'Orkestra yoksa piyanom var'

'Orkestra yoksa piyanom var'
7 Şubat'ta çıkarılan KHK ile görevine son verilen dünyanın ilk orkestra şefi İbrahim Yazıcı bu ünvanına gülüyor. Dünyada ve Türkiye'de pek çok...

7 Şubat'ta çıkarılan KHK ile görevine son verilen dünyanın ilk orkestra şefi İbrahim Yazıcı bu ünvanına gülüyor. Dünyada ve Türkiye'de pek çok başarılı projeye imza atmış, ödüller toplamış, Nazım Oratoryosu ile özdeşleşmiş bir müzisyen olarak başına gelenlerin hata olduğunu düşünüyor. Müziği bir hayat tarzı biçiminde yaşıyor, bu yüzden yanlışlıklar giderilene kadar dinleyicilerden uzak kalamayacağının altını çiziyor.

Evrim Kurdoğlu

İbrahim Yazıcı belki de pek çoğumuzun son KHK ile adını duyduğumuz çok önemli bir müzisyen. 1995 yılından beri profesyonel olarak müzisyenlik yapıyor. 1986 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı'na girerek kariyerine adım atıyor. Hem Türkiye'de hem dünyada oldukça ünlü orkestra şeflerine asistanlık yaptıktan sonra Ankara Devlet Operası'nda konuk şef olarak konserler vermeye başlıyor. Daha sonra Bilkent Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Dokuz Eylül Senfoni Orkestrası ve Mersin Devlet Opera ve Balesi Orkestrası'nda çalışıyor.

‘Bence bir yanlışlık oldu'

İki gün öncesine kadar İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestra şefliği yaparken son KHK ile mesleğinden uzaklaştırıldığını öğreniyor. Hayatını bu denli müziğe adayan biri olarak yapılanları yanlışlık olarak değerlendiriyor:

"Ben bu kadar kişinin tek tek soruşturulduğunu sanmıyorum. Bu yüzden de benimle ilgili bir yanlışlık yapıldığını düşünüyorum. Herkesi hangi sebeple ihraç ettilerse benimki de öyle oldu ama benim içim rahat. Bir yanlışlık yapıldığını ve bunun da en kısa zamanda giderileceğine dair içimde hisler var. Ülkemiz zor zamanlardan geçiyor. Bir darbe girişimi yaşadık, bu sebeple de herkese kaşı bu kadar şüpheci yaklaşılmasını anlıyorum. Ama benimle iligili bir yanlışlık oldu bence."

KHK ile atılan ilk orkestra şefi olmasına gülüyor

Yönettiği konserlerle yurtiçi ve yurtdışından övgü toplayan Yazıcı hem orkestra hem de koro üzerindeki kontrol ve hakimiyetiyle adından oldukça söz ettiriyor. 1990-1997 yılları arasında yönettiği Ankara Çoksesli korosuyla Uluslararası Koro Yarışması'nda iki birincilik ve bir ikincilik ödülü alıyor. Bu kadar başarılı bir kariyerle dünyada KHK ile atılan ilk orkestra şefi olmasına da gülüp geçiyor:

"Gerçekten buna gülüp geçiyorum. Kimsenin de kötü niyetli olduğunu sanmıyorum. Kimseyi suçlamıyorum. Bir yanlışlık oldu ve bence en kısa zamanda bu düzelecek diye inanıyorum."

‘Şeflik yapamasam da piyanomla insanlara ulaşacağım'

Yazıcı görevinin başında olmasa da müziğiyle insanlara ulaşmaya devam etmekte oldukça kararlı. "Bundan sora neler yapmayı planlıyorsunuz, müziğe devam edecek misiniz" sorusuna İdil Biret'den bir örnek cevap veriyor:

"İdil Biret yaş haddinden emekli edildiğinde ona da sormuşlardı aynı soruyu; o da müziğe devam edeceğini söylemişti. Şimdi benim için de aynı şey geçerli. Ben müziği bir yaşam tarzı olarak yaşıyorum. Devlet orkestrasının insanlara ulaşmakta sağladığı bir ayrıcalık vardı. Belki kaybedeceğim tek şey bu. Ama ben aynı zamanda da piyanistim. Şeflik olmasa da piyanomla insanlara ulaşmaya devam edeceğim."

Say kendi payı var mı diye üzülüyor
Yazıcı'nın isimi 2001 yılından itibaren bir de Nazım Oratoryosu ile anılmaya başlıyor. Oratoryonun adı geçtiğinde ‘elime doğdu' diyerek adeta çocuğundan bahseder gibi anlatıyor. Nazım Oratoryosu'yla adı öne çıkan müzisyenlerden Fazıl Say da arkadaşı İbrahim Yazıcı'nın görevinden uzaklaştırılmasında ‘Oratoryo rol oynadı mı acaba?' diye sormuştu. Yazıcı, Say'ın sorusuna da şöyle cevap veriyor: ‘Fazıl çok iyi bir insan ve çok yakın arkadaşım, olanlardan payı var mı diye kendini suçluyor ama öyle değil. Ben Nazım Oratoryosu nedeniyle işimden uzaklaştırıldığımı sanmıyorum."

 

 

Öne Çıkanlar