Haftanın Yeni Çıkan Kitapları

Haftanın Yeni Çıkan Kitapları
Bu hafta yeni çıkanlarda Arsen Yarman'ın koleksiyonluk eseri Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular'ı da var, Şiirin Kısa Tarihi gibi araştırma baş yapıtları da... Romanlar da var, usta imzalardan kitapseverlere ulaşan öyküler de...

Merve KÜÇÜKSARP


Artı Gerçek - Bu hafta yeni çıkanlarda Arsen Yarman'ın koleksiyonluk eseri Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular'dan , Usta öykücü Necati Tosuner'in Salgında Öyküler'ine; F. Scott Fitzgeral'ın çalkantılı hayatını kaleme aldığı Güzel ve Lanetli romanından, John Carey'ın Şiirin Kısa Tarihi'ne kadar pek çok eser var.

OSMANLI DÖNEMİNDE MÜCEVHER VE ERMENİ KUYUMCULAR

arsen-yarman2pp-w1200-h591.jpg

Ermeni halkına dair araştırmaları ve Ermeni Etıbba Cemiyeti (2014), Palu- Harput 1978 (2015) gibi eserleriyle tanınan Arsen Yarman’dan yeni bir çalışma daha: Osmanlı Döneminde Mücevher Ve Ermeni Kuyumcular… Yarman, Osmanlı arşiv belgelerinden yararlanarak kaleme aldığı bu kitabında 14. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasındaki dönemde Osmanlı İmparatorluğundaki Ermeni kuyumcuların izini sürüyor, onların İstanbul’a nam salan meslek hayatlarını ve Osmanlı kuyumculuk tarihindeki özel konumlarını ele alıyor. Osmanlı’da elden ele dolaşarak işlenen, kimi zaman Harem kadınlarının boyunlarını, kimi zaman da müreffeh köşklerde yaşayan Paşaların ellerini süsleyen, nesilden nesle miras kalan mücevherlerin hikayesini anlatıyor. Osmanlı Döneminde Mücevher ve Ermeni Kuyumcular, Arsen Yarman, Yapı Kredi Yayınları, sf. 1432, 2022

SALGINDA ÖYKÜLER

1665634145808-yeni-bant-91-esas.jpg

“Söylentili günlerin uzayıp gidişi. Gidemeyişi. Söylentili söylentili uzayıp duruşu. Duramayışı. Gel bana, koş bana oluşu. Çağıldayışı. Çoğalışı. Yeni bir söylentinin çıkışı. Hızla yayılışı. Dağlar, denizler bile aşmış oluşu. Gerçeklik kabuğunu sırtlayışı. Gerçeğe dönüşmeyi gerçekleştirmiş oluşu. Sanki övünçle. Gizli bir böbürlenmeyle sanki…” Salgında Öyküler, usta yazar Necati Tosuner’in 21. yüzyılın en büyük salgını olan Covid-19’un en hummalı zamanlarında yazdığı öykülerden oluşuyor. Tosuner, evde mahsur kalmanın insanın üzerinde yarattığı değişimleri, yalnızlığın arttırdığı duyarlılıkları, maskenin çağımız gerçekliğine uygun olarak nasıl bir yaşam biçimi haline geldiğini kendine has üslubuyla anlatırken, okuru insan ruhunun fırtınalı denizlerinde dolaştırıyor.
Salgında Öyküler, Necati Tosuner, İş Bankası Kültür Yayınları, sf. 96, 2022

GÜZEL VE LANETLİ

guzel-ve-lanetli4feecff63da5b58d507dd1116764d69b.jpg

20. yüzyılın başında New York’ta tanınmış zengin bir ailenin oğlu olan Anthony Patch’in Gloria Gilbert isimli kadın ile olan çalkantılı ilişkisinin ve evliliğinin, bu evlilik süresince New York’un sosyete hayatına dair deneyimlediklerinin anlatıldığı Güzel ve Lanetli (1922) F. Scott Fitzgerald’ın kaleme aldığı dört romandan ikincisidir. Roman Anthony’nin gözünden 1. Dünya Savaşı manzaralarına ve savaş ortamının çiftin hayatındaki yankılarına yer verirken, Fitzgerald’ın karmaşık ve gelgitli ilişkileri eksenine aldığı diğer romanlarında olduğu gibi otobiyografik öğeler taşımakta, F. Scott Fitzgerald’ın yazar eşi Zelda Fitzgerald ile hayatından kesitler sunmaktadır. Güzel ve Lanetli, yazılışının üzerinden bir asır geçtikten sonra ilk kez Türkçe’de…
Güzel ve Lanetli, F. Scott Fitzgerald, çev. James Cem Yapıcıoğlu , Yedi Yayınları, sf. 429, 2022

KRİSTAL BAHÇE

20221104-132340.jpg

Gürsel Korat’ın, Stendhal’ın geleneksel roman için söylediği “Bir roman yol boyunca dolaştırılan aynadır,” sözüne karşılık günümüz romanını “yol boyunca dolaştırılan kırık parçalar ve kristaller saçan kırık bir aynaya” benzetmesinden yola çıkarak yazdığı yazılardan meydana geliyor Kristal Bahçe. Korat, edebiyat dünyasını, yayımcıları ve yazarları, kendisini de bu dünyanın dışında tutmayarak yerdiği gibi, yol boyunca kristallerden bazı parçalar sunuyor okura. Kristal Bahçe, eklenen yeni bölümler ve monogramlar eşliğindeki genişletilmiş haliyle okurun karşısına çıkıyor.
Kristal Bahçe, Gürsel Korat, Everest Yayınları, sf. 232, 2022

ŞİİRİN KISA TARİHİ

fgbpd9-waakeioj.jpg

Şiirinin Kısa Tarihi, şiirin Gılgamış Destanından bu yana dört bin yıllık serüvenini anlatıyor. John Carey şiirin nasıl ortaya çıktığını, ne anlama geldiğini, dil ile olan ezeli ilişkisini tarihsel bir perspektifle ele alıyor, şiirin niteliğini belirleyen kıstaslardan bahsediyor. Başta Shakespeare, Dante, Yeats olman üzere dünya tarihinde iz bırakan şiir üstatlarının ve onların hikayelerinin izini sürüyor, adı sanı duyulmamış yeni şairleri de okurla buluşturuyor, Şiirin Kısa Tarihi şiire dair yeni bir referans kaynak olarak Batı Kanonundaki yerini alıyor.
Şiirinin Kısa Tarihi, John Carey, çev. Tufan Göbekçin, Alfa Yayıncılık, sf. 440, 2022

KÜÇÜK YUVARLAK TAŞLAR

melisa-kesmez-kucuk-yuvarlak-taslar-800x533.jpg

Melisa Kesmez’den kaybedişlere ve hayata yeniden başlayışlara dair yeni bir roman: Küçük Yuvarlak Taşlar… İçe içe geçen hayatlar, başlayıp biten aşklar, hatırlayışın çarkının dönmesiyle birlikte çocukluktan çıkıp gelen tatlı anılar, filizlenen umutlar ve hüsranlar… İrili ufaklı taşların insanın ayağına değdiği hayat yoluna dair Kesmez’in diğer eserlerindeki üslubunu hatırlatan incelikli bir metin… “Toprak ayağımızın altında yumuşacık, kırmızı. Bacaklarımızı ısıran dikenlere aldırmıyoruz. Çalıların içinde bin bir çeşit hışırtı, kıpırtı, çıtırtı, vızıltı... Kuşlar, böcekler, taşlar... Uçanlar, koşanlar, sürünenler, sıçrayanlar ve dahi öylece durmayı seçenler. Doğa, yavaş yavaş yükselen güneşle birlikte başlıyor günlük serüvenine. Hep birlikte uyanıyoruz. Hep birlikte yaşayacağız gelen günü. Birimiz diğerimizden ne daha az ne daha çok var olacak. Her şey yan yana ve her nasılsa öyle.”
Küçük Yuvarlak Taşlar, Melisa Kesmez, İletişim Yayınları, sf.84, 2022

SESSİZLİK

sessizlik-don-delillo-kapak.jpg

Beyaz Gürültü (2002), Beden Sanatçısı (2003), Oyuncular (2006) , Kozmopolis (2008) ve Konuşan Köpek (2009) isimli eserleriyle Türkiyeli okurun beğenisini kazanan, hatta Beyaz Gürültü, Penguen Yayınevi tarafından yüzyılın kitapları serisine alınan, 2011 yılında Nobel’e aday gösterilen Amerikalı yazar Don Delillo’nun Sessizlik isimli eseri şimdi Türkçe’de… Delillo, Sessizlik’te modern dünyayı masaya yatırıyor, kendine has kara mizahi üslubuyla ekranların aniden karardığı bir dünyanın nasıl olacağını kurguluyor. İnternetin kesilmesi, iletişim araçlarının kullanılmaması halinde kişilerin psikolojilerinin geçireceği değişimleri ve bu halükarda çekecekleri varoluş sancılarını anlatıyor. Satır aralarında modern dünyanın herkesin kendine yabancılaştığı bir kakofoniden ibaret olduğunu vurguluyor. Sessizlik, sürükleyici dilinin yanı sıra iletişim çağına dair incelikli bir eleştiriyi barındırıyor.
Sessizlik, Don Delillo, çev. Aylin Ülçer, Siren Yayınları, sf. 88, 2022

EDEBİ MUCİZE

ebedi-mucize.jpg

1932 yılında Pulitzer, 1938 yılında ise Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan ilk Amerikalı kadın yazar olan ve 1973’te hayata gözlerini yuman Pearl S. Buck’un çok yakın zamanda ele geçirilen, Edebi Mucize isimli eseri Mehmet Gürsel’in çevirisiyle ve Edgar Walsh’un sunumuyla ilk kez Türkçe’de! Ara ve Mübarek Toprak gibi eserleri de dilimize çevrilen Pearl S. Buck bu romanında, henüz on iki yaşındayken zekası sayesinde üniversiteye kabul edilen Randolp Colfax isimli olağandışı şahsın hayatın anlatıyor. Rann’ın hayatı anlamlandırışı, hayat karşısında kendi varlığını inşa edişi, karşılaştığı kişiler ve olaylar karşısında geçirdiği değişimler de, Buck’un eserinde işlediği konular arasında yer alıyor.
Ebedi Mucize, Pearl S. Buck, Çev. Mehmet Gürsel, Kafka Kitap, sf. 220, 2022

KADIN VE KURMACA

kadin-ve-kurmaca.jpg

Kendine Ait Bir Oda isimli meşhur eserinde, bazı yazarların metinlerindeki kadın karakterlerin ve tarih kitaplarındaki kadınların yerini inceleyerek kadınların kurmaca yazın ile gerçek hayattaki rollerinin arasındaki mesafeye dikkat çeken Virginia Woolf’un, Türkçe’ye henüz kazandırılan Kadın ve Kurmaca isimli eseri yazarın farklı yerlerde ve zamanlarda yayımlanmış yazı ve konuşmalarından meydana geliyor. “Kurmaca ve Kadınlar”, “Kadınlara Uygun Meslekler” ve “Emekçi Kadınlar Birliği Anıları” isimli üç ayrı metinden oluşan kitapta, Woolf, kadınının toplumsal hayattaki yerini yeniden mercek altına alıyor. Kurmaca eserlerde kadının varlığını, kimliği ve toplumsal hayattaki yeri ile ilişkilendiriyor. Üzerine belagatli sözler edilen kadın imgesinin gerçek hayatta görünmez olduğunu söylüyor. Austen, Eliot, Colaridge, Bronte kardeşler gibi kadın yazarların hayatlarını ve yapıtlarını da bu çerçevede ele alıyor.
Kadın ve Kurmaca, Virginia Woolf, çev. Alev Bulut, Kırmızı Kedi Yayınları, sf.104, 2022

DELİ KADIN HİKAYELERİ

frqvk5-wyamectq.jpg

“Size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım. Sizi saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret, doğurmaya mahkum, çocuklarını kaybetmekle mühürlü, yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım. İçlerine açılan kapıların arkasına saklanmış kadınların delirerek bedenlerinden dışarı açtıkları pencerelerden bakacağım. O pencerelerden tekrar ve tekrar kendimi aşağı atacağım.”


Mine Söğüt’ün kaleminden kadınlık hallerine dair yirmi bir delilik hikayesi… Deli Kadın Hikayeleri’nde Mine Söğüt, iktidar, cinsiyet ve kimlik meselesini sorguluyor, yalnızlık ve ölüm temalarıyla birlikte sarsıcı bir metin ortaya çıkarıyor. Daha önce geniş bir okur kitlesine ulaşan Deli Kadın Hikayeleri bu kez Can Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alıyor.
Deli Kadın Hikayeleri, Mine Söğüt, Can Yayınları, sf. 184, 2022

YABANCI

20221104-132136.jpg

“Bir dilin anıları, koku anısına benziyor; bir sözcük duyunca çocukluğuna, güvende hissettiğin yerlere dönüyorsun. Çocuklukta konuştuğun dilde konuşacak biri yoksa? Ya kendi kendine konuşursun ya da benim yaptığım gibi kendi kendine yazarsın. Benim dedem de muhtemelen kendi kendine konuşuyordu, ben şimdi kimseye söyleyemediklerimi yazıyorum. İçimizdeki karanlık ve aydınlık tarihi hatlar kendi içimize yaptığımız kazıyla çıkıyor ortaya, öyle umuyorum, varlığının farkında bile olmadığım hücrelerden, kendi varoluşumu anlamlandırmaya çalışmak. Belki de beyhude bir çaba, belki asla bulamayacağım bir yanıt.”

İlk kitabı “Biz Burada İyiyiz” ile okurun karşısına çıkan Barbaros Altuğ Yabancı’da, askeri darbe teşebbüsü ardından birkaç günlüğüne yurt dışına giden ancak bazı olaylar sonucunda geri dönemeyen üç kadının serüvenini kaleme alıyor. Onların Cihangir’de başlayan Portekiz, Berlin ve Hindistan’a uzanan macera dolu hikayesini, hayatlarının hiç ummadıkları şekilde değişmesini anlatıyor. Uzun zaman Berlin’de yaşayan ve buradaki gözlemlerini de romanın nüvesine katan Altuğ, sürgün olanın, dışarıda kalanın portresini çiziyor.
Yabancı, Barbaros Altuğ, İthaki Yayınları, sf. 128, 2022

BİR ÖMRÜN TAKVİMİ

20221104-1321111.jpg

Can Gürses, Bir Ömrün Takvimi isimli romanında, fotoğraf sanatçısı Mimo’nun deklanşöründen hayatının geçtiği mekanları, savaş yıllarının Leningrad’ını, gençliğinin geçtiği İstanbul’unu, daha sonra yaşadığı Paris ve Londra’yı ve sonunda döndüğü evini anlatıyor. “Sonsuzluğa gitmek için bir fotoğrafa bakmak yeterlidir,” diyen Gürses, fotoğrafın,
insanın yaşarken farkına varmadığı, nefes gibi görünmez olan “an” ları dondurarak nasıl ölümsüzleştirdiğini ve bu anların bir araya gelmesiyle bir ömrün takviminin nasıl oluştuğunu gösteriyor. Gürses’in duru ve akıcı anlatımıyla Mimo’nun şehirler ve ülkeler arası devinen hikayesinde aidiyet, adalet, iyilik ve aşk gibi kavramlar da sorgulanıyor.
Bir Ömrün Takvimi, Can Gürses, Ayrıntı Yayınları, sf. 352, 2022

KÖRLER KISSASI

20221104-132441.jpg

Ünlü ressam, Peter Beuegel’in 1568’de resmettiği Körler Kıssası tablosundan ilham alınarak kaleme alınan roman, altı kör dilencinin, ressamın resimlerini yapmak için kendilerine teklifiyle başlayan serüvenini ve resmin yaratım sürecinde başından geçenleri anlatıyor. Bu altı kişinin ağzından anlatılanlarla okur, onların görüntülerden azade dünyasına adım atıyor, insanlar arasındaki farklılıkları görmezden geleceği sıra dışı bir yolculuğa çıkıyor. Yazarın Orta Çağın boğucu atmosferine dair yaptığı ayrıntılı tasvirin de yer aldığı romanda, her kör kendi hikayesini sanki hepsinin hikayesiymiş gibi anlatırken, bir yandan da, “Hepimiz adına sadece birimiz konuşuyor ama sonuçta herkes kendi acısını yine kendi çekiyor,” diyerek herkesin yaşamının ve hikayesinin biricik olduğuna dikkat çekiyor.
Körler Kıssası, Gert Hofmann, çev. Gül Gürtunca, Jaguar Kitap, sf. 120, 2022
Tartışmalar Polemikler Kavgalar
Gazeteci yazar Atilla Dorsay, uzun yıllara dayanan sinema eleştirmenliği sırasında başından geçen olayları anlatıyor bu defa… Sinemanın tartışılmaz efsaneleriyle ve kendisi gibi gazetecilik ve yazarlık yapan isimlerle arasında geçen polemikleri, sinema üzerinden gelişen kavgaları, kimi zaman özeleştiri yaparak, kimi zaman muhatabını taşlayarak tüm çıplaklığıyla ele alıyor. Dorsay’ın kitabında yad ettiği isimlerin başında, Atıf Yılmaz, Halit Refiğ, Ertem Eğilmez, Metin Erksan gibi Türkiye sinemasının ünlü ustalarının yanı sıra Atilla İlhan, Aziz Nesin, Vedat Türkali gibi değerli yazarlar ve Ayşe Arman, Emre Aköz, Serdar Turgut, Savaş Ay ve Murat Birsel gibi gazeteciler yer alıyor.
Tartışmalar Polemikler Kavgalar, Atilla Dorsay, Remzi Kitabevi, sf. 224, 2022

VAAT

cda69ac7fa31d3d9ca1a0c9adbc4338e.jpg

Geçtiğimiz yıl Booker Ödülünü kazanan, “Booker Ödülü jürisinin, üzerine “Anlatı perspektifinin sürekli değiştiği biçimsel olarak yenilikçi bir roman. Galgut’un alışılmadık anlatı stili, roman türünün 21. Yüzyılda geldiği noktanın bir kanıtı. Uzun yıllar okurlarda yankı uyandıracağına inanıyoruz,” dediği Vaat, bir ailenin suçlulukla dolu dokunaklı hikayesini konu alıyor. Güney Amerikalı beyaz bir ailenin, emektarları olan siyahi bir aileye verdikleri bir vaadin, otuz yılı bulan akıbetinin ekseninde Güney Afrika’nın otuz yıllık tarihine de ışık tutuyor. “Aile ne için vardı” sorusunun izini süren roman, vicdanı ile riyakarlığı arasında kalmış insanın ikircikli ve çelişkili tabiatını da ele alıyor.
Vaat, Damon Galgut, çev. Hasan Can Utku, DeliDolu Yayınevi, sf. 280, 2022

Öne Çıkanlar