Ölümünün üzerinden 17 yıl geçen Kazım Koyuncu, Karadeniz müziğini bölgede konuşulan Lazca, Hemşince, Gürcüce ve Megrelce şarkılarıyla tüm Türkiye’ye sevdirdi.
KHK ile kapatılan TV10’un yöneticileri Veli Büyükşahin ve Veli Haydar Güleç, tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi’nden adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Silivri Cezaevi'nde tutuklu olan TV 10 yöneticilerinin tuttukları Matem Orucu’na hassasiyet gösterilmemesini HDP’li vekil meclis gündemine taşımıştı.
Tutuklu TV 10 çalışan ve yöneticilerinin cezaevinde Matem Orucu tutmalarının cezaevi yönetimi tarafından göz ardı edildiğini belirten HDP'li Ali Kenanoğlu, konuyu Adalet Bakanı'na sordu.
Televizyonlarının açılması talebiyle eylemlerini sürdüren TV10 çalışanları, tutuklanan yöneticilerinin de serbest bırakılmasını istediler.
TV 10 yöneticisi ve Artı Gerçek yazarı Veli Büyükşahin ile TV 10 programcısı Veli Haydar Güleç'in tutuklanması protesto edilerek bir an önce serbest bırakılmaları istendi.
TV 10 yöneticilerinin tutuklanması üzerine, TV 10 Çalışanları herkesi Köln'ün Heumark bölgesinde yapacakları protesto açıklamasına destek vermeye çağırdı.
TV10 Yönetim Kurulu Başkanı ve Artı Gerçek yazarı Büyükşahin ile TV10 Yayın Kurulu Üyesi Veli Haydar Güleç'in de aralarında bulunduğu 15 kişi tutuklandı. Gerekçe sosyal medya paylaşımları.
İstanbul'daki sabah operasyonunda aralarında TV10 Yönetim Kurulu Başkanı Veli Büyükşahin'in de bulunduğu çok sayıda gazeteci ve akademisyen gözaltına alındı.
Görmesek de onların orada her gün biraz daha hasta olduklarını, her geçen günün onları geri dönülmez noktalara taşıyacağını ve acı çektiklerini bileceğiz. İnsan buna nasıl seyirci kalır?
Yeni KHK’ler ile iç çatışmaların fitili ateşlenmek istenirken ve hedefteki en büyük kesim Alevi toplumu iken bu neyin kavgası?
Birçok kurum bugün maalesef Alevi toplumuna yönelmiş tehditlerin üstünü kapatmakta, toplumun bu tehditleri görmesine engel olmaktadır
Maraş geçmişten beri en önemli Alevi yerleşim yerlerinden biri iken şimdi durum tam tersine dönmüştür. Demografik yapı devletin organizasyonuyla değiştirilmiştir.
İnsanı, birlikte yaşamı, hoşgörüyü ve barışı merkeze alan bir bakış açısı oluşturmadan orada bir çözüm bulmak çok olası görünmüyor.
Bir nevi görünmez olurlar. Bu görünmezlik sanki kendilerini kem gözlerden saklamak içindir. Görünmezler; Alevidir, Ermenidir, Hıristiyandır, Rumdur, Ezdidir, Süryanidir…
Bu günün iktidarına dikensiz gül bahçesini sunanları sistemin geçmişteki uygulamalarında aramalıyız.
Cumhurbaşkanı “bakın işte Alevi kardeşlerimle birlikteyim” diyecek. Alevileri temsil ettiğini söyleyen bu kişiler ise iktidarı allayıp pullayarak ikna turları atacak.
İktidar milletvekilleri de sanki muhalefet milletvekilleriymiş gibi “hükümetle görüşüp, uğraşıyoruz” mesajları veriyorlar. Şimdi bizim onlara sormamız gerekmez mi?
Alevilerin hoşuna giden güzellemeler yapmak, Osmanlının kuruluş sürecini değil, sonraki zamanlarını eleştirmek, cumhuriyetin ‘laiklik’ ilkesine övgüler dizmekle kimseyi kandıramazsınız.
Belki çocuklarımız 'Baba sen niye namaz kılmıyorsun, anne sen niye örtünmüyorsun, ben başımı örtecem' diyecekler
18 Eylül’de çocuklarımız heyecanlı olacak, bizler ise okulun kapısından içeri giren çocuklarımızın eve nasıl dönecekleri, hangi değişimden geçmiş olacakları korkusu ve kaygısını taşıyacağız.
Siz Alevileri bolca içki içen, güzel saz çalan, bir iki deyiş okuyan, kullanılmaya müsait, sahte laiklik, vatan, millet, ezan ve bayrak sloganlarıyla kullanabileceğinizi mi sanıyorsunuz?
Alevilerin Hacı Bektaş'a ilgisini devlet kendisi için fırsata çevirmeye çalıştı. Devletin sunduğu Hacı Bektaş ile Alevilerin inandığı, izlediği Hacı Bektaş arasında dağlar kadar fark vardı.
Çok net olarak, bu güne kadar kendisini Laik diye tanımlayan devletin ve ‘Laik Türkiye’ diye toplumu kandırıp uyutanların foyası da tüm çıplaklığıyla açığa çıktı.
OHAL koşullarında sokağa çıkıp hak mücadelesi yürütmek, biat etmedim buradayım demek zor gelebilir bazılarına ama çıkanlara da biraz saygı istemekte bizim hakkımız olsun.
Türkiye deki farklı toplumsal kesimleri bir araya getirecek, kimseyi ötekileştirmeden, eşit yurttaşlığa dayalı bir örgütlenme ile mücadele gerekli ve kaçınılmazdır.
Bu olay ve katliamların tümü bir amaca hizmet etmekte ve bir bütünlük içerisinde birbirini tamamlamaktadır.
Her şey ama her şey Rızalık üzerine kuruludur. Rızalık bu sistemin vazgeçilmez temel direklerinden biridir. Rızalık alınmadan yapılan her şey havada kalır, pratik bir karşılığı olamaz.
Varlık Vergisini ödeyemeyenler Aşkale, Sivrihisar gibi değişik yerlerde kurulan çalışma kamplarına gönderiliyorlardı. Kamplardan biride Tahtacı Alevilerin yaşadığı Dalamandadır.
Şimdiye kadar farklı baskılarla engellemeye ve yasaklamaya çalışan devlet, festivali bu sene ben düzenleyeceğim diyor.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.