çalıştırıldılar. Yemekhane ve yemek kuyruklarında yüzlerce işçi hiçbir önlem alınmadan bir arada beslenme ihtiyacını karşılamak zorunda bırakıldı. Taşeronlar işten ayrılmak isteyen işçileri "işten ayrılırsanız paranızı vermeyiz" diye tehdit etti. Sendikamızın şantiyede üyeleriyle birlikte gerçekleştirdiği eylemler sonrasında şantiye genelinde hatırı sayılır önlem alındı fakat alınan tüm önlemlere rağmen salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastane Şantiyesi: Korona virüs önlemlerinin yetersiz olmasından kaynaklı işten kaçınma hakkını kullanan işçilere "ücret, tazminat vb. hakkınızı talep ederseniz sizleri işsizlik sigortasından yararlandırmayız" tehdidi ile işçilere "tüm haklarımızı aldık" yazılı kâğıtlar imzalatıldı. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Zeytinburnu Güzel Yalı Şantiyesi: Korona virüs şüphesiyle Tuzla Devlet Hastanesine kaldırılan1 işçiden hala haber alınamıyor. Korona virüsün görüldüğü ilk hafta yemekhane, koğuşlarda ve banyolarda neredeyse hiçbir önlem alınmadı. Ülke genelinde vakaların sayısının artmasıyla birlikte tüm yetersizliğine rağmen yemekhane ve yatakhanelerde yeni düzenlemeye gidildi.
     
  • Taksim AKM Şantiyesi: Bir işçinin korona virüs şüphesiyle hastaneye kaldırılmasının ardından işçiler can güvenlikleri için iş durdurdu. 100’ün üzerinde işçi hakları gasp edilerek işten atıldı. Şantiyede salgına karşı önlemler yetersiz.
     
  • Bakırköy Meydan Metro Şantiyesi: İşçilere öğlen yemeği olarak ekmek arası ıspanak vermelerinin üzerine görüntüleri basına yansıtan işçi işten atıldı. Şantiyede sabah 8 akşam 19:00 olan çalışma saatlerinin akabinde salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Çamlıca Televizyon Kulesi Şantiyesi: Korona virüs önlemleri oldukça yetersiz. İşçiler asansör kuyruklarında ve asansörde dip dibe çalıştırılıyor. Yemekhanelerde ve yatakhanelerde ise sosyal mesafe kuralı uygulanmıyor. Onlarca işçi hakları gasp edilerek işten çıkartıldı. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Piyale paşa Şantiyesi: 2 İşçi korona virüs şüphesi nedeniyle hastaneye kaldırıldı, yapılan test sonucu pozitif çıktı. İşçiler yetersiz önlemlere rağmen şantiyede çalıştırılmaya zorlandıklarını dile getirdiler. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Koray Kasaba Şantiyesi: İşçilere zorla "koronaya yakalanırsam sorumluluk bana aittir" yazılı kağıtlar imzalatıldı. İmzalamayan işçiler işten çıkartıldı. Şantiyede salgına karşı önlemler yetersiz.
     
  • Galataport Şantiyesi: Korona virüs önlemlerinin yetersizliğinden kaynaklı işçiler iş bıraktı. İş bırakan işçilerin tüm hakları gasp edilerek işten çıkartıldı. Birçok işçiye "tüm haklarımı aldım" yazılı kâğıtlar imzalatıldı. 300’ün üzerinde işçi işten çıkartıldı veya çıktı. İşçilerden bir kısmı zorla istifaya zorlandı. Şantiyede 50 yaş ve üzeri işçiler işten çıkartıldı. Önlemlerin tüm yetersizliğine rağmen şantiye kapatılmadı.
     
  • Torunlar GYO Hilton Otel Şantiyesi: Salgının görüldüğü ilk haftalarda şantiyede hiçbir dezenfekte faaliyeti yapılmadı. Yemekhanelerde ve yemek kuyruklarında ihtiyaçlar dip dibe karşılandı. Banyo ve tuvaletlerde hiçbir hijyen kuralı uygulanmadı. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Havalimanı Şantiyesi: Kamyon şoförlerine ayrılan bölümlerde salgına karşı önlemler yetersiz. İşçiler yemekhanelerde dip dibe ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Diğer bölümlerden haber alınamıyor.
     
  • Atlas Üniversite Şantiyesi: Atlas Üniversitesi inşaatının şantiyesinde işçiler dip dibe çalıştırılıyor. Patronların önlem almadığı şantiyede işçiler bilgilendirme notları çıktısı alarak yaygınlaştırıyor. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.
     
  • Levent Turkuaz Medya Şantiyesi: 5 işçide korona virüs tespit edildi ve hastaneye kaldırıldılar, işçilerden hala haber alınamıyor. 40 işçi ise salgın şüphesiyle karantinaya alındı. Onlarca işçi hakları gasp edilerek işten çıkartıldı. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz ve şantiye hala faal.
     
  • Toya Next Şantiyesi: Korona virüs testi pozitif çıkan işçi işten atıldı. İşçinin yanındaki 4 işçi daha işten atıldı. Salgına karşı alınan önlemler yetersiz.

 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar