Hacer Foggo'dan Askıda Hayatlar: Bu insanların hepsi vardılar, varlar
Artı Gerçek - Foggo sosyal medya hesabından eserin kapağını da içeren bir mesaj paylaştı. Mesajında şu ifadelere yer veriyor. "Bu bir öykü değil. Bu hayatı yaşayanların bitmek tükenmek bilmeyen “acıklı” ve “yok” öyküsü. Yokluğun öyküsünü yok oluşu, bitişi, her gün yeniden tükenişi bilmeden, hissetmeden anlatmak çok zor. Bu öyküler yokluğa kilitlenen, yokluk ve varlık arasında görünmeyenlerin öyküleri."
Foggo paylaştığı mesajında aslında gerçek hikayeleri yazdığını, kahramanların isimlerini değiştirse de dinlediği, tanık olduğu, bildiği hikayelerin kaydını düştüğünü imliyor ve esere ilişkin şu ifadelere yer veriyor. "Doğan yayınları tarafından yayımlanan eser için Hacer Foggo, "Yıllarca dinlediğim, mücadele ettiğim yokluk hiç hafızamdan silinmedi. Ruhumu yaraladı. Sonunda da bu öykülerle yokluğun kahramanlarına dönüştü. Şimdi ölümleriyle, gidişleriyle beni yokluklarıyla baş başa bırakanların yarım kalan öykülerini yazmak bana düştü.
İsimleri değiştirdim. Yazdıklarımı okudum. Hikâye gibi geldi. Oysa hepsi gerçek. Bu insanların hepsi vardılar, varlar. Benim gördüklerimi yaşadılar. İsimleri bende saklı sadece.
Giden arkadaşlarımı, kalan çocukları, silinip giden sokakları, kalan enkazı, büyüyen çocukları, bedduaları, duaları, mezarları, surları, yolları, avlulu evleri, gizemli kuyuları, tünellerin yerlerine yapılan rezidanslarıyla, sokakların yaralanan ruhu konuşacak şimdi.
Belki hepsi bir sayıklama. Aslında duvara konuştuğum sayfalar dolusu dertler ya da suya yazdığım beş cümleden ibaret. İçimde ne varsa hepsi duvarda yankılansın, suda dağılsın..."
ARKA KAPAK'TAN
“Derin yoksulluk aynı zamanda bir sosyal dışlanma sorunu. Susan Sontag’ın Başkalarının Acısına Bakmak adlı kitabında söylediği gibi, ‘gerçekliğin, seyirlik bir manzaraya dönüşmesi’ hali bütün bu yaşananlar. Patates, soğan kuyruğu, ekmek kuyruğu ve sonunda da yokluk/yoksunluk, sizi ‘Askıda ne var?’ arayışına kadar götürüyor.
Askıda geçen hayatların karşısında bir çözüm, bir politika üretmesini beklediklerimiz, duymak istediğimiz politikalar yerine, derinleşen yoksulluğun bir ‘güvenlik’, bir ‘vatan savunması’ sorunu olduğunu söyleyerek ve herkesin de böyle düşünmesini isteyerek yoksullar üzerinde baskı kuruyorlar. Hatta o kadar ileri gidiliyor ki kendileri yoksulluk yaşamasa da yoksulluk içinde yaşayanlar için ‘menüler’, ‘küçük porsiyonlar’, ‘yarım simitler’ öneriyorlar. Bütün bunlar işe yaramadığında da ‘İş beğenmiyorlar’ diye suçluyorlar.”
Yıllardır yoksulların, kentsel dönüşümle yerlerinden edilenlerin yanında yer alan Hacer Foggo, Askıda Hayatlar’da Türkiye’nin görünmeyen yüzünü gösteriyor, duyulmayan sesini duyuruyor. (KÜLTÜR SANAT)