Daimî Cengiz 43 yıllık çalışmasını anlattı: Sevdası, kavgası, mizahı, taşlamasıyla Dersim

Daimî Cengiz 43 yıllık çalışmasını anlattı: Sevdası, kavgası, mizahı, taşlamasıyla Dersim
Dersim’in kültürel hafızasına ilişkin arşiv oluşturan Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Daimi Cengiz, 43 yıllık saha ve derleme çalışmalarını Artı Gerçek’e anlattı: "Dersim’in sevdası da vardır kavgası da, mizahı da vardır taşlaması da..."

Esra ÇİFTÇİ


Artı Gerçek - Dersim’in sadece 38 katliamı ve kıyımıyla anılmaması gerektiğini, şehrin 38 öncesinde de çok önemli bir tarihinin olduğunu vurgulayan ve bu amaçla Dersim’in kültürel hafızasına ilişkin bir arşiv oluşturan Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Daimi Cengiz ile 43 yıldır yapmış olduğu alan araştırmalarını/derlemelerini konuştuk.

Yıllardır Dersim’in hafızasına ilişkin kayıt altına aldığı bu eserleri tanıtmak için yurtiçi ve yurtdışı etkinlikleri yaptıklarını söyleyen Cengiz, "Dersim’in sevdası da vardır, kavgası da vardır. Mizahı da vardır, taşlaması da. Dersim Kızılbaş olarak bilinir. Evet Kızılbaştır ama salt bu değildir...Kültürel bir hafızası vardır. Dersim coğrafyası, engin zirvelerle örülmüş ve derin vadiler ile parçalanmış kader coğrafyasıdır. Dersim bu kader coğrafyasında kendisini var etmiştir." diyor.

' BU KAYITLAR O DÖNEM YAKALANSA, 12 EYLÜL MAHKEMELERİNDE CEZA VERİLİRDİ'

Cengiz, Dersim kılamlarına ilişkin araştırma yapmaya üniversite yıllarında karar verdiğini söylüyor. İTÜ TM Devlet Konservatuarı Temel Bilimler Bölümü’nde okurken girdiği derslerde Türkçe eserler seslendirdiklerini, kendisinin ise yalnız kaldığı zamanlarda çocukluğunda duyduğu ve daha sonra 1974-81 yılları arasında politik gecelerde icra ettiği ezgileri mırıldandığını belirtiyor. Özellikle ana dili olan Zazaca ezgileri seslendirdiğini söyleyen Cengiz, Dersim’e ait kültürel hafızanın en önemli müzik numunelerinin yanı sıra, edebiyat, inanç, etnografı, folklorik malzeme, halk masalları, yöresel giyim gibi alanlarda da çalışmaya arşiv tutmaya o yıllarda başladığını ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Dersim'de büyük bir ezgi külliyatı var. Biz başka dillerin musikisini dillendiriyoruz, onun derslerine giriyoruz ama bir yandan da bir etnisite olarak bizim de bir dilimiz var. O dil ile icra edilmiş edebi ve müzikal tematik formlar var. İtikat metinleri var, ben de tüm bunları araştırmaya başladım. İlk araştırmalarımı askeri darbe döneminde yapmaya başladım. Özellikle darbe zamanı Dersim’de yoğun baskılar ve operasyonlar oluyordu. Ben derlemeleri yaparken, kaynak kişiler korkuyorlardı. “Sen bunları topluyorsun, alıp götüreceksin sonra yakalanacaksın hem kendini hem bizi yakacaksın” diyorlardı. Haklılardı da bu kayıtların o dönemde yakalanması halinde, en hafifinden 12 Eylül Cuntası'nın askeri mahkemelerinde ‘bölücü örgüt üyeliğinden’ ceza verilirdi. O yüzden olabildiğince gizli ve dikkatli davranıyordum.”

'YAKLAŞIK 43 YILDIR DERLEME YAPIYORUM'

Özellikle yazılı olmayan hafızanın çok önemli olduğunu vurgulayan Cengiz, derleme yaparken sadece müzik değil, edebiyat, inanç, dil, masal, yöresel giyim gibi birçok alanda da araştırma yaptığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor.

“Yaklaşık 43 yıldır derleme yapıp arşiv tutuyorum. Önce kaynak kişiyi belirliyorum ve şairler, hikâye, masal anlatıcılarıyla görüşüyorum. Ayrıca Dersim bir diaspora toplumu, 80’den sonra yoğun göçlerle birlikte kaynak kişilerde Türkiye’nin ve Avrupa’nın çeşitli kentlerine dağıldılar ben de peşlerine düştüm ve derlemelerimi hiç bırakmadım.”

'BİZİM 38 KIYIMI ÖNCESİ DE BİR TARİHİMİZ VAR'

28 yıl Almanya’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönen Cengiz, kendisi gibi Munzur Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nde öğretim üyesi iki hocayla birlikte kendi arşivindeki ezgileri seslendirdiklerini söylüyor. Üç bin civarında ezgi derlediğini söyleyen Cengiz, bu ezgilerin yüzde 70’inin Zazaca gerisinin ise Kurmanci ve Türkçe olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

“Repertuarımda dini hakikat perdeleri (trans perdesi, miraçlama, mersiye, cenkleme, samah, dua, şathiye), ağıtlar, taşlamalar, mizah, aşk ve güzellemeler, ninniler, koçaklamalar, eşkıya türküleri, halk oyunları, imece türküleri gibi edebi ve müzikal tematik formlar var. Dersim’e dair en geniş arşive sahip tek kişiyim diyebilirim. Dersimli sanatçılar 38 Dersim kıyımı üzerinden eserler sunuyorlar, Dersimli aydınlar kıyım üzerinden Dersimi anlatıyorlar. Dersim kıyımı elbette çok önemli mutlaka hesaplaşılması gereken bir konu ama bizim 38 öncesi de bir tarihimiz var, o tarihle birlikte bugüne aktarılan bir kültürel hafızamız var, aydınlar bununla pek uğraşmıyor. Açık söyleyeyim Dersim aydınlarının yüzde 95’i ana dilini bilmez, o dille üretilmiş edebi, musiki ve itikadı metinleri bilmez, kendi tarihini de bilmez. Kültürel hafızalarına hâkim değiller. Asimilasyon da kaçınılmaz bu durumda. Sol ideolojik mecrada olanlar “din afyondur” diyerek geçmişte sekter yaklaştılar. Hala o eski ideolojik yaklaşımın izleri var. Halbuki Dersim Aleviliği Emevi Sünniliği gibi değildir. Dersim Aleviliği Bâtınidir. İnancın temeline insanı, insan-ı kâmili koyar."

'DERSİM'İN SEVDASI DA VARDIR KAVGASI DA'

Yıllardır Dersim’in hafızasına ilişkin kayıt altına aldığı bu eserleri “Dersim’in Saklı Kılamları/Dersim’in Saklı Türküleri” adı altında icra yoluyla tanıtmak için yurtiçi ve yurtdışı etkinlikleri yaptıklarını söyleyen Cengiz sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Dersim’in sevdası da vardır, kavgası da vardır. Mizahı da vardır, taşlaması da. Dersim’in aşkı da vardır, ninnisi de. Dersim Kızılbaş olarak bilinir. Evet Kızılbaştır ama salt bu değildir. Geçmişi, tarihi, kültürel bir hafızası vardır. Dersim coğrafyası, engin zirvelerle örülmüş ve derin vadiler ile parçalanmış kader coğrafyasıdır. Dersim bu kader coğrafyasında kendisini var etmiştir. O coğrafya olmamış olsaydı, biz de olmayacaktık. Çünkü Dersim’in çevre bölgelerinde kıyımda emniyetsiz kalan pek çok aşiret, oba, ezbet sünnileşmiştir. Aynı aşiretlerin Dersimde kalan kolları ise Alevi’dir”

'BİRÇOK ESER TOPRAK ALTINDA ÇÜRÜDÜ'

Munzur Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Müzik Bölümü başkan yardımcılığını da yapan Cengiz, müzik tarihi, sanat tarihi, ana çalgı, müzik bilimleri, etnomüzikoloji derslerinin yanı sıra Zazaca dili ve edebiyatı bölümünde de bu kış döneminde ders vereceğini söylüyor. “Ayrıca yüksek lisans/kültür sanat bölümünde de ders vermekteyim” diyen Cengiz sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Dersim kılamlarını kuşkusuz çok zor koşullar altında derledim. 1980’li ve 1990’lı yıllarda halk elinde olan birçok eski müzik kayıtlarını, el yazmalarını secereleri, beratları, nişanları, fotoğraf albümlerini bu korku ortamında toprak altında saklandı, birçok değerli eser çürüyüp gitti orada. Ya da evlere yapılan operasyonlarda bu malzemelere el koydular. Özellikle o darbe dönemleri folklorik kültüre çok darbe vurdu. Şunu da ekleyeyim: geleneksel zamanlarda Dersimin yüzde 70’i Zazaca, yüzde 25’i Kurmanci, yüzde 5’i de Türkçe konuşurdu. Tabii şu an asimilasyona uğradığı için çok az kişi Zazaca konuşuyor. Zazaca ayrı bir dildir, Kürtçenin lehçesi değildir. Dünyanın çeşitli ülkelerinde bu dil üzerine birçok doktora çalışmaları yapıldı ve yapılıyor. Zazaca dili ve edebiyatı üzerine üniversitelerin bünyelerinde bölümler açıldı. Genellikle Kürt milliyetçi çevreler hala “Kürtçenin lehçesidir” teranelerini dillendiriyor. Ama atı alan Üsküdar’ı geçti. Biz Kürtçenin yüzde 70’ini anlamıyoruz, anlamadığımız bir dil bizim dilimiz olamaz. Hollandaca ile Almanca arasında yüzde 50 benzerlik var ama ikisi de ayrı dil. Zazaca’nın Kürtçe ile yüzde 25 oranında sözcük benzerliği var ama her ikisi de ayrı dildir”

DAİMİ CENGİZ KİMDİR?

Doç. Dr. Daimi Cengiz, İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı (TMDK)’dan 1986 yılında mezun oldu. Aynı üniversitenin (İTÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde “Alevi-Bektaşi Semahları, Bölümleri ve Melodik Yapıları” konulu yüksek Lisans tezini 1988’de tamamladı. Bu enstitüye bağlı olarak 1986-87 öğretim yılında İTÜ’nün çeşitli fakültelerinde seçmeli müzik dersini verdi. 1991-2019 yılları arasında Almanya’da yaşadı. Türkiye, Kafkasya ve Balkan ülkelerinde etnisite halk müzikleri ve halkbilim alan çalışmalarını yürüttü. Özellikle Dersim’de 42 yıl halk müziği ve etnografya çalışmaları yaptı. Eylül 2020 yılından beri Munzur Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü’nde Doçent olarak lisans ve yüksek lisans derslerini vermektedir. Dersim Fablları (2001), Dizeleriyle Tarihe Tanık Dersim Şairi Sey Qaji (2010), Halkbilim Yazıları (2019), Saklı Kültürün Kadim Mirası: Geleneksel Dersim Müzik Kültürünün Temsiliyet Kodları ve Derleme Eserler Kataloğu (2022) ve Dersim Aşk Şairi Sah Haydar (2023) adlı kitapların müellifidir. Avrupa Dersim Akademik Vakfı’nın kurucu ve üyesi olmasının yanı sıra Dünya Dans Konseyi (CİD) üyesidir.

Öne Çıkanlar