Fazıl Say: Peki ne yapalım, ölümü bekleyerek mi yaşayacağız?

Fazıl Say: Peki ne yapalım, ölümü bekleyerek mi yaşayacağız?
Maraş merkezli depremlerin yarattığı yıkımın ardından piyanist Fazıl Say, sosyal medya hesabından tepkilerini yazdı. Say, "İstanbul’da sanki 'ölümü bekleyin' deniyor bize..." dedi.

Artı Gerçek - Piyanist Fazıl Say, sosyal medya hesabından, yaşanan depremle ilgili duygularını ve endişelerini anlattığı bir yazı yayınladı.

Say, beklenen istanbul depremiyle ilgili de bir değerlendirme yaparak, "İstanbul’da sanki “ölümü bekleyin” deniyor bize... Ve deprem ne zaman nasıl olacak bilmiyoruz…Ne olacak hayatlarımız? Ölümü bekleyerek mi yaşayacağız?" dedi.

Maraş' merkezli iki büyük depremle yıkılan on ilde, vefat ve yaralı sayıları her geçen gün katlanarak artıyor. Arama kurtarma çalışmaları devam ederken, tanınmış isimlerden de depreme mesajlar gelmeye devam ediyor. Fazıl Say da yaptığı paylaşımda, olanı biteni anlamaya çalıştığını ve gelecekle ilgili kaygılı olduğunun ifade etti.

ÖLÜMÜ BEKLEYEREK Mİ YAŞAYACAĞIZ?

Onlarca şehrin yıkıldığını, insanların asla silemeyeceği anılarla, travmalarla uzun yıllar yaşayacağını söyleyen piyanist, yazısının devamında şunları aktardı:

"Manevi olarak, sevdiklerimizin, kaybettiklerimizin, anıları , hikayeleri, düşünceleri… Bunu anlamak, yaralı yüreklerimizde taşımak , travması, psikolojisi,
çok uzun yıllar sürecek.
Bu şehirlerin anıları, tarihi.. Tüm bu bölgenin (10 il! ilçeler ve köyler az konuşuluyor, yıkım Suriye’de de çok büyük, az konuşuluyor) yeniden yapılanması nasıl olacak? Her şeyi ile bu yerleşim yerleri nasıl bir daha kurulacak?
..
Toplum öfkeli aynı zamanda. “Devlete onca vergi verdik deprem ile ilgili, o para başka yere harcanmış” açıklamaları var, “nerede organizasyon?” diye soruyor herkes… elbette sormakta haklılar.
Birbirimize girdik şu yıkım halinde bile.
Televizyonlarda dramatik görüntüler…
..
Bir de;
En çok da “İstanbul’da olacak deprem” konuşuluyor.
Televizyonda bilim insanları. Tamam anladık,25 yıldır biliyoruz; Evlerimiz binalarımız sağlam değil.
Travma üstüne travma senaryosu oluşuyor.
Tabi; evimiz çok güvenli bir zeminde, sağlam bir semtte olacak, çelik konstrüksiyon, altı raylı, az katlı olacak. Yoksa; öyle büyük bir İstanbul depreminden hiç birimiz kurtulmayız, deniyor.
Biliyoruz. Peki ne yapalım?
Şimdi ne yapalım?
İstanbul’da sanki “ölümü bekleyin” deniyor bize. “Yakındır geliyor” deniyor. “Büyük olacak çok insan ölecek” deniyor… Ve tut ki çok çok sağlam bir evde yaşıyoruz, e peki, ama hep evde yaşamıyoruz ki dostlar? Sürekli bir yere de gidiyoruz. Ve deprem ne zaman nasıl olacak bilmiyoruz…
Ne olacak hayatlarımız?
Ölümü bekleyerek mi yaşayacağız?
Bunları sordum kendime"

(KÜLTÜR SANAT)

Öne Çıkanlar