Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Tüm umutlar, döviz kurunun istikrarlı seyrine bağlanmış durumda

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu: Tüm umutlar, döviz kurunun istikrarlı seyrine bağlanmış durumda
Kozanoğlu, 'Son günlerde küresel piyasalardaki gözlemlenen büyük çalkantının etkisiyle dövizde yeni bir hareketlenme görülebilir. Bu Türkiye ekonomisinin tepetaklak edebilir' dedi.

+GERÇEK - Birgün gazetesi yazarı ve iktisatçı Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, bugünkü yazısında, "Belli ki AKP artık kendi seçmenini de ikna etmekte zorlanıyor, özellikle geçim sıkıntısı çeken yurttaşları nereden yakalayacağını bilemiyor. "Bütün dünya Türkiye’ye imreniyor", "İlk 10 ekonomi arasına girmek üzereyiz" tarzı boş böbürlenmelerin, özellikle Hazine ve Maliye Bakanı tarafından azimle tekrarlansa da son zamanlarda muhafazakâr kitlelerde de karşılık bulmadığı anlaşılıyor" dedi.

Kozanoğlu, "Tüm umutlar, döviz kurunun istikrarlı seyrine bağlanmış durumda. Son günlerde küresel piyasalardaki gözlemlenen büyük çalkantının da etkisiyle dövizde yeni bir hareketlenme görülebilir. Bu da Türkiye ekonomisinin derin bir krize sürüklenip tepetaklak olmasına yol açabilir" dedi.

EKONOMİDE UZATMALAR OYNANIYOR

Kozanoğlu, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu objektif gerçek, Saray rejimini iki ayrı eksenli bir stratejiye yöneltebilir. Birinci eksen, ne pahasına olursa olsun, orta ve uzun vadede ne kadar yüksek maliyetler getirirse getirsin seçimlere kadar yurttaşların geçim sıkıntısından, hayat pahalılığından kaynaklanan sıkıntılarını bir parça hafifletmek. Sürenin daralması, Mehmet Şimşek benzeri piyasacı teknisyenlerle, bir kemer sıkma programı uygulayıp, uluslararası piyasalara güven vererek makro ekonomik dengeleri sağlama seçeneğini ortadan kaldırıyor.

Sene başında asgari ücrete yüzde 50 zam yapılması gibi tavizlerle zaman kazanmaya çalışılacağı izlenimi uyanıyor. Ancak Kur Korumalı Mevduat’ın, Merkez Bankası politika faizini yüzde 14’te tutacağım derken kamu iç borçlanma faizlerinin yükselmesinin bütçeye getirdiği yüklerin giderek arttığı gözleniyor. Nitekim emeklilere bayram ikramiyesinin yükselen tepkilere rağmen bin 100 lirada tutulması bütçedeki bu sıkışmışlığın göstergesi.

Küresel ekonomik koşulların da; ABD faizlerinin yükselmesi, borsalardaki keskin düşüş, enerji ve emtia fiyatlarındaki artışın sürmesi, tedarik zincirlerindeki tıkanmalar, Çin ekonomisinin yavaşlaması vb. nedenlerle kendilerine pek de yardımcı olmadığı ortada. Enflasyonun kontrolden çıkması, örneğin İstanbul Ticaret Odası nisan ayı perakende fiyatları artışının yüzde 80’e dayanması işlerin hiç de yolunda gitmediğini gösteriyor.

Tüm umutlar, döviz kurunun istikrarlı seyrine bağlanmış durumda. Son günlerde küresel piyasalardaki gözlemlenen büyük çalkantının da etkisiyle dövizde yeni bir hareketlenme görülebilir. Bu da Türkiye ekonomisinin derin bir krize sürüklenip tepetaklak olmasına yol açabilir.

Erdoğan’ın son Suudi Arabistan gezisi, BAE ve İsrail ile ilişkileri düzeltme çabası Körfez ülkelerinden gelecek olası bir sermayeye can simidi olarak sarıldıkları şeklinde yorumlanabilir. Onların da Rusya’ya uygulanan yaptırımlardan ürküp Türkiye benzeri ülkelerden emlak alımına hız vermeleri olasılığı var.

Küresel enflasyonun sıçramasının, kapitalizmin krize sürüklenme olasılığının artmasının iki farklı yönde yansıması görülebilir.

Birincisi, iktidarın "kriz her yerde, enflasyon her ülkede" söyleminin inandırıcılığını artırabilir. Öte yandan yükselen gıda fiyatları, yoksulluğun yaygınlaşması gibi olgular Sri Lanka’da başladığı gibi; Irak’tan İran’a, Arjantin’den Brezilya’ya dalgalar halinde yayılabilir, bu Türkiye’de de ciddi bir toplumsal isyana iham verebilir.

İkinci eksen ise, kültürel fay hatlarını tetikleyerek, din-mezhep üzerinden karşıtlıklar yaratarak, geçim sıkıntısının halkta yarattığı tepkiyi başka bir zemine çekmek çabası gibi görünüyor. Gezi davasındaki kararın, AKP rejiminin kendi standartları içerisinde dahi ne kadar mesnetsiz; akla vicdana, hukuka tamamen aykırı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Erdoğan’ın kararın hemen ardından Osman Kavala için, "Bu adam Türkiye’nin Soros’uydu, Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü" demesi, "Dolmabahçe Camii’nde bira içtiler" yalanını tekrar gündeme getirmesi, toplumu birbirine düşman etmek, gerginlikleri tırmandırmak için her riski göze alabilecekleri endişesini güçlendiriyor."

Öne Çıkanlar