'The Future Looks Bright'... Mümkün’ler hâlâ var!

'The Future Looks Bright'... Mümkün’ler hâlâ var!
Oyun, yeni bir ülkede yaşam kurmanın, geçmişten kopmaya yetmeyeceğini, geçmişin yükünün her zaman taşındığını hatırlatıyor. The Future Looks Bright’tan, huzursuz da olsa bir umutla çıkıyorum...Geçmişin yüklerinden kurtulmak zor ama mümkün’ler hâlâ var.

Aslı TOHUMCU


Hatırlıyorum, fidan gibi bir kızım, üniversite öğrencisi. Bölümümü Cağaloğlu’na en yakın yerden seçmişim. Öyküler okuyorum, öyküler, öyküler, bir dolu… çünkü ben de öyküler yazmak istiyorum. Şebnem İşigüzel’le tanışıyorum, "Hanene Ay Doğacak" sayesinde. Çarpılıyorum diline, cesaretine, yirmi yaşında bu kitabı yazabilmiş olmasına. Bir daha öyle çarpılmam sanıyorum.

Yıllar sonra, 28 yaşında bir başka fidan beni aynı yerimden çarpıyor: Bu defa Büke Erkoç. Şebnem’in 1993’te Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü kazanan "Hanene Ay Doğacak" adlı kitabından Ersin Yaşar’la birlikte uyarladığı ve oynadığı The Future Looks Bright adlı oyunla. En çok neresinden çarpıldığımı çıkarmaya çalışıyorum oyunu seyrettiğim gece eve dönerken. 31 yıl önce 20 yaşında genç bir kadın tarafından yazılmış ve yasaklanmış bir kitaptan üç hikayeyi, minimalist bir sahne tasarımıyla bize aktaran Büke Erkoç’tan mı? Büke’nin kalıtsal bir travmanın nesiller boyunca süren izlerini, bu kadar samimi, gösterişten uzak ve vurucu bir performansla aktarmasından mı? Üstelik bunu sahnede geçmişin acılarıyla dolu bir valizle tek başına yapmasından mı? Neyse, biz devam edelim, buluruz bunun cevabını elbet yolda.

7744d7d00b4c5268adab3b7bd851c617.jpgFotoğraf: Derin Küpeli

Büke’nin canlandırdığı ana karakter, hayatla ölüm arasındaki ince çizgide, geçmişten bugüne taşınan acılar ve umut kırıntıları arasında bir denge kurmaya çalışarak başlıyor yürümeye. İngiltere’ye göç etmiş, kimliği belirsiz bu kadın, oyunun açılışında bir gökdelenin tepesinde, ölüm anını dikkatlice hesaplayarak intihar etmeye hazırlanıyor. Soğukkanlı bir sıradanlıkla, “Yere çarpma sesinden sonra artık başka hiçbir şey duyamayacaksınız,” deyiverdiğinde, derin kırılganlığı kuvvetli bir dalga gibi çarpıyor suratıma.

Annesinin faşist bir rejim tarafından öldürülen sevgilisi, duygusal açıdan uzak bir baba ve politik duruşları nedeniyle tehlike altında olan ağabeyi ve katledilen sevgilisiyle örülü anılarını çıkarıyor valizinden. Büke, geçmişin gölgeleri ve umutsuzluk döngüleri arasında çarpıcı gidiş gelişlerle seriyor karakterinin iç yolculuğunu.

the-future-looks-bright-hanene-ay-dogacak-29177.jpg
The Future Looks Bright (Hanene Ay Doğacak) Oyun Afişi

The Future Looks Bright, yeni bir ülkede yaşam kurmanın, geçmişten kopmaya yetmeyeceğini, geçmişin yükünün her zaman taşındığını hatırlatıyor. Karakter, göç ederek kendini özgürleştireceğini umsa da, annesinden miras aldığı yas ve intihar düşüncesi ısrarcı bir gölge gibi peşinde oyun boyunca. Yeni hayatı geçmişin anılarıyla, kayıptan kaçış olmadığı bilgisiyle lekeleniyor. Oyundaki karakter, çaresizlik ve direniş arasında salınırken, hayatta kalma mücadelesinin zorluğu çarpıyor bu defa suratıma. Kalbim acılaşıyor.

Büke’nin karakterinin yas ve kayıplarını gösterişten uzak bir tavırla döktüğü noktada ağlamaya başlıyorum. Bu gerçek değil, sadece bir oyun biliyorum ama tutamıyorum kendimi. Sahnelenen travmanın beklenmedik ritmiyle, karakterin umutsuzluğuyla bir ritim de ben tutturuyorum, lanet olsun. Annesinden miras aldığı intihar düşüncesiyle yüzleşirken o, ritmim hızlanıyor.

1728058577875-foto-1.jpgFotoğraf: Derin Küpeli

The Future Looks Bright’tan, huzursuz da olsa bir umutla çıkıyorum. Evet, geçmişin yüklerinden kurtulmak zor ama mümkün’ler hâlâ var!

Şöyle bir şey daha var hatta:

Öykülerimiz bir ağaçsa eğer, ki kimse aksini iddia edemez bunun, yazar Şebnem İşigüzel, oyuncu/yönetmen Büke Erkoç ve seyirci Aslı Tohumcu da bunun birbirine uzanan dalları. Yoksa nasıl başa çıkardık acılarla?


Bir not: Mümkünler’in var olduğuna tanık olabilmek için, prömiyerini Londra’da yapan ama yolu sık sık İstanbul’a da düşen -Türkçe üst yazıyla oynanan- bu oyunu kaçırmayın.)

Öne Çıkanlar