John Bolton Halkbank davasını anlattı: Trump Erdoğan'ı etkilemek istedi

John Bolton Halkbank davasını anlattı: Trump Erdoğan'ı etkilemek istedi
ABD'nin eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, Der Spiegel'le yaptığı röportajda, Halkbank konusunda eski Başkan Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek olmaya çalıştığını söyledi.

ARTI GERÇEK- ABD Adalet Bakanlığı, Türkiye'de devlete ait Halk Bankası’nın İran'ın Amerika'nın rejime uyguladığı yaptırımları büyük ölçüde atlatmasına yardımcı olduğundan şüpheleniyor. Gözlemciler, bankanın New York Federal Bölge Mahkemesi'ndeki duruşmasında suçlu bulunması durumunda, 20 milyar dolara kadar yüksek bir para cezası alabileceğini ya da Uluslararası Bankacılık Sistemi'nden (SWIFT) ihraç edilebileceğini söylüyorlar.

Daha önceki duruşmada bir tanık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın iddia edilen yaptırım ihlali olayına karıştığını ifade etti. Konuya dair Almanya'nın popüler politika dergisi DER SPIEGEL'den Alexander Sarovic'in Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapmış olan John Bolton ile yaptığı röportajı yayımladı.

DER SPIEGEL talep ettikleri halde Türkiye hükümetinin kendilerine konu hakkında yanıt vermediğini, Halk Bankası'nın, aleyhinde devam eden yargılamalar nedeniyle yorum yapmaktan kaçındığını yazdı. Dergi röportajın başında eski ABD Başsavcısı William Barr'a da ulaşamadıkları notunu düştü:

'TRUMP ERDOĞAN'I ETKİLEMEK İSTİYOR'

Sayın Bolton, Sayın Erdoğan'ın Donald Trump ile yaptığı görüşmelerde Halkbank ne kadar önemliydi?

Erdoğan, tamamen Halkbank'ı bir süredir içinde bulunduğu soruşturma ve olası kovuşturmadan çıkarmaya odaklanmıştı. Konuyu Trump ile görüşmelerde defalarca gündeme getirdi. Yüz yüze veya telefonda bu konunun açılmadığı nadir olurdu. Erdoğan sürekli olarak soruşturmanın haksız olduğunu ve kapatılması ya da reddedilmesi gerektiğini söylüyordu.

Türkiye liderliğinin ulaşmaya çalıştığı anlaşma neyi içeriyordu?

Halkbank’ın başkan yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’yı ABD’den geri almak istediler. Atilla, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını ihlal etme planındaki rolü nedeniyle New York'taki bir federal mahkeme tarafından mahkum edilmişti. Amerikan hukukunda, bir mahkumu aynı koşullarda aynı cezayı çektikleri varsayımıyla yabancı bir ülkede hapse atabileceğiniz hükümler vardır. Oldukça yaygın bir uygulamadır. Ayrıca, ya davanın reddedilmesini ya da New York'taki ABD savcısının Halkbank'ın suçu kabul etmek zorunda kalmayacağı bir çözümü kabul etmesini istediler. Savcıların ellerinin güçlü olduğunu düşündükleri çoğu davada bu anlaşmazlık noktasıdır.

Davanın reddedilmesini ya da New York'taki ABD savcısının Halkbank'ı suçlu bulmadığı bir anlaşma yapmak istediler. Bu savcıların ellerinin güçlü olduğunu düşündükleri davaların çıkmaz noktasıdır.

Neden böyle?

Savcılar, hukuka aykırı davrandıklarına inandıklarında, izin almakta ısrar ederler, ancak daha sonra bankanın karşılaşacağı olası cezaları düzenlerler. Açıkçası, bu çok büyük bir anlaşmazlık alanıydı çünkü bir banka suç faaliyetine izin verdiyse, bu faaliyeti ifşa etmelidir.

Türkiye temsilcileri, davanın olası jeopolitik sonuçlarını dile getirdiler mi?

Bu konuda pek konuşulmadı. Halkbank, İran yaptırımlarımızı ihlal etmekle ve ardından bu konuda yalan söylemekle suçlanıyor. Trump'a, bu bir Amerikan şirketi olsaydı bu şirkete karşı yasayı sonuna kadar takip ederdik diye açıklamaya çalıştım. Yabancı bir şirketin daha az muameleyle karşılaşması tutarsızdır. ABD'de yürütme organının başı olarak Başkanın hem kanun yaptırımından hem de ulusal güvenlikten sorumlu olduğu ve uzlaşmaların ortaya çıkabileceği durumlar olduğu bir gerçektir. Ama bu onlardan biri değildi.

Trump, Erdoğan'ın çabalarına nasıl tepki verdi?

Her zaman bu konuya dair olumlu bir eğilimi olduğu görünüyordu. Sanırım bunda birazda her zaman karşı tarafla empati kuran bir satıcı olmasının vs. etkisi var. Onunla yaptığım pek çok görüşmede Trump Halkbank sorununu çözmenin bir yolunu bulmaktan ve Erdoğan'ı memnun etmekten yanaydı. Açıkçası, Erdoğan'ı doğrulayacak bir gerekçe istediği için bu sorun çıktı. İcra kurulumuz  bunu yapmak konusunda çok çok isteksiz davrandılar.

Beyaz Saray anılarınızda, 2018 sonunda Buenos Aires'teki G-20 zirvesinde Trump ile Erdoğan arasında yaşanan bir karşılaşmayı anlatıyorsunuz. Bu karşılaşma nasıl devam etti?

Erdoğan, Trump'a Halkbank adına çalışan bir Amerikan hukuk bürosu tarafından hazırlanan bir rapor sundu. Aslında hiç elime almadım ama 30 veya 40 sayfa uzunluğunda görünüyordu. Trump sayfaları çevirdi, gözden geçirdi, okumadı çünkü sayfaları okuyamayacak kadar hızlı çevirdi ve "Evet, bana ikna edici görünüyor" dedi.

Tüm bu olanlarda Trump'ın itici gücü neydi? Bunun Türkiye'deki ticari çıkarlarıyla ilgili olabileceğine dair bazı spekülasyonlar vardı.

İnsanlar benden her zaman onlara Trump'ın uluslararası liderlerle ilişkilerinde ticari çıkarlarını nasıl desteklediğine dair bir örnek vermemi istiyor. Ben bunu görmedim. Bu, bunu yapmadığını söylemek demek değil, fakat benim bilmediğim hiçbir toplantı olmadı. Ancak bu durumda, onun ticari çıkarlarını destekleyebilecek herhangi bir takas olduğuna dair hiçbir kanıt görmedim. Bence Trump'ın Erdoğan üzerinde bir izlenim bırakmak istemesi daha muhtemel. Bu özellikle otoriter liderler için iyilik yapma arzusunun bir parçasıydı. Belki de Trump, Erdoğan'a gelecekte bir gün karşılığında kişisel bir iyilik istemek için iyilik yapacağını göstermeye çalışıyordu.

Genel olarak Trump ile Erdoğan arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlarsınız?

Nisan 2018'de Beyaz Saray'a geldiğimde Amerikalı Papaz Andrew Brunson hala Türkiye'de hapisteydi. O dönemde ABD-Türkiye ilişkilerindeki ana odak noktası onu serbest bıraktırmaktı ki bunu nihayetinde yapabildik. Bu süre zarfında Erdoğan ile Trump arasındaki ilişkiler pek iyi değildi. Yaptırımlar, para biriminde kısıtlamalar uygulandı, Brunson'ı serbest bırakmak için çok çalışıyorduk. Bu gerçekleştiğinde işler tersine döndü ve ikisi arasında çok iyi bir kişisel ilişki oluştu. Bana göre bu, Trump'ın hayata yaklaşımının, doğasının bir kanıtıydı: Birisiyle düşman olabilir ve bir saniye içinde bu durumu çok yakın bir kişisel ilişkiye dönüştürebilir.

Trump yönetimi Halkbank'ın yargılanmasına nasıl dahil oldu?

Trump'ın Buenos Aires'te Erdoğan'a söylediği şeylerden biri şuydu: "Kendi adamlarımdan birini içeri aldırabilirsem, bu konuyla ilgileneceğiz." Bununla aslında Başsavcı olarak onaylanacak olan Bill Barr'ı kastediyordu. Barr seçildikten sonra Halkbank görüşmeleri ona devredildi. Nihayetinde Halk Bankası Oval Ofis'le doğrudan bir iletişim hattına sahip olduğuna inandığı için Adalet Bakanlığı ile müzakere etmeyi hiç istemediler. Bu nedenle de Adalet Bakanlığ'nın kovuşturmaya geçmeye karar verdiğini düşünüyorum.

Öne Çıkanlar